+ Konu Cevaplama Paneli
3. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var BirinciBirinci 1 2 3
Gösterilen sonuçlar: 21 ile 27 ve 27

Konu: Muhabbete Dair...

  1. #21
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    MUHABBETİN ÖNEMİ
    Risaleinurda 476 yerde muhabbetten bahsedilmiştir.Aşk kelimesinide katarsak sanırım bu sayı ikiye katlanır.
    ‘’Bütün kâinatın mâyesi,(Asıl esas maya) muhabbettir.’’(sözler570) ), ‘’şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise, hayatın meyvesi olduğu gibi, kainatın gayesidir.’’(Lem’alar324), ‘’Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur’’(sözler322)…
    Muhabbetin kainatın esası, gayesi ve yaratılış sebebi olmasından ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.Muhabbet yoksa vücudda yok hayırda yok.Şer var.Ve şu sözlerle ifade edelim
    ’’ Ateşin bile üşüdüğü bir yalnızlıktır yokluk yalnızlık acıdır sevmek ise tatlı yokluk acıtır. Oysa sevilmek sevinçtir neşedir sevindirir.Hatırla o zamanı ki yokluğun kimsenin umrunda değildi.Bir taş bile yoktu üzerinde adın hatırlanacak.Yoktun sadece yok.Yoktun! varlığın yokluğına seve seve tercih edildi. Yoktun sen ve var kılındın.Seve seve var edildin Öyle ki taş katılığında kalpleri bile parçalayacak sevgiyle donandın var edeni bildin bildiğine sevindin sevildiğini bildin. Sen kalbin hiç yokken sevildin var kılındın seve seve var kılındın.Hatırla o zamanı ki ateş ısıtamazdı seni.Işıkta ışıtamazdı gözlerini.Ne kalbin vardı yalnızlığını bilecek ne gözlerin vardı ışığı özleyecek.Aşk ateşi düşürüldü kalbine.Hasret ışığı vurdu gözüne.Sevmeler tutuşturuldu kalbine ve bakışına güzelller yakıştırıldı.Sevdin sevildin sevindin sevildiğini bildin.Şimdi hatırla o zamanı ki bahardanda habersizdin.Baharla alacağın müjdelerden de.Yaşamaktan nasibin yoktu.Yaşamayı istemek bile gelmezdi aklına.Yoktun!Ne çiçeklerin vardı sevincinin yakasına asabileceğin.Nede çiçek yüzlerde sevinçle gezdirebileceğin gül yüzün.Yüzün yoktu varlığa yüze geldin göze değil.Ve sen topraktan kaldırıldın.Ve bin bahar oldu yüzün sevdiklerine çiçekler açtırdın her tebessümünle nice gönüllerde.Var edildin sen seve seve var edildin.Sevilerek var edildin.Bilindin sevildin sevindin sevildiğini bildin ‘’

