şuunat-ı ilahiyye den anladığınız nedir....
şuunat-ı ilahiyye den anladığınız nedir....
Şuunat-ı İlahiye bazı ulema ıstılahınca sıfat-ı selbiyyeye(zati sıfatlara) ıtlak olunur.
Bazı ulema nazarında ise, tabirinden aciz kaldığımız "muhabbet, gadap, şefkat, sürur-i mukaddese" gibi maani-i kudsiye hakkında kullanılır.
Şu bilgiyi de bilmekte fayda var: Risale-i Nur'da ef'al, esma, sıfat, şuun kelimeleri beraber kullanıldığı zaman her biri kendi ıstılahi manasına gelir. Tek başına kullanıldığı zaman ise; bazen kendi manalarında kullanılır, bazen de her biri diğerlerini de ihtiva edebilir.
Risale-i Nur okuyucularının bu ıstılahların ne manaya geldiğini bilmeleri zaruridir. Bu bakımdan sizden Allah razı olsun..
İstisnalar Çoğalırsa Kaide Olur...
Şuûnât-ı İlâhiyeye aynadarlık eder. Yani, kendi hayatıyla Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun hayatına işaret ettiği gibi, kendi hayatında inkişaf eden sem’ ve basar gibi duyguların vasıtasıyla, Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun sem’ ve basar gibi sıfatlarına aynadarlık eder, bildirir.
Hem insan, hayatında bulunan ve inkişaf etmeyen ve his ve hassasiyet suretinde galeyan eden ve kesretli bir surette olan çok ince hayatî duygular, mânâlar ve hisler vasıtasıyla, Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun şuûnât-ı kudsiyesine aynadarlık eder. Meselâ, o hassasiyet içinde, sevmek, iftihar etmek, memnun olmak, mesrur olmak, müferrah olmak gibi mânâlarla-Zât-ı Akdesin kudsiyetine ve gınâ-yı mutlakına münasip ve lâyık olmak şartıyla-o neviden olan şuûnâtına aynadarlık eder. 30.lema
Çünkü, bedihîdir ki, bir eserde kemâl, o eserin menşe’ ve mebdei olan fiilin kemâline delâlet eder. Fiilin kemâli ise, ismin kemâline; ve ismin kemâli sıfatın kemâline; ve sıfatın kemâli şe’n-i zâtînin kemâline; ve şe’nin kemâli o zât-ı zîşuûnun kemâline hadsen ve zarûreten ve bedâheten delâlet eder.
Meselâ, nasıl ki kusursuz bir kasrın mükemmel olan nukuş ve tezyinâtı, arkalarında bir usta ef’âlinin mükemmeliyetini gösterir; o ef’âlin mükemmeliyeti, o fâil ustanın rütbelerini gösteren ünvanları ve isimlerinin mükemmeliyetini gösterir; ve o esmâ ve ünvanlarının mükemmeliyeti, o ustanın sanatına dâir sıfatlarının mükemmeliyetini gösterir; ve o sanat ve sıfatlarının mükemmeliyeti, o sanat sahibinin şuûn-u zâtiye denilen kabiliyet ve istidad-ı zâtiyesinin mükemmeliyetini gösterir; ve o şuûn ve kabiliyet-i zâtiyenin mükemmeliyeti, o ustanın mahiyet-i zâtiyesinin mükemmeliyetini gösterdiği misilli; aynen öyle de, şu kusursuz, fütursuz, sırrına mazhar olan şu âsâr-ı meşhude-i âlem, şu mevcudât-ı muntazama-i kâinatta olan san’at ise, bilmüşâhede, bir Müessir-i Zi’l-iktidarın kemâl-i ef’âline delâlet eder; o kemâl-i ef’âl ise, bilbedâhe o Fâil-i Zülcelâlin kemâl-i esmâsına delâlet eder; o kemâl ise, bizzarûre o esmânın Müsemmâ-i Zülcemâlinin kemâl-i sıfâtına delâlet ve şehâdet eder; o kemâl-i sıfat ise, bilyakîn o Mevsuf-u Zülkemâlin kemâline delâlet ve şehâdet eder; o kemâl-i şuûn ise, bihakkalyakîn o Zîşuûnun kemâl-i zâtına öyle delâlet eder ki, bütün kâinatta görünen bütün envâ-ı kemâlât, Onun kemâline nisbeten sönük bir zıll-i zaif sûretinde âyât-ı kemâli ve rumuz-u celâli ve işârât-ı cemâli olduğunu gösterir. sözler
''Üçüncü Nükte
Miraciyedeki maceralar, malûmumuz olan mânâlarla, o kudsî ve nezih hakikatleri ifade edemiyor. Belki o muhavereler
birer ünvan-ı mülâhazadır,
birer mirsad-ı tefekkürdür
ve ulvî ve derin hakaike birer işarettir
ve imanın bir kısım hakaikine birer ihtardır
ve kabil-i tabir olmayan bazı mânâlara birer kinayedir.
Yoksa, malûmumuz olan mânâlarla bir macera değil. Biz, hayalimizle o muhaverelerden o hakikatleri alamayız; belki kalbimizle heyecanlı bir zevk-i imanî ve nuranî bir neşe-i ruhanî alabiliriz. Çünkü, nasıl Cenâb-ı Hakkın zat ve sıfâtında nazir ve şebih ve misli yoktur; öyle de, şuûnât-ı rububiyetinde misli yoktur. Sıfâtı nasıl mahlûkat sıfâtına benzemiyor; muhabbeti dahi benzemez.''
(Mektûbat'tan)
kardeşim Cenab-ı Hakk'ın şuunatına bizler ve bu alem bir ayine olsa da şuunların hakiki mahiyetini bizler bilemeyiz.
bizim o şuunlar hakkında bahislerimiz ise (bizler bu alemin kayıtları ile kayıtlandiğimizdan) sadece:
o şuunları kasır aklımıza yaklaştırmak için tabirinden aciz olduğumuz manalar için çok kasır benzetmelerdir..
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)