M. Latif SALİHOĞLU
Annesini sayıklayan yavru
Öldüresiye dövülerek yol kenarına atılan küçük Bedrettin, kaldırıldığı hastahanede komadan çıkar çıkmaz, annesini sayıklamış.
Bunu, oradaki doktorlar ve o mâsum yavrunun başında bekleyen sağlık görevlileri söylüyor: Çocuk "Anne, anne..." diye sayıklamış ve annesini görmek istemiş.
Oysa, o 5 yaşındaki çocuğu 2 yaşından itibaren dilenmeye (yahut durakta mendil satmaya) sevk ederek onun o hale düşmesine sebep olanın, yine anne ve babası olduğu ifade ediliyor.
Velev ki, öyle olsa bile, o yavrucak gözünü açar açmaz yine de annesini istemesi gayet normal. Bunun ayıplanacak, yadırganacak hiçbir yönü yok.
O yaştaki bir çocuğun başına ne gelirse gelsin, hatta bizzat annesi tarafından dövülmüş olsun, onun için yine de en tatlı şey, annesinin şefkatli sinesidir.
Başka da hiçbir şey o şefkatin yerini tutmaz, tutamaz. Anne sevgisinden gayrı başka hiçbir şey, o yavruyu hakkıyla teselli etmez, edemez.
O yaştaki bir çocuğa dünyada en ziyade sevdiğin, en lezzet aldığın şey nedir diye sorulsa, annesinden tokat yemiş olsa bile, o çocuk yine de annesinin şefkatli sinesine sığınma halini tarif edecek. (*)
Dolayısıyla, gerek hastahane yetkilileri ve gerekse emniyet amirlerinin bu önemli hususu dikkate almalarında fayda var.
Ulaşan bilgilere göre, hastahaneye kadar gelen anne ve babaya, çocukları gösterilmemiş. Çocuk, istemesine rağmen annesiyle görüştürülmemiş.
Yapılan açıklamalara bakılırsa, devlet koruması altına alınacak olan Bedrettin, ailesine verilmeyecek, ailesinden uzak tutulacak.
Koruma, sahip çıkma, elbette gerekli. Ebeveyninin acımasızca çalıştırdığı, dövdüğü, sokağa saldığı, dilendirdiği, ya da trafik ışıklarında birşeyler satmaya mecbur edildiği çocuklara, devlet birimlerinin sahip çıkması gayet normal bir durum. Aksi durumlar anormal.
Ama bütün bunlar, beş yaşındaki bir çocuğu annesinden ayırmayı haklı çıkarmaz. Ayırmak veya görüştürmemek, hem anneye, hem o çocuğa ikinci büyük ceza olur. "Evet, annesiz aç bir çocuğun ağlamasından müteessir ve acıyan bir vicdan sahibi, elbette validelerin çocuklarına olan şefkatlerinden zevk alır, memnun ve mahzûz (haz almış) olur." (Şuâlar, s. 654)
Bu sebeple, çocuğa sahip çıkan eller, özellikle anneyi itmemeli, onu evlâdından ayrı, uzak tutmaya çalışmamalı.
.................................................. .
(*) Evet, havfda lezzet vardır. Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan suâl edilse, "En leziz ve en tatlı hâletin nedir?" Belki diyecek: "Aczimi, zaafımı anlayıp, vâlidemin tatlı tokatından korkarak, yine vâlidemin şefkatli sînesine sığındığım hâlettir." (Sözler, s. 36)