  2. #22
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    NİHAYETSİZ MUHABBETE ANCAK O LAYIKTIR
    ‘’İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemâl sahibi olabilir.’’(SÖZLER 322)Nihayetsiz muhabbete layık nihayetsiz kemal sahibi olabilir.sınırsız sevgi sınırsız güzellikler sahibi olabilir.Ve gene risaleinurdan…
    ‘’Hem, kâinat kalbindeki ciddi aşk, bir Mâşuk-u Lâyezalîyi(kendisine aşık olunan ve hiç yok olmayan Allah) gösterir. Evet, ağacın mahiyetinde olmayan bir şey esaslı bir sûrette meyvesinde bulunmadığı delâletiyle, şecere-i kâinatın hassas meyvesi olan nev-i insandaki ciddi aşk-ı lâhutî(Cenabı hakka olan sevgi,aşk) gösterir ki, bütün kâinatta fakat başka şekillerde hakiki aşk ve muhabbet bulunuyor. Öyle ise, kalb-i kâinattaki şu hakiki muhabbet ve aşk, bir Mahbub-u Ezelîyi gösterir. ‘’(sözler620)
    Ağacın meyvesi olan insanın kalbinde nihayetsiz muhabbet varsa.O ağaçta yani kainatta nihayetsiz muhabbet neden olmasın?Zaten ağacın mahiyetinde olmayan bir şey meyvesindede olmaz.Kainatın fihristi olan alemi asgar olan insanın mahiyetinde ne varsa alemi ekber olan kainatta da vardır.Ve bu kadar nihayetsiz muhabbetler o ezeli mahbubu ve maşuku gösterir.
    ‘’Bir muhabbet, bir iştiyak, bir lezzet vardır ki, hararetle o vazifeyi yaptırıyor ki, ona "dâi ve muktazî" tabir edilir.’’(mektubat87)
    Her mevcud kendi diliyle muhabbetini ifade eder.Bir çiçek açarken ,bir bebek doğarken,bir yumurta civcivini çıkarırken daha ziyade ifade der muhabbetini.Cezbeyle aşkla görevini yapar.Ve kainat aşkla muhabbetle durmadan çalkalanır.Bir yağmur Damlasının dahi yere düşerken nasıl bir aşkla cezbeye yere düştüğünü anlayabilir miyiz?Belki hiç düşünmedik dahi?Ya karıncaların aşkla çalışmalarını…Bir kelebeğin kozasını sabırla yırtması sizce rabbine olan muhabbetten dolayı değil midir?Bir gün yaşamak için kozasında sabırla bu kadar beklemesi neyle ifade edilebilir ki başka…
    ‘’cemâl bizzat sevilir. Zîcemâl ve cemâl, kendi kendini sever. Hem hüsündür, hem muhabbettir. Kemâl dahi bizzat mahbubdur, sebepsiz olarak sevilir. Hem muhibdir, hem mahbubdur. Mâdem nihayetsiz derece-i kemâlde bir cemâl ve nihayetsiz derece-i cemâlde bir kemâl nihayet derecede sevilir, muhabbete ve aşka lâyıktır. Elbette, aynalarda ve aynaların kabiliyetlerine göre lemeâtını ve cilvelerini görmek ve göstermekle tezâhür etmek ister.’’(sözler575)
    Kemal ve cemal sebeb-i muhabbettir.Allah ta ise cemalin ve kemalin sınırı yoktur.Cemal sevdirir kendini.Kemal ise bizzat sevdirir.Nihayetsiz cemal ve kemal sahibi en çok sevilmeye layıktır.

