+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: Kadınların Aklı ve Dini Noksan mıdır?

  1. #1
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Kadınların Aklı ve Dini Noksan mıdır?

    Cevap 1:

    Hadi-i şerifte kadınların aklı ve dini noksan olduğuna işaret edilmiştir. Akıllarının noksanlığına delil olarak, Malî konularda iki kadının şahitliğini bir erkek yerine sayan ayet (Bakara,2/282) gösterilmiştir. Dinlerinin noksanlığına ise, aybaşı gören ve loğusa olan kadının bu halinde namaz, oruç gibi ibadetlerden uzak kalması, delil getirilmiştir. (bk. Buharî, Hayız, 6).

    Bu hadisi doğru anlamaya ihtiyacımız vardır. Çünkü, pratikte bazı kadınların bazı erkeklerden daha akıllı olduğu ortadadır. Bu nedenle konunun anlaşılması için birkaç noktaya işaret etmekte fayda vardır:

    a. Hadisin içinde geçen bazı noktalar, burada söz konusu edilen aklın noksanlığı, geri zekâlı olma anlamında olmayıp, duygusal taraflarının daha fazla olduğuna işarettir. Hadiste bu konu açıklanırken, kadınlara hitaben: “Siz çok lanet okuyorsunuz, kocanızın/yakınlarınızın iyiliklerini inkâr ediyorsunuz” şeklindeki ifade bunu göstermektedir. Çünkü, kızgınlık anında başkasına lanet okumak veya gördüğü iyiliğini inkâr etmek, duygusal hareket edildiğinin en bariz göstergesidir.

    b. Kadınların duygusal olarak yaratılmasının hikmeti ise, onların annelik özelliklerinde saklıdır. Çünkü, çocukların kahrını çekmek, onları büyütmek, ancak, ciddi bir fedakârlık, denizler gibi çağlayan bir şefkat, bir sevgiyle mümkündür. Bunlar da birer duygudur. Annelerin birer şefkat kahramanı olmaları için verilen bu duyguların, elbette yan etkileri de olacaktır. İşte onların, o ince ruhları, o fedakâr vicdanları, o sevecen gönüllerinin tamamen aksi istikametinde cereyan eden, aşırı duygusallılarının sonucu ortaya çıkan durumlar ise bu yan etkinin bir negatif yansımasıdır.

    c. Hadiste kadınların akıllarının noksanlığına delil olarak gösterilen ayette geçen “Tedılle” kelimesi, ”unutma” yı ifade etmektedir. (bk. Kurtubî, III/397). “Unutkanlık” gerekçesi ise, işin başka boyutunu da ortaya koymaktadır. Yani burada gerçekten akılları noksan kadınlar değil, büyük çoğunlukla karşılaşacakları, gebeliğin, loğusalığın, özellikle de her ay söz konusu olan ay halinin, kadının psikolojisi üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Bununla birlikte, psikoloji ve özellikle de jinekoloji bilim dalı uzmanlarınca yapılacak ciddi bir araştırma, bu konuda önemli gerçekleri ortaya çıkaracaktır.

    d. Hükümler çoğunluğa göredir. Bu gün yüzde doksan aile bireyleri, erkek ve kadın olarak, kadınların daha alıngan, daha sabırsız, daha duygusal, işine gelmediği zaman, bazı iyilikleri, güzellikleri -bile bile- inkâr etmeye daha meyyal, ufak meseleleri bile büyütüp problem haline getirmeye daha yatkındır. İşte, duyguların öne çıktığı bir durumda, akıl devreden tamamen veya kısmen çıkar. Bu da aklın noksanlığı olarak ifade edilir.

    e. Bu duygusal tarafın pozitif bir ayrımcılığı da vardır. İşin ehli olan âlimler, bir erkeğin, kırk yılda ancak varacağı bir velayet mertebesine, bir kadının kırk günde yetişebildiğini söylemektedir.

    “Cennet annelerin ayakları altındadır” hadisinde de bu pozitif ayrımcılığı görüyoruz.
    Demek ki, Allah’ın adaletinden şüphe etmemek gerekir. Mükâfat ve ceza ile, yapılan fiiller arasında adil bir ölçüden ziyade, merhamet dolu bir ölçü vardır.

    Buna göre her insan maddi ve manevi konumuna, içinde bulunduğu şartlara göre hesaba çekilecektir. Öyleyse kadın kadınlığına ve kendine verilen diğer özelliklere göre; erkek de yine erkekliğine ve kendine verilen diğer özelliklere göre hesaba çekilecektir. Hiç kimse yapmadığından hesaba çekilmeyeceği gibi, yapamayacağı şeyden de sorumlu tutulmayacaktır. Her insanın kendine özel bir hesabı, bu hesaba göre de bir karşılığı vardır.

