+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Başörtüsünün Gerekçeli Kararı : Düzenleme Laikliğe Aykırı

  1. #1
    Vefakar Üye Alâ Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    421

    Standart Başörtüsünün Gerekçeli Kararı : Düzenleme Laikliğe Aykırı

    Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.

    Anayasa Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin gerekçeli kararında, ''Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır'' denildi.

    Yüksek Mahkemenin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.

    Anayasa Mahkemesi, CHP ve DSP milletvekillerinin başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin ''iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması'' istemiyle açtığı davada, ''9 Şubat 2008 günlü 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun'un 1. ve 2. maddelerini, Anayasa'nın 2, 4. ve 148. maddelerini gözeterek'' iptal etmiş ve yürürlüğünü durdurmuştu.

    Gerekçede, şöyle denildi:

    ''Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

    Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa'nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa'nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez.''

    -İPTAL EDİLEN DÜZENLEME-

    Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği değişiklikle Anayasa'nın, ''Kanun önünde eşitlik'' başlıklı 10. maddesinin son fıkrasına, ''... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında'' ibaresi eklenmişti.

    Bu değişiklikle madde, ''Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır'' haline gelmişti.

    Anayasa'nın, ''Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi'' başlıklı 42. maddesine ise ''Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra eklenmişti.


    basbakanlik.gov.tr

  2. #2
    Vefakar Üye Manâ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    297

    Standart Başörtülü okula giremiyor, yaşasın toplumsal barış!..

    Anayasa Mahkemesi lütfedip 'gerekçe'sini gösterdi. Gerekçe 'egemenlik milletindir' yahut millet kendi kendisini yönetme işini seçtiği milletvekillerinden oluşan meclis eliyle yönetir gibi 'cumhuriyetimizin' ve 'demokrasimizin' en temel, en bildik en vazgeçilmez stereotiplerini 'yalanlayarak' başlıyor işe.

    Meğer şöyleymiş: TBMM 'hukuken geçersiz' nitelikteki bir yasama tasarrufunu sırf sayısal çoğunluğun gücüyle etkin kılamazmış. 411 oyla kabul edilen anayasa değişikliği 'hukuken geçersiz' imiş. Meclis'in yasama yetkisinin de bir sınırı varmış.

    Doğrudur sayısal güç bazı hallerde; sözgelimi insan haklarına aykırı, insanın yaşam hakkını hiçe sayan, onurunu rencide eden bir yasama faaliyeti söz konusu olduğunda devreye evrensel ilkelerin ışığıyla doğruyu gösterecek Anayasa Mahkemesi türü bir mercinin girmesi gerekebilir. Diyelim ki milyonda bir ihtimal, toplumun kayışı kopmuş, Meclis'e soktuğu 411 şuursuz, yasaya 'ulus olarak her pazartesi bir bebek kesip yiyelim; bebeklerin seçimini ve yahni mi sote mi yapacağımız konusunu ise aramızdan seçeceğimiz ve yıldan yıla değişecek bir komisyon belirlesin' maddesini sokmaya çalışıyor.

    Anayasa Mahkemesi'nin, 411 oyu 'sayılar önemli değildir, önemli olan hukuktur, adalettir' diyerek hiçe sayması ancak ve ancak toplumun bu denli çığırından çıktığı, bu denli bozulduğu ve ahlakı yeniden tanzim etme işinin devletin başındaki birkaç akil adama kaldığı şartlarda 'makul' sayılabilir. Oysa 'Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olsun' talebinin ne hukuk mantığıyla, ne adalet kavramıyla çelişen, ne rejimi tehdit eden ne topluma toplumda karşılığı olmayan bir şeyi dayatan ne kamu düzenini ne kamu ahlakını bozacak olan bir tarafı var. Bazı kadınların da, diğer hemcinsleri gibi eğitim hakkından yararlanmalarını sağlayacak, yani adaleti tesis edecek, yasadaki 'kanun önünde eşitlik' ilkesini nihayet yürürlüğe sokacak bir talep söz konusu olduğunda, 'sayılar' önemli ve hayatidir.

    Bu sayıların yok sayılması da hayati bir bozulmaya, sapmaya, Meclis'i yargı vesayeti altına almaya, cumhuriyetin ve demokrasinin temel niteliklerinden sapmaya işaret etmektedir. Anayasa Mahkemesi, Meclis ve matematik arasındaki manevi bağlam hakkında aydınlatılmalıdır.

    Mahkeme, 'toplumsal sorunların Anayasa'nın açık hükümleri çerçevesinde ve demokratik barışı ve uzlaşıyı esas alan yöntemlerle çözümü yerine, dinin, din duygularının veya dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa'nın izin vermediğini' vurgulamakta. Mahkeme kendince zeki bir şey yapıyor; dinî bir emrin yerine getirilmesini yasaklama işini 'dinselleştiriyor'. Başörtüsü yasağının İslamileştirilmesi! Bunları da görecekmişiz...