  3. #23
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    MECAZİ AŞKLARIMIZ VE MUHABBETLERİMİZİ O’NAYÖNELTMENİN YOLU
    Aşk,şiddetli muhabbet demek.Mecazi aşk ise O’nun için olmayan şiddetli muhabbet demektir.Allah namına olmayan hiçbir şeye şiddetli arzu duymamalıyız.Dünya olsun,sevgili olsun,hayat olsun,ister ana ister baba olsun…Evet‘’Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır; muzaaf iştiyak, muhabbettir; muzaaf muhabbet dahi, aşktır.(sözler586)’’
    ‘’Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbuplara müteveccih olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Veyahut o mecazî mahbup, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için, bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılâp eder.’’(MEKTUBAT37)
    Aşkın layık olmadığı adrese gittiğini fark eden insan aklı başındaysa hissiyatına mağlup değilse,kendisine verilen şiddetli sevgi hissini Rabbi için kullanacaktır.Zaten mecazi aşklarda istiskal,şikayet,merhametsiz musibet çekmek dışında ne varki…
    ‘’mecâzî aşklarda yüzde doksan dokuzu mâşukundan şikâyet eder. Çünkü, Samed aynası olan bâtın-ı kalb ile, sanem-misâl dünyevî mahbublara perestiş etmek, o mahbubların nazarında sakîldir ve istiskâl eder, reddeder. Zîrâ fıtrat, fıtrî ve lâyık olmayan şeyi reddeder, atar.’’(SÖZLER322).Ne seven ne sevilen arzu eder layık olmayan sevgiyi.Sevilene ağır gelir.Sevene ise acı verir.Kalbin içi Onun sevgisi için hazırlanmış ve şiddetli bir arzuyla donanmıştır.Başka sevgiler layık olmadığı için lezzet vermez.Acı verir…
    Dünyaya ait mecazi aşkı ise hakiki aşka çevirmenin yolu;
    ‘’Ahiret ve Cennetin muvakkat bir fidanlığı olduğunu derk edip, ona karşı şedit hırs ve talep ve muhabbet gibi hissiyatımızı onun neticesi ve semeresi ve sümbülü olan uhrevî fevâidine çevirsek, o vakit o mecazî aşk hakikî aşka inkılâp eder.’’(MEKTUBAT17) Yani dünyayı ahiretin tarlası olduğunu derk edip meyvesine aşık olmak.Yani cennete,saadeti ebediyeye,ve rüyeti cemallulaha aşık olmak…Zaten insan bekaya aşıktır.Baki şeyleri sever.Perestiş eder.Baki olan Allah’a aşık olacak ki baki olanları elde etsin. Ve lem’alardan bir cümleyle özetleyelim ‘’Çünkü Bâkî yoluna sarf olunan herşey bir nevi bekaya mazhar olur.’’(lem’alar22)’’Yoksa hadisi şerifte denildiği gibi‘’ 'Dünya muhabbeti bütün hatâların başıdır.'’’MaazAllah!
    Ve sevdiklerimiz…’leziz taamları ve meyveleri severim, peder ve vâlide ve evlâtlarımı severim, refîka-i hayatımı severim, dost ve ahbablarımı severim, enbiyâ ve evliyâyı severim, hayatımı, gençliğimi severim, baharı ve güzel şeyleri ve dünyayı severim. Nasıl bunları sevmeyeceğim? Nasıl bütün bu muhabbetleri Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfat ve esmâsına verebilirim? Bu ne demektir?"(SÖZLER583)
    Muhabbet ihtiyari olmayan bir his.Ama muhabbetimizi kanalize etmek bizim elimizde.Bir mahbubdan başka bir mahbuba döndürmek bizim elimizde.Dünyayı severken gene sevmek.Fakat bir farkla O’nun namına sevmek bizim elimizde…Ana babayı sevmek,akrabaları sevmek ve meyveleri taamları nasıl insan Allah namına sevebilir.Nasıl Esması namına sevebilir ?Diye sorulan suale gene risaleinurdan verilen cevabı özetleyerek örneklendirerek ve suallendirerek aktaracağım inşAllah.
    Bir elmayı yerken elmayı mı severmisiniz?Rahman ve Mün’im isimlerini mi?Annenizi babanızı onlara muhtaç olduğunuz zaman mı seversiniz?Yoksa onlar size muhtaç olduğu zaman mı?Ayetteki hürmet emrine mi ittiba edersiniz?Yoksa hayatlarını istiskalmı edersiniz?Ya eşlerinizi genç ve güzelken mi seversiniz?Yoksa yaşlandıkça ebedi hayat arkadaş olduklarını düşünüp daha çok mu seversiniz?Ya hayatı niçin seversiniz?Sermaye olduğu için mi?Yoksa ‘’bir kere daha mı dünyaya geleceğim’’mantığıyla mı?Elimizde muhafaza edemediğimiz kat’iyen gidecek olan latif gençliğinizi hissiyatınıza mağlup olarak gayrı meşru dairede harcayarak mı seversiniz?Yoksa terbiye-i islamiye ile baki bir gençliği kazandırdığı için mi?
    Dostlar vardır salihtirler.Onları Salih amelleri cihetinde sevmek Allah namına sevmektir.H.z.Ebubekirin H.z. Muhammed’e olan dostluğu bu sırdandır.Ensar muhacir kardeşliği gene bu sırdandır.Ve büyük zatlarıda ameli Salih cihetinde sevmek lazımdır.Unutmayalım ki hala Hazreti İsa ve Ali’yi Allah namına değil de mecazi olarak seven ve helak olan bir çok insan var.Zaten hadiste Hazreti Ali’ye denildiği gibi;
    ‘’Sende, Hazret-i İsâ (a.s.) gibi, iki kısım insan helâkete gider: Birisi ifrat-ı muhabbet, diğeri ifrat-ı adâvetle. Hazret-i İsâ'ya, Nasrânî, muhabbetinden, hadd-i meşrudan tecavüzle -hâşâ- 'ibnullah' dediler. Yahudi, adâvetinden çok tecavüz ettiler, nübüvvetini ve kemâlini inkâr ettiler. Senin hakkında da, bir kısım, hadd-i meşrudan tecavüz edecek, muhabbetinden helâkete gidecektir."(Mektubat107)
    Ve nefse sesleniş;
    ‘’ey nefis, aklın varsa bütün o muhabbetleri topla, hakiki sahibine ver, şu belalardan kurtul. şu nihayetsiz muhabbetler, nihayetsiz bir kemal ve cemal sahibine mahsustur; ne vakit hakiki sahibine verdin, o vakit bütün eşyayı onun namiyle ve onun aynası olduğu cihetle ızdırapsız sevebilirsin.’’(sözler322)

