“İnsanları Allah’a ulaştıran yol ikidir. Birinci yol, kurb-u nübüvvet’e taalluk eden yoldur. Asaleten bu yoldan ulaşanlar enbiyadır. Onlara salat ve selam olsun. Bir de onların ashab-ı kiramı... İkinci yol, kurb-u velayet’tir... Allah-ü Teala’nın umum veli kulları bu yoldan ulaşırlar. Bu yolun muktedası ve reisi Hz. Aliyyül Murteza’dır. Allah (cc) ondan razı olsun. Rasulullah’ın (sav) mübarek ayağı onun mübarek başı üzerinde gibidir. Hz. Hasan ,Hz. Hüseyin ve Hz. Fatıma bu makamda onunla ortaktırlar.Sonra sırasıyla Oniki İmam Hazeratının hayatta olanları bu ulvi vazifeyi yürütmüş, On İki İmam’dan sonra da bu ulvi vazife Abdulkadir Geylani’ye verilmiştir. Şu anlaşılmıştır ki , her kime bir feyz gelirse Hz. Şeyh Abdulkadir Geylani’nin tavassutu ile gelir. Kıyamete kadar bu vazife Hz. Şeyh Abdulkadir Geylani’ye verilmiştir. Kutuplardan olsun, nücebadan olsun, aktab olsun hepsi onun tavassutu ile Allah’a ulaşırlar...” (İmam-ı Rabbani,Mektubat, 534.Mektup)
Mektubatında öyle diyor hz imam-ı rabbani öyleki üzerinde bayağı düşündüm bu demek oluyorki her asırda müceddid olarak gelen islam alimlerine şeyh abdülkadir geylani hz leri üstad oluyor yardımcı oluyor kendi eliyle bu görevi onlara veriyor hem düşününce üstadın dahi mardin in cizre ilçesine gidişide şeyh hazretlerinden mana aleminde emir alarak olmuş hem bir mesneviye nuriyede geçen münacatında üstad şeyhim abdülkadir geylani diye duaya başlıyor bunlar bana üsta yazdığım kanaate ulaştırdı beni tabiki böyle ilmi konularda istidadım yok ama bu nurlu mektub beni böyle düşündürdü acaba siz kardeşlerimin düşünceleri nelerdir