Kadının Sosyal Hayata Girişi Ve Batılı Mütefekkirlerin Yorumları


Meşhur alim,modern sosyolojisinin kurucusu (Ogüst Kont) Siyasi Nizam adlı eserinde diyor ki ''Kadınlar bir gün rızaları olmaksızın kendilerini müdafaa eden kimselerin talep ettikleri maddi eşitliğe kavuşurlarsa,onların içtimai garantileri,edebi durumlarını bozduğu kadar onları bozar.Çünkü bu durumda onlar,iyi bir para alabilmek için ağır sanayide ezilirler,öyle bir şekilde ki,onu yapmaları imkansız olur.Nitekim aynı zamanda karşılıklı muhabbetten dolayı asli kaynaklar zedelenir.

Kadın haklarını savunmakla meşhur olan Madam (Horkur) sosyalist ve Filozof (Prodon'a) kadın meselesini sormuş o da şöyle cevap vermiştir:''Kadınlar tarafından sarf edilen bu gayretler,ancak kendi cinslerine isabet eden bir hastalığı delalet eder,kendi nefislerinin kuvvetini ve bizzat kendi işlerinin siyasetini takdirden aciz olduklarını ortaya koyar'' demiş ve devam etmiştir,''Çünkü içtimai durumlarda kadının vaziyeti,istedikleri nizama göre (Erkeğin durumu) gibi olursa,o zaman işleri bitmiştir,kendi arzuları ile kul köle olmuşlardır demektir.

John Simon ''Mecellat'' da şöyle der:''''Kadınlar şimdi dokumacı baskıcı oldular.Devlet,onları fabrikalarında hizmet ettiriyor ve bunun mukabilinde bir kaç kuruş kazanıyorlar.Fakat buna karşılık aile temellerini yıkıyorlar.Evet erkek,kadının kazancından istifade eder oldu,bunun yanında erkeğin kazancı,iş darlığında dolayı azaldı.Bazı kadınların durumu biraz daha iyi olmakla beraber defter tutuyorlar,ticari yazıhanede çalışıyorlar.Devlet onları öğretim işlerinde istihdam ediyor.Bir kısmı Ptt,demiryollarında ve bankalarda çalışıyorlar,fakat bu vazifeler,onları aileden tamamen uzaklaştırıyor.

İnsan ahvalini ve gelişimini incelemekte meşhur olan Gyom Frabrau ''Dergiler'' mecmuasında şöyle der:''Avrupada bir çok kadınlar var ki,erkek işlerini yapmaktadırlar.Ve evlenmeyi terk etmektedirler.Onlara üçüncü cins demek doğru olur yani ne erkektirler ve ne de kadındırlar.
Sonra şöyle devam eder ve der ki: ''medeniyet alimleri,tabi kanunlara aykırı olan bu işin sonunun vahim olacağını hissetmeye başladılar,zira bu kadınlar erkeklere zahmet verdiklerinden topluma yük olmaya başladılar.Bu durum bu minval üzere devam ederse büyük içtimai bozukluklar meydana gelir.''

Aynı konuda John Simon der ki:''Kadın,kadın olarak kalmalıdır.Bu sıfatla saadet bulabilir.Kendini başkasına vakfedebilir.kadınların durumunu ıslah edelim,fakat onları bozmayalım,onları erkekleştirmeye çalışmayalım.Böyle yapılırsa onlar bir çok iyiliği kaybederler,biz de her şeyi kaybederiz.Zira tabiatta her şey güzeldir.Biz onu etüd edelim ve güzelleştirmeye çalışalım.Tabiatın kanunlarından ve güzelörneklerinden uzaklaştıran her şeyden sakınalım.''

Anne Rord ''Astern Mill'' adlı gazetede neşrettiği makalede şöyle demektedir.''Kızlarımızı evlerde hizmetçi veya hizmetçi gibi kullanmak,fabrikada çalıştırmaktan daha hayırlıdır,ve daha az belalıdır.Kirli elbiselere bürünen kız,hayatın en tatlı zamanını ebediyete kadar kaybediyor,keşke bizim memleketimiz İslam memleketleri gibi olsaydı.Orada haya,iffet ve taharet var.Hizmetçi ve köleler en güzel hayat sürerler,onlara evin çocukları muamelesi yapılır,ırzlar kötü muameleye maruz değildirler.Ne olurdu,ev işi ile uğraşmak gibi tabii hayatınauygun gelen işlerin dışında,kadınları çalıştırmaya uğraştırmasaydık,erkek işini erkeğe bırakmak,kadının şerefi bakımından en salim olanıdır.''

Alıntı