  4. #24
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    MUHABBET VE KUR’ANIN ESASLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
    Kur’anın 4 esası ile muhabbet arasındaki ilişkiyi ilk kez bu kadar derinlemesine araştırıyorum. Ve bu bağı gördükçe muhabbetin değerini çok daha iyi anladım. İbadet, haşir, nübüvvet ve tevhidin muhabbetle ilişkini risaleinurdan sentezlemeye çalıştım…
    Risaleinurda ibadetin manasından bahsederken ‘’Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp, kemâl-i Rubûbiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.’’ (sözler45)ve’’ bu gördüğünüz ihsanât ile size muhabbetini gösteriyor; siz dahi itaat ile ona muhabbet ediniz.(Sözler112)denilmiştir. Kur’anın 4 esasından olan ibadet aslında muhabbetini göstermekten ibarettir. İnsan sevdiğine sevdiği şeyleri yaparak sevdiğini gösterir. Muhabbetini lisanı haliyle gösterir. Muhabettimizi göstermenin lisanı hali O’nun istediği gibi bir kul olmaktan geçiyor.
    Ve haşri ispat ederken de, ‘’Hem hiçbir cihetle akıl kabul eder mi ki, hadsiz rahmetli, muhabbetli ve nihayet derecede şefkatli ve Kendi san'atını çok sever ve Kendini sevdirir ve Kendini sevenleri ziyâde sever bir Zât-ı Kadîr-i Hakîm, en ziyâde Kendini seven ve sevimli ve sevilen ve Sâniini fıtraten perestiş eden hayatı ve hayatın zâtı ve cevheri olan ruhu mevt-i ebedî ile idâm edip Kendinden o sevgili muhibbini ve habîbini ebedî bir sûrette küstürsün, darıltsın, dehşetli rencide ederek sırr-ı rahmetini ve nur-u muhabbetini inkâr etsin ve ettirsin?’’(sözler101) Muhabbetle hayatlandırmışsa kainatı dirilmemek üzere öldürür mü? Kainatı ve mahbubu olan insanları ve en önemlisi habibini…Hayat ile sevdi sevdirdi sevindirdi.Ebedi ölümle nefret ettir mi?Sadece muhabbet dahi haşri iktiza ediyor.
    Ve Nebiye olan sevgisini sanırım en güzel şekilde şu hadis anlatır; ‘’ Eğer sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım. (Hadîs-i kudsî: Keşfü'l-Hafâ, 2:164.)’’Muhabbet kainatın yaratılış sebebi ve aynı zamanda Muhammed kainatın yaratılış sebebi.O zaman muhabbet demek Muhammed demektir…Muhammed demekte muhabbet demektir.Ve risaleinurdan Hazreti muhammedin muhabbetin misali olduğuna dair şu pasajı okuyalım;
    ‘yaratılış ağacının en nurlu meyvesi, hakkın kandili, hakikatin bürhanı, rahmetin timsâli, muhabbetin misâli, kâinat tılsımının keşşâfı, Rubûbiyet saltanatının dellâlı, şahsiyet-i mâneviyesinin ulviyetiyle kâinatın yaratılışından âlemin Yaratıcısının maksadı olduğunu gösteren, …’’(sözler276)
    Kainat ağacının meyvesi insan.Ve en nurlu meyvesi Muhammed.Onu nurlandıran da elbetteki muhabbet….
    ‘’Cemîl-i Zülcelâl, kendi cemâlini sevmesiyle, o cemâlin en mükemmel âyine-i zîşuuru olan Muhammed-iArabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever. Hem kendi esmâsını sevmesiyle, o esmânın en parlak aynası olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma benzeyenleri dahi derecelerine göre sever.’’(mektubat294)
    Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini sevmesi sırrınca cemalini, kemalini ve isimlerini en güzel şekilde üstünde gösteren ayineyi en çok sevecektir.Ve o aynaya bakıp aynaya benzemek isteyenleride sevecektir.
    Ve bir pasaj daha;’’Muhabbetullah, ittibâ-ı Sünnet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmı istilzam eder. Çünkü Allah'ı sevmek, Onun marziyâtını yapmaktır. Marziyâtı ise, en mükemmel bir surette zât-ı Muhammediyede (a.s.m.) tezahür ediyor.’’(Lem’alar63)
    O’nu sevmenin yolu habibini sevip ittiba etmek yolundan geçiyor.Ve O’na sevgili olmanın yolu sevgili gibi olmaktan geçiyor aynı zamanda…Allah’a mahbub olmak.Ve Allah tarafından sevilmek Habib olmak…Bundan ötesi olur mu?

