Fakirliğe Ödenen Bedel
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Bırak onları! Yesinler, tad çıkarsınlar (eğlensinler) ve boş emel onları oyalayadursun!.. Yakında (hakîkati ve başlarına gelecek kötü neticeyi) bilecekler…” (Hicr, 3)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Âdemoğlunun altından iki vâdîsi olsa, ister ki üçüncüsü olsun. Onun ağzını ancak toprak doyurur. Allâh (CC) tevbe edenlerin tevbelerini kabûl eder.” (Buhârî, Rikak, 10; Müslim, Zekât, 116-119)
İbrâhim bin Ethem, fakirlikten yakınan birini gördü ve ona:
“–Fakirliği bedel ödemeden mi sana verdiler ki, ondan yakınıyorsun?” dedi.
Adam şaşkınlıkla:
“–A efendi! Fakirliği de mi bedel ödeyerek alırlar?” diye sordu.
İbrâhim bin Ethem Hazretleri şöyle dedi:
“–Evet! Ben fakirliğin değerini görünce onu satın almak için büyük bir memnûniyet ve rızâ ile Belh ülkesini verdim…”
Burada kasdedilen husus, nefsin ihtirâsını kırıp kanaat zengini olabilmektir. Gerek fukarâ-yı sâbirîn gerek ağniyâ-yı şâkirîn, ilâhî rızâda berâberdirler. (Osman Nûri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muhsî: Sonsuz ilmi ile her şeyi kuşatan ve mülkündeki her şeyin sayısını bilen, her yapılanı bir bir sayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Halimize şükürde bulunalım. Bu hayatın bizler için imtihan olduğunu unutmayalım.
Lügatçe
fukarâ-yı sâbirîn: Sabreden fakirler.
ağniyâ-yı şâkirîn: Şükreden zenginler.