yasemenn Nickli Üyeden Alıntı
Süleyman bin Yezid’den (Radiyallahu Anh):
Bir sahabi sordu:
– Cennette deve var mıdır ya Resûlallah?
Allah Resûlü Aleyhisselatü Vesselam, (bu sahabinin şahsında, herkesin cennette neyin olup olmadığına dair hatırına gelebilecek suallerine) şu şekilde cevap verdi:
– Allah, seni cennetine koyarsa, orada canının arzu ettiği ve gözünün görmekten haz duyacağı her şey senin için vardır.
(Tirmizi)
Cennet ile Horhor Bahçesinin (Haşiye) arasında ne nisbet varsa, Cennet'in lezzetleriyle dünyanın lezzetleri arasında da aynı o nisbet vardır. Cennet'in Horhor Bahçesinden dereceleri ne kadar çok yüksek ise, uhrevî lezzetler de dünya lezzetlerine göre öyledir. Her iki âlem arasında bu büyük tefavüte, İbn-i Abbas لَيْسَ فِى الْجَنَّةِ اِلاَّ اَسْمَائُهَا cümlesiyle işaret etmiştir. Yani "Cennet'te, dünya meyvelerinin yalnız isimleri vardır." Yani; isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır.
Cennet'te lezzetin devamı mes'elesi ise: Evet, lezzetin hakikî lezzet olması, zeval görmeyip devam etmesindendir. Zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de elemdir; hattâ zevalinin tasavvuru bile elemdir. Evet bütün mecazî âşıkların enînleri, bağırıp çağırmaları, bu kısım elemdendir ve bütün divanlarıyla yaptıkları ağlamalar, vaveylâlar, hep mahbubların firak ve zevallerinin tasavvurundan neş'et eden elemdendir. Evet pek çok muvakkat lezzetler var ki, zevalleri daimî elemleri intac ettiği gibi; çok elemlerin zevali de, leziz lezzetlere bâis olur. Lezzet ve nimet ise, devam etmek şartıyla lezzet ve ni'met sayılabilir.