    Tevhid ve muhabbet arasındaki ilişkiye dair vecizenin şu kısmı her şeyi anlatmaya yeter sanırım ‘’ İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemâl sahibi olabilir.’’Evet biri olabilir.İkinci el şirki iktiza eder.Şirk ise yer ve gökte fesatı iktiza eder.Fesat yok intizam var.İntizam varsa biri var.Ve o biri için coşkuyla aşkla muhabbetle durmadan vazifesini yapan mevcudat var.
    ‘’İrâde-i Tahsin(güzelleştirme arzu ve iradesi)tezyin ise, bizzarûre o Sâni'de, san'atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir.’’(mektubat209)Sözünce kainatı sever rab var.
    ‘’Nasıl ki mahlûkatta faaliyet ve hareket bir iştah, bir iştiyak, bir lezzetten, bir muhabbetten ileri geliyor’’(mektubat277)Sözünce rabbini seven mahlukat var.Velhasıl Kainatını seven rab var. Ve Rabbini seven kainat var…

  5. #25
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    MUHABETULLAH
    Cenabı hakka karşı duyulan ihlaslı sevgi anlamına gelen muhabetullah konusunu ele alacağım.
    ‘’Katiyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.
    Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.’’
    İman-ı billah,marifetullah,muhabetullah ve lezzeti ruhaniyeyi fikren şematize edersek.En büyük dairede imanı billah var.Çünkü yaratılışın en yüksek gayesi.Ve o dairenin içine bir daire daha giriyor.Marifetullah.Çünkü Allah’a iman onu tanımayı iktiza ediyor.İnsan tanımadığına ne kadar iman edebilir ki?Ve diğer bir dairede ise muhabetullah var.Tanıdıktan sonra sevgi oluşur.Muhabbet oluşur.Zaten O zatı tanıyıpta sevmemek imkansız.Ve bir daire daha lezzeti ruhaniye için.Seven lezzet alır.Kısaca iman,marifeti iktiza eder.Marifet ise muhabbeti.Muhabbet ise lezzeti iktiza eder.Ve tamda devam edeyim derken seminere muhabbetten dolayı bir lezzet yaşıyorum şimdi…
    Bazı sevmeler vardır Allah sevgisine engel.Allah’ı düşünmeden insanlar üzerinde gördüğü kemalatı o insandan bilip o insanı sevmek.İşte bu sevgi Muhabetullaha perdedir.
    Ve Allah’ı sevmenin yolu Resüle ittiba etmekten geçiyor.İttibanın neticesinde Allah’ın sevgisini kazanıyoruz.
    ‘’‘De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin. (Al-i İmrân Sûresi: 31)Ayette denildiği gibi…Ve Risaleinurdan ayetten çıkan neticeler ise;
    ‘’Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa, Habibullaha ittibâ edilecek. İttibâ edilmezse, netice veriyor ki, Allah'a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice verir ki, Habibullahın Sünnet-i Seniyyesine ittibâı intaç eder.’’(Lem’alar57)
    Yani Allah’a muhabbet varsa,Resüle ittiba neticesi ,İttiba edilmezse Allah’a muhabbetin olmadığı neticesi,Muhabetullah varsa sünnete uyuluyor neticesi ortaya çıkıyor.
    ‘’ Elhasıl:Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyyenin ittibâını istilzam edip intaç ediyor. Ne mutlu o kimseye ki,Sünnet-i Seniyyeye ittibâından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeyi takdir etmeyip bid'alara giriyor.’’(lem’alar58)
    Neden Marifetullah sünneti seniyyeyi gerektiriyor?Cevab ise tabiî ki risaleinurdan…
    ‘’Muhabbetullah, ittibâ-ı Sünnet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmı istilzam eder. Çünkü Allah'ı sevmek, Onun marziyâtını yapmaktır. Marziyâtı ise, en mükemmel bir surette zât-ı Muhammediyede (a.s.m.) tezahür ediyor’’(lem’alar63)
    Yani Allah’ı sevmek,O’nun razı olacağı amelleri yapmak demektir.O’nun razı olacağı davranışları ise,en mükemmel şekilde resül yapmıştır.Ve en sevgili olmuştur.Resülü örnek alarak O’nun razı olacağı davranışları yapıp Allah’ı sevmek ve sevilmek duasıyla…

