+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 7 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 62

Konu: Ergenekon Pkk Elele

  1. #1
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart Ergenekon Pkk Elele

    Doç. Dr. Laçiner ‘Eleştiriye yatkın değiliz. Dağlıca'da mesele masaya yatırılsaydı belki Aktütün saldırı olmayacaktı'' diyor.

    ERGENEKON-PKK KOL KOLA

    AKTÜTÜN saldırısındaki güvenlik zaaflarını ele almak gerektiğini belirten stratejist Doç. Dr. Sedat Laçiner ‘Karakol baskınıyla bu gün yüzüne çıktı. Eleştiriye yatkın değiliz. Dağlıca'da mesele masaya yatırılsaydı belki Aktütün saldırı olmayacaktı'' dedi. Amerika ve İsrail ile bazı grupların Türk-Kürt çatışmasında fayda sağladıklarını savunan Laçiner, PKK'nın ayakta kaldığını kanıtlamak için Ergenekon ile işbirliğine girerek Türkiye'yi istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştığını savundu.

    ELEŞTİRİYE YATKIN DEĞİLİZ

    LAÇİNER şöyle konuştu: Bir komisyon kurulmalı ve askeri ihmal olup olmadığı bu şekilde araştırılmalı. Karakolun taşınmaması meseleye odaklanmama sorunu. Aktütün en kritik ve en olmayacak yerdeki bir karakol. Taşınmaması maddi sorundan kaynaklı değil. Orada meseleyle yeterince ilgilenmeme sorunu var. Baskınla bu gün yüzüne çıktı. Eleştiriye yatkın değiliz. Dağlıca'da mesele masaya yatırılsaydı belki Aktütün saldırı olmayacaktı.

    SİYASİ İNSİYATİF ALINMALI

    ASIL önemli olanın aynı tür saldırıların tekrar tekrar neden yaşandığı sorusuna verilecek cevap olduğunu vurgulayan emekli Hakim Albay Ümit Kardaş ise ‘Militarist yaklaşımlar artık sonuç vermiyor. Diyalogla bu sorunun değişik boyutlarını tartışmak lazım. Askeri ihmal olup olmadığı mutlaka araştırılmalı. Aktütün'ün bir benzerini Dağlıca'da yaşadık. Başka bir ülkede olsaydı bunun hesabı sorulur ve yetkililer istifa ederdi' dedi. Ortada bir zaaf olduğunun altını çizen Kardaş ‘Sadece askeri değil siyasi kadronun da zaafı var. Siyasi kadro insiyatifi ele almalı. Orada tüm izler birbirine karışmış. Askerin başarısız olduğu ortaya çıktı. 30 yıl oldu hala aynı olaylar yaşanıyor' diye konuştu.


    HABERVAKTİM

  2. #2
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart

    Ergenekon&PKK bağlantısı ile ilgili dehşet bilgiler ortaya çıktı. Bu bağlantı aynı zamanda Ergenekon iddianamesinde de yer alıyor. Sizin de bu konuyla ilgili kitaplarınız var, verdiğiniz demeçler var. Bu noktada şunu sormak istiyorum: Son dönemdeki PKK saldırılarının artmasında iki örgüt arasındaki eylem birlikteliğinin etkisi var mı?

    28 Şubat süreci içinde Türkiye, Susurluk skandalının üzerine gidebilseydi Ergenekon terör örgütünün izlerini 12 yıl önce yakalayacak, belki de 1997’den günümüze kadar işlenmiş birçok siyasi cinayetlerin önü de kesilmiş olacaktı. En önemlisi de demokratik ve yasal bir seçimle iktidara gelmiş bir siyasi parti antidemokratik yollarla iktidardan uzaklaştırılamayacaktı.

    28 Şubat Sürecinde PKK Tehlikesi İkinci Plana İtildi…

    28 Şubat sürecinde ülkenin yaklaşık 30 ila 50 milyar dolarının hortumlanması ile Türkiye’nin ekonomik kaosa itilmesi, yargının bağımsızlığına gölge düşürecek faaliyetler, iç ve dış savunma mekanizmalarımızın sekteye uğratılması, MGK’da alınan karar ile irticai tehlikenin bölücü örgütten öncelikli tehdit olarak kabul edilmesi bu sürece damgasını vurmuştu. En önemlisi ise bu süreçte PKK terör örgütünün sözde Avrupa sorumlusu ile bazı rütbeli askerlerin, siyasi iradenin ve TSK’nın kurumsal iradesinin dışında yaptığı yasal olmayan görüşmelerin Emniyet İstihbarat Dairesi tarafından ortaya çıkarılmasıydı.

    PKK örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan, yargılandığı mahkemede bu görüşmeleri ayrıntısıyla anlatmıştı.

    Bu ve buna benzer iddialar ve bu iddiaları destekleyecek açıklamalar günümüze kadar birçok basın yayın kuruluşlarında yer aldı. En önemlisi ise yaklaşık iki yıl önce başlayan Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlar sonucunda Cumhuriyet Savcılarınca hazırlanan iddianamede; Ergenekon terör örgütünün PKK, Hizbullah, Dev-Sol, Hizbuttahrir örgütleri ile ilişkileri ve bu örgütleri kullandığı açıkça iddia edildi.

    Dağlıca ve Aktütün Karakollarına yapılan saldırılar ile Balıkesir Altınova ve Adana’da meydana gelen etnik kışkırtmaların arkasında PKK- Ergenekon eylem işbirliğinin olup olmadığının anlaşılabilmesi için, öncelikle bu iki örgütün eylem stratejileri ve uzun vadedeki amaçlarını ortaya koymamız gerekir diye düşünüyorum.

    İki Kardeş Örgütün Ortak Stratejisi…

    PKK terör örgütü Marksist leninist bir ideolojiyle Irak, İran, Suriye ve Türkiye’den koparacağı topraklarda sözde Birleşik Kürdistan Devleti kurma amacıyla örgütsel faaliyetlerine başladı. Öcalan’ın Türkiye’ye bir psikolojik harekât sonucunda kendisini kuran güçler tarafından teslim edilmesinden sonra örgüt, sözde Kürdistan devleti projesinden vazgeçerek Türkiye’de huzur ve istikrarın, birlik ve beraberliğin bozulması amacıyla etnik bir ayrışma ve çatışma yaratacak eylemlere imza atmaya başladı. Örgüt, bu provokatif eylemleri ile Türkiye içinde bir Türk-Kürt ayrışmasının tohumlarını dış ve iç güçlerin bir taşeronu olarak atmaya devam ediyor.

    Yeni Ergenekon Terör örgütü de Türkiye’de demokratik bir biçimde seçimle gelmiş hükümeti, iktidardan antidemokratik bir şekilde uzaklaştırmak için ülkenin huzur ve istikrarının bozularak kaos ortamlarının yaratılması adına Türk-Kürt, Laik-Antilaik vs. etnik ve dinsel ayrışma ve çatışma ortamlarının yaratılması provokasyonlarını ve eylemlerini organize ediyor.

