+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 33

Konu: Medeniyyet ve Bedeviyyet

  1. #1
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart Medeniyyet ve Bedeviyyet

    Cenab-ı Hakkın (CC) tevfik ve inayetiyle islam uygarlığının, hatta tüm insanlığın şu anki modern ictimai hayatının temelini Hicretten sonra Yesribde(Medine) kurulan şehir modeli oluşturmaktadır.

    İslam kültürüne olan katkıları yönüyle Şehir yaşamı ile bedevi yaşamın karşılaştırmasıyla başlayıp, konuyu hep birlikte açmaya çalışalım inşallah. Tüm kardeşlerden katkılarını istirham ediyorum.
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  2. #2
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Lugatta Medeni:
    1-uygar
    2-uygarl?k düzeyine uyum bir yaşam süren topluluk
    3.Şehirde yaşayan şehirli
    4.Medine-li Medine'nin as?l ad? Yesrib dir.
    5. Cinsiyet fark? olmadan yararlan?lan haklar
    6. Medeni haklar?n? kullanabilmek (herkesin medeni haklardan
    yararlanma ehliyeti olduğu halde, medeni haklar? kullanma
    ehliyeti yoktur. (Örneğin ergin olmamak, temyiz kudretinin olmay?ş?,
    k?s?tl? olmas? vs.)
    7. Kur-an-?n Medine-de inmiş ayet ve sureleri
    8. 17 Şubat 1926 tarih ve 743 say?l? yasa. (Türk Medeni Kanunu)
    Ayr?ca medenileşmeye ve uygarlaşmaya, çağdaşlaşma da denir.
    (Büyük Larousse cilt 15. sayfa 7910)

    Bedevi kelimesinin lugat ma'nalar?;
    1-gezici, göçmen, yerleşik bi hayat yaşamayan, medeni olmayan.
    2-ar. badiye çöl, bedavet. çölde oturmak, yaşamak bedevi: çölde yaşayan,
    çöl insan?
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  3. #3
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Peygamberimiz döneminde Arabistan'da iki temel sosyal yap? vard?.
    Şehir insanlar? ve Bedeviler. Arabistan'?n şehirlerinde o dönemin
    şartlar?na göre oldukça gelişmiş bir kültür hakimdi. Ticari ilişkiler
    bu kentleri d?ş dünyaya bağl?yor ve bu, şehirli Araplar?n "görgü"lerini art?r?yordu.

    Giyim kültürüne sahiptiler, edebiyattan ve özellikle de şiirlerden hoşlan?yorlard?. Bedeviler ise çölde yaşayan göçebe kabilelerdi ve çok geri bir kültüre sahiptiler. Sanat ve edebiyattan habersizdiler. Çölün sert şartlar? içinde kaba bir karakter edinmişlerdi.

    ?slam, yar?madan?n en önemli şehri olan Mekke'nin sakinleri aras?nda doğdu ve Medine'de gelişti. Ama ?slam yay?ld?kça Arabistan'?n tüm kabileleri onu aşama aşama kabul ettiler. Bunlar aras?nda Bedeviler de yer al?yordu. Ama Bedevilerle ilgili bir problem vard?:

    Entelektüel ve kültürel alt yap?lar?, ?slam'?n derinliğini kavramak için çok yetersizdi.

    Bir Kuran ayetinde durumlar? şöyle aç?klan?yordu:
    Bedeviler inkâr ve nifak bak?m?ndan daha şiddetlidir. Allah'?n elçisine indirdiği s?n?rlar? bilmemeye de onlar daha 'yatk?n ve elverişlidir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 97)
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  4. #4
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Kur'ana göre Bedevinin anlay?ş ve hareket tarz?

    Tevbe Suresi
    97- Bedeviler inkâr ve münaf?kl?k bak?m?ndan daha beterdirler. Bununla beraber Allah'?n, Resulüne indirdiği (hükümlerin) s?n?rlar?n?
    bilmemeye daha yatk?nd?rlar. Allah alîmdir, hakîmdir,
    98- Bedevilerden kimi de var ki, verdiğini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi başlar?na olsun! Allah herşeyi işitendir, bilendir.
    99- Yine bedevilerden kimi de vard?r ki, Allah'a ve ahiret gününe inan?r ve harcad?ğ?n? Allah kat?nda yak?nl?klara ve Peygamber'in dualar?n? almaya vesile sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yak?nl?kt?r. Allah onlar? rahmeti içine koyacakt?r.Şüphesiz ki, Allah bağ?şlay?c?d?r ve rahmet edicidir.