    “…Allah kullarına, zulmetmez.” (Âl-i İmran, 182, Enfal, 51, Hacc, 10)

    “…Rabbin kullarına zulmedici değildir.”( Fussilet, 46)

    “Şüphe yok ki Allah kullarına zerre kadar zulmetmez.” (Nisa, 40)

    “Şüphe yok ki Allah insanlara zulmetmez fakat insanlar kendilerine zulmederler.” (Yunus, 44)

    Umum mülkün yegane sahibi, tek hâkimi Allahü Azi-müşşân'dır. O Sultan-ı Ezel ve Ebed kendi mülkünde elbette dilediği gibi tasarruf eder. Amma O Âdil-i Hakîm ve Rahîm-i Mutlak'ın bütün tasarrufat-ı hakîmane, rahîmâne ve âdilânedir. Hiç kimse O'nun mahlûkatına O'ndan başka şefkatli ve merhametli olamaz.

  2. #2
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Cevap 2:

    Hadis-i şerifte aç?kça görüleceği üzere, Peygamber Efendimiz, kad?n?n dininin eksik oluğunu âdet gördüğü zaman baz? ibadetleri yapamamas? olarak izah ediyor. Bu hal kad?n?n yarat?l?ş?nda mevcuttur. Her kad?n her ay belli günler âdet görür. Bu günlerde baz? ?badetleri yapamaz. Bu ibadetlerin bir k?sm?ndan muaf tutulmuş, bir k?sm?n? da daha sonra kaza edebileceği esas? getirilmiştir.

    Âdet günlerinde kad?n namaz k?lamaz, oruç tutamaz, hac ibadetini eda ederken farz olan ziyaret tavaf?n? yapamaz. Oruç ve tavaf? daha sonra kaza ederken, k?lamad?ğ? namazlardan muaf tutulmuştur. Bu arada bir çeşit ibadet olan Kur'an? ele alma, okuma ve camiye girme gibi işleri de yapamaz.

    Malum günler içinde bu ibadetleri yapamayan kad?n, belli bîr müddet için de olsa baz? dinî hizmetlerden, vazifelerden ayr? durmaktad?r. Görünüşte dinî yaşay?ş?nda bir eksiklik bulunmaktad?r. Çünkü namaz, oruç ve hac ?slâm dininin beş esas?ndan üç mühim rüknünü teşkil etmekte, dolay?s?yla baz? vakitler bunlar? yapamayan kad?n erkeğe göre eksik olmaktad?r.

    Demek ki, buradaki noksanl?k nisbîdir. Senenin bütün günü beş vakit namaz? k?labilen, Ramazan boyu bir ayl?k orucu tutabilen Müslüman bir erkek, Müslüman kad?na göre bu ibadetleri eksiksiz yapma bak?m?ndan mükemmel olmakta; kad?n da nak?s kalmaktad?r. Yani, meselâ her ay bir hafta âdet görebilen bir kad?n sene içinde yaklaş?k üç ay namaz k?lmamakla, bu hususta erkeğe nisbetle nak?s kalmaktad?r.

    Ancak bu noksanl?k keyfiyet bak?m?ndan değil, kemiyet bak?m?ndand?r. Yani kad?n bu zaman zarf?nda namaz k?lmamakla ayn? zamanda bir farz? yerine getirmektedir. Çünkü kad?n?n âdet günleri içinde sözünü ettiğimiz ?badetleri yapmamas? farz, yapmas? ise haramd?r. Demek ki, kad?n namaz k?lmazken de bir çeşit ibadet yapmakta; yine Allah'?n emrine uymakta, dolay?s?yla sevab?n? o cihetten almaktad?r.

    Meseleye bu cihetten bakt?ğ?m?zda kad?n?n ibadetteki eksikliği başka bir yolla telâfi edilmektedir.

    Diğer taraftan hadis-i şerifte kad?nlar kötülenmiyor, erkekler dikkate sevk ediliyor. Akl? baş?nda, dinine bağl? erkeklerin kad?nlar vas?tas?yla fitneye kap?lmamalar?, imanlar?na zarar vermemeleri istenmektedir. Çünkü günümüzde pek çok örneklerini gördüğümüz gibi, erkeklerin bir k?sm? kad?nlara uyarak dinî yaşay?şlar?nda eksiklik göstermektedir.
    Konu acizizfakiriz tarafından (11.11.07 Saat 07:28 ) değiştirilmiştir.