    Gerek PKK, gerekse Ergenekon amaç birliği içinde hükümeti hedef almış bir durumda. Zira Türkiye’de geçmiş yıllarda yaşandığı gibi seçimle gelmiş iktidarlar terör yaratılarak, terörle mücadelede başarılı olmadıkları yönündeki stratejilerle yıpratılarak iktidardan antidemokratik bir biçimde uzaklaştırılmışlardır.

    PKK’yı Ergenekon Korkusu Sardı…

    PKK, yerel seçimler, DTP’nin kapatılma davası, Irak’ta muhatap alınma, Ergenekon terör örgütü ile ilişkilerinin ortaya çıkması gibi kaygılarla kendisini kuran ve kullanan iradelerin kontrolünde ve desteğinde eylemlerini hem kırsalda hem de metropollerde artırarak devam ettirmek isteyecektir. Bu şekilde örgüt içindeki farklı düşünceleri bastırmak ve tabanına güçlü olduğu mesajını vermiş olacaktır. Ayrıca yapacağı sansasyonel ve kanlı eylemlerle de Emperyalist güçlerin, Türkiye’nin içine kapatılması, bölgesinde inisiyatif almaması, bölgesel bir güç olmasının önlenmesi amaçlarına da hizmet etmiş olacaktır.

    Ergenekon yapılanması ile ilgili olarak toplumun bazı kesimleri şüphe içindedir. Bu yapının illegal faaliyetleri ülkede kaos, istikrarsızlık yaratma gayretleri; naylon terör örgütlerini kurdurup kullanma ve dış bağlantıları Türk toplumuna tam olarak anlatılamamıştır.

    İki örgüt ortak strateji doğrultusunda harekete mi geçtiler?

    İhanet Çemberi isimli kitapta bunları açıkça yazdım. Dikkat ederseniz böyle birtakım düşünce üreten kuruluşlar da mesela Sedat Laçiner, bu son Aktütün saldırısına “Ergenekon-PKK birlikteliği” dedi. Bu medyada yer aldı.

    BÜLENT ORAKOĞLU RÖPORTAJI

  3. #3
    Vefakar Üye Alâ Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    421

    Standart Ergenekon'un finansörü de PKK ile görüşmüş

    Ergenekon terör örgütünün finansörü olduğu iddia edilen eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'la 'sıkı ilişki' içerisinde olduğu ileri sürülüyor. Esrarengiz şekilde Büyükçekmece Adliyesi'nde kaybolan CD'de ifadesi bulunan bir tanık Çapan'la ilgili şu iddiada bulunuyor: "Abdullah Öcalan'la direkt görüşebilen birisidir." CD'deki görüntülere göre gizli tanık Çapan için, "Özellikle 1995 yılı ve civarında Apo'yla sık sık görüşüyordu." diyor.

    İfadeyi alan jandarma yetkilileri iddianın doğru olup olmadığını tekrar tekrar soruyor. Tanık, sözlerinin arkasında durarak iddiasını yeniliyor. İstanbul Büyükçekmece'deki arazi yolsuzluğu ile ilgili olarak Büyükçekmece Adliyesi'nde dava sürerken 41 klasörden oluşan 237 adet resim, ses ve data kayıtlarının bulunduğu CD'ler kaybolmuştu. Yolsuzluk iddialarını araştıran Binbaşı Zeki Bingöl, CD'lerin 'ortadan kaldırıldığı'nı savunmuştu. Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerine de giren belgelerde yolsuzluk çarkının nasıl işlediği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Büyükçekmece'deki arazi yolsuzluğuna dair jandarma raporunda aralarında askerlerin de bulunduğu çok önemli isimler geçiyor. Çapan, CD'nin kaybolduğu dönemde Büyükçekmece'ye bağlı Esenyurt beldesinin belediye başkanıydı.

    Gürbüz Çapan'ın Abdullah Öcalan'la görüşmesi Ergenekon ile PKK arasındaki ilişkileri doğrular nitelikte. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından hazırlanan iddianamede, Ergenekon'un PKK ile ilişkileri ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu da, "PKK'yı Ergenekon kurdurdu." diyerek iddianamedeki bilgilerin doğru olduğunu söylemişti. Ergenekon sanıklarından İşçi Partisi (İP) lideri Doğu Perinçek'in Bekaa Vadisi'nde Abdullah Öcalan'a çiçek verirken çekilen fotoğrafları da iddianamede yer almıştı. Ergenekon operasyonunu en fazla eleştiren ulusalcı isimlerden Yalçın Küçük'ün PKK kampında terör örgütü elebaşısıyla çekilen fotoğrafları da medyaya yansımıştı.

    Ergenekon iddianamesinde geçen Çapan'la ilgili bir başka iddia ise Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili. İddianamede Çapan'ın yüzde 10 hissesine sahip bulunduğu Cumhuriyet'in Ergenekon tarafından ele geçirilmesine yönelik çalışmalar içerisinde yer aldığı kaydediliyor. İddianamede Cumhuriyet etrafındaki çalışmalar için, şu değerlendirme yapılıyor: "Cumhuriyet Gazetesi'nin ele geçirilmesi ve reorganize edilmesi çalışmalarında isimleri geçen şüpheliler Veli Küçük, Ferit İlsever ve Doğu Perinçek'in tutuklandıkları, Cumhuriyet'te başyazarlık yapan İlhan Selçuk'un da soruşturma kapsamında yakalanıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı, dolayısıyla eldeki tüm delillerin Cumhuriyet Gazetesi'ni reorganizasyon yaparak örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı anlaşılmaktadır."

    Eski Esenyurt Belde Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın jandarmayı da 'kendi askeri' haline getirdiği öne sürülüyor. Belediyeye 2001 yılında jandarma tarafından yolsuzluk operasyonu düzenlenmişti. 2000-2001 yılları arasında Esenyurt İç Güvenlik Takım Komutanlığı'nda görev yapan Astsubay C.A. Büyükçekmece Jandarma Komutanı Yüzbaşı M.Ş.'nin Çapan ve ailesiyle 'gizli ilişkiler' kurduğunu ileri sürmüştü.


    ZAMAN

  4. #4
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart PKK+ Ergenekon+ kim?

    PKK terör vasıtasıyla Türkiye’yi iki noktada yönlendirmeye çalışıyor:

    1. İçerde Türk-Kürt etnik gerginliği çıkararak ülkeyi kesif bir darboğaza sürüklemek, TSK ve hükümeti tahrik ederek yeni terörle mücadele stratejisinden geri adım attırmak ve bundan yerel seçimlerde kendi varlığını güçlendirecek bir sonuçla çıkmak.

    2. Türkiye’nin Irak’la ve Kuzey Irak’la geliştirdiği ilişkileri sınırötesi operasyona yol açacak sansasyonel bir eylemle kesintiye uğratmak.

    Bağdat’taki görüşme bizleri doğruladı. Ankara bölgede aktif olma, diplomasiyi ön plana çıkarma tavrından vazgeçmiyor.

    Şimdi bir adım daha atarak şu tabloya bakalım:
    1. kamuoyunda PKK terörü ile Ergenekon örgütü arasında dikkat çekici bir bağ oluştuğu yorumları yapılıyor. Çünkü Ergenekon’un harekete geçtiği dönemle terörün tekrar hortladığı dönem arasında paralellik kuruluyor. Üstelik Ergenekon iddianamesinde yer alan bilgiler bu algıyı güçlendiriyor.

