Konu Kapatılmıştır
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Gerçekten de “AKP Demokrat Değil” imiş!

  1. #1
    Ehil Üye aşur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    1.446

    Standart Gerçekten de “AKP Demokrat Değil” imiş!

    Ali FERŞADOĞLU

    Gerçekten de “AKP demokrat değil” imiş!





    Bu tesbit, bu sefer bize ait değil. Araştırma yaptıran sivil bir örgütün. Neticelerini vermeden önce, bir soru:

    Türkiye demokrasi ile yönetiliyor; öyle değil mi? Peki, nasıl bir demokrasi?

    Din ve inançlar, “Diyanet” vasıtasıyla devletin vesâyeti altına alınmış. Partilerin elleri kolları, 135. madde ile bağlanmış. 12 Eylül darbesinin ürünü anayasa baştan ayağa antidemokratik maddelerle dolu; değiştirilmesi isteniyor. 301 gibi maddeler, düşünenlerin, yazanların, konuşanların canına okuyor! İnsanlar, “Deprem İlâhî ikazdır!” dediği için mahkemelerde süründü, hapislerde yattı! Kimi yalınayak, başaçık üniversiteye giderken, yalnız başörtülülere yasak! Kur’ân öğrenme yaş sınırı var… vs., vs., vs…

    Kısaca, ne giyineceğimize, nasıl giyineceğimize (başörtüsü problemi, şapka iktisası/giyme kanunu vb.), hangi kelimeleri kullanacağımıza (bey, paşa, ağa, hacı, hoca efendi, vs. kelimelerini kullanmak kanunen yasaktır hâlen), nasıl bir milliyetçilik anlayışına sahip olacağımıza rejim, sistem, devlet karar verir!

    Öyle ise Türkiye’de seçim ve bir takım haklar hariç, demokrasi var, diyebilir misiniz? Demek demokrasi özde değil sözdedir, kâğıt üstündedir! Bunda mutabık isek; ikinci bir soru:

    “Türkiye’de demokrasi var” demekle gerçek demokrasi olmazsa; yıllar yılı başka düşüncelerle yoğrulmuş bir insan, “Değiştim, demokrat oldum!” demekle tam demokrat olabilir mi; demokrasiyi hazmettiğini gösterir mi? Aslında olabilir! Kalbini yarıp bakmıyoruz ki! Fakat, birbirine benzeyen ağaçları ayıran, meyveleridir! Demokratlığın göstergesi de demokratik icraatlar değil mi? 4.5 senedir, insan hak ve hürriyetleri açısından hangi adım atılmış, hangi yasak halledilmiş, hangi antidemokratik uygulamaya son verilmiş? Hatta, “Söz vermedik, söz verdiğimizi kimse ispat edemez, bedel ödemeye hazır değiliz, başörtüsü yüzde bir buçuğun sorunudur” denmiş. “Değiştim, demokrat oldum!” da aynı kişilerin sözü, “Söz vermedik, bedel ödeyemeyiz!” diyen de aynı kişinin sözü! Birincisi demokrat olduğuna inanmamızı isterken; ikincisi demokratlıkla alâkasının olmadığını ispat etmez mi?

    “Değiştim, demokrat oldum!” diyeni mihenge vurmalıyız. “Doğru ve altın çıktı ise tebrik; yanlış ve bakır çıktı ise, çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takıp göndermeli” miyiz? Ne kadar demokrat oldun? Tam, yarım, üçte bir, beşte bir mi? İşte bir ölçü:

    İnsan medenî-i bittab (yaratılışı, tabiatı icabı medenî, sosyal bir varlık) olduğundan ebnâ-yı cinsinin (insanların) hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükelleftir.” (Münâzarât, s. 136-140.)

    Eğer hak ve hürriyetler konusunda mücadele ederse, söz verirse, bedel öderse; diktatörlere taviz vermezse; antidemokratik kanunların ve uygulamaların karşısına dikilirse o zaman demokrat oldu!

    Bir soru daha: Eğer R. Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olmadan ve RP-FP kapatılmadan evvel “Değiştim, demokrat oldum!” deseydi ve ona göre hareket etseydi, demokrat olduğunda daha inandırıcı olmaz mıydı? Makam için, başbakanlık için “Değiştim, demokrat oldum!” demek makbul mü? Bir ölçü daha:

    Bediüzzaman, İttihad-ı İslâm (din adına hareket eden zihniyet, akım, parti) için “(milletin) yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye (İslâmî terbiye) zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır”2 der.