    Elmal?l? Tefsiri:
    97-A'rabiler,"a'râb" arab?n çoğulu zannedilmemelidir. Arabinin çoğulu
    arab olduğu gibi, a'râbinin çoğulu da a'râbd?r. Yani arab?n tekili için
    arabî, denilir. A'rab, gerek Arap'tan, gerek Arab'?n d?ş?ndaki kavimlerden özellikle bedevi olanlara (çölde yaşayanlar?na) denilir.
    Herhangi bir köy ve kasabada yerleşik olmay?p badiyede konar göçer
    olarak dolaşan göçebeler için kullan?l?r. Arap ise hem köy ve kasabalarda yerleşik olan, hem de göçebe yaşayan bütün Arap kavmi için kullan?lmakla birlikte daha ziyade köy ve kasabalarda yerleşik olarak yaşayan medeni k?sm? için söylenir ki, bunlara "a'râb" denmez.
    Bunlardan birine, yani şehirli bir Arab'a "ya a'râbi!" diye hitap edilecek olursa k?zar, öfkelenir. Fakat her hangi bir bedevi a'râbiye "ya arabi" denilirse k?zmaz, üstelik memnun olur, hoşuna gider. Bu fark
    bizim dilimize de geçmiş ve adeta a'râb kelimesi, siyah, koca dudakl?
    zenci gibi bir anlamda kullan?lm?şt?r ki, bunun asl?n? bilmeyenler "arab"
    ile "a'râb" laf?zlar?n?n söylenişini ay?rdedemezler de halt ederler: A'rab
    diyecek yerde Arab derler. Velhas?l Arapça'daki Arab ve a'râb, Türkçe'deki Türk ve Türkmen gibidir. Türkmen Türkün yörüğü olduğu gibi, a'râb da Arab'?n yörüğüdür. Her a'râbi değil, fakat genelde bedevi ve vahşi olan a'râb cinsi küfür ve nifakça daha şiddetlidir. Yaşad?klar? bir çeşit çöl hayat?n?n gereği olarak huylar? daha sert, daha ilkel olduğundan küfür ve nifaklar? da daha şiddetli, daha beterdir. Ve Allah'?n, Resulü'ne indirdiği şeylerin (vahiy âyetlerinin) s?n?rlar?n? bilmemeye daha yatk?n, daha lay?kt?rlar. Hz. Peygamber'in sohbetlerinden uzak, onun mucizelerini yak?ndan görmekten, kitap ve sünnette bildirilen ibadet ve diğer ahkâm?n uygulan?ş şeklini tan?ma şerefinden yoksun bulunduklar?ndan dolay? tevhid inanc?n?n ve peygamberliğin, ahiret akidesinin içyüzünü, inceliğini ve bunlarla ilgili delillerin ayr?nt?lar?n?, şer'î hükümlerin kapsam ve s?n?rlar?n? tam anlam?yla bilemeyebilirler. Bu gibi konular?n özü hakk?nda
    bilgisizliğe medenilerden daha ziyade yatk?nd?rlar. F?k?h konular? şöyle dursun, basit ilmihallerini bile bilemiyecek bir durumdad?rlar. Nitekim buna işaret olmak üzere medeni munaf?klar hakk?nda "Ve Allah kalblerini mühürlemiştir, o yüzden onlar bu incelikleri anlamazlar." diye f?k?htan yoksun olmakla; bedevi olan a'râb hakk?nda "Allah onlar?n
    kalblerini mühürlemiştir, o yüzden onlar bilmezler." diye bilgisizlikle vas?fland?r?lm?şlard?r. Bununla beraber "a'râb" cinsi yaln?zca bunlara münhas?r san?lmamal?d?r. Bir çok çeşitleriolmakla beraber, iki ana bölüme ayr?labilirler.

