Sezer ve dogmatik laisizm
Hasan Celal Güzel
21/09/2006 Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'nde 'dogmac?l?k/dogmatizm' şu şekilde tarif ediliyor:
'Öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği varsay?mlardan kat? bir yöntemle önermeler türeten anlay?ş' .
Bu tarife en uygun örnek, bizce Türkiye'deki jakoben çevrelerin 'laisizm/laikçilik' anlay?ş?d?r. 'Köktencumhuriyetçi'leri de bu anlay?ş?n en tipik temsilcileri olarak kabul edebilirsiniz. CHP'nin alt? okunu Cumhuriyet'in ilkeleri diye eleştirmeden benimseyecek ve bu varsay?mlardan 'çağdaş uygarl?k düzeyi'ne erişmeyi engelleyen kat? önermeler türeteceksiniz; bundan âlâ dogmac?l?k olur mu?
Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tart?ş?lamaz gerçek olarak kabul edilmesi; sadece dinî naslarda değil, ideolojik temelli dikta rejimlerinde ve jakoben ulusalc?l?ğa dayal?, militarist vesayet alt?ndaki ülkemizde 'laisizm dayatmas?' konusunda da görülür.
***
Papa aksini iddia etse de, H?ristiyan dogmatizmine tepki olarak ortaya ç?kan 'rasyonalizm' ve bilimin tanr?laşt?r?lmas?yla şekillenen 19. yüzy?l 'pozitivizmi', 20. yüzy?lda 'materyalizmin' iflas?yla birlikte çağd?ş? hâle gelmiştir. Hele 21. yüzy?l?n başlar?nda iki as?r öncesinin tepkisel pozitivizmini savunarak önermelerde bulunmak, art?k övünülecek bir durum değildir.
Türkiye'de 20. yüzy?l?n başlar?ndaki pozitivist ak?mlar, 60'l? y?llardaki marksist materyalizmin ve ateist yönelimlerin tesiriyle tekrar gecikerek gündeme gelmişti. Bertrand Russell'?n 'Bilim ve Din' çevirisi, âdeta yeni bir 'âmentü' gibi başucu kitab? olmuştu. Aç?kças? o y?llarda 'bilim' yeni
bir din gibi kabul edilmeye başlanm?şt?.
Halbuki, dinî dogmatizmin siyasetteki uygulamas? ne derece yanl?ş ise, deneye dayanmayan pozitivist önermelerin demokratik toplumlara dayat?lmas? da o derece yanl?ş ve tehlikelidir.
Art?k şu gerçek kabul edilmelidir ki, 'Din bilimin, bilim dinin alternatifi değildir' .
***
Devlet Başkan? Sezer'in, yeni eğitim-öğretim y?l?n?n başlamas?n? f?rsat bilerek, 'Eğitim, kesinlikle devlet denetiminde ve gözetiminde, Atatürkçü düşünceden ve laiklik temelinden ödün verilmeden yürütülmelidir. Bu bağlamda, dogmalarla ve boş inançlarla çocuklar? ve gençleri etkileme amac? güden okullar?n ve kurslar?n varl?klar?n? sürdürmeleri engellenmeli' şeklindeki beyan?, bu bak?mdan tipik bir jakoben felsefenin dogmatik tezahürü olarak değerlendirilebilir.
Sezer'in ODTÜ'nün Aç?l?ş Töreni'nde yapt?ğ? konuşmada da ayn? ifadeleri tekrarlad?ğ?; 'dogmalardan ve boş inançlardan' söz ettiği ve 'bilime inanç'tan dem vurduğu görülmektedir.
Bu sözleriyle Sezer, -eğer bilinen bir tekerlemeyi tekrarlam?yorsa- acaba halk?n dinî inançlar?n? m? kastetmektedir? Bilime inanc?, dine inanc?n alternatifi olarak m? görmektedir? Yoksa, Papa'n?n son konuşmas?ndan m? etkilenmiştir?
Sezer, hangi okullar? ve kurslar? ima etmektedir?
Demokratik hukuk devleti, kanunlar? ve kurumlar? ile ortadayken, bu okullar?n ve kurslar?n ne şekilde kapat?lacağ?n? istemektedir?
Sezer'in, bütün bu sorular? cevapland?rmas? lâz?md?r.
***
Baykal da, Sezer'e benzeyen ifadeler taş?yan bir beyanat verdi. Keşke birlikte bir bas?n toplant?s? yapsalard?...
Bu konuda son olarak söyleyeceğimiz, yeni cumhurbaşkan?n?n seçileceği yedi ay sonras?n? iple çektiğimiz olacak.