  3. #3
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Cevap 3:

    Konuyla ilgili Hadis ve açıklaması:

    İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek):

    "Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın:

    "Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:

    "Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!" dedi. O kadın tekrar:

    "Ey Allah'ın Resulü! Aklı ve dini eksik ne demek?" diye sorunca Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:

    "Aklı noksan tabiri, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tabiri de onların (hayız dönemlerinde) günlerce namaz kılmamalarını, Ramazan ayında oruç tutmamalarını ifade eder." [Buhârî, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsûf 9, Nikah 88; Müslim, Küsûf 17, (907), İman 132, (79); Nesâî, Küsuf 17, (3, 147); Muvatta, Küsuf 2, (1, 187).>

  4. #4
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    AÇIKLAMA:

    1- Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde kadınları manen en ziyade ziyana atan fıtrî zaaflarına dikkat çekmektedir. En ziyade diyoruz çünkü cehennemdeki çokluklarının sebebi bu zaafa bağlanmaktadır. O zaaf da: Kötü sözü çabukça, çokça sarfetmeleri, kocalarına karşı nankörlükleri, erkeklerin aklını çelici olmaları. Erkekleri günaha attıkları için, sebep olmadan dolayı kendilerine mesuliyet gelmektedir.

    2- Hadis, ilk nazarda, kadınlara karşı her zaman her yerde görülen hafife alıyor bir tavır taşıyor gibi gelebilir. Fakat aslında, bunu söylemek hadisteki inceliği kavramamak olur. Resulullah, kadınlarda tabii olarak mevcut, fakat farkında olamadıkları zaaflarını göstererek, şuurlu olarak o zaaflarının üzerine gidilmediği takdirde hasıl edecekleri zararın büyüklüğüne dikkat çekmiştir. Şöyle ki: Kadınlar annelik gibi, şefkat ve hissilik gerektiren bir vazife üzere yaratıldıkları için, birkısım hissiliklerde erkeklere nazaran daha üstündürler. Bu hissi güçlülüğün, beraberinde getirdiği yan zaaflar var. Bu zaaflar hususunda şuurlu olunmaz, irade ile yönlendirilmez ve tabii hallerine bırakılırsa sahibini zarara atıcı menfi tezahürleri olacaktır. Resulullah cehennemdeki sayı çokluğunun bu fıtrî zaaftan ileri geldiğini belirtmiştir.

    Sözünü ettiğimiz fıtrî zaaf ayet-i kerime ile gündeme getirilmiştir: Onların şehadeti, birçok meselede erkeğin şehadetinin yarısına denktir: "...Erkeklerden iki şahid yapın. Eğer iki erkek bulunmazsa, o halde razı (ve doğruluğuna emin) olacağınız şahidlerden bir erkekle iki kadın (yeter. Bu suretle) kadınlardan biri unutursa öbürünün hatırlatması (kolay olur)..." (Bakara 282). Alimler, ayette geçen "biri unutursa diğerinin hatırlatması" ibaresinin, kadınların hadiseyi zabt yönüyle zayıf olduklarına delil olduğunu, Cenab-ı Hakk'ın bu ibare ile onların zaafına dikkat çektiğini söylerler. Mülk suresinde her şeyin gerçeğini, yaratanın bileceği belirtilir: اََ يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ "Yaratan mı bilmeyecek?" (Mülk 14).

    Kadınların aklen nakıs olduklarını söylemek; onları levmetmek, kınamak veya onlara herhangi bir hakaret manası taşımaz. Çünkü bu, yaratılıştan gelen bir hususiyettir. Bunun zikri, o zaafın getireceği fitneye karşı uyarma, tedbirli olmaya çağırma gayesini güder. Nitekim, abdest sırasında hususi dikkat sarfedilmediği takdirde kuru kalma tehlikesine maruz olan ökçeler için Aleyhissalâtu vesselam "Ateşte yanacak o ökçelere yazık!" demiştir. Aslında sadece ökçeler değil, diğer abdest uzuvlarına da "ateşten yazık!" var. İyi yıkanmazlarsa. Bu "iyi yıkanma" riskinin acı neticesi, iyi yıkanmama tehlikesine en ziyade maruz olan ökçeler zikredilerek gündeme getirilmiş, dikkatlere arzedilmiştir.

    Kadınlar, kendilerini çokça ateşe atan zaaflarından bîhaber olduklarını "Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor?" şeklindeki sorularıyla ortaya koymuş olmaktadır.

    Dikkat çekeceğimiz bir incelik, hadiste kadınların aklen nakıs olmaları sebebiyle ateşle tehdit edilmemiş olmalarıdır. Ateş tehdidi, "kötü sözü çok yapmaları", "kocalarına karşı küfranları", "erkeklerin aklını çelici olmaları" sebebiyle yapılmıştır.