    2. Terörizm uzmanları PKK’nın artık taşeron bir örgüt olduğunun altını sık sık çiziyor. Devlet bakanı Cemil Çiçek bile PKK’nın ardındaki güçlerden bahsediyor.

    3. PKK’nın hem içerde ve hem de dışarıda iletişimde olduğu karanlık güçler varsa önümüze şöyle bir denklem çıkıyor: PKK+Ergenekon+Bir dış güç!
    Bu denklemin PKK ve Ergenekon ayağı sıklıkla masaya yatırılıyor. Ancak üçüncü ayağın kim olduğu sorusu pek tartışılmıyor, daha çok ‘dış güçler’ tanımlaması altında geçiştiriliyor.

    O halde soralım: Türkiye yeni bir terör stratejisi geliştirirken, Kuzey Irak’a yönelik yeni bir açılım yaparken, Kafkaslara müdahil olup Ortadoğu’da barış çabalarına katkıda bulunurken, kim ve hangi ‘güçler’ bu tablonun altına dinamit koymak istiyor? Şıkları sıralayalım ama yanıtını siz verin:

    1. ABD: her ne kadar Beyaz Saray Türkiye’yi Kuzey Irak’la ilişki kurması konusunda ikna etmeye çalışıyorsa da ortada tek bir ABD yok. ABD yönetiminde hala görece etkinliği olan şahin kanat ya da Pentagon’un Türkiye muhalifi kesimi PKK üzerinden Türkiye’yi hedef alıyor.

    2. Rusya: Türkiye’nin batı yanlısı politikaları Rusya’yı tedirgin ediyor. Kuzey Irak’a yönelik Ankara açılımı sadece Türkiye’nin çıkarına olmadığı, ABD’nin de bölgede etkinliğinin korunmasına yol açacağını düşündüğü için Moskova PKK üzerinden bu projeye muhalefet ediyor.

    3. Fransa ve Almanya: Türkiye’nin Kaflaslarda ortaya koyduğu proje Berlin ve Paris’i rahatsız etti. Ermenistan’la kurulmak istenen ilişkiler bölgede sorunsuz bir Türkiye imajını güçlendiriyor. Aynı proje Kuzey Irak’la gerçekleştirildiğinde bu hem Fransa’nın bölgedeki çıkarlarını etkiler hem de sorunsuz bir Türkiye’ye AB ‘hayır’ diyemez.

    4. İran: İran PJAK’tan oldukça rahatsız. Ancak Türkiye’nin bölgesel güç olmasından da. Kuzey Irak’la kurulacak ilişki, İran alternatifini aklından çıkarmayan yerel yönetimi Tahran’ın elinden kaçırır. Bu yüzden Ankara ile Kuzey Irak’ın arasının bozuk olması gerekir. Aslında İran’ı da vuran o silahın tetiğini Tahran çekmiş olabilir.

    5. İsrail: İsrail uzun bir süredir ABD’nin dışında bölgede kendisine tutunacak bir dal arıyor. Artık açıkça söyleniyor ki İsrail Kuzey Irak’ta görece bağımsız bir Kürt devletini destekliyor. Ankara ile Kuzey Irak’ın yakınlaşması bu ‘ideali’n gerçekleşme ihtimalini ortadan kaldırıyor. İsrail Kuzey Irak’ın kendi güdümünden çıkıp başka bir ‘güdüme’ girmesini istemiyor. Tantana biraz da bundan kopuyor.

    Bunlar ilk bakışta akla gelen şıklar. Hangi şıkkın doğru olduğunu seçmek ise size kalıyor…

    iyibilgi

  5. #5
    Müdakkik Üye elips - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    686

    Standart Eski istihbaratçıdan şok sözler!

    28 Şubat döneminin en çok konuşulan isimlerinden Bülent Orakoğlu, Ergenekon ve PKK'yı canlı yayında deşifre etti. PKK'nın Ergenekon yapılanması olduğunu iddia eden Orakoğlu, operasyonların süreceğini söylerken DTP'yi de bu sistemin içinde organik bağı olan bir siyasal yapılanma olduğunu iddia etti.

    Emniyet İstihbarat Daire Başkanvekili olduğu dönemde Genelkurmay

    Başkanlığı'na bağlı olarak görev yapan Batı Çalışma Grubu'nun kriptolarını deşifre ettiği iddia edilen emekli istihbaratçı Bülent Orakoğlu yine şaşırttı. Deşifre adlı kitabıyla ilk kez 28 Şubat dönemine ilişkin cesur açıklamalar yapan Orakoğlu, TV Net'te Veyis Ateş'in Ergenenekon ve PKK ilişkisi iddianamede yer alan iddiaları cevapladı.

    "Bir çok cinayet bu sayede aydınlanacak"

    Canlı yayında Ergenekon'un İtalya'daki gladio yapılanmasına benzer bir şekli olduğunu ve kökenin 1960'lı yıllara dayandığını söyleyen Orakoğlu, bugün ortaya çıkan yapının ise Yeni Ergenekoncular olarak tanımlanmasının daha uygun olacağını ifade etti. Ergenekon'un ilk kez İtalyan bir devlet yetkilisi tarafından tanımlandığını belirten Orakoğlu, son operasyonlarda elde edilen bilgi ve belgelerle Türkiye'nin yakın geçmişindeki bir çok karınlık noktanında aydınlatılabileceğini söyledi.

    "Ergenekon hafife alınmasın!"

    Orakoğlu, Gaffar Okan ve Uğur Mumcu gibi kamuoyunun vicdanı rahatsız eden siyasi cinayetlerin bu dava süreciyle aydınlatılabileceğini söyleyerek

    "2500 sayfalık iddianame çok geniş biçimde tüm bilgi, belge ve raporlara dayandırılarak hazırlanmıştır. Savcılar, her türlü bilgiyi değerlendirerek bu konuda üzerine düşeni yapmış gözükmektedir. Kimsenin bu iddianameyi ve dava sürecini hafife almaması gerekmektedir. Çok ciddi söylemler ve iddialar 70'li ve 90'lı yıllardaki bir çok cinayeti de aydınlatacaktır" şeklinde konuştu.
    Operasyonlar bitmedi devam edecek!

    Orakoğlu'na göre Ergenekon davasının soruşturma süreci henüz tamamlanmadı. Üst düzeydeki bazı isimlerin henüz yakalanamadığına işaret eden Orakoğlu, "Devletin içinden gelmiş birisi olarak açıkça söylüyorum ki henüz operasyonlar bitmedi. Darbe günlüklerinin ve buna benzer bazı belgelerin iddianemede yer almamasının asıl nedeni de budur. Şu anda iki tane emekli paşa bulunmaktadır. O dönemde bu iki isim yönetimde değil başka isimlerde bu tür toplantılarda yer almıştır.Bu isimlerinde alınması söz konusudur" dedi.