    “Yüzde altmış-yetmiş tam mütedeyyin olmak” şartına ise, toplumu oluşturan bütün katmanlar dahildir. Yani, bu, çıplak rey değildir. Toplum, sistemi oluşturan bütün katmanların yüzde 60-70’i değil mi? Yani, halkın yüzde 60-70’i, öğretmenlerin yüzde 60-70’i, üniversitelerin yüzde 60-70’i, hukukçuların yüzde 60-70’i, teknikçilerin yüzde 60-70’i, basının yüzde 60-70’i, askerlerin yüzde 60-70’i… vs.

    Acaba bu ölçüyü demokratlık için kullanamaz mıyız? Yani, bir adamın söz, fiil, çalışma ve mücadelesinin yüzde 60-70’i demokratik ise, o demokrattır; tersi ise, değildir! Bu tahlillerden sonra “AKP demokrat değildir” sözünü nereden çıkardığımıza geçelim:

    (Eğitim-Bir-Sen araştırmasına göre) AKP içinde kendini milliyetçi olarak niteleyenler yüzde 25,4; muhafazakâr olarak niteleyenler yine yüzde 25,4 oranında yer alırken; İslâmcı olarak niteleyenler yüzde 16,1; demokrat olarak niteleyenler de yine 16,1 oranında yer buluyor. Bu arada parti içinde yüzde 10 Atatürkçü, yüzde 3,4 sosyal demokrat, yüzde 2 liberal ve yüzde 1,6 da sosyalist bulunmaktadır. (Yasin Aktay / Yeni Şafak, 14.7.2007)

    Bir soru, bir ölçü daha: Elinde yeterli parlamento çoğunluğu olduğu halde Türk demokrasisinin büyük yapısal sorunlarını düzeltmek için kılını bile kıpırdatmayan AKP, bu AKP değil mi? Antidemokratik yüzde 10 barajı kaldırmayan, siyasal partilerin demokratikleşmesini sağlayacak ve lider sultasına son verecek değişiklikleri yapmayan, bağımsız milletvekillerinin seçilmesini zorlaştırmak için oy pusulalarını bir buçuk metrelik bilmeceler haline getiren parti bu AKP değil mi? Tuzaklarla dolu 301. maddeyi önümüze koyan AKP hükümeti değil mi? Gazetecilere ve karikatüristlere açtığı dâvâların sayısıyla rekorlar kıran Başbakan, AKP hükümetinin başbakanı değil mi? Terörün sıfırlandığı bir ülkeyi devralmasına rağmen Güneydoğu’da gerekli demokratik adımları atmayarak onu azdıran hükümet hangisidir? Bu ne biçim demokratlıktır? (Haluk Şahin / Radikal, 14.7.2007)

    Sanık sizin; karar da sizin!

    18.07.2007

    E-Posta: afersadoglu@hotmail.com fersadoglu@yeniasya.com.tr
    GÖNÜL SARAYLARINDA SEVGİ HÜKÜMDAR OLSUN.
    ADALET ORDA VEZİR, HİKMET İSE YAR OLSUN

    AKM

  2. 18.07.07 10:33

    Gayyur

    Sebep
    Forum kurallarından 11. maddeye aykırı...

  3. 18.07.07 18:05

    Dost


  4. #2
    Dost eyvallah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    ORDU
    Mesajlar
    2

    Standart LÜtfen...

    "Bir soru, bir ölçü daha: Elinde yeterli parlamento çoğunluğu olduğu halde Türk demokrasisinin büyük yapısal sorunlarını düzeltmek için kılını bile kıpırdatmayan AKP, bu AKP değil mi? Antidemokratik yüzde 10 barajı kaldırmayan, siyasal partilerin demokratikleşmesini sağlayacak ve lider sultasına son verecek değişiklikleri yapmayan, bağımsız milletvekillerinin seçilmesini zorlaştırmak için oy pusulalarını bir buçuk metrelik bilmeceler haline getiren parti bu AKP değil mi? Tuzaklarla dolu 301. maddeyi önümüze koyan AKP hükümeti değil mi? Gazetecilere ve karikatüristlere açtığı dâvâların sayısıyla rekorlar kıran Başbakan, AKP hükümetinin başbakanı değil mi? Terörün sıfırlandığı bir ülkeyi devralmasına rağmen Güneydoğu’da gerekli demokratik adımları atmayarak onu azdıran hükümet hangisidir? Bu ne biçim demokratlıktır? (Haluk Şahin / Radikal, 14.7.2007)"

    NERESİNİ DÜZELTELİM BİLMİYORUM, TAMAMEN DÜZELTİLECEK YERLERİ OLDUĞU GİBİ (terörün sıfırlandığı bir ülke...) KISMEN DÜZELTİLECEK YERLERİ DE VAR (tuzaklarla dolu 301. madde...)

    gelgelelim meselenin aslına. bu foruma yazı yazmama sebep, "demokratlığından" şüphe duymadığım bir yazar olarak ali beyin, "demokratlığından" bir zamanlar şüphe duyduğum haluk beyden "DEMOKRATLIK" alıntısı yapmasıdır...