    Toplumsal bir yara, mutlak surette siyasi sonuçları da olabilecek talepler doğurur; birileri sorunu çözmek üzere sorunun mağdurlarını temsilen ortaya çıkar; bu arada kaçınılmaz olarak sorunu çözme vaadinden siyasi rant elde edenler de olur. Fakat hiçbir şey, mademki istismar ediliyor o halde biz bu sorunu/talebi görmezden gelelim deme lüksünü doğurmaz.

    Kaldı ki bir 'toplumsal bir sorunu, toplumdan aldığı yetkiyle istismar etme' endeksi çıkarsak herhalde mevcut siyasilerin başörtüsü sorununu istismar ettiklerine dair çok fazla delil elde edemeyiz hatta toplumumuzdaki istismar odaklı saadet zincirlerini nazara aldığımızda bu mevzunun listenin en alt sıralarında kaldığını görürüz. Hangi birini sayalım, sürmekte olan bir terörü bitirilemez, sona erdirilemez hale getiren ve 'şehitlik' konumunun dindeki yerini istismar ederek halkın olası tepkisini bertaraf edenleri mi, toplumdan aldığı 'güvenliği sağlama' yetkisini, halkın emniyetini sağlama gibi kutsal bir görevi işkenceyi, gözaltında adam öldürmeyi kapsayacak şekilde genişleterek istismar edenleri mi?

    Ezcümle, geç gelen gerekçe, 'Başörtüsü üniversitelere girmemeli çünkü toplumsal barış önemli' demeye getiriyor. Bu gerekçenin kimsede barışmaya ilişkin bir motivasyon uyandıracağını sanmıyorum.

    NİHAL BENGİSU KARACA - ZAMAN

  3. #3
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart Başörtüsüyle üniversiteye girmek çok sakıncalıymış.

    Anayasa Mahkemesi üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini niçin reddettiğinin gerekçelerini açıkladı.

    Anayasa Mahkemesi millete bir kez daha kalın harflerle ‘sizi tanımıyorum’ dedi.

    Anayasa Mahkemesi millet iradesinin adresi TBMM’yi bir kez daha etkisizleştirdi.

    Anayasa Mahkemesi özgürlüklere karşı olduğunu, insan haklarını esas almadığını bir kez daha millete ilan etti.

    Anayasa Mahkemesi bir kez daha ‘ben ne istersem o olur’ dedi.

    Bunları zaten biliyorduk da bir kez daha cilalanmış olduk.

    Düşünebiliyor musunuz ?

    Hukukla çelişen bir Anayasa Mahkemesi var bizim ülkemizde.

    Hukukun değişmez normlarını çiğnemekte beis görmeyen bir Anayasa Mahkemesi.

    Kendince Cumhuriyeti, laikliği vesaire korumak için hukuk dışına çıkan bir Anayasa Mahkemesi.

    Ülkenin özgürleşme adına attığı adımlara, yaptığı reformlara engel olmayı kendine görev edinmiş bir Anayasa Mahkemesi.

    Millet iradesinin yani TBMM’nin yüzde 80’den fazlasının aldığı kararı bile yeterli görmeyen bir Anayasa Mahkemesi.

    Özgürlüklerin önünü açan değil engelleyen bir Anayasa Mahkemesi.

    Hatta ve hatta;

    Verdiği kararın gerekçelerine Mahkeme Başkanının bile isyan ettiği bir Anayasa Mahkemesi var bizim ülkemizde.

    Var mı daha ötesi ?

    Kendini Meclis’in yerine koyan, Meclis’i tanımayan bir Anayasa Mahkemesi.

    Faraziyeler üzerine çıkarımlar yapan ama ortadaki gerçekleri görmek işine gelmeyen bir Anayasa Mahkemesi.

    Millete dokuz doğurtan bir Anayasa Mahkemesi.

    Ne bu ülke, ne de bu millet bunu hak etmiyor.

    Ne başı açığı, ne başı kapalısı bunu hak etmiyor.

    Ne sağcısı ne solcusu,

    Ne liberali ne demokratı bunu hak etmiyor.

    Böyle bir Anayasa Mahkemesini hak ettiğini düşünen varsa hayrını görsün.

    Evet; verdiği karar nihaidir ve bağlayıcıdır. Kabul etmek zorundayız.

    Ama kısıtlayan, yasaklayan, dayatan, özgürlükten korkan bir Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın gerekçelerine saygı duymak hiç içimden gelmiyor.



    Samanyoluhaber

  4. #4
    Ehil Üye Seha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Mesajlar
    1.626

    Standart

    İçtihaden -keyfi- uygulanan bir yasağı anayasa ile değiştirmek gibi parlak fikre sahip, MHP'nin sinsi tuzağına düşmüş bir AKP'miz var?

    Anayasayı değiştirme gücüne sahip bir parti, içtihadi bir kararı içtihad ile halledeceğine böyle yapmasının manasını herkez vicdanına sorsun.
    Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.

