Konu: Huriler Kuma Olmuyor mu..Kadınlar Kıskanmasın

şaka gibi ama cevap veremedim
biri sordu
verdiğim cevap onu tatmin etmedi..
cennet nimetleri özellikle huri ile ilgili kısımlarını kafaya takan biri..
inançlı biri.5 vakit namazını muntazaman kılan biri..
..ama sürekli bu konuları duyduğunda hep aklına takılıyormuş..
erkeğin hem kendiş eşi olacak hemde huriler...

cevap verecek kardeşler veya ablalar vardır mutlaka..

Evvela Söz Risalelerindir:

Suâl: Ehâdiste denilmiş: "Hûriler yetmiş hulleyi giydikleri halde, bacaklarının kemiklerindeki ilikleri görünüyor." -2- Bu ne demektir? Ne mânâsı var? Nasıl güzelliktir?
Elcevap: Mânâsı pek güzeldir ve güzelliği pek şirindir. Şöyle ki:
Şu çirkin, ölü, câmid ve çoğu kışır olan dünyada, hüsün ve cemâl, yalnız göze güzel görünüp, ülfete mâni olmazsa, yeter. Halbuki, güzel, hayattar, revnaktar, bütün kışırsız lüb ve kabuksuz iç olan Cennette, göz gibi bütün insanın duyguları, latîfeleri, cins-i latîf olan hûrilerden ve hûriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme, Cennetteki nisâ-i dünyeviyeden ayrı ayrı hisse-i zevklerini, çeşit çeşit lezzetlerini almak isterler. Demek, en yukarı hullenin güzelliğinden tut, tâ kemik içindeki iliklere kadar, birer hissin birer latîfenin medâr-ı zevki olduğunu hadîs işaret ediyor.
Evet, "Hûrilerin yetmiş hulleyi giymeleri ve bacaklarındaki kemiklerin ilikleri görünmesi" tâbiriyle hadîs-i şerif işaret ediyor ki, insanın, ne kadar hüsünperver ve zevkperest ve zînete meftun ve cemâle müştak duyguları ve hasseleri ve kuvâları ve latîfeleri varsa, umumunu memnun edip doyuracak ve herbirisini ayrı ayrı okşayıp mes'ud edecek maddî ve mânevî her nevi zînet ve hüsn-ü cemâle, hûriler câmi'dirler. Demek, hûriler Cennetin aksâm-ı zînetinden yetmiş tarzını, birtek cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek sûrette giydikleri gibi; kendi vücudlarından ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden ziyâde ayrı ayrı hüsün ve cemâlin aksâmını gösteriyorlar. * işaretinin hakikatini gösteriyorlar.
Hem, Cennette lüzumsuz, kışırlı ve fuzûlî maddeler olmadığından, ehl-i Cennetin ekl ve şürbünden sonra kazurâtı olmadığını -3- hadîs-i şerif beyân ediyor. Mâdem şu süflî dünyada, en âdi zîhayat olan ağaçlar, çok tegaddî ettikleri halde kazurâtsız oluyorlar; en yüksek tabaka-i hayat olan Cennet ehli neden kazurâtsız olmasın?

1- Buhârî, Tevhid: 22, Cihad: 4; Tirmizî, Cennet: 4; Müsned, 1:207, 2:197, 335, 370, 5:316, 321.
2- Tirmizî, Cennet: 5, 7, Kıyame: 60; Müstedrekü'l-Hâkim, 5:218; Müslim, Cennet: 14, 17.
3- Buhârî, Bedü'l-Hulk: 8; Müslim, Cennet: 17-19; Tirmizî, Cennet: 7; Dârimî, Rikak: 104.
* Orada canların çekeceği, gözlerin zevk alacağı herşey vardır. (Zuhruf Sûresi: 71.)

28. Söz'den

insanın aklına, umumen şu geliyor...

mesela erkekler olarak bizler hurilerle mükafatlandırılıp teşvik açısından vaad edilmiş...kuranı kerimimizde teşvik için o güzellikler anlatılmış...

ekl, şürb nikah...

ama insanın aklına şu geliveriyor...soruyorlar da...

sanki cennet erkekler içinmiş gibi onlara hususi iltifatlar(huriler vs) veriliyor gibi akla şüpheli vesveseler suretinde sorular geliyor... bu müşkilimizi nasıl hallederiz inşaallah...

Yani, insana dünyada verilen cinsel meyil, üreme ihtiyacından ve imtihandan tazyikli, fazla bir şekilde verilmiştir. Ön plandadır. Ancak, insanın ön planda gözüken bu zevki cennette galip olmayacaktır. Kalbi, ruhi, fıtrı pek çok zevk ve ihtiyacı giderme görevi hurilerin olacaktır.
Ben tahmin ediyorum Gılman ve Huri tabirleri kadınların ve erkeklerin fıtraten farklı zevk ve süse düşkünlüklerin giderilmesi manasındadır . Zira, Cenetteki nimetler dünyadakine benzer olacaktır.


Ayrıca eş cennette arkadaştır. Cinsel zevkleri gidermek için arkadaş verileceğini düşünmek şık olmaz.