    98-Bundan dolay? a'râbilerden baz?lar? vard?r ki, yapacağ? infak? bir
    cereme olarak sayar. Allah yolunda sarfedeceği mal?, sadaka nam?yla
    vereceği mal?, boşa gitmiş, telef olmuş bir zarar, bir ziyan olarak
    görür, öyle kabul eder. Allah r?zas? için vermediği ve sevab?n? ümid
    edemediği için verdiği o mal, bir mağnem (ganimet) değil, bir mağrem
    (cereme) olur. Sevindirici bir kazanç değil, ölümcül bir dert, yüreğine vurulmuş bir düğüm olur. Gösteriş ve takiyye gibi art düşüncelerle verildiğinden kat?ks?z bir ğaramet (ziyan) ve bir hüsran olur. Kendisi bunu böyle telakki eder ve size daireler gözetler durur. Yani bekler ki, devran dönüp dolaş?p baş?n?za belalar getirsin, felaketler sizi dört bir yan?n?zdan sars?n, üstünlüğünüz sona ersin de kendileri sadaka verme zahmetinden kurtulsunlar. Bela çemberi boyunlar?na geçsin, yani sizin hakk?n?zda temenni edip durduklar? o şey, o bela ve musibet halkalar? hep kendi üzerlerine konsun, kötü niyetleri kendi başlar?na gelsin, kendi
    aleyhlerine dönsün. Allah işitendir, bilendir. Şu halde infak ederken söylediklerini işitir, kalblerinde ne gizleyip , ne niyetler beslediklerini bilir.

    99-Bunlara karş?l?k yine a'râbilerden bir k?sm? vard?r ki Allah'a ve
    ahiret gününe iman eder ve yapacağ? infak?n Allah kat?nda yak?nl?ğa
    vesile olacağ?n? kabul eder. O yak?nl?ğ? sağlamaya yarayacağ?na
    inan?r ve yine o yak?nl?ğa vesile olan peygamberin salavat?, yani
    dua ve istiğfar?na sebep olacak bir hay?r sayar. Allah yolunda yapt?ğ? harcamalar?n kendi hakk?nda böyle büyük hay?rlara vesile olacak ve ebedi hayat?nda işine yarayacak bir az?k olacağ?na inan?r. Böyle inand?ğ? için de bu yolu seçer ve seve seve takdim eder. Zira Peygamber (s.a.v) Efendimiz, böyle sadaka verenler hakk?nda hay?r ve bereket ile duada bulunur ve onlar için Allah'dan mağfiret niyaz ederdi. Evet o infak, onlar için gerçekten de bir yak?nl?kt?r, büyük bir yak?nl?kt?r. Allah onlar? rahmetine dahil edecek, nimetine ve mutluluğuna erdirecektir. Muhakkak ki Allah, ğafurdur, rahîmdir.
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  5. #5
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    "Şimdi âlemdeki bir inkılâb-ı acîb-i medenî ve dünyevîdir. Bütün ezhânı zapt ve bütün ukulü meşgul eden nokta-i medeniyet, terakki ve dünyadır. Zaten onların (yahudi ve nasranilerin) ekserisi, dinlerine o kadar mukayyed değildirler. Binaenaleyh, onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan âsâyişi muhafazadır. İşte bu dostluk, kat’iyen nehy-i Kur’ânîde dahil değildir." münazarat
    İlim de çin de de alınız dediğine göre peygamberimiz bulunduğumuz her yeri zamanın en medeni yerleşim yeri yapmakla mükellefiz hem hadisi emir olarak hem de adetullah olarak . Zira kim ne bulmuş ne keşfetmişse onları veren ve ilham eden Rabbimizin merhametidir..Ezcümle:

    "Ecnebîlerden alınan maddî bilgiler, san’at ve terakkiyata âit ise, lâzımdır. Sefahete dair ise muzırdır." mes. nur..

    "Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyât-ı beşeriye ve kemâlât-ı medeniyet, celb ile değil, galebe ile değil, cidâl ile değil; belki ona, onun zaafı için teshîr edilmiş, onun aczi için ona muâvenet edilmiş, onun fakrı için ona ihsan edilmiş, onun cehli için ona ilham edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş. Ve o saltanatın sebebi, kuvvet ve iktidar-ı ilmî değil, belki şefkat ve re’fet-i Rabbâniye ve rahmet ve hikmet-i İlâhiyedir ki, eşyayı ona teshîr etmiştir. "23. söz

  6. #6
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Tefsirlerde, A’rab kelimesi, bedevi olarak geçmektedir.
    Kâd? Beydavi tefsirinde, bu âyetin aç?klamas?nda buyuruluyor ki:

    Şehirden uzak, çölde yaşayan bedeviler, küfür ve nifak yönünden
    şehir halk?ndan daha ileridedir. Bedevilerin şehir medeniyetinden
    uzak kal?şlar?, kalblerinin kasvetli oluşu, ilim ehli ile az görüşmeleri, kitap ve sünneti az bilmeleri sebebiyle onlar bu duruma düşmüşlerdir.