    "PKK Ergenekon yapılanmasıdır"

    Orakoğlu, Terör örgütü PKK'nın Ergenekon yapılanması içinde yer aldığını ve bu konuda çok ciddi belgelerin de yer aldığını da söyledi. Öcalan'ın Ergenekon içinde yer aldığını da iddia eden Orakoğlu, Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin arkasındaki asıl gücünde bu irade olduğunu savundu. Bu ilişkilerin bu anlamda değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Orakoğlu, "DTP'nin Ergenekon ile herhangi bir ilişkisi var mıdır" sorusuna ise "Öcalan'ın geçmişine bakarsanız muhafazakar yapısını da görürsünüz Perinçek'in faaliyetlerinde de! Bir çok kişi tutuklanmış ancak ona birşey olmamıştır. Öcalan, üç devlet üzerinde kurulacak bir devlet için ne ufku vardır ne bilgisi. Demek oluyor ki bir irade var. Ergenekon'un PKK ile ilişkisi olduğu düşünülürse DTP'nin de organik bir ilişki içinde olduğunu düşünmek gerekir" dedi.

    İnterhaber

  6. #6
    Vefakar Üye Manâ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    297

    Standart PKK ve DTP, Ergenekon’un neresinde?

    ERGENEKON-PKK-DTP ÜÇGENİ!

    Silivri'de "mahkemeye baskı" gösterilerinin de, Diyarbakır'da "Hükümet'e baskı" gösterilerinin de arkasında "Ergenekon" vardır!
    Silivri ve Diyarbakır'daki "kalkışma"ların "Ergenekon'dan bağımsız" olduğunu iddia edebilmek için "kör" veya "aptal" olmak gerekir!..
    Hayır, "aptal" değiliz!..

    "Ergenekon Terör Örgütü Dâvâsı"nın bir numaralı sanıklarından Doğu Perinçek, bağıra bağıra, "Ergenekon soruşturması bitmeden PKK terörü bitmez" diyorsa ve tam da bugünlerde "PKK terörü" tırmanıyorsa, işte burada durup, düşünmek ve "fotoğrafı iyi okumak" gerekmektedir!..

    "Manzara"yı açık ve net koyalım;
    Şu anda "Şeytan Üçgeni"nin tam ortasındayız...
    PKK'dan, DTP'den ve Ergenekon'dan oluşan bir "Şeytan Üçgeni"nin!..
    Bu gerçeği hiç kimse yok sayamaz!..
    Yok saymaya kalkanın da, "ahtapotun hangi kolunda" olduğuna bakmak lâzım!..
    Çünkü "Ahtapotun kolları" her yerde!..

    Bir "son dakika" haberi:
    Osman Baydemir, 3 yıl 6 ay hapsi istenen bir dâvâdan daha "beraat" etmiş, iyi mi?..
    İyi seyirler, ey halkım!!!
    Uzman kılıflı Ergenekoncular!
    Hani, "Sözüm, meclisten dışarı" diye bir söz vardır ya...
    O an "toplantıda" bulunanlar "kapsam dışı" bırakılır ya, benim de "profesörlerin tamamı"na değil, "bir kısım profesöre" bir çift sözüm var...
    Ekranlarda, "hukuk uzmanı" kılıfıyla resmen ve alenen "Ergenekon avukatlığı" yapan ve "ense"leri "kilise direği"ni andıran bazı "prof"lar; Ergenekonculara yönelik operasyonların "hukuk dışı" olduğunu savunup, diyorlar ki; "Savcı davet etseydi, onlar giderdi!"

    Nah giderdi!.. Levent Ersöz gitti mi?.. Turhan Çömez gitti mi?.. "Savcı"ya değil, "yurt dışına" gittiler!.. Gidiş, o gidiş!..
    Kaldı ki; karşımızda "silahlı terör örgütü" var... Böyle bir örgütün mensubuna, "gel de kahve içelim" demek eblehlik değilse, nedir?..
    Dahası; herkese "operasyon" yapılıyor, herkes "gözaltı"na alınıyorken, Ergenekoncuların ayrıcalığı ne?!?..
    Yine bir sözle bitirelim: Bu "uzman"(!)lar var ya; okumuşlar okumasına ama, "eşşeklik"leri baki kalmış!..

    HASAN KARAKAYA

  7. #7
    Müdakkik Üye elips - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    686

    Standart Düğmeye kim bastı?

    Ergenekon davası başladı, şehirlerimizin sokakları savaş alanına döndü.

    Peki, düğmeye kim bastı?

    İmralı mı?

    Fenerbahçe mi?

    “Fenerbahçe nereden çıktı” mı diyorsunuz.

    Söyleyelim.

    Son günlerde, Ergenekon terör örgütünün 1 numaralı isminin, Fenerbahçe’deki ofisinde yoğun bir çalışma içerisinde olduğu söylentileri dolaşıyor.

    Teröristbaşı Öcalan’ın PKK’yı İmralı’dan yönettiğine inanmayan neredeyse yok.

    Peki, dokuz yıldır içeride bulunan PKK’nın 1 numarası örgütünü buradan yönetebiliyor da, Ergenekon’un 1 numarası dışarıdan mı yönetemeyecek?

    Cevaplanması gereken soru şu:

    1 numara şu an ne yapıyor?

    Türkiye’nin en derin, en karmaşık, en zalim, hatta bütün diğer terör odaklarının hamiliğini yapan en büyük terör organizasyonunun başındaki biri, bir zamanlar tüm otoritelere meydan okuyan mensupları kanun önünde hesap verirken ne yapıyor olabilir?

    Ergenekon iddianamesine göre, terör örgütü faaliyetlerini 6 ayrı koldan yürütüyordu. Ve bu karargahlardan yalnızca bir tanesi deşifre edilebildi. Demek oluyor ki, örgütün önemli bir bölümü faaliyetlerini sürdürüyor.

    Mevcut sanıklara bir bakın; önemli bir bölümü emekli askerler, eski polis şefi, eski belediye başkanı, eski rektör v.s. v.s.

    Elbette ki bunları küçümsediğimiz yok.

    Kanlı Danıştay baskınının, Sarıkız, Ayışığı, Eldiven gibi darbe girişimlerinin, bir çok bombalı eylemin, sivil görünümlü provokasyonların, halen aydınlanmamış kimi cinayetlerin bunlar tarafından planlanıp uygulandığı ortada.

    Ancak ana karargahları devletin derinlerinde bulunan, cumhuriyet tarihinin en girift terör örgütünden söz ediyoruz.

    Böyle bir örgütün, üç beş emekli asker, bazı eski kamu görevlileri, binde birlik siyasi parti liderleri, okunmayan bir gazetenin başyazarı, kimi mafya bozuntuları ve birkaç tetikçiden oluşmayacağı gayet açık değil mi?

    Bakın, şaibeli terör baskınlarında askerlerimizi şehit veriyoruz.

    Nerede bu örgütün muvazzafları?

    Kamu kurumlarının, bürokrasinin, bu örgütten tümüyle arındırıldığını mı sanıyorsunuz? Örgütün siyasi ayağı, yalnızca açıktan avukatlığına soyunanlardan mı ibarettir?

    Medyadaki Ergenekoncuların yalnızca İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay olduğu düşünülebilir mi?

    Emniyetteki tek örgüt üyesi Adil Serdar Saçan mıdır?

    Ana damarının denizaşırı olduğu açıkça anlaşılan bu terör örgütünün, yerli yabancı diplomatları olmaması mümkün mü?

