+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 10

Konu: "Dinde Taviz Olmaz''

  1. #1
    Gayyur s. nuriye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    97

    Standart "Dinde Taviz Olmaz''

    KAPANDIĞI İÇİN ÜNİVERSİTEDEKİ GÖREVİNİ BIRAKAN PROF. ÜMİT MERİÇ:

    Hayrünnisa Hanım, böyle bir maskaralığa asla prim vermez. Oruç tutmaya niyet ediyorum. Ama susayınca da su içeceğim. Olur mu? Bir insan ya oruç tutar ya tutmaz, ya kapanır ya kapanmaz. Dinde taviz vermek olmaz, kim ne der diye!

    28 Ağustos günü, Türkiye için bir milat olacak. Buna milat demek ne kadar yerinde olur tartışılır gerçi, ama ilk kez bir türbanlı cumhurbaşkanı eşi karşılayacak konukları Çankaya Köşkü’nde... Kimine göre cumhurbaşkanlığı çelikten gömlek, ister eşi türbanlı olsun, ister açık, cumhurbaşkanı hep sistemi savunmak zorunda. Dolayısıyla türban sadece ayrıntı. Kimine göreyse türbanlı bir cumhurbaşkanı eşi, Türkiye’de müthiş bir toplumsal-kültürel değişimin sembolü... Öyle ya da böyle, Türkiye’nin gündemindeki en önemli sorun bu ve büyük olasılıkla yedi yıl boyunca da bu olacak.

    Kişisel tarihini benzer bir şekilde yaşamış, çok sevdiği mesleğini inançları için bir kenara itmiş, aynı zamanda sosyolog bir hanımla bu konuyu konuşmak, meseleyi anlamak açısından manidar olur diye düşündüm. Türkiye’de sosyolojiye yerli bir nefes vermiş, ünlü düşünür Cemil Meriç’in kızı Prof. Ümit Meriç’in evinin yolunu tuttum. Çankaya’nın türbanını konuşmak için...

    İntihar edecekti!

    30 yaşında, intihar etmeyi düşündüğü bir gecenin sabahı duyduğu ezan sesiyle ilk namazını kılan Prof. Meriç, hayatının derin karanlığından böyle çıkmış aydınlığa... Hemen beş vakit namaza başlamış, oruç tutmaya da... Onu her şeyin simsiyah göründüğü bir kimlik bunalımı içinden çekip çıkaran Allah’ın kulu olduğunu anlaması olmuş...

    Meriç’in hayatındaki ilk dönüm noktası bu... Bir diğeri ise sadece onu değil, hepimizi iliğimize kadar titreten Marmara Depremi... Bu kez, Allah’ın celalinin onda uyandırdığı ‘korkuyla karışık hürmet’ hayatını adadığı mesleğini bırakmasını getirmiş. Başka çaresi olmadığından... O gecenin sabahı kapanma kararı almış Meriç, artık profesörlük yapma şansının kalmadığını bile bile... Hemen vermiş istifasını İstanbul Üniversitesi’ne, girmiş tesettüre... Tesettür ruhunu daha da aydınlatmış, bir burukluk kalsa da öğrencilerinden kopmuş olmaktan... “Önce Allah’ın kuluyum, sonra hoca” diyor hâlâ...


    Baş örtüsü bir inanç meselesi akılla ilgisi yok!

    Kuran’da sizinki gibi kapanın deniyor mu?
    Deniyor. Buna hiç şüphe yok. Nur Suresi’nin 31’inci ayetini okursanız tam ifadesini görürsünüz. Bunun şakası yok. Başını örtmek Müslüman kadın için Allah’ın emridir. Bunlar tartışılacak konular değil. Uygularsınız ya da uygulamazsınız. Kuran-ı Kerim’in, Allah’ın bize peygamberimiz vasıtasıyla gönderdiği bir metin olduğuna inanıyor musunuz? Yanıtınız ‘evet’ ise mesele yok. Açıp bakarsınız... (Bir Kuran getirip, okuyor) ”İnanan kadınlara söyle... Cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar ve bunun için baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar...” Son derece açık.

    Burada türbanın tarifi yok ama...
    Türban demeyiniz çok yanlış. Baş örtüsü...

    Neden türban demek yanlış?
    Vakko’nun türbanı var. Boynu açıkta bırakıyor ve arkadan saçları içine topluyor... Türban o, benimkisi değil.

    Türkiye’de benim gibi pek çok kişinin türbandan anladığı ise sizinki gibi bir örtüş şekli. Bir de benim annemin örttüğü gibi, saçların gözüktüğü baş örtüsü var...
    Doğrusu o değil... İslamiyet dini yeni gelmedi. 14 yüz yıldır uygulanıyor. Baş örtüsü sadece islamiyette de yok. Allah’ın bütün kitaplarında var. Yahudilik’te de kadınların başını örtmesi var, Hıristiyanlık’ta da... Batılı bütün büyük ressamların eserlerinde Meryem Ana’nın başı örtülüdür. Dindarlığın bir alameti olarak baş örtüsü var. Gidin ayin zamanı Samatya’daki Sulu Manastır’a, kadınların başı hep örtülüdür.