    simavilerin "gazete" gazetesinde yazarken haluk bey, seksenlerin ortaları, galatasaray avrupa kupalarında esmeye başlamış, en son 'nöşetel' maçını kazanmış, maçtaki olaylardan sonra maç uefaya gitmiş, orada aleyhimize sonuç çıkmış, hasan celal bey milli eğitim ve spor bakanı, tekrar dava açılacak falan... süreç böyle işlerken, haluk bey bir yazı yazıyor bu olayla ilgili ve o yazıda uefadan aleyhimize karar çıkmasının müsebbibi olarak osmanlı devletini gösteriyor ki kurduğu mantık şu; eğer osmanlı, zamanında sanayi devrimine geçseymiş bizde daha erken tarihte fifaya/uefaya üye olur ve bu kötü sonuç çıkmazmış...(breh breh breh) bu kadar "anlaşılır" bir meseleden dolayı osmanlıyı suçlayan haluk beyin "demokratlık" gibi kendisini çok aşan bir konuda "hakem" tayin etmek ancak partizanlıkla açıklanabilir...

    meraklısına; hasan beyin ve tüm türkiyenin mücadelesiyle o tarihlerde galatasarayın karşı davası kabul edilmiş ve önce iptal ettiği ve bizim takıma ceza verdiği o maçı yetkili avruplı kurul onaylamıştır ve böylece lehimize karar çıktığı için de osmanlı aklanmış olmuştur fakat biz bununla ilgili sonraki günlerde haluk beyden herhangi bir yazı okuyamadık, biline, vesselam...

    "dinime dahleden müselman olsa"

  5. 18.07.07 19:24

    Dost


  6. 18.07.07 21:45

    Dost


  7. 18.07.07 22:01

    Yasaklı Üye


  8. #3
    Yasaklı Üye ağabey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    1

    Standart

    Mehmet Ağar'a 8 'karanlık' soru

    Seçime sayılı günler kala Anavatan ile DYP'nin birleşemesiyle ilgili 'akçeli ithamlar'dan 'dayağa' varana kadar DP lideri Ağar'a cevabı hala verilmeyen 8 soru soruldu. 18 Temmuz 2007 22:30 Yazı boyutunu büyütmek için

    Hürriyet gazetesi yazarı Cüneyt Ülsever köşesinde bugün DP lideri Mehmet Ağar'a DYP'nin Anavatan'la birleşme döneminde yaşananları irdeledi ve şu ana kadar hala cevabı alınamayan 8 soruyu sıraladı:
    Mehmet Ağar’a soruyorum

    DYP ile ANAVATAN birleşme kararı aldıklarında bu duruma en fazla sevinen insanlar arasındaydım.

    Birleştikleri gün Ankara’ya koşmuş ve birleşme ardından Mehmet Ağar ile ilk röportajı ben yapmıştım. Ancak, sonradan yaşananlar beni çok ama çok üzdü. Zira, etrafa saçılan dedikodular çok kötüydü. Ben sürekli Mehmet Ağar’dan somut sorulara somut cevaplar bekledim. Maalesef, DP seçimlere bu sorulara cevap veremeden giriyor.

    Ben yine de DP Genel Başkanı’na cevapsız kalan soruları hatırlatmak istiyorum:

    * * *

    İki parti arasındaki birleşme protokolü 5 Mayıs 2007’de imzalı olarak deklare edildi. Birleşmeyi onaylayacak genel kurullar için 15 gün önceden ilan mecburiyeti olduğuna göre DYP Genel Kurulu’nu 20 Mayıs’ta yapabilirdi. Aday listelerinin YSK’ya verilme tarihi ise 4 Haziran 2007 idi ve 1 ay süre vardı. Her nedense DYP kongresini ancak 2 Haziran 2007’de yaptı. Böylece, protokolde yer alan birleşmeye ilişkin eşit temsil-eşit ağırlık vs. gibi hususların yerine getirilmesi için vakit kalmadı!

    Böylece; listeleri DYP içinden 5 kişinin kendi kendilerine yapması gibi garabet bir durum ortaya çıktı (Mehmet Ağar, Celal Adan, Mümtaz Yavuz, M. Nedim Bilgiç, Nevzat Ercan). Herhalde, birleşme gerçekleşse idi, Erkan Mumcu ve birkaç kurmayı da işin içinde olurdu. Bu andan itibaren de, zaten DYP’de aylardır konuşulan, listelerin oluşması ile ilgili akçeli dedikodular ayyuka çıktı.

    * * *

    Ayyuka çıkan dedikodulara rağmen şu sorular hálá cevap bulamıyor:

    1) Bahattin Şeker Mehmet Ağar döneminin tümünde Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olmasına rağmen ve dahi listeleri yapan 5 kişilik ekiple birlikte çalışırken neden listelerin teslim edileceği gün aniden istifa edip görevlerinden ve partiden ayrıldı? Bu ayrılmada liste belirleme ile ilgili akçeli ithamların rolü var mı? Fiziksel darp dahi oldu mu?

    2) Rıza Akçalı uzun yıllardır siyaset yaptığı, bakan olduğu memleketi Manisa’da liste başı iken, liste ilk ilan edildiğinde Genel İdare Kurulu’nda adaylığını neden çekti? Bu konuda önceden Genel Başkan Mehmet Ağar’a ilettiği tereddütleri nelerdi?

    3) Mehmet Ağar’ın ısrarla arkasında durduğu Teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mümtaz Yavuz önce Ankara 2. bölge 1. sıra adayı olarak yazıldı. Sonra neden liste geri çekildi? Ankara 2. bölge ile ilgili YSK’ya verilen listede 2. sırada Muzaffer Atılgan varken sonra neden aday yapılmadı?

    4) Partinin 3. adamı konumundaki Mümtaz Yavuz sonuçta aday yapılmadı ama aday olamayacak bir durumu var idiyse neden hálá Genel Başkan Yardımcısı, Genel Başkan Yardımcısı ise neden aday değil? Siyasette bu bir tezat değil mi?

    5) Parti binasının bodrum katında dövülen kimse oldu mu?

    6) En önemli adaylıklardan olan Ankara 1. bölge 1. sıra adaylığı listelerin son teslim günü olan 8 Haziran 2007 günü saat 23.00’te mi Aydın Aydıncı’ya bildirildi?

    7) Partide istifalar sebebi ile boşalan Genel Başkan Yardımcılıklarına yapılan atamalar yasal prosedüre ne kadar uygun?

    8) İlhan Kesici neden CHP’ye gitti? Mehmet Ali Bayar neden aday olmadı? Deniz Ülke Arıboğan neden adaylıktan vazgeçti? Birkan Erdal neden cazip adaylık tekliflerinin hepsini geri çevirdi? "Birleşmenin mimarı" Sinan Aygün neden artık yok?

    * * *

    İki partinin birleşememesinin nedenleri bir türlü açıkça söylenmiyor!

    Erkan Mumcu
    nedenleri Mehmet Ağar ile açık-açık tartışmak istediğini defalarca belirtti. Bundan neden kaçınılıyor? Birleşme art niyet olmadan yapılamadı ise bunun açığa çıkması DP’ye sadece fayda getirmez mi?

    DP gibi bir partiyi töhmet altında tutmak ne kadar doğru?

  9. #4
    Yasaklı Üye solcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    11

    Standart

    agarda sand?ğa gömülecek

  10. #5
    Pürheves Yaşlı ÇocuK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Bulunduğu yer
    YediTePe
    Yaş
    34
    Mesajlar
    155

    Standart

    Ya kardeşler yeter art?k.Biz illede şuna buna at?n demiyoruz.Ayr?ca Üstad'?nda yapt?ğ? gibi biz partinin baş?ndaki kişi için değil misyonu için Dp ye oy veriyoruz.Şurda bir kaç gün kalm?ş uhuvvetimiz k?r?lmas?n.Bu kadar fazla tart?şmaya gerek yok.
    http://www.risaleforum.com/vb/showth...ararlar%FD
    Vesselam...

    Adımı duymayın kaç yazar
    Kalbim tanıdığım en içten yazar...



    YAŞLI ÇOCUK!


  11. 18.07.07 22:40

    Yasaklı Üye


  12. #6
    Yasaklı Üye solcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    11

    Standart

    ne misyonu kardeş misyon akp de yeter karar milletindir

  13. #7
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    solcu kardeş;
    geç misyonu kardeş ne misyonu yav sülonun taşeron misyonmu
    böyle seviyesizce mesajlar yazmaya devam ederseniz üyeliğiniz engellenecektir. Buras? bir Risale-i Nur sitesidir, unutmay?n...
    Konu kilitlenmiştir...
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




Konu Kapatılmıştır

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Risale-i Nur’daki “Edebiyat Tadı” ve “Bambaşka Türkçe”
    By Şahide in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 26.03.09, 06:12
  2. Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 02.12.08, 08:20
  3. “Onuncu Söz” ile “Beşinci Şua” Arasında
    By sarıca in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 26.07.08, 09:32
  4. “Gül”me Goncam
    By BiKeS_ in forum Edebiyat
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 01.01.08, 22:26
  5. Sayfalara “Eşimi Seviyorum” ve “Onu Sevmek İçin Bütün Yollar
    By mirkat in forum İslam'a Göre Kadın ve Aile
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 11.08.07, 11:38

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0