    Sırtını, gözü dönmüş kovboylar gibi vahşi bir dış müttefike, koçbaşı gibi her kapıyı açabileceği bir sermayeye, balyoz gibi istediği yere darbe vuracak üniformalıya, avının üstüne atlamak fırsat kollayan doğan gibi manevra kabiliyeti yüksek medyaya yaslamadan böyle bir örgüt ne kurulabilir, ne yaşayabilir.

    Ergenekon davasıyla Türkiye, yakın geçmişinin yarım asrı aşan karanlığıyla hesaplaşıyor.

    Bu çetin bir hesaplaşmanın, zorlu bir yolun ilk adımıdır. Arkası kararlılıkla getirilmelidir.

    Şu an görülen dava, gerçekten cumhuriyet tarihinin en büyük ve önemli davasıdır.

    Ancak her şeyin çorap söküğü gibi geleceğini düşünmek safdillik olur.

    Bilinmelidir ki, halen 5 karargahıyla fiilen aktif olan Ergenekon terör örgütü, geç kalınmış bu tarihi arınma sürecini sekteye uğratmak için bütün gücünü seferber edecektir.

    Giderek daralan çemberi kırmak isteyen 1, hatta 2, 3, 4, 5 numaranın, örgütü konjonktüre göre revize etmek için gece gündüz çalıştığını tahmin etmek hiç de zor değil.

    Öyle ya, terörist Öcalan’ın İmralı’dan yaptığını onlar Fenerbahçe’den mi yapamayacak!

    Zaten İmralı’nın da onlara bağlı olduğu ortaya çıkmadı mı?

    Bugün Abdullah Öcalan’a kötü muamele yapıldığı yönündeki iddiaların Ergenekon davasının başlangıcına denk gelmesi bir tesadüf değildir.

    Bu yalanın ardından, birçok şehirde olaylar birbirini izledi.

    Danıştay’a düzenlenen kanlı tezgah, cephanelik evler ve bir çok provokasyonun aydınlatılmasının ardından kullandığı provokasyon yöntemlerinin çoğu deşifre olan Ergenekon’un elinde kala kala PKK terör örgütü kaldı.

    O da şimdi bunu kullanıyor.

    Aslına bakarsanız, buradan da bir sonuç alamayacak.

    Biz Türküyle Kürtüyle bu millete güveniyoruz.

    Tek işi kan dökmek ve fesat çıkarmak olan karanlık örgütün tezgahları bundan böyle tutmayacaktır.

    Türkiye, bir yandan Ergenekon örgütüyle hesaplaşırken, Kürt sorununda da uzun yıllar Ergenekon’un kendisini mahkum ettiği anlayıştan çıkacak, tüm acılara rağmen yeni açılımlarla bu sorunu da çözecektir.

    Yatıp kalkıp darbe rüyası görenlerin medet umduğu ekonomik kriz de bir türlü gelmedi.

    Dünya ve Türkiye’deki tüm otoriteler, küresel mali krizden de en az etkilenecek ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söylüyor.

    Ergenekon terör örgütü yöneticiliğinden yargılanan ve darbe özlemini “kriz çıkarsa bir şeyler olur” vecizesiyle dile getiren Cumhuriyet Başyazarı İlhan Selçuk bu duruma çok üzülüyor olmalı.

    Çünkü birkaç yıl öncesine kadar ekonomi sayfası bile bulunmayan Cumhuriyet gazetesi (ve doğan medyasının bazı gazeteleri) bir aydır neredeyse her gün “kriz ha çıktı, ha çıkacak” manşetleriyle çıkıyor.

    Ama neyse ki bastıkları tetik piyasayı ateşlemiyor.

    Tarihte bilinen ilk terör organizasyonlarından biri, Hasan Sabbah liderliğindeki Haşhaşilerdi.

    Hasan Sabbah, örgüt üyelerini haşhaş ve afyonla uyuşturarak ölüm makinesi haline getiriyordu.

    Karargahı, devletin bile bir türlü ulaşamadığı, kuş uçmaz, kervan geçmez Alamut Kalesi’ydi.

    Ergenekon’un karargahları ise devletin derinlerinde.

    Örgüt üyelerinin beynini uyuşturmakta kullandığı yöntem de karargah için seçtiği yere son derece uygun.

    Ergenekon, afyonlaştırılmış bir Kemalist anlayış, haşhaşlaştırılmış bir ulusalcılıkla yıllarca beyinleri uyuşturdu, kitleleri uyuttu.

    İhanet planlarını da bu sayede rahatça uygulayabildi.

    Duruşmanın ilki günü, mahkemenin görüldüğü Silivri’ye gelen bazı küçük grupların sergilediği Ergenekonsever tutuma bakılırsa, bu afyon uzaktan koklayanların dahi başını döndürmeye yetiyor olmalı.

    Neyse ki memleketin halen uyuşmamış beyinleri de var da…

    Biz de gelecekten ümitliyiz.

    ahaber

  8. #8
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart Ergenekon terör örgütü ile PKK arasındaki bağlantılar bir bir gün yüzüne çıkıyor.

    Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Bir taraftan 'yüzyılın davası' olarak nitelendirilen Ergenekon soruşturması sürüyor. Soruşturmayla birlikte Ergenekon terör örgütü ile PKK arasındaki bağlantılar bir bir gün yüzüne çıkıyor. Diğer yanda Türkiye'nin son 25 yılını adeta kabusa çeviren PKK'nın kökünün kazınması için ciddi adımlar atılıyor. Sorunun şiddetle çözülemeyeceği noktasından hareket eden AK Parti hükümeti bölgeye yönelik sosyal, kültürel ve ekonomik paketleri ardı ardına açıklıyor.

    Bölücü örgütün bitirilmesi için Kuzey Irak yönetimiyle temasa geçiliyor. Terör örgütü, atılan her adıma eylemle karşılık vermeye çalışıyor. Terör yandaşlarını kışkırtmak, sokağa dökmek için kullanılan argüman ise İmralı'da cezasını çeken bölücübaşı Abdullah Öcalan ile ilgili iddialar. Ne zaman somut bir adım atılsa, Öcalan'la ilgili yeni bir yalan haber ortaya çıkıyor.

    2007'nin ilk aylarında Türkiye'nin Kuzey Irak politikası gündemin ilk sıralarında yer aldı. 23 Şubat 2007 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısından PKK terörünü önlemek için Kuzey Irak'taki Kürt liderlerle görüşme konusunda uzlaşma çıktı: "Kuzey Irak'tan yönelen terör tehdidinin aşılabilmesi amacıyla siyasi ve diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasında yarar görülmüştür." Türkiye ile Kuzey Irak cephesinde gelişen olumlu hava İmralı'yı rahatsız etti.

    Bir hafta sonra Abdullah Öcalan'ın hapiste zehirlendiği iddiaları ortaya atıldı. Ülkenin özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgeleri gösterilerle karıştı. MGK kararı sonrası oluşan olumlu hava, yerini gerginliğe bıraktı. PKK eylemleri de tırmanışa geçti. Kuzey Irak'la diyalog yönünde gelişen süreç kesintiye uğrayarak sonbaharla birlikte sınır ötesi harekat noktasına kadar geldi.

