Bir mankenin ç?k?p da "Dağdaki çobanlarla benim oyum neden bir olsun ki!" diye serzenişi üzerine bir yaz? yazm?şt?m. Herhangi bir yerde yay?nlanmad?, ilk sizlerle paylaş?yorum. ?stifade edebilmeniz ümidiyle...
Dağdaki çobanlar ve dağ kahramanlar?
Bir mankenin, kendisi vergi verdiğinden dolay? çobanlar için “Benim oyum neden onlarla bir olsun ki!” ifadesinden sonra, özellikle medyada birçok ezber yeni bozuluyormuş, bu anlay?ş ilk defa bu han?m taraf?ndan dile getiriliyormuş gibi bir hava oluşturuldu. Bu tabii ki doğru değil. Kendi oyunu taşral? insan?n oyundan çok görme, daha genel bir ifadeyle, kendisini zümreli bir tabaka olarak görüp diğer insanlara alt s?n?f muamelesi yapan anlay?ş, asl?nda y?llardan beri süregelen bir zihniyet bozukluğudur. Birçok defa birçok kişi taraf?ndan bu zihniyetin ürünleri, kâh söylemleriyle, kâh icraatlar?yla yans?t?lm?şt?r.
Tek parti döneminde yap?lan köklü değişikliklerin çoğuna millet karş? iken cebren ikame edilmesi, yine ayn? dönemde insanlar?n ?srarla çağdaşlaşt?r?l?p modernize edilmeye zorlanmalar?, milletin seçtiği meşru idarelerin militarist hareketlerle önlerinin t?kanmas?, “Komünizm gelecekse onu da ancak biz getiririz.” ve bu aralar s?kça duyduğumuz “Din de bizim, millet de bizim, devlet de bizim.” söylem ve hareketleri, ayn? zihniyetin ürünlerin akislerindendir.
Oluşan bu s?cak gündemin başrol oyuncular?ndan olan çobanlar da hadiseye bigane kalmad?lar. Birçok gazetede arz-? endam edip, hakl? olarak “sivil itaatsizlik” söylemlerinde bulundular. Bunlardan biri olan 78 yaş?ndaki çoban Cevat Güzeltepe, meselenin mant?ks?zl?ğ?ndan olacak, şaşk?n bir ifadeyle “Oy gizli bir şeydir, bir namustur yani.” diyor. Hakikaten bu ifade, üstte bahsettiğimiz zihniyeti savunanlara yöneltilecek birçok soruyu akla getiriyor.
Bir defa Cevat Bey’in de dediği gibi oy verme işlemi gizli yap?lm?yor mu? Böyle olunca; “Çobanlar şu partiye oyunu verdiler.” gibi bir genelleme nas?l yap?labiliyor? Ayr?ca ?srarla çobanlar?n vergi vermediği üzerinde duruluyor. Benim bildiğim Türkiye’de, soluduğumuz hava d?ş?nda her şeyden, bir şekilde vergi al?n?yor. Buradan hareketle, bu ülkede yaşay?p da bir insan?n vergi ödemediği düşünülebilir mi? Ayr?ca oylar?m?z vergiye göre belirlenecekse, bir vergi rekortmeninin oyu, bir memurun, asgari ücretlinin veya çobanl?k d?ş?ndaki herhangi bir meslekteki insan?n oyunun kaç kat? olmal? acaba? Bu şekilde işin içinden ç?k?labilir mi? ?nsan kendini başkalar?ndan büyük gördükçe, insanlar? da kendinden hakir gördükçe yani demokrasi kültürü insanlar?n zihinlerinde şekillenmedikçe, bu tip meselelerden daha çok sorunlar yaşar?z biz.
Tabi olay?n gerçek yüzünü herkes biliyor. Kendi gibi düşünmeyen, kendi siyasi fikrini benimsemeyen insanlar?n bir şekilde halk taraf?ndan fazla rağbet görmesi kabul edilebilir bir şey olmad?ğ? için, ancak kendine ayr?cal?kl? vas?flar vererek veya karş?t görüştekileri küçümseyerek egolar?n? tatmin yoluna gidiyorlar. Milletin karar?na güvenmemenin, kendi fikri d?ş?ndakini meşru saymaman?n neticesi böyle bir duruma neden oluyor galiba.
Son olarak dikkat çekmek istediğim bir nokta daha var. Acaba Bediüzzaman Said Nursi dağdaki çobanlara nas?l yaklaş?yor, onlarla nas?l muhatap oluyordu? Bu konu gündeme geldiğinde bir talebesinin kaleme ald?ğ? ve Bediüzzaman’?n çobanlara tavsiye ve müjde niteliğinde olan şu sözleri akl?ma gelmişti: “Hem Barla, hem Isparta, hem Emirdağ'da çobanlara derdi: “Bu hayvanlara bakmak büyük bir ibâdettir. Hattâ, bâz? peygamberler de çobanl?k yapm?şlar. Yaln?z, siz farz namaz?n? k?l?n?z, tâ hizmetiniz Allah için olsun.”” O kat? zihniyetten fersah fersah uzak bir yaklaş?m değil mi? Öncelikle, hayvanlara bakman?n büyük bir ibadet olduğunu söyleyerek, yapt?klar? işin ulviyetini çobanlara anlat?yor. Ard?ndan bunu çok harika bir örnekle süsleyerek baz? peygamberlerin de çobanl?k yapt?ğ?n? aktar?yor ki, dünyan?n en şerefli varl?klar? olan peygamberlerle ayn? mesleği yapman?n ne derece güzel bir duygu olduğunu hissettiriyor. Son olarak da onlar? “farz namazlar? k?lmaya” davet ediyor ki; neticesinde işlerinin Allah r?zas? gibi bir meyve olarak onlara döneceğini müjdeliyor. Yine başka bir yerde, mesleği çobanl?k olan Veli ismindeki bir talebesine “dağ kahraman?” diye hitap ediyor. Böylesine bir yaklaş?m da Bediüzzaman’?n fark?n? çok net ortaya koyuyor.
Hz. Muhammed (a.s.m)’e peygamberlik görevi verildikten sonra baz? müşrikler “Bir çobana m? tabi olacağ?z.” diye Efendimizi hakir görmeleri bana bu olay? an?msatt?. Ne dersiniz, bu bozuk anlay?ş acaba oralara kadar m? dayanmaktayd??
Cemil Yüzer