sozler Nickli Üyeden Alıntı
M.Emin KAZCI
Bizim kültürümüz çok soylu aşk öyküleriyle doludur:
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Asl?, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre…
Kimisinde hayat almaya gelirken ölüm götürmenin ac?lar?n?, kimisinde uzaklarda yan?p tutuşman?n erdemlerini, kiminde sevgili uğrunda sergilenen büyük azim ve fedakarl?klar?n destans? kahramanl?ğ?n? bulursunuz bu öykülerde.
Mesela Tahir ile Zühre’nin finali ne kadar çarp?c?d?r değil mi; Hükümdar, k?z? Zühre’yi bir başkas?yla evlendirmek için düğün kurdurmuştur. Düğün günü sevgilisi Zühre’yi kaç?ran Tahir yakalanm?ş ve hükümdar?n huzuruna ç?kar?lm?şt?r. Hükümdar, ölümden kurtulmas? için Tahir’e bir şart koşar: Eğer içinde k?z? Zühre’nin ad? geçmeyen “3 k?tal?k bir türkü” söylemeyi başarabilirse, can? bağ?şlanacakt?r.
Tahir ilk iki k?tay? söyler. Tam üçüncü k?tay? söyleyecektir ki, Zühre salona girer.
Onu gören Tahir dayanamaz ve son k?tada Zühre’nin ismini anarak, kendi ölüm perdesini kendi elleriyle aralar.
Can pahas?na sevmek, aşk?n öz hayat? bile hiçe sayd?ran hesaps?zl?ğ?, sevginin her türlü rasyonaliteyi yerle bir eden gücü, bundan daha güzel nas?l anlat?labilir ki?
Sorsan, gençlerimizin çoğu bu öyküyü bilmez ama Aziz Valentin Günü’nü bilirler.
Çünkü epeyden beri, ne zaman Şubat ay?na girsek bir Sevgililer Günü hikayesidir gidiyor.
Evet, bu günün H?ristiyanl?k dünyas?ndaki ad? “Aziz Valentin Günü”dür.
Tabii, bu tabir fazlas?yla H?ristiyanl?k koktuğundan bizde birileri Türkçe’ye “Sevgililer Günü” diye tercüme etmeyi uygun görmüşler galiba.
Menk?beye göre, 3. yüzy?l?n zalim Roma imparatorlar?ndan 2. Cladius, erkekleri askerlikten soğutuyor diye bir dönem evliliği yasaklam?ş. Dini vaazlar veren Valentinus, bir yandan bu uygulamay? eleştiriyor, bir yandan da birbirini seven Romal? gençleri gizlice evlendiriyormuş. Sonunda yakalanm?ş ve 14 Şubat 270’de öldürülmüş.
?yi de bu öyküden bize ne?
Dahas?, bu öykünün bizim öykülerimizin yan?nda esamisi okunabilir mi? Evlilik gibi son derece insani bir aktiviteyi yasaklamay? içeren bu tür bir olay, milletlerin geçmişinde ancak utanç dolu kara bir sayfa olarak yer al?r.
Dolay?s?yla kültürel geçmişi Roma’yla özdeşleşenlerin böyle bir utançtan kurtulmay? kutlamalar? anlaş?l?r, hatta hakl? bir şeydir.
Ne hazindir ki; geçmişinde hiçbir zaman “evliliği yasaklamak” gibi insan doğas?na ayk?r? saçmasapan yasaklara maruz kalmam?ş, mensuplar? her zaman aslanlar gibi evlenmiş bir kültürün fertleri olarak, başkalar?n?n böylesi bir olay?n? al?yor ve kendi sevgilerimize “gün” yap?yoruz.
Kimileri “Efendim sevmek en güzel insani duygu değil mi, sevginin, sevgilinin neyinden rahats?z oluyor ki” türünden duygulu izahlara girişiyorlar ki, bunlar demagoji olman?n ötesinde bir anlam taş?maz.
Ayn? şekilde “fena m?, esnaf üç beş kuruş para kazan?yor, piyasa birazc?k canlan?yor” türünden laflar?n da bir k?ymet-i harbiyesi yok. Kimsenin kazand?ğ? parada gözümüz yok, şükür. Allah herkese daha çok versin ama mesele o değil ki!
Bat?da ne varsa ayn?s?n?n bir yerli versiyonunu bulal?m şeklindeki “ikameci ve alternatifçi” anlay?ş? hayli marazi buluyorum ama hadi diyelim ki illa da bir gün ihdas edeceksiniz; peki bunun 14 Şubat Aziz Valentin Günü olmas? şart m??
Biz bu kadar m? köksüz ve aciziz? Günler ihdas ettirecek öykülere sahip olmak aç?s?ndan bu kadar m? zavall?y?z?
Bir de şöyle düşünün; Diyelim ki, bizde “Tahir ile Zühre” öyküsünün 3 k?tal? türküsünden mülhem, herhangi bir ay?n üçüncü gününü “Sevgi Günü” olarak kutlama geleneği var.
Acaba bir ?ngiliz, bir Frans?z, bir Alman, bir Yunan, aradan bir milyon y?l geçse bile, “Yahu biz de Türkiye’de kutlanan şu günü al?p aynen kutlayal?m. Ne olacak ki? Sevmek suç mu? Sevmeyi kutlaman?n neresinde kötülük var?” demeyi bir tek saniye bile ak?llar?ndan geçirirler mi?
Geçirmezlerse, biz niye geçiriyoruz?
Gazetelerinde, televizyonlar?nda o güne kaynakl?k eden Tahir ile Zühre öyküsünü anlat?rlar m?? Anlatmazlarsa biz niye anlat?yoruz?
Bizim çocuklar?m?z?n Aziz Valentin’i ve öyküsünü sular seller misali ezberlediği gibi, onlar da kendi çocuklar?na “3 k?tal? türkü” efsanesini öğretirler mi? Öğretmezlerse, biz niye öğretiyoruz?
Biz sömürge miyiz? Biz aşağ?l?k kompleksleri içinde k?vran?p duran, sürekli kendi baş?na adam olmayacağ? söylene söylene kişiliği örselenmiş, bulunduğu topraklara başka bir gezegenden paraşütle at?lm?ş, denizin üzerindeki buz parçalar? misali temelsiz, tarihsiz, kültürsüz, geleneksiz, öyküsüz, ucube bir millet miyiz?
Anneliği ve anneliğin kutsall?ğ?n? hemşire Florance Nightingale’le özdeşleştirip kutlad?ğ?m?z gibi, sevginin anlam?n? ve değerini de Aziz Valentin’den mi öğreneceğiz?
Her duyduğumuzda gönül tellerimizi sarsan “3 k?tal? türkü” öykülerimiz dururken hem de!..
Sözünözü
Türkiye’yi küçük görmekte hakl?y?z. Bizi taklit edene niye sayg? duyal?m ki? Ben, ancak medeniyetime kendisi olarak katk?da bulunabilene sayg? duyar?m. (Toynbee)