    Abdullah Öcalan, Kuzey Irak'a yönelik söylemini bu tarihten sonra sürekli sertleştirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak ziyaretinde Kürt lider, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile görüşeceğini açıkladı. Öcalan, 19 Haziran 2008'de avukatları ile yaptığı görüşmede kendi tasfiyesini dahi Kuzey Irak'a bağladı.

    Başbakan Erdoğan, 10 Temmuz'da Irak'a gitti. Erdoğan, Irak'a gitmeden 4 Temmuz'da Öcalan'ın avukatları 'kafa kazıtma' iddiasını servis etti. Öcalan'ın saçlarının zorla kazıtıldığı ileri sürüldü. Ortam yeniden gerildi.

    Çeşitli illerde gösteriler düzenlendi. PKK cephesinden sosyal barışı tehdit eden duyurular yapıldı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in iddialar üzerine yaptığı açıklamadan, saç kazıtma hadisesinin Öcalan'ın isteğiyle gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

    Türkiye'nin Kuzey Irak ilişkileri bir süredir yeniden sıcak bir atmosferde. Yerel yönetimin başbakanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye'ye daveti gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kuzey Irak liderleri ile olan teması doğrulayan beyanatlar verdi. Daha önemlisi iddianamesinde Ergenekon ile PKK'nın bağlantılarının açık açık yazıldığı Ergenekon Davası görülmeye başladı. Gelişmeler üzerine yeniden İmralı devreye girdi.

    Öcalan'ın fizikî şiddete maruz kaldığı iddia edildi. Ülke yeniden gerildi. Doğu ve Güneydoğu'nun pek çok yerinde eylem düzenlendi. Çıkan olaylarda bir kişi hayatını kaybetti.

    Olayların amacı askerî vesayete zemin hazırlamak

    Abdullah Öcalan'ın 'kötü mualeme' gördüğü iddiaları üzerine başlayan olaylar sürüyor. Bölgeyi yakından tanıyan iki isim mitinglerin perde arkasında askerî vesayet rejimi hülyalarının yattığını söylüyor.

    Gazeteci-yazar Altan Tan: Türkiye'deki mevcut durumun faturasını sadece DTP'ye çıkarmak doğru değil. 1999'dan 2004 yılına kadar ve oradan Şemdinli olaylarına kadar gitmek lazım. Bugün yaşananları anlamak için 'Şemdinli neden başladı?' sorusuna cevap aramak gerekiyor. Türkiye AB sürecine girdi, yeni anayasa hazırlıkları başladı. Ondan sonra Şemdinli oldu. Türkiye'de birileri, belli güçler askerî vesayet rejimi kurmak istiyor. Bütün eylemler buna hizmet ediyor. Kimin eli kimin cebinde bunu Başbakan biliyor. Bu işin uyuşturucu, dış politika ile ilgili birçok yönü var. İstihbarat birimleri Başbakan'a bağlı.

    Eski milletvekili Abdülmelik Fırat: PKK, derin devletle birlikte çalışıyor. Öcalan'ın fizikî şiddet gördüğü yönündeki iddialara inanmıyorum. Daha önce de zehirlendi dediler, yalan çıktı. Onunla derin devlet temas halinde. 1999'da yakalandığında bir MİT yetkilisi kendisinden faydalanacaklarını söylemişti. O temas ve faydalanma devam ediyor. Avukatları aracılığıyla ne yaptırmak istiyorlarsa duyuruyorlar. Tam da bu dönemde yeniden şiddet gördüğünü söylemesi tesadüf değil. Bir tarafta Ergenekon duruşması var. Ayrıca Öcalan, İmralı'da el üstünde tutuluyor. Çeşnicibaşı bile var.

    PKK, Ergenekon'u gölgede bırakmak için çırpınıyor

    Ergenekon terör örgütü ile bağlantısı iddiası gün yüzüne çıkan PKK, Doğu ve Güneydoğu'da vatandaşı devletle karşı karşıya getirmek için eylemlerini artırdı. Bu ilişkiyi 'devletin içindeki iktidar mücadelesi' diyerek sulandırmaya çalışan PKK, şehir merkezlerinde miting adı altında izinsiz gösteriler yaptırmaya başladı. DTP'-nin desteklediği gösterilerde dükkanlar taşlandı, taş, sopa ve molotoflarla güvenlik güçlerine saldırıldı. Açıklamalarda ise Ergenekon soruşturmasının ve hükümetin ağır dille eleştirilmesi dikkat çekti. Yaşananları değerlendiren bölge milletvekilleri, olayların temelinde Ergenekon davasının yattığı görüşünde. Muş Milletvekili Seracettin Karayağız bu konuya dikkat çekiyor: "PKK, Ergenekon'u gölgede bırakmak için çırpınıyor." AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğulu milletvekillerinin gerginlikle ilgili görüşleri şöyle:

    Muş Milletvekili Seracettin Karayağız: PKK yandaşlarının çıkardığı son olayları ve Diyarbakır'daki kepenk indirmeleri Başbakan'ımızın bu ile yaptığı gezisinden ziyade, görüşülmesine başlanan Ergenekon davasıyla ilgili görüyorum. Türkiye'deki karanlık işleri ve ilişkileri ortaya çıkaracak olan bu dava, terör örgütünün de iç yüzünü halka gösterecek. Yalçın Küçük ve halen Ergenekon davasından tutuklu Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan ile defalarca görüşmüş. Bu ilişkilerden dolayı itibarlarının sarsılacağını bildikleri için feveran ediyorlar. Çünkü onlar en çok bundan korkuyorlar. Onun için bu davayı gölgede bırakmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar, yapacaklar.

    Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel: Bu olayların hem devlete hem de PKK ve onunla aynı tabana hitap ettiğini söyleyen DTP'ye bakan yönleri var. Öncelikle ne olursa olsun devlet vatandaşın can ve mal güvenliğinin güvencede olduğu duygusunu vermeliydi. Yani meydanı PKK sempatizanlarına bırakmamalıydı. Ama özellikle can güvenliği açısından bakıldığında bunun kolay olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü yıllardır terör belasından ve şiddet ortamından canı yanan bölge halkının geçmişten gelen korkuları var. Halk hala bunu üzerinden atamamış. PKK, 1990'lı yıllarda sık sık başvurduğu kepenk kapattırma girişimlerine yeniden başladı. Bu görüntüler bölgeye yakışmıyor. Bölge halkına zarar veriyor. Oysa Diyarbakır'daki bütün büyük alışveriş merkezleri açıktı.

    Siirt Milletvekili Afif Demirkıran: Yerel seçimlerde alacakları başarısızlık onları telaşlandırmış. Can korkusuyla sağa sola saldırıyorlar. Ayrıca Ergenekon davasına denk gelmesi de çok anlamlı bana göre. Daha önce, 22 Temmuz seçimleri sürecinde Öcalan'ın İmralı'da zehirlendiğini ileri sürerek propaganda yapmışlardı. Şimdi ise Öcalan'a işkence yapıldığı şayiasını bahane ederek ortamı germeye çalışıyorlar. Bölgede görüştüğümüz kanaat önderleri, insanların içlerinden gelerek değil, can ve mal güvenliği nedeniyle evlerinden çıkmadıklarını söyledi. Bunu da anlayışla karşılamak lazım.

