sozler Nickli Üyeden Alıntı
28 Şubat mazoşistleri
Arif ÇEV?KEL
Ekranda gördüğüm bir yeniyetme, bir bayan yazar? karş?s?na alm?ş. Kitab?n?n serüvenini anlatan bayan yazar, “O arada 28 Şubat oldu” gibi bir şey söyledi. Yeniyetme, “Çok şükür” demez mi? Ald? beni bir merak. “Bu kendini kirleten zorbaya âş?k olan aptal k?z sendromuna tutulan da kim?” dedim. ?slâmc? (!) imiş. Hay eksik olsun. Bu türünü de gördük.
Z?rva tevil götürmez. Tevillerin tumturakl? olmas? ve bu alanda yap?lacak laf cambazl?klar? kiri özemekten başka bir işe yaramaz.
28 Şubat’?n cavcavl? günleriydi. Hafta geçmiyor ki; bir mezar ev daha ortaya ç?kar?lmas?n, bir ?slâmi vak?f daha bas?lmas?n, bir kaset daha piyasaya sürülmesin. Petrol ve vergi kaç?ran patronun tüm gazeteleri ve orada besledikleri, Müslümanlar?n üzerine sonsuz bir şehvetle sald?r?yorlar. Kartelin amiral gemisi “Topyekûn Savaş” manşeti atacak kadar kendinden geçmiş.
Memleketi işgale yeltenen illegal bir oluşum, kaz?kl? voyvoda rolüne soyunmuş. ?çişleri bakan?na bile “Gelirsem o kad?n? yağl? kaz?ğa oturturum” gibi hangi terbiyenin ürünü olduğu malum laflar edebiliyor. Bir başkas?, bir Müslüman ülkenin yöneticisine bas?n toplant?s?nda küfrediyor. Hatta h?z?n? yenemeyip memleketin başbakan?na “Başbakan olmazsa ne olursa olsun” türünden laflarla efeleniyor.
BÇG adl? illegal oluşum, “Allah” diyeni fişliyor. Zaman?n kudretli generali, önüne konulan listeler hakk?nda yalan yanl?ş suç duyurular?nda bulunuyor. Memleket ömrü hayat?nda “And?ç” diye bir belge türüne kavuşuyor ve gazeteciler and?çlan?yor. Bu and?ç sonunda petrol işlerinde vergi kaç?ran patronun Başyazar? “Alçaklar? Tan?yal?m” başl?kl? yaz?lar yaz?yor. Bu tür “Psikolojik Harp” taktikleri sonucunda ?nsan Haklar? Örgütü lideri güpegündüz infaz ediliyor. Gazeteciler işlerinden oluyor.
Her Ramazan’?m?z zehir ediliyor. Kalkanc?-Fadime hikâyelerinin tekmili birden sahneleniyor. Sonradan öğreniyoruz ki; “Sisi” lakapl? Travestiler Kraliçesi’nin başrolünü oynad?ğ? bir tezgâh kurulmuş, ?slâm’? ve dindar insanlar? karalama ihalesini üstlenmiş. Tam bu s?ralarda “Şeriat m?-Laiklik mi?” adl? bir hakaretname ç?k?yor orta yere. Baştan sona hakaretlerle dolu. Bu kitapç?ğ?n üzerinde ülkenin güvenliğinin kendisine emanet edildiği kurumun ad? yaz?yor. Bir hafta sonra zoraki ve yar?m ağ?z bir yalanlama geliyor, ama herkes birilerinin içindekini öğrenmiş oluyor.
?slâmi cemaatler ve onlara bağl? müesseseler topun ağz?na konuluyor. Malum medyan?n ne kadar barutu varsa hepsini bu uğurda seferber ediyor. O kadar ki, maruf ve meşhur bir cemaat liderine televizyonda mahut 28 Şubat kararlar? için “?çtihatt?r, isabet etmedilerse bile bir sevap al?rlar” dedirtiliyor.
?şte tam o s?rada Malatyal? olduğunu iyi hat?rlad?ğ?m birileri ziyarete geldi. Çenesi laf yapan muhatab?m sürekli “Kur’an”dan söz ediyor. Söz 28 Şubat kararlar?na gelince, hayat?m?n sürprizini işte o anda yaş?yorum. 28 Şubat’?n ad? en çok dile düşen generalini anarak, “O gerçek bir ?slâm dostudur” diyor, “Tarikatlar?n ve cemaatlerin hakk?ndan gelecek, ?slâm’a en büyük hizmeti o yapacak” diyor. Ve daha başka şeyler de diyor.
Fakat gerisini duymuyorum. Çünkü Muhammed Ali’nin ünlü kroşelerinden birini yemiş gibi sersemliyorum. Rengim at?yor, çenem düşüyor ve bir anda kendimi “hayret makam?n?n” dibinde buluyorum.
Ya, böyle! Gerekçeleri ve mensubiyetleri farkl? olabilir. Fakat girişte anlatt?ğ?m yeniyetme ile bu son anlatt?ğ?m eski yetme ?slâmc? (!) ayn? gözede buluşuyorlar. “Allah ak?l fikir versin” demekten başka elden ne gelir?
Evet, 28 Şubat, mütedeyyin insanlar için bir fitne eleği olmuştur. Bu fitneden çok az insan yara almadan ç?km?şt?r. Günün iktidar?n? oluşturanlar, izini asla tamamen silemeyecekleri bir yara alm?şlard?r.
80’lerde Müslüman gençliğe rehberlik etme iddias?ndaki baz?lar? itirafç?l?ğa soyunacak kadar düşmüşlerdir. Baz?lar? içinden ç?kt?klar? camiaya ihanet etmiştir. Baz?lar? tezgâhlar?n? kapat?p s?v?şm?ş, daha başka baz?lar? ise “dünyevileşme” liman?na dümen k?rm?şt?r.
Kamp değiştirenleri mi arars?n, tezgâh?nda “?slâmi Hareket” satarken birden onu b?rak?p “Türklük” satmaya başlayanlar? m? arars?n, günün anlam ve önemine uygun bir imaj edinmek maksad?yla sakal?n? b?y?ğ?n? kestirmek için s?raya gireni mi arars?n, f?rsat bu f?rsat deyip eski hesaplar? ve kirli çamaş?rlar? kar?şt?ran “tezek böceği” tiplileri mi arars?n…
Daha ileri gidenler oldu. ?şyerinin duvarlar?ndaki hat levhalar?n? “çağdaş” portrelerle takas etmeler, ilk iş olarak girişe frapan giyimli bir sekreter oturtanlar, işyerinin imaj?n? değiştirmek için ad?n? bile değiştirenler, dahas? başörtülü eşini boşay?p 28 Şubat’?n model olarak sunduğu aç?k bir eş edinenler…
Allah, bütün bunlar olurken de Alîm ve Basîr idi. O, her şeyi görüyor ve biliyor. Boşuna demiyor, “?şte bu dönemler; biz onu insanlar aras?nda döndürür dururuz” diye. Döndürüyor o dönemleri. Dönenleri, baş? dönüp yere y?k?lanlar?, yola yatanlar?, yolu satanlar?, yolda yürümeyi b?rak?p nutuk atanlar?, gelen geçene çelme atanlar?, onu beceremezse laf atanlar? da biliyor.
Hepimiz yapt?klar?m?z?n rehiniyiz. Hepimiz; ama hepimiz…