    Aynı şey dinî noksanlık için de söylenebilir. Bu da fıtrî bir durumun neticesidir. Hayız halinde Allah'ın yasaklaması ile namaz kılmazlar, oruç tutmazlar, dolayısıyla bu hal dahi onlar hakkında bir levm, bir ayıplama tahkir ifade etmez. Kâmil ve nakıs olma işi nisbî bir durumdur. Ekmele nisbeten "kâmil" de noksan sayılır. Öyleyse hayız halinde namaz kılmayan kadın, kılana nisbetle dinen nakıstır. Burada şöyle bir soru akla gelir: Nasıl ki, hasta kimse, sağlıklı iken kıldığı nafilelerin sevabını, hastalık sebebiyle kılamasa da aynen aldığı gibi, hayızlı kadın da, Allah'ın emriyle, hayız müddetince kılmadığı namazın sevabını, kılmış gibi alabilir mi?

    Nevevî bu soruya: "Zahire göre alamaz" diye cevap verir ve şöyle devam eder: "Hayızlı ile hasta arasında şu fark var; hasta kimse sağlıklı iken nafilelerini devam etmek niyetiyle yapmakta idi, hayızlı böyle değildir."

    3- HADİSTE MEVCUT BAZI FAYDALAR:

    1) Kadınların bayramlarda musallaya çıkmaları meşrudur.

    2) İmam, halka sadaka verme emrinde bulunabilir.

    3) Kadınlar namazgâhta hususi bir kısımda bulunabilir.

    4) İmam kadınlara hususi va'z edebilir.

    5) Nimetin inkarı haramdır.

    6) Kötü sözü (lanet, beddua, kehanet, kırıcı kelam..) çokça kullanmak da haramdır. Nevevî bu hadise dayanarak nankörlük ve kaba sözlülüğü kebairden saymıştır.

    7) Lanet yani Allah'ın rahmetinden uzak olmasını temenni etmek, muayyen bir şahıs hakkında ise caiz değildir.

    8) Dinden çıkarmayan bir kısım günahlar hakkında "küfür" kelimesini kullanmak caizdir. Bu kullanış tağliz ve korkutma gayesini güder. Bu çeşit tağliz (ağır sözlerle caydırma) işi, hadislerde bazan imanın nefyi ile yapılmıştır.

    9) Nasihatta, reddedilen, ayıplanan vasfın izalesi için, ağır tabirler kullanılabilir (tağliz). Ancak bunun belli bir şahsa tevcih edilmemesi gerekir.

    10) Sadaka azabı defeder, kullar arasındaki günahlara kefaret olur.

    11) Akıl, ziyadenoksan kabul eder. Herkesin aklı eşit değildir. Bunu, kadınlar hakkında kabul etmenin, onlara bir levm olmadığını az yukarıda belirttik. Azab da akıl noksanlığına değil, küfran, kötü söz, insanların aklını çelme gibi davranışlara terettüp etmektedir.

    12) Dinin noksanlığı sadece günah hasıl eden davranışlardan ileri gelmez. Dinin noksan oluşu, (Nevevî'ye göre) izafi bir haldir.

    13) Talebe hocasına, tabi olan metbuuna (tabi olduğu amirine) anlamadığı şeyi sorabilir, itiraz edebilir.

    14) Hadis Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yüce ahlakını, müsamahasını, insanlara karşı rıfk ve mülayemetini de göstermektedir. (Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi.)
    Selam ve dua ile...
    Sorularla İslamiyet Editör

  5. #5
    Pürheves Şerbet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    153

    Standart

    e. Bu duygusal taraf?n pozitif bir ayr?mc?l?ğ? da vard?r. ?şin ehli olan âlimler, bir erkeğin, k?rk y?lda ancak varacağ? bir velayet mertebesine, bir kad?n?n k?rk günde yetişebildiğini söylemektedir.


    Tesekkurler paylasim icin, onemli ve her Mumin ve Mu'mine nin bilmesi gereken bir konu... Allah razi olsun.

  6. #6
    Ehil Üye havf_reca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Mesajlar
    1.322

    Standart s.a.

    kardeşim önemli bi konuyu ele almışsın. aslında bu konu birçok soruna açıklık getirmekte. dinimizin bayanlara verdiği önemi, bayanının fıtratındaki inceliği v.s. Allah razı olsun. selametle...
    NEYE YAKLAŞSAM SONU UZAKLIK VE KIRGINLIK; ANLA Kİ YOK ALLAH'TAN BAŞKASIYLA YAKINLIK...N.F.K

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,..
    By gamze-i_dilruzum in forum Dualar
    Cevaplar: 23
    Son Mesaj: 04.04.19, 17:41
  2. Cevaplar: 167
    Son Mesaj: 10.08.09, 20:47
  3. Kadınların Aklı Neden Daha Zayıf ?
    By Hakkâni in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 198
    Son Mesaj: 14.12.08, 11:12
  4. Kadının Aklı ve Dini Yarım mı?
    By aktarcı in forum İslam'a Göre Kadın ve Aile
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 08.09.08, 19:34
  5. Kelam Noksan Kalıyor Mevzu Sen Olunca...
    By havf_reca in forum Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.07.08, 13:07

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0