    Bir tanım karmaşası var...
    Hayır, yok. Saçınızı ve boynunuzu tümüyle kapatacaksınız.

    İran’da da zorla baş örtme var, ona da fevkalade karşıyım

    İran’da Müslüman kadınların saçları gözüküyor. Yani saçının bir teli bile gözükmeyecek şekilde kapanmıyor onlar...
    Bir aslı vardır, bir de uygulaması... Saçın teli gözükmeyecek.

    Ama Kuran’da da böyle bir tarif yok...
    Saçınızın teli tabiri yok. Ama örteceksiniz.

    İranlı kadın dini vecibesini yerine getirmiş olmuyor mu peki?
    Onun kararını Cenab-ı Hakk verir. Ama onun da ilk soracağı sorunun bu olacağını hiç zannetmiyorum. Şuna da fevkalade karşıyım; İran’da da zorla baş örtme var.

    Peki ‘Neden örtünmedin?’ sorusu sonuncu sıralarda mıdır sizce?
    Hayır. Ama benim için, bir insanın başını örtmesinden sabah namazını vaktinde kılması daha önemlidir mesela. Benim kanaatim bu.

    Baş örtüsü bir simge mi?
    Baş örtüsünün simge olması ayıp bir şey değil. Miss Bush’un tayyör giymesi ne kadar tabii ise, Hayrünnisa Gül’ün de Müslüman olması hasebiyle başını örtmesi o kadar tabii bir şeydir. Bu şahsi bir tercihtir. Hiç kimsenin karışmaya hakkı yoktur.

    Aslında Hayrünnisa Gül’ün türbanının bu kadar tartışılıyor olmasının sebebi Abdullah Gül’ün siyasi geçmişi. Milli Görüş’le olan bağlantıları... Yoksa başka bir cumhurbaşkanı adayının türbanlı eşi için bu kadar konuşulmazdı...
    Bu tartışmalara giremem. Ama Çankaya’ya çıkıyor diye de türbanı modernleştirmek olmaz. Bu kimliksizleştirmektir. Hayrünnisa Hanım’ın da, bir Müslüman hanımefendi olarak böyle bir şey yapacağını asla düşünmem. Müslüman bir kadın başını bu şekilde örter.

    Hayrünnisa Gül, böyle olduğu için güzel ve makbul

    Yani türbanını modernleştirerek çıkmaz Çankaya’ya?
    Hayır. Hayrünnisa Gül, böyle olduğu için çok güzeldir, çok makbuldür. Kişiliklidir. İslamın güzelliğini temsile yetkindir. Ben böyle kalacağından da eminim.

    Türbanın modernleştirilmesi Çankaya’da bir takiyye midir?
    Hayır. Türbanın takiyyesi olmaz. Hayrünnisa Gül böyle bir şeye kesinlikle tenezzül etmez.

    Peki ya peruk?
    Peruk da, modernleştirme gibi maskaralıktan ibarettir. Bu konularda taviz olmaz. Ben oruç tutmaya niyet ediyorum ama susadığım zaman da su içeceğim. Olur mu? Eğer başınızı örtmeye ve Allah’ın bir emrini yerine getirmeye karar verdiyseniz bunu uygularsınız. Tek yargı merci Cenab-ı Hakk’tır. Siz de bir kul olarak bu kararı bütünüyle uygularsınız. Dinde taviz olmaz, kim ne der olmaz!

    O zaman perukla üniversiteye gitmeye de karşısınız...
    Ben üniversiteden, eğitim görürken ayrılmadım. Profesörlükten ayrıldım, baş örtüsü nedeniyle. Ben mesleğimi terk ettim. Evet emeklilik maaşımı aldım. Ekonomik bir sorunum olmadı. Ama kim benim üniversitede öğrencilerime yeni öğrendiğim şeyleri anlatırken duyduğum lezzeti elimden alma hakkına sahip olabilir? Ben çok sevdiğim mesleğimi terk ettim. Çünkü kapanma kararı aldım. Allah’a bir söz verdim. Ben önce bir kulum, sonra profesörüm. Önce kul olduğum için profesörlüğü terk ettim. Profesörlük benim dünyevi mevkimdir, kulluk ise ezeli! Profesörlüğüm bu dünyada bitecektir. Ama kulluğum son nefesimi verdiğim andan sonra da devam edecektir.

    Eğer serbest olursa baş örtüsü daha az takılır diyebiliriz

    Ama bir dönem başı örtülü öğrencilerinize ‘Gerekirse başınızı açabilirsiniz’ demiştiniz...
    9 Kasım 1998’di... Fakültenin önüne geldim. Baktım bir sürü polis, başı örtülü öğrencilerin etrafını sarmış, içeri sokmuyor... Kızlardan biri, ’Hocam bizi içeri almıyorlar’ dedi. Düşünün ben hocayım, o talebe. Ben onun annesi gibiyim. Hangi anne çocuğunun mağdur olmasını ister. “Bakın çocuklar” dedim, “Başınızı Allah’ın emri olduğu için örtüyorsunuz. Ama Allah’ın bir başka emri daha var. O da, beşikten mezara kadar ilim tahsilinin farz olduğu. Cenab-ı Hakk, bize hep ‘Niