+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Şükrümüzü Ziyadeleştirelim

  1. #1
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart Şükrümüzü Ziyadeleştirelim

    Arkadaşlar çok dikkat çekici bir hadis-i şerifi paylaşmak isityorum :

    Şüphesiz ben sizin, günah işlemenizden korkmuyorum. Dikkat edin! Şükredilmeyen nimetler, öldürücü ve yok edicidir.
    [Hadis-i Şerif (İbn-i Asakir).]

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  2. #2
    Ehil Üye Selim Akif - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    2.965

    Standart

    Kardeş şükr aslında sahip olabileceğimiz en büyük nimetler arasındadır.Bir duadır.Bir müslüman oturup sahip olduğu nimetleri saymaya kalksa sayamaz.aldığı nefes sayınca şükr etmesi gerekiridi.

    Ayet der

    - "Hâlâ şükretmezler mi?" Yâsin Sûresi: 36:35, 73.
    "Şükredenleri elbette mükâfatlandıracağız." Âl-i İmrân Sûresi: 3:145. "Şükrederseniz nimetimi elbette arttırırım." İbrahim Sûresi: 14:7.
    "Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol." Zümer Sûresi: 39:66.
    "Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz?" Rahmân Sûresi: 55:13

    Kuran ı Kerim Özellikle sahip olduğumuz nimetlere karşı şükr etmemiz gerektiğini defalarca vurgulamaktadır.Hâlık-ı Rahmân'ın, ibâdından istediği en mühim iş şükürdür.

    Evet, Kur'ân-ı Hakîm, nasıl ki şükrü netice-i hilkat gösteriyor. Öyle de, Kur'ân-ı kebîr olan şu kâinat dahi gösteriyor ki, netice-i hilkat-i âlemin en mühimi şükürdür. Çünkü, kâinata dikkat edilse görünüyor ki, kâinatın teşkilâtı şükrü intaç edecek bir surette, herbir şey bir derece şükre bakıyor ve ona müteveccih oluyor. Güya şu şecere-i hilkatin en mühim meyvesi şükürdür. Ve şu kâinat fabrikasının çıkardığı mahsulâtın en âlâsı şükürdür. 28.mektup

    Ustad bu konu hakkında çok geniş bir anlatım yapmıştır....Acizane anladığım

    Bir nimet bize nasip olsuğu anda iki yolla karşı karşıya kalıyoruz...Birinci yol hiç umursamadan (sanki emeğimizin karşılığıymış gibi tevehhüm ederek o nimeti harcamak) diğeri ise bize ikram edilmişcesine karşılamak....
    Allah sayısız nimet bize vermiş.Saymakal bitmez.Ama bizden şükr istiyor.Ki istediği şükr ise gene kendimiz için.

    Mesela biz yolda yürürken çok susamış olsak.Ve suya ciddi manada ihtiyacımız olsa.Biri yanımıza gelip Al kardeş şu susyu sana ikram ediyorum dese Biz O adama teşekkür edip O na saygımızı dile getirmezmiyiz.. Yoksa alıp içip çeker gidermiyiz.Basit bir insan bile bir teşekkür beklerken Azamet sahipi olan Allah beklemez mi?
    Tabiki aklı başında her insan bir sağol derr.Bu insaniyetin iktizası..
    Peki Milyarlarca canlı susuz kaldığı zaman veya suya ihtiyaç duyacakları anda Yağmurlarun yağması...O yağmuru yağdırana en azından şükürler olsun denmez mi?
    Ve Allah O nimeti bize vermekle bize verdiği değeri gösteriyor..Kainatın, İki cihanın sahibi, Yerin ve Göğün yaratıcısı bize değer veriyor.Değer verdiğini biz nasıl hiçe sayabiliriz ....Hem şükr etmekteki keyf ve lezzet başka neyde var.

    ŞÜKÜRLER O ALLAHA Kİ BENİ KENDİNDEN HABERDAR ETTİ

    Bismillahirrahmanirrahim


    Elif, Lâm, Mîm.
    İnsanlar, imtihandan geçirilmeden,
    sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?


    Do men think that they will be left alone on saying,
    "We believe", and that they will not be tested?


  3. #3
    Ehil Üye Selim Akif - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    2.965

    Standart

    Sonra görüyoruz ki, zîhayat âlemlerini bir daire suretinde icad edip, insan? nokta-i merkeziyede b?rak?yor. Adeta, zîhayatlardan maksud olan gayeler onda temerküz ediyor; bütün zîhayat? onun etraf?na toplay?p ona hizmetkâr ve musahhar ediyor, onu onlara hâkim ediyor. Demek, Hâl?k-? Zülcelâl, zîhayatlar içinde insan? intihap ediyor, âlemde onu irade ve ihtiyar ediyor.
    Sonra görüyoruz ki, âlem-i insaniyet de, belki hayvan âlemi de bir daire hükmünde teşkil olunuyor ve nokta-i merkeziyede r?z?k vazedilmiş. Bütün nev-i insan? ve hattâ hayvânât? r?zka adeta taaşşuk ettirip, onlar? umumen r?zka hâdim ve musahhar etmiş. Onlara hükmeden r?z?kt?r. R?zk? da o kadar geniş ve zengin bir hazine yapm?ş ki, hadsiz nimetleri câmidir. Hattâ r?zk?n çok envâ?ndan yaln?z bir nevinin tatlar?n? tan?mak için, lisanda kuvve-i zâika nam?nda bir cihazla mat'ûmat adedince mânevî, ince ince mizanc?klar konulmuştur. Demek, kâinat içinde en acip, en zengin, en garip, en şirin, en câmi, en bedî hakikat r?z?ktad?r.
    Şimdi, görüyoruz ki, herşey nas?l ki r?zk?n etraf?nda toplanm?ş, ona bak?yor. Öyle de, r?z?k dahi, bütün envâ?yla, mânen ve maddeten, hâlen ve kalen şükürle kaimdir, şükürle oluyor, şükrü yetiştiriyor, şükrü gösteriyor. Çünkü, r?zka iştah ve iştiyak, bir nevi şükr-ü f?trîdir. Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-? şuurî bir şükürdür ki, bütün hayvânatta bu şükür vard?r. Yaln?z insan, dalâlet ve küfürle o f?trî şükrün mahiyetini değiştiriyor, şükürden şirke giriyor.
    Hem r?z?k olan nimetlerde gayet güzel, süslü suretler, gayet güzel kokular, gayet güzel tatmaklar şükrün davetçileridir; zîhayat? şevke davet eder ve şevkle bir nevi istihsan ve ihtirama sevk eder, bir şükr-ü mânevî ettirir. Ve zîşuurun nazar?n? dikkate celb eder, istihsana tergib eder. Nimetleri ihtirama onu teşvik eder; onunla kalen ve fiilen şükre irşad eder ve şükrettirir. Ve şükür içinde en âli ve tatl? lezzeti ve zevki ona tatt?r?r. Yani, gösterir ki, şu lezzetli r?z?k ve nimet, k?sa ve muvakkat bir lezzet-i zâhiriyesiyle beraber, daimî, hakikî, hadsiz bir lezzeti ve zevki taş?yan iltifat-? Rahmânîyi şükürle kazand?r?r. Yani, rahmet hazinelerinin Mâlik-i Kerîminin hadsiz lezzetli olan iltifat?n? düşündürüp, şu dünyada dahi Cennetin bâki bir zevkini mânen tatt?r?r. ?şte r?z?k, şükür vas?tas?yla o kadar k?ymettar ve zengin bir hazine-i câmia olduğu hâlde, şükürsüzlükle nihayet derecede sukut eder.
    Alt?nc? Sözde beyan edildiği gibi, lisandaki kuvve-i zâika, Cenâb-? Hak hesab?na, yani mânevî vazife-i şükraniye ile r?zka müteveccih olduğu vakit, o dildeki kuvve-i zâika, rahmet-i bînihaye-i ?lâhiyenin hadsiz matbahlar?na şâkir bir müfettiş, hâmid bir nâz?r-? âlikadr hükmündedir. Eğer nefis hesab?na olsa, yani r?zk? in'âm edenin şükrünü düşünmeyerek müteveccih olsa, o dildeki kuvve-i zâika, bir nâz?r-? âlikadr makam?ndan, batn fabrikas?n?n yasakç?s? ve mide tavlas?n?n bir kap?c?s? derecesine sukut eder. 28.mektup

    Bismillahirrahmanirrahim


    Elif, Lâm, Mîm.
    İnsanlar, imtihandan geçirilmeden,
    sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?


    Do men think that they will be left alone on saying,
    "We believe", and that they will not be tested?


  4. #4
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    güzel bir hadie kardeşim bu da bizden takvie olsun
    ?’lem Eyyühel-Aziz! Kur'an-? Kerim nimetleri, âyetleri, delilleri ta'dad ederken فَبِاَىِّ آلاَءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ âyet-i celilesi tekrar ile zikredilmekte olduğundan şöyle bir delalet vard?r ki: Cin ve insin en çok isyanlar?n?, en şedid tuğyanlar?n?, en azîm küfranlar?n? tevlid eden şöyle bir vaziyetleridir ki; nimet içinde in'am? görmüyorlar. ?n'am? görmediklerinden Mün'im-i Hakikî'den gaflet ederler. Mün'imden gafletleri saikas?yla o nimetleri esbaba veya tesadüfe isnad ederek, Allah'tan o nimetlerin geldiğini tekzib ediyorlar. Binaenaleyh herbir nimetin bidayetinde, mü'min olan kimse Besmeleyi okusun. Ve o nimetin Allah'tan olduğunu kasdetmekle, kendisi ancak Allah'?n ismiyle, Allah'?n hesab?na ald?ğ?n? bilerek, Allah'a minnet ve şükranla mukabelede bulunsun. mes nur

  5. #5
    Ehil Üye tevhid - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    .....
    Mesajlar
    1.097

    Standart

    Şimdi, görüyoruz ki, herşey nas?l ki r?zk?n etraf?nda toplanm?ş, ona bak?yor. Öyle de, r?z?k dahi, bütün envâ?yla, mânen ve maddeten, hâlen ve kalen şükürle kaimdir, şükürle oluyor, şükrü yetiştiriyor, şükrü gösteriyor. Çünkü, r?zka iştah ve iştiyak, bir nevi şükr-ü f?trîdir. Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-? şuurî bir şükürdür ki, bütün hayvânatta bu şükür vard?r. Yaln?z insan, dalâlet ve küfürle o f?trî şükrün mahiyetini değiştiriyor, şükürden şirke giriyor.

    Sus gönlüm!.


    Bir elif miktari sus.Az kaldi bahara

    Sus gönlüm!.

    Sebepler var edilinceye kadar.Bahaneler olusuncaya,birbirimizin

    nasibi oluncaya kadar sus...


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0