Seha Nickli Üyeden Alıntı

Ayrıca eş cennette arkadaştır. Cinsel zevkleri gidermek için arkadaş verileceğini düşünmek şık olmaz.

dünyada da refika-i hayat...ahirette de refika-i hayattır...dünyadaki özellikler olmakla birlikte cennete layık bir surette de refika-i hayattır...

dünyada dahi helal dairesinde örtü olup şehvetin en belalı tesirinden kurtarıp örtü olup refika-i hayat olunuyorsa cennette en latif ve naif, oraya layık surette olacaktır...

ben cümlenizin yanlış bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum afedersiniz.

Huri cennetin bütün güzellikleri taşıyan bir yaratılıştadır.Üzerindeki hullelerin her biri bir cennet güzelliğini yansıtarak insanın bir duygusunun mutmain edilmesine vesiledir.

Cennet zıtların olmadığı,menfiliklerin yer almadığı mükafat ve Allah'ın fazlının tecellisidir.

İnsanda sınırsız duygular vardır.Bu duygular cennette tam olarak doyacaktır.Huriler de küçük bir cennet misal her an o duygulara hitap edilecek güzellikleri ve tezyinatı insana izhar edecektir.Böylece insan tesanül gayesi ile değil ulvi duygularının mutmain olması için hurilerle olacaktır.

Orada kıskançlık gibi menfi duygular olmayacaktır.Nefis mutmainne olarak bulunacak ve ulvi hislere ve duygulara hizmet edecektir diye anlıyorum.

MuM Nickli Üyeden Alıntı

dünyada da refika-i hayat...ahirette de refika-i hayattır...dünyadaki özellikler olmakla birlikte cennete layık bir surette de refika-i hayattır...

dünyada dahi helal dairesinde örtü olup şehvetin en belalı tesirinden kurtarıp örtü olup refika-i hayat olunuyorsa cennette en latif ve naif, oraya layık surette olacaktır...

ben cümlenizin yanlış bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum afedersiniz.

Ben tenasül için düşünmeyin dedim, yok demedim.

ABdülbaki Abim, Rahman Suresi Hurilerin hısan yani kızlar olduğundan bahsediyor. Hısan olması teşbih midir, yoksa sadece erkeklerin zevklerini gidermek için midir?

Yada Arapça kaidesine göre bir şeyin zıttını söylemek zıttını akla getirdiği için söylemeye gerek olmaz. Yani, "hısan" varsa "gılman" vardır. Erkeklerin fıtraten kıskanç olduklarından hikmete binaen gizli kalmış, önplana çıkmamış diyebilir miyiz?

Yada, aslında huri; gılman ve hısan olarak ayrı ayrı kadın ve erkeğin zevk ve ihtiyaçlarını tatmin edilmesi manasında mıdır? Kur'an hısanı zikrediyor, aynı hikmetten gılmanı zikretmemiş olabilir mi?

Muhabbetle

Seha Nickli Üyeden Alıntı

ABdülbaki Abim, Rahman Suresi Hurilerin hısan yani kızlar olduğundan bahsediyor. Hısan olması teşbih midir, yoksa sadece erkeklerin zevklerini gidermek için midir?

Yada Arapça kaidesine göre bir şeyin zıttını söylemek zıttını akla getirdiği için söylemeye gerek olmaz. Yani, "hısan" varsa "gılman" vardır. Erkeklerin fıtraten kıskanç olduklarından hikmete binaen gizli kalmış, önplana çıkmamış diyebilir miyiz?

Yada, aslında huri; gılman ve hısan olarak ayrı ayrı kadın ve erkeğin zevk ve ihtiyaçlarını tatmin edilmesi manasında mıdır? Kur'an hısanı zikrediyor, aynı hikmetten gılmanı zikretmemiş olabilir mi?

Muhabbetle

Bu konuda çok ayrıntı bilgim olmamakla birlikte,28.Söz bu manada ihtiyacımız olan izahlara birer pencere açmıştır diye düşünüyorum.

Daha çok üzerinde durulması icap eden yer "Şu çirkin, ölü, câmid ve çoğu kışır olan dünyada, hüsün ve cemâl, yalnız göze güzel görünüp, ülfete mâni olmazsa, yeter. Halbuki, güzel, hayattar, revnaktar, bütün kışırsız lüb ve kabuksuz iç olan Cennette, göz gibi bütün insanın duyguları, latîfeleri, cins-i latîf olan hûrilerden ve hûriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme, Cennetteki nisâ-i dünyeviyeden ayrı ayrı hisse-i zevklerini, çeşit çeşit lezzetlerini almak isterler. Demek, en yukarı hullenin güzelliğinden tut, tâ kemik içindeki iliklere kadar, birer hissin birer latîfenin medâr-ı zevki olduğunu hadîs işaret ediyor. " şeklinde ifade edilen kısımdır.

İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.

Evet bu kez okuduğumda daha iyi anladım. Huriler hısandır. Yani, meallerdeki ifade ile dilberlerdir. Erkekler içindir. Cennet erkeklere has olmadığına göre, kadında bir insan olduğuna göre zevk ve ihtiyaçlarının tatminini gılmanlar görecek. Hikmete binaen zikredilmemiş.

Mum kardeşin sorusuna böyle diyebilir miyiz?