    Bu tefsirin Şeyhzâde haşiyesinde de şöyle buyuruluyor:

    Buradaki A’rab kelimesi Arap milleti değildir. A’rab şehir d?ş?nda,
    çölde yaşayan bâdiye halk?d?r. (Arab? sevmek imandand?r) hadis-i şerifi A’rabi ile Arab?n farkl? olduğuna delildir. Zira Arap övülüyor, A’rab ise kötüleniyor. A’rabiler, yani bedeviler, terbiye alt?na girmek istemeyen, isyankâr ve kalbleri kararm?ş vahşi kimselerdir. ?lim ehli ile
    görüşmezler, Allah’?n kitab?n?, Resulullah?n kalblere şifa veren sözlerini dinlemezler. Bunlar, elbette sabah akşam ilim ve hikmet ehlinin ve Resulullah?n sohbetini dinleyenlerle ayn? olamaz. Şehirde yaşayanla bâdiyede yaşayan aras?ndaki fark, dağda yetişen meyve ile bahçede [tekniğe uygun olarak] yetiştirilen meyveye benzer. (2/448)
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  7. #7
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Bedeviler daha sonralar?da islam devletinin baş?na s?k?nt?lar açacaklard?r. Özellikle S?ffin savaş?nda ortaya ç?kan Haricilerin k?sm-? azamisini oluşturmaktad?rlar.

    Hariciler genelde çöl araplar?d?r. ?slam öncesinde fakir bir halde yaşam?şlard?r. Çölde yaşamaya devam ettiklerinden ?slama girince de ekonomik durumlar? iyileşmez. Bunlar?n fikirleri basit, tasavvurlar? dard?. Bu yüzden dinde mutaas?p, muhakeme-i diniyede noksan idiler. Çabuk öfkeleniyorlar, kolayl?kla infiale kap?l?yorlard?. Yaşad?klar? çöl misali, sert tabiatl?, kat? kalbli idiler. (10)

    Hariciler, mücadelelerini dahili yapm?şlar, gayr-i müslimler yerine müslümanlarla uğraşm?şlard?r.

    -Hoşgörüsüzlük,
    -Fanatiklik,
    -Kendinden olmayanlar kap?lar? kapatmak,
    -Kaba kuvvete, şiddete başvurarak politik değişmeyi etkilemek,
    -Dar kafal?l?k bunlar?n en belirgin özelliklerindendir.

    Birgün Hz. Peygamber ganimet dağ?t?rken biri ç?kar, "ya Muhammed, adil ol! Adaletle dağ?tmad?n!" der. K?pk?rm?z? olan Hz. Peygamber "Ben adil olmazsam daha kim adil olur?" der ve şunu bildirir: "Dikkat edin, bunun neslinden (bu cinsten) ilerde bir kavim zuhur edecek. Okun yaydan ç?kt?ğ? gibi dinden ç?kacaklar."
    Buhari, Megazi, 61; Müslim, Zekat. 144-146; ?bnu Hanbel, III, 4

    ?şte hariciler bu hadisin çizdiği çerçevede insanlard?r. ?slam kahraman? Hz. Aliyi bile tekfirden çekinmemişlerdir. Asl?nda ibadete düşkündürler. Hz. Peygamberin tarifiyle, "sizden biri onlar?n namaz? yan?nda kendi namaz?n?, onlar?n orucu yan?nda kendi orucunu küçük görür. Lakin onlar?n iman? boğazlar?n? aşmaz." (5)Şat?bînin yorumuyla, yani okuduklar?n? anlamazlar. (6)
    5-Buhari, Menak?b, 25; Müslim, Zekat, 147; ?bnu Mace, Mukaddime, 12
    6-Şat?bî, el-?tisam, s. 403





    http://www.sorularlaislamiyet.com/su...ticle&aid=5123
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  8. #8
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Bak?n?z üstad bedevilerin fikri durumunu 25. sözde nas?l anlat?yor:

    Kur'ân'?n herbir âyeti, birer necm-i sâk?p gibi i'câz ve hidâyet nurunu neşr ile küfür ve gaflet zulümât?n? dağ?tt?ğ?n? görmek ve zevk etmek istersen, kendini Kur'ân'?n nüzûlünden evvel olan o asr-? câhiliyette ve o sahrâ-i bedeviyette farz et ki, herşey zulmet-i cehil ve gaflet alt?nda perde-i cümûd-u tabiata sar?lm?ş olduğu bir anda,