    Kilis Milletvekili Hasan Kara: PKK çizgisinde yayın yapan Roj TV, günler öncesinden Kandil'le canlı bağlantılar yaptı. Televizyona bağlananlar, vatandaşların evlerinden çıkmaması için sürekli uyarılarda bulundular. Halkı, adeta tehdit ettiler. Hatta 'evinde ölüsü olan bile varsa dışarı çıkmasın' diyerek halkı korkutmaya çalıştılar. Bazı mahallelerde broşürler dağıtıldı. Bazıları yapılan bu sindirme propagandasından olumsuz etkilense de insanların çoğu evlerinden çıktı, işine gitti. Esnafın önemli bir kısmı da işyerlerini açtı. Büyük alışveriş merkezleri açıldı.

    ZAMAN

  9. #9
    Müdakkik Üye elips - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    686

    Standart PKK, Ergenekon değirmenine su taşıyor!

    Dünkü yazım üzerine tebrik ve teşekkür mesajları yağdı. Sitem eden dostlar da oldu: ‘Değersiz karakterlerle köşenizi neden kirletiyorsunuz?’

    Haksız sayılmazlar.

    Ama bazen güzel bir bina inşa etmek veya yol yapmak için ‘hafriyat’ zorunlu olabilir. Haliyle güzellik ortaya çıkana kadar çevrenin kirlenmesi kaçınılmazdır. Yine de çevreye verdiğimiz geçici zarardan ötürü özür dileriz.

    Bu arada Silivri’yi unutmuş değilim. Dün baktım, Silivri’de jandarma dört dörtlük tedbir almış. Demek ki isteyince oluyormuş. ‘Jandarmaya uyarı’ başlıklı yazımda yiğide vurmuştuk, şimdi de hakkını teslim edelim.

    Silivri’ye huzurun gelmesinde emeği geçen tüm komutanlara ve fedakar görevlilere teşekkür ediyorum.

    Bugünkü ana konumuz, ‘Abdullah Öcalan’a kötü muamele yapılıyor’ yalanı üzerinden tırmandırılan terör olayları ve sokak gösterileri...

    Bildik senaryo

    Önce şu tespiti yapalım; Türkiye, ‘teröristle mücadele’ yöntemini 2003’te terk ederek ‘terörle mücadele’ yöntemine geçti. Böylece sorunun sadece güvenlik tedbirleriyle çözüleceği inancı yıkıldı. Siyasi, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve diplomatik boyutları da dikkate alınmaya başlandı.

    Defalarca yazdım, son olarak 13 Ağustos ve 15 Eylül’de kaleme aldım. Teröre bakıştaki konsept değişikliği, devlet ile bölge arasındaki aidiyeti güçlendirirken, PKK ile DTP taban kaybetmeye başladı.

    En somut göstergesi, 22 Temmuz seçim sonuçlarıydı.

    Şimdi sırada yerel seçimler var. ‘PKK neden çıldırdı?’ başlıklı (13 Ağustos 2008) yazımdaki şu ifadeyi hatırlayalım: ‘Sansasyonel eylemlerle toparlanma amacı güden PKK, bölgede kaybettiği eski itibarını yeniden kazanma peşinde. Bir de 29 Mart 2009 tarihinde yapılacak yerel seçimler var. O seçim, PKK açısından kritik önemde. Özellikle Diyarbakır’ı ‘kale’ olarak görüyorlar.’

    Bir de şu cümleye göz atalım: ‘PKK’yı rahatsız eden diğer önemli gelişme ise Başbakan Erdoğan’ın 27 Mayıs’ta Diyarbakır’da açıkladığı ve devlet politikası olarak Milli Güvenlik Kurulu’nda 61 maddede formüle edilen yeni terörle mücadele planıdır.’

    O yazımda ayrıca son 6 yılda bölgeye yapılan yatırımlar ve demokratik açılımlarla ilgili bazı ayrıntılar verip şu uyarıyı yapmıştık: ‘İç çatışma girdabına sürüklenen ve taban kaybeden PKK’nın yerel seçimlere doğru bu tür kanlı eylemlerin dozunu daha da arttırma ihtimali yüksek gözüküyor.’

    15 Eylül’de ise ‘Kriz koordinatları ve merkez üssü’ başlığıyla benzer içerikteki yazım yayınlandı. Yerel seçimlere doğru sürecin dördü siyaset ikisi siyaset dışı toplam 6 dominant faktörü olduğunu belirtirken, DTP’yi de listeye dahil etmiştik.

    DTP’nin kriz peşinde olduğunu anlatarak şu tespite dikkat çektik: ‘PKK eylemleri artarsa, şehit cenazeleri sıra sıra dizilirse, batıda Kürt kökenli vatandaşlarımız saldırıya uğrarsa ve iç çatışma körüklenirse arayıp da bulamayacakları bir ortam doğar!’

    4 Ekim’de Aktütün’e hain saldırı gerçekleştirildi. 16 Ekim’de ‘Abdullah Öcalan İmralı’da kötü muamele gördü’ yalanı sahneye kondu.

    Aynı taktiği 22 Temmuz seçimlerinden önce de uygulamışlardı. 1 Mart 2007 günü avukatları ‘Abdullah Öcalan zehirlendi’ diyerek dünyayı ayağa kaldırmaya çalışmışlardı. Sonra yalan olduğu ortaya çıktı.

    PKK’dan Ergenekon’a can simidi

    Yeni taktikler sırada. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, 21 Ekim’de Diyarbakır’da ‘soykırım’ diyerek ağır bir konuşma yaptı. Şaşırtıcı olan sözler değil Türk’ün söylemesiydi. Anlaşılan eski koltuğunu kapma uğruna İmralı’nın dümen suyuna girmiş.

    Eş zamanlı olarak Türkiye’nin birçok bölgesinde intifada provaları yapılıyor. PKK taban kaybettikçe terörü tırmandırıyor, DTP’yi şiddete sürüklüyor.

    Terörün ve şiddetin tırmandığı dönemlerde demokrasi ve sivil siyasetin güç kaybettiğini en iyi bilenler DTP’liler olduğu halde, bu oyunu neden sürdürüyor olabilirler?

    Cevabı çok açık: Kan siyaseti üzerinden rant elde etmek...

    İstiyorlar ki; Kuzey Irak’a yeni operasyonlar olsun, siviller ölsün, sıkıyönetim veya OHAL geri dönsün, 12 Eylül cezaevleri yeniden hortlasın, yatırımlar dursun, okullar ve sağlık ocakları kapatılsın, Ergenekon dehşeti devam etsin, Türkiye kan gölüne dönsün...

    Sonra?

    Doğu ve Güneydoğu’daki tüm belediye seçimlerini alırız, özerklik yolunda önemli bir adım atarız, ufukta bağımsız devlet gözükür!

    Kimi aklıevvellerin fantezisi budur. Aklınızı başınıza alın, gelin demokrasiye ve siyasete hep birlikte sahip çıkalım. Çıkalım ki, terör ve şiddet üzerinden beslenenlerin oyununu bozalım. Türkiye, hepimize yetecek kadar büyük bir ülkedir.

