Bu Tişört Satar :)

[sitem]

Bu tişört siyasi bir simgedir! H. Gökhan Özgün

H. Gökhan Özgün

İfrit oluyorum, ifrit.

Bir duruş var, bu topraklarda boy vermiş. Boynu yılan gibi uzamış.
Her şeyin etrafından dolanıyor, kafasını uzatıyor ve tıslıyor.
Germeyin memleketi, diyor. Germeyin.
Günde 100 defa, günde 1000 defa, germeyin diyor. Ehemmiyetsizleştirmeye çalışıyor olan biteni.

Ehemmiyetsizleştirmeye çalışıyor kendinden başka her şeyi. Uzlaşın diyor, memleketin değişmez abisi, abileri. Günde 100 defa, günde 1000 defa, çıldırtıcı bir oto alarmı gibi, hiç durmadan uzlaşın diyor.

Be hey gafil, be hey pasif agresif megaloman, varlıkla yokluk hiç uzlaşabilir mi?
Biri kazanır, biri kaybeder. Bari zekâmızı hor görme.

Neymiş? Bunca sorun varken türban tartışılıyormuş.
Olan bitenden sonra görmüyor musun, türban çok önemli bir mesele. Çünkü türban takke düşürüyor.

Türban YÖK'ün takkesini düşürdü. Bir meslek lisesi kıvamına getirdiğimiz üniversitelerin takkesini düşürdü. Laikliğin takkesini düşürdü. Laikliğin Türkiye'de bir mezhep, kendi dini yorumlarından menkûl bir garip Sünni-Müslüman mezhep olduğunu teşhir etti.

O kadar takke düşürdü ki türban, örttüğü baştan ziyade kafa açtı.

Üniversitenin kapısından başı açık girmemekte sonuna kadar direnenlerin, varlıkla yokluğun aşağılık uzlaşması perukalara tamah etmeyenlerin, ellerinden öperim. Onlara borçluyum. Borçluyuz.

İşte borcumuzun bilançosu.

Türkiye'de üniversite diye bir şey yok. Meslek yüksekokulu var. Türban yüklendi, takke düştü.

Çocuklarımızı meslek okuluna gönderiyoruz, üniversiteye değil. Bunu bilenlerimiz vardı.

Şimdi hep birlikte idrak ettik. Bilmemek artık çok ayıp. Az mı?

Dünyada epistemoloji (bilim felsefesi) tartışmaya açık bir alan. Hem de fena halde açık bir alan.
Türkiye'de bilim felsefesi atanmış rektörlerimizin tekelinde. Sanki YÖK yönetmeliğinde tek eksik, bilimin net, değişmez ve açık bir tanımı. O da olsa, şoför ehliyeti alır gibi üniversite diploması alacağız. Bunun farkına varmak küçümsenecek bir şey mi?

Emre Aköz'den bir alıntı. Evlere şenlik.

"Geçen akşam TV'de Türkiye'nin önemli bilimcilerinden biriyle birlikteydik. Bilimcimiz 'Doğrulanmış bilimsel teoriden' söz edip durdu. Ben de aynı ısrarla 'Doğrulanmış bilimsel teori olmaz... Ancak, henüz yanlışlanmadığı için geçerli olan bilimsel teori vardır' dedim. Anlamadı. Kavrayamadı."

Bilim adamımız David Hume'da kalmış, Batılı olmasına Batılı, ama 250 yıl rötarla.
Popper'e gelememiş. Popper'e gelemediyse, zaten Kuhn, Lakatos onun için bir saatli bomba.

Bu takdirde, mühendislik doktora tezini bir roman olarak yazmayı tercih etmiş bilim felsefecisi Fayerabend ise ancak kellesi uçurularak üniversiteye sokulabilecek bir kişi. Bu, bilgisizlik değil, daha da fenasıdır. Bilgiye ihtiyaç duymamaktır. Bu, cehaletin ordinaryüs mertebesidir.

Bilim adamı oturur, koltuğu konuşursa, niye bilgiye ihtiyaç duysun ki?

Bu garabetin türban sayesinde kendini televizyondan teşhir etmesi ehemmiyetsiz bir şey mi?

Türbanı çözmeye el atan hukuk, hukuk dilimizin sefaletini, anayasa anlayışımızın felaketini gözler önüne sermedi mi?

Bu durum, sultandan merhamet dilenir gibi yargıçlardan yorum dilenenlerin kafasına dank etmedi mi?

1982 Anayasası'nın bir hukuk devleti değil, bir yargıç devleti yarattığı hâlâ görülmedi mi?

TÜSİAD, Fatih Terim'in derslerine para harcayacağına mesela Sami Selçuk'tan saati 1 milyon dolara bile hukuk dersi alsa çok daha KÂRLI çıkacağını hâlâ akıl edemedi mi?

Ama tabii, TÜSİAD'ın derdi rant mı, kâr mı? Arada dağlar kadar fark var. Aradaki dağlar sislerin arasından artık görünmedi mi?

'Velev ki siyasi simge olsun' ek******. Doğrusu, hiçbir şey yoktur ki siyasi simge olmasın.

Bir tişört tasarladım kafamda. Üzerinde 'Bu tişört sİyasİ bİr sİmgedİr!' yazıyor. O kadar.

Hadi almayın da bu tişörle beni üniversiteye, göreyim nasıl kepaze oluyorsunuz.

Bu ilhamı bana türban verdi. Sağolsun.

Yapın, göreceksiniz çok satar.

Bu fikrin bana düşen gelir payını, Türkiye'de krematoryum açmak isteyenlerin davasına bağışlıyorum. (Üstelik siyasi bir emelim bile var.)

Birkaç genç kızın 'hicap'ı, memleketin krallarını ortalık yerde çırılçıplak, örtüsüz bıraktı.

Düşen takkeler bu hızla çoğalmaya devam ederse, ben bile, hani neredeyse Allah'ın hikmeti diyeceğim bu işe.

Türkiye'de üniveristenin kapısı var. Ardında üniversite yok.

Hukuk var. Ardında insan yok.

Bunu böyle, kör gözüm parmağına teşhir etmek bu kızlara nasip olduysa, kısmet onlaraymış.

Kimse gocunmasın, niyeti olmayanın kısmeti de olmuyor.

Üniversite az bir şey mi? İnsan az bir şey mi?

Varlıkla yokluğun arabulucusu, sen kimsin?

[alanyali]

güzel yaz?..

[sitem]

Şu tişört işi ciddi ciddi güzel bir protesto yöntemi olabilir.
Bast?r?p dağ?tmak laz?m herkese.
Rezilliklerinin ne boyuta ulaşt?ğ?n? görsünler.