  5. #5
    Pürheves Rica - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Bulunduğu yer
    bursa
    Mesajlar
    229

    Standart

    bence anayasa mahkemesi neyse....
    çok acıyorum cidden acayip acıyorum..bunun hesabını nasıl verecekler.bu kadar insanın ahını almışken...yazık çok yazık...cumruriyet rejimi,mi,llet iradesi, demeye insan utanır..yanyana açığı kapalısı kolkola yürrürken dayanaklar ne kadarda asılsız..
    Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Ama bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye

  6. #6
    Ehil Üye Seha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Mesajlar
    1.626

    Standart

    Kardeşim, bir vücüda dışardan bir virüs bulaşsa hemen ilaç kullanılır. Bazen o ilaç çok acı olabilir. Hatta bazen kangren olan parmak kol için feda edilir. (ima vardır)

    Birileri sistemi kurmuş. Birileride o bir vücud gibi, hatta fabrika gibi çarkları olan sisteme güya içeri girerek parmağını -aklınca- sokuyor. O parmağı kırarlar, belki keserler.

    Nasıl bir vücudu güçsüz bırakmak için gıdası verilmez yada fabrikayı işlemez hale getirmek için yakıtı kesilir, aynen öyle bu sistemi işlemez hale getirmek için gıdası ve yakıtı olan halka dayatılmış ölçüler kesilir. Yerine hak ölçüler konur.

    Şu meclise bir bakın, Allah aşkına.
    1)AKP- Din adına siyaset yapan ve hatta Miletçiler gibi tavırı olan ve hata CHP gelse dindarlara bu kadar zarar veremiyecek bir parti.

    2)CHP Atatürk ve ilkelerini siyasete alet etmek ve dini bir cemaat olan Aleviliği siyasete alet etme dışında hiç bir vizyonu olmayan parti.

    3)MHP- Türk ırkçısı bir parti

    4)DTP- Kürt ırkçısı bir parti

    Şöyle bir bakın tabloya. Bu tabloya biz sebebiz. Yani, halk.

    Peki, bu tablo, koministinden samimi Atatürkçüsüne, müsbet milliyetçisinden dindarına ve diğer sınıflara halkın en çok vaveyla ettiği sistemin, halkı ezmek için istimal ettiği ideolojiler değil mi?

    Demek onları vurmak, oy verme ölçülerimizi değiştirmekle ve siyaseti müsbet hale getirmekle olacak. Sonra , o sistemi vurmak isteyen parti iktidara gelince yine, halka yaslanacak, gerek olsa halkın kucağına kaçacak. BAKALIM O SİSTEM SONRA NE İLE BESLENECEK.

    Ama birileri kalkmış o sistemin içine giremekle yıkacağını sanıyor. O sistem sistemi besleyen çarkların dişlisi olmakla çökeritlmez. Sonra halk der "ee bu ülkede dürüst olan barınmaz" Barınamaz tabi. Sen onu o sistemin içine at, sağlam kalmasını bekle...

    Hem bazı aşırı birileri de diyor, "bu sistem küfürdür, yıkmak için savaşalım" Kardeş kanına fetva veriyor.

    Muhabbetle
    Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.

  7. #7
    Ehil Üye Seha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Mesajlar
    1.626

    Standart

    Siyaset, dünya işlerini tanzim için lazım bir sanattır. Onu dinin ihyası için dine alet eden kalkan bilerek-bilmeyerek en büyük zararı verendir.

    Siyaset, hakikate hizmetkardır. Hakikat siyasete hizmet ettirilse felakettir. Siyasetin vazifesi halkın hürriyetini muhafaza ve kanunda adil düzenlemeler yaparak kuvveti kanuna vermek ve tarım, ekonomi, turizm , asayiş, dış ilişkiler gibi meselelerde çözüm üretmek ve uygulamasını denetlemektir.

    Düşünün, bir partiye sadece Türk ırkını sevdiği ve onu yücelttiği için oy vermek nasıl büyük bir cinayettir. O partiye görev verildiğinde, sıra siyasetin asıl vazifesini yapmaya geldiği vakit hiç bir vizyonu olmadığı için zarardan başka bir şey olmuyor. Hal böyle olunca o sözde yücelttiği ırkı kendisi dilenci yaparak, değerini yerlere seriyor.

    Aynen öyle din adına siyaset yapan bir parti vizyonu olmadığı için vazife başına geldiği vakit, sistemin oyuncağı haline geliyor. O sistem en büyük düşman gördüğü dindarlara vurmak için en ufak bahane ve fırsatı değerlendiriyor.

    Keza CHP'de halkın her geçen gün Atatürkten soğumasına sebep olmaktan başka bir şey ifade etmiyor.
    DTP, sözde haklarını savunduğu Kürtlere nefreti kazandırmaktan başka işe yaramıyor.

    Halkın değerlerini halka nefret ettirmek en çok kime fayda sağlar.
    vesselam
    Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Gerekçeli Şiir
    By sitem in forum Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.10.08, 21:43
  2. Maholar'ın Gerekçeli Kararı
    By sitem in forum İnanca ve Düşünceye Özgürlük Platformu
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.10.08, 21:39
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.08.08, 20:15
  4. İnternet Suçlarına Yeni Düzenleme Geliyor
    By akıncı in forum Bilişim Haberleri ve Bilimsel Makaleler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.07.08, 17:35
  5. Laikliğe Sahip Çıkalım !!
    By beklenen12 in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 12.03.08, 14:31

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0