    Kan siyaseti, sadece askeri vesayete yol açar. O zaman Diyarbakır’da ‘soykırım’ diyen dilinizi nerenize saklarsınız bilemem.

    Saddam Hüseyin binlerce Kürt vatandaşını zehirli gazla ölüme götürürken komşusu 500 bin peşmergeye kapılarını açan Türkiye’ydi. O zaman hangi ülke size kapılarını açar onu hiç bilemem.

    Biz Ergenekon’un oyununa gelmedik siz de PKK’nın oyununa gelmeyin. Ergenekon davasının başladığı gün Doğu’da eylemlerin tırmandırılmasını tesadüf sanmayın. Bekaa’da Abdullah Öcalan’la sarmaş dolaş olan Ergenekon sanığı Doğu Perinçek’in ‘Ergenekon davası bitmeden terör bitmez’ lafını hafife almayın.

    Gelin, daha yaşanabilir, daha müreffeh, daha demokrat, daha özgür bir Türkiye’yi birlikte inşa edelim.

    Önce Ergenekon ve PKK’dan bir kurtulalım. Aksi halde; PKK Ergenekon’un, Ergenekon PKK’nın değirmenine su taşır.

    şamil tayyar

  10. #10
    Vefakar Üye Nil Sultan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    417

    Standart Kürtler ve Ergenekon

    İki büyük olay yaşandı Türkiye’de.
    Doğu’nun sokakları gene kana bulandı, çatışmalar çıktı, kepenkler kapandı.
    Ve, Cumhuriyet tarihinin en büyük davası başladı.
    Aslında bu ikisi birbirinden kopuk değil.

    Eğer bu ülkede Kürt sorunu olmasaydı, Susurluk çeteleri kurulabilir miydi, onun devamı olan Ergenekon kendine ordu içinden yandaşlar bularak böyle büyüyebilir miydi?
    Biz Kürt meselesini çözebilmiş olsaydık ne çeteler olurdu, ne derin devlet bu kadar derine girebilirdi, ne de bu ülke böylesine fakir ve huzursuz yaşardı.
    Ama çözemiyoruz bunu.

    Niye?
    Sanırım bunun temel nedenlerinden biri hem Türklerde hem Kürtlerde bir intikam isteğinin kökleşmiş olması.
    İki toplum da birbirine karşı körükleniyor.
    İntikam çözümden daha tatlı geliyor birçok insana.
    Aslında bu halli zor bir sorun değil.
    Bu hava bir haftada değişebilir.

    Temel sorun tabii ki daha derinde.
    Dün Avni Özgürel’in bizim gazetede yayımlanan konuşmasında Neşe Düzel’e söylediği gibi, bu savaştan büyük kârlar sağlayanlar var.
    Unutmayın ki, savaş her türlü karanlık işi çevirmek için büyük bir özgürlük sağlıyor.
    Özgürel, “cemseler eşliğinde taşınan uyuşturucudan” söz ediyordu.

    Daha önce, bunun benzerini gene Neşe Düzel’e, o zaman MHP’nin yöneticilerinden olan Yahnici de söylemişti.
    Tabii sadece uyuşturucu ve silah ticareti yok bu meselenin çözümlenmemesinin altında.
    Türkiye’de “iktidarı” belirleyen en önemli etkenlerden biri de Kürt meselesi.

    Bu sorun olmadığında bu ülke normalleşecek.
    İktidar, halkın seçtiği siyasilerde olacak.
    Ama savaş, ülkeyi “askerîleştiriyor” ve askerin iktidarını besliyor.
    Peki, sorun bu kadar açıkken, savaşın kendi iktidarlarını kökünden biçtiğini görürken, siyasetçiler bunu neden çözmüyorlar?
    Sanırım, askerden korkuyorlar.

    Ve, hep kafalarının bir yanında, askerle anlaşıp burayı keyiflerince yönetebilmek hayali yatıyor.
    Bir de “kamuoyundan” çekiniyorlar.
    Gazeteler ve televizyonlar öylesine “intikamcı” bir yayın yapıyorlar ki siyasetçileri geriletiyorlar.
    Burada “barış istemek” ihanet gibi algılanıyor.
    “Yurdunu seven insan barış istemez” türünden bir inanış sanki herkesin bilinçaltına işlemiş.

    Peki, bu savaş sürdüğü sürece bu ülke huzur bulabilir mi?
    Zenginleşebilir mi?
    Devletin içindeki çeteleşmeyi önleyebilir mi?
    Bu soruların hepsinin cevabı “hayır”.
    Söyleyin bana.
    Yurt sevgisi, “intikam almayı” mı önde tutar yoksa o yurtta yaşayan insanların daha mutlu, daha zengin, daha özgür yaşamasını mı?

    İntikam almayı, “yurtseverlik” sandıkları sürece Türkler de Kürtler de iflah olmayacak.
    Bundan emin olabilirsiniz.
    Sefil ve kanlı bir hayat hepimizin boynuna dolanacak.
    Dün gene bir insan vuruldu sokakta.
    Gösteri yapanlardan birini polis, kalbinden vurup öldürdü.
    Çatışmalar çıktı.
    Kepenkler kapandı.

    “Öcalan’a hapiste işkence yapıldığı” yayılmıştı çünkü.
    Özgürel’in Düzel’e çok cesur bir şekilde söylediği gibi “Öcalan’sız bir barış” olmayacak.
    Türkler kendilerine bir sormalı.
    Öcalan’ı İmralı’da, her söylentiye olanak sağlayacak şekilde tecrit edilmiş olarak tutmanın amacı, barışı sağlamak mı, intikam almak mı?
    Geçmişten intikam almaya çalışan herkes bir şekilde kendi geleceğini zedeler.
    Geçmişten intikam almak için geleceğinizi tehlikeye atmak istiyor musunuz?

    Yurtseverliğinizin bu intikam duygusunda yattığına inanıyor musunuz?
    Aynı soruyu Kürtlere de sormak gerekiyor tabii.
    Mayın patlatmak, karakol basmak, araba yakmak, asker öldürmek hangi amaca yardım ediyor?
    İntikam isteğinizi yatıştırmaya mı?

    Kürtlerin daha özgür yaşamasına mı?
    Ben size samimi inancımı söyleyeyim.
    İntikam isteği, kitlelerin aleyhine, “efendilerin” lehinedir.
    İnsanların ayaklarına “efendileri” tarafından takılmış prangalardır intikam duyguları.
    Halk bu duyguyla hareketsiz kalır, “efendiler” rahatça at oynatır.
    Bugün de olan o.

    Sizler intikam duygularınızın esirisiniz. Efendileriniz de çeteler kurarak, karanlık işlere girerek, sizi öldürerek, ezerek hükümranlıklarını sürdürüyorlar.

    AHMET ALTAN

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ergenekon Karikatürleri
    By ŞİMŞEK MUSTAFA in forum Mizah
    Cevaplar: 26
    Son Mesaj: 20.01.09, 17:16
  2. Ergenekon Destanı
    By ŞİMŞEK MUSTAFA in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.01.09, 16:03
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.01.09, 20:25
  4. Ergenekon Muskacısı
    By güneşsu in forum Mizah
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 04.09.08, 15:39
  5. Ergenekon
    By aşur in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.01.08, 12:38

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0