    Enbiyâ-i sâlife zaman?nda tabakât-? beşeriye birbirinden çok uzak ve seciyeleri hem bir derece kaba, hem şiddetli ve efkârca ibtidâî ve bedeviyete yak?n olduğundan, o zamandaki şeriatlar, onlar?n haline muvâf?k bir tarzda, ayr? ayr? gelmiştir.27.Sz

    Ehl-i dünyan?n ve maddî tarihin nazar?yla, nev-i beşerin hayat-? içtimâiyesi noktas?nda bak?lsa, görülüyor ki hayat-? içtimâiye-i siyâsiye îtibâriyle, beşer, birkaç devri geçirmiş.Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir. Vahşet devri dinlerle, hükümetlerle tebdil edilmiş; nimmedeniyet devri aç?lm?ş. Fakat, nev-i beşerin zekîleri ve kavîleri, insanlar?n bir k?sm?n? abd ve memlûk ittihaz edip, hayvan derecesine indirmişler. 28.mek

    Görüldüğü üzere bedevi kelimesi Risale-i Nurlarda çoğunlukla laftan anlamaz, cahil, vahşi, kaba saba bazen de köylü anlamlar?nda kullan?lm?şt?r. Bedevi arap çöllerinde gezen adamlar ilgili hikayeciklerde ;sonradan doğru yolu bulan bu adam, tasvir edilmiş bir nev'i islam ve Medeniyet sayesinde bu tip bir insan?n ne tür bir değişime uğrad?ğ? resmedilmeye çal?ş?lm?şt?r.
    Konu Bilal-i Sivasi tarafından (22.11.07 Saat 12:38 ) değiştirilmiştir.
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


  9. #9
    Müdakkik Üye nurçi38 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    759

    Standart

    Çok güzel bir konu maşallah.. Ben de medenilik ve bedevilikle alakalı bir kaç noktayı beyan edeyim. Bir müddet konuyu takip edeyim bakalım..

    İstisnalar Çoğalırsa Kaide Olur...


  10. #10
    Ehil Üye Bilal-i Sivasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Bulunduğu yer
    İzmir
    Mesajlar
    1.298

    Standart

    Bedevilerin hayata bak?ş aç?lar? ve hayat? içtimaiyyeleri anlaş?ld?ysa birazda Medeni insanlar?n durumuna göz atal?m:
    "
    Malumdur ki, medeni insanlarca malum ve meluf pek çok ilimler, s?fatlar, fiiller vard?r ki, bedevilerce meçhul olur ve o gibi şeylerden haberleri yoktur. (?.?)"

    Şehirlilik, şehire has yaşam tarz?n? ifade eden bir kavram. Arapça, şehir anlam?ndaki "medine" kelimesinden türetilmiştir. Tanzimatç?lar taraf?ndan bat?daki "civilisation (sivilizasyon)" tabirini karş?layan bir kelime olarak Türkçeye sokulmuştur.

    Medeniyet kavram?n?n bir çok tan?m? yap?lm?ş olup, bunlar?n herbiri, birbirinden farkl?d?r. Bu tan?mlardan baz?lar? kültürü de medeniyet kavram? içinde ele al?r. Ancak kültür, bir milletin yaşamas?n? kolaylaşt?racak olan bilgi birikimi; medeniyet de, bu kültürün maddî alanda ortaya ç?k?ş?d?r. Yani medeniyet, bir anlamda maddî kültürdür. Toplumlar?n, gayelerine ulaşmak için birer vas?ta olarak kulland?klar? sosyal, hukuk ve ticarî kurallar da medeniyetin bir parças?d?r. Son zamanlarda ise ilmi, teknolojik, kültürel, sanatsal vs. terakkiyat seviyesi ile eşanlaml? gibi kullan?lmaktad?r .


    Medeniyet kavram?, Bat? dillerinden Türkçeye aktar?rken kastedilen şey, Bat? idi. Yani Bat?l?n?n gözünde medeniyet Avrupa'dad?r; bunun d?ş?nda kalan toplumlarsa birer barbarlar topluluğudur. Bu anlamda bak?ld?ğ?nda, medeniyet kavram?n?n da diğer bir çok kavramda olduğu gibi, kültür emperyalizminin yüklediği anlamlar olduğu görülür.
    Ey muhataplarım!
    Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,

    sûreten medenî ve
    dinde lakayd ve
    fikren mazinin en derin derelerinde olanları
    camie davet ediyorum.


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0