  6. #26
    Müdakkik Üye NurTalebesi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Bulunduğu yer
    Diyar-ı bekir
    Mesajlar
    592

    Standart

    DAVA KARDEŞLERİMİZE MUHABBET
    ‘’Evet, mü'min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için, nass-ı hadisle, "Üç günden fazla mü'min mü'mine küsüp kat-ı mükâleme etmeyecek.’’(mektubat254)
    Mü’min kardeşini fenalığı varsa dahi sevmek zorundadır.Zaten hatasız insan yok ki.Hatasından dolayı ise sadece acır.Ve güzellikle hatasını düzeltmeye çalışır.Konuşmayı keserek ne fenalığı düzeltebilir.Nede Allah’ı razı edebilir.Ve kardeşinin masum sıfatlarını yok sayarak cani sıfatlarını göz önünde bulundurup masum sıfatlarına zulmeder.Ve batırır.Tıpkı gemideki bir cani için dokuz masumu batırmak gibi.Zalim olmak istemeyiz değil mi?
    ’Evet, muhabbetin sebepleri, iman, İslâmiyet, cinsiyet ve insaniyet gibi nuranî, kuvvetli zincirler ve mânevî kalelerdir. Adâvetin sebepleri, ehl-i imana karşı küçük taşlar gibi bir kısım hususî sebeplerdir. Öyleyse, bir Müslümana hakikî adâvet eden, o dağ gibi muhabbet esbablarını istihfaf etmek hükmünde büyük bir hatâdır.
    Elhasıl: Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adâvet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister; bir şey arıyor ki onunla ağlasın.. H.Ş58’’
    Masum sıfatların kaleler kadar sağlam zincirlerin ise kuvvetli olduğunu bile bile küçük taşlar hükmünde olan düşmanlık sebeplerini tercih etmek en büyük zülumdur.

    ‘’Dünyada, “Elhubbu fillâh”( Allah için sevmek) hükmünce, sâlih ahbablara muhabbetin neticesi, Cennette, عَلَى سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ(Karşılıklı tahtlarda kardeş kardeş otururlar. (Hicr Sûresi: 47.) ) ile tâbir edilen, karşı karşıya kurulmuş Cennet iskemlelerinde oturup hoş, şirin, güzel, tatlı bir sûrette dünya mâceralarını ve kadîm olan hâtırâtlarını birbirine nakledip eğlendirmeleri sûretinde, firâksız, sâfî bir muhabbet ve sohbet sûretinde, ahbablarıyla görüştüreceği, Kur'ân'ın nassıyla sabittir.’’(SÖZLER591)
    Ebedi bir mekanı düşünelim en güzel mekanlarda sevdiğimiz dostlarla beraber.Ve dünyada olan güzel hatıralarımızı izlediğimizi düşünelim.Bu düşüncedeki lezzet dahi insana çok büyük bir lezzeti hissettiriyor.Ve Allah kitabında va’d ediyor.Ve O vaadinde sadıktır.

