İlim Adamlarının Penceresinden Oruç
İslâmın şartlarından biri olan oruç ibadeti, bir çok hikmetinin yanında sağlığımız açısından da önem taşıyor. İşte bilim adamlarının orucun sağlık üzerine etkileri üzerine söyledikleri:
YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ
Dr. Hellmut Lützner, “Oruç Sayesinde Yeni Doğmuş Gibi” adlı kitabında, şu gerçekleri dile getiriyor:
“Oruçlunun hissettiği acıkma safhaları, aslında tedavi seanslarıdır. Bu safhalar, hastalıklı ve zararlı maddelerin dokulardan koparıldığı ve vücutta dolaştığı saatlerdir. Oruç sırasında bazı vücutlarda meydana gelen ağız ve ter kokuları, bu zararlı maddelerin vücuttan atılması sebebiyledir. Oruç tutmanın verdiği zevki, sağlamış olduğu şu faydaları öğrendikten sonra daha iyi tadabilirsiniz:
*Güçlü bir maneviyat
*Kendi ruh dünyamıza ve vücudumuza karşı, gitgide artan bir alaka.
*Tasavvur ve hatırlama gücünde elde edilen artış.
*Kendinize olan güveninizin sağlanması ve kararların büyük bir soğukkanlılıkla alınabilmesi.”
Bağımlılık problemini oruçla aşabilirsiniz
Psikolog Jurgen Vom Scheidt, orucun insan psikolojisi üzerindeki etkileriyle ilgili şunları söylüyor:
“Özellikle kendini eşyaya bağımlı hissedenler için bağımsızlık kazanmak, son derece kıymetlidir. Orucun verdiği bağımsızlık duyguları ile böyle bir hazineye sahip olmak mümkündür. Oruç ile esas problemleri bağımlılık olan bütün insanların, uyuşturucu madde müptelâlarının ve alkoliklerin psikoterapi yoluyla tedavi edilmeleri mümkün oluyor.”
ORUCA NİYET ÖNEMLİ
Doktor Helga Bühler, açlık grevi ile oruç arasındaki farkı şöyle belirtmektedir:
“İkisinin arasındaki tek fark, insanın niyetidir. Oruç, pozitif ve istekli bir harekettir. Açlık grevi ise, öfke ve gazaptan kaynaklanır. Bilindiği gibi öfke ve sinirlilik halleri mide asidi üretmekte, mide asidi ise acıkmaya sebep olmaktadır. Dolayısıyla oruçlu kişi açlık hissetmezken, diğeri büyük bir açlıkla karşı karşıyadır.”
ZEHİRLERDEN KURTULMAK İÇİN ORUÇ TUTUN!
Dr. Hellmut Lützner’e göre oruç; vücudun senelerce depo ettiği zehirleri ve pislikleri dışarıya atmanın en tabiî yoludur.
ORUÇ VE MANEVÎYAT
Psikolog Jürgen Von Scheidt, bu konuda şunları söylüyor:
“Dinî bayramların manevî havasını tatmak için, oruç tutarak hazırlanmak şarttır. Oruç, ibadet olmaktan çıkınca, içindeki gizli kıymetler de yok oluyor. Diğer bir ifade ile insan maddiyâta fazla dalınca, maneviyatın kokusunu bile alamıyor.”
ŞİFALI ORUÇ
Orucun unutulan kıymetlerini Batı Dünyasına tekrar anlatmakta büyük payı olan Dr. Otto Buchinger (1882-1970) “Şifalı Oruç” adındaki kitabında, bizzat kendisinin büyük bir hastalık neticesinde oruca başladığını yazmaktadır.
Tehlikeli bir mafsal romatizmasına yakalanan Buchinger, hastalığın arttığını, kasların eriyerek karaciğerinin büyüdüğünü ve safra kesesinin tekrar tekrar iltihaplandığını görünce oruç tutmaya başlamıştır. Buchinger, Alman oruç uzmanlarının en tecrübelisi sayılan Gustav Riedl’in kontrolünde oruç tutmuş ve tamamıyla iyileşerek sıhhatine kavuşmuştur.
Dr. Buchinger, on binlerce hasta üzerinde yapmış olduğu araştırmalarını şu cümleyle özetler:
“Tansiyon düşüklüğü gibi istisnalar hariç, hiçbir hastalık yoktur ki, orucun faydası olmasın veya tamamıyla iyileştirmesin! Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır.”
Buchinger ayrıca, tutmuş olduğu oruç neticesinde, zihin ve ruhunda şu tesbitleri yaptığını ifade etmektedir:
*Oruç sırasında, daha iyi konsantrasyon sağlanmaktadır.
* Vücutla birlikte düşünce ve his dünyasında, büyük bir hassasiyet elde edilmektedir.
* Günlük streslerde azalma gözlenmektedir.
* Yürüme ve bisiklete binme gibi bazı sporlarda, vücut dayanıklılığının arttığı fark edilmektedir.