**nuriye Nickli Üyeden Alıntı
Nefis ve malını Cenâb-ı Hakka satmak ve Ona abd olmak ve asker olmak ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciği dinle:
Padişah, o iki nefere, kemâl-i merhametinden bir yâver-i ekremini gönderdi. Gayet merhametkâr bir ferman ile onlara diyordu:
"Elinizde olan emânetimi bana satınız. Tâ sizin için muhâfaza edeyim. Beyhûde zâyi olmasın.
Hem o nâzik kıymettar âletler, mîzanlar, istimâl edilecek şâhâne mâdenler ve işler bulmadığından, bütün bütün kıymetten düşecekler.
Hem de bana satmak ise, bana asker olup, benim nâmımla tasarruf etmek demektir."
Onlar, şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi:
"Başüstüne, ben maaliftihar satarım. Hem, bin teşekkür ederim."
Ammâ, o padişah ise, ezel ebed sultanı olan Rabbin, Hâlıkındır.
Ve o çiftlikler, makineler, âletler, mîzanlar ise, senin daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zâhirî ve bâtınî hasselerindir.
Sözler | Altıncı Söz | 31
Hayal nasıl satılır?
Günlük yaşantımızdan misâllerle nasıl izah ederiz?