    ‘’İnsan, İslamiyet sayesinde, ibadet saikasıyla bütün Müslümanlara karşı sabit bir münasebet peyda eder ve kavi bir irtibat ve bağlılık elde eder. Bunlar ise, sarsılmaz bir uhuvvete, hakiki bir muhabbete sebep olur. Zaten heyet-i içtimaiyenin kemaline ve terakkisine ilk ve en birinci basamaklar, uhuvvetle muhabbettir.’’(İİ142)

    ‘’Zîra, ittihad, uhuvvet, itaat, muhabbet ve Îla-i Kelimetullah dünyanın en mukaddes cemiyetinin maksadıdır(T.H42)’’

    ‘’İman muhabbeti, İslâmiyet uhuvveti istilzam eder.HŞ152’’
    ‘’Risâle-i Nur zinciriyle kuvvetli uhuvvet öyle bir hasenedir ki, bin seyyieyi affettirir. Haşirde adâlet-i İlâhiye hasenelerin seyyielere râcih gelmesiyle affettiğine binâen, siz de hasenelerin rüçhânına göre muhabbet ve af muâmelesini yapmak lâzımdır.şualar’’277
    SONUÇ
    Muhabbet,muhabbetin önemi, nihayetsiz muhabete ancak O layıktır, mecazi aşklarımız ve muhabbetlerimizi O’na yöneltmenin yolu, muhabbet ve kur’anın esasları arasındaki ilişki,muhabetullah ve dava kardeşlerimize muhabbet başlıkları altında muhabbeti anlatmaya çalıştım.Özetle; Kainat sevgi mayesiyle yoğrulmuştur.Kainat ağacının meyvesi olan insanın kalbine nihayetsiz bir muhabbet kabiliyeti konulmuştur.Ve nihayetsiz sevgiye ancak nihayetsiz cemal ve kemal sahibi O zat layıktır.İhtiyari olmayan bu hissimizi ihtiyarımızla doğru mahbuba nasıl döndüreceğimizi anlattık.Muhabbet ve kur’anın 4 esası hakkında risaleinurdan pasajlarla konuyu sentezlemeye çalıştım.Muhabetullah ,yani Allah’a duyulan halis sevgi ve resüle ittiba denklemini risaleinurla çözdüm.Ve mü’min kardeşlerimizi sevmenin zarureti,Sevmemenin zulum olduğunu anlatmaya çalıştım…
    Ve dua;

    ‘’Yâ Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur"(şualar428)
    Allah’ım, bize sevgini ve bizi Sana yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle amin!(sözler584)
    ‘’Allah’ım! Bizi, dünyada Senin sevgin ve bizi Sana ve Senin emrettiğin gibi istikâmetli olmaya yaklaştıracak şeylerin sevgisiyle, âhirette ise rahmetin ve cemâlini bize göstermeğe rızıklandır.’’(sözler593)

    NurTalebesi ekim 2007

  7. #27
    Yasaklı Üye Ene-Zerre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Kainat Mescidi...
    Mesajlar
    2.452

    Standart

    Alıntı seyyah_salih Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


    (Allah için sevmek, Allah için düşmanlık beslemek (Feyzü'l-Kadîr, 2:828, Hadis no:1241.)
    düstur-u Rahmanî...
    Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.(Mümtehine-1)

    Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allahın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allahın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.(Mücadele-22)

    "Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını kemâle erdirmiştir" [Ebu Davud, Sünnet 16]

    "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir."
    [Ebû Dâvud, Sünnet 3]

    "Şark husûmeti, islâm inkişâfını boğuyordu; zail oldu ve olmalı. Garb husûmeti, İslâm 'ın ittihadına, uhuvvetin inkişâfına en müessir sebebdir, bakî kalmalı. "( Târihçe-i Hayât, 125)

    "Eğer düşmanlık etmek istersen; kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et. " (22. Mektûb)

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Akıl Şefkat ve Muhabbete Tevhid Sırrıyla Baktınız mı Hiç??
    By saidler in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.02.09, 13:05
  2. Aşk'a Dair
    By yakaza in forum Edebiyat
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16.12.08, 11:28
  3. Ney'e Dair...
    By Majâz in forum Resim - Fotoğraf Galeri
    Cevaplar: 35
    Son Mesaj: 01.11.08, 14:06
  4. Muhabbete Muhabbet Mesleği
    By Meyvenin Zeyli in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25.11.07, 22:02
  5. Muhabbete Dair
    By Ehl-i telvin in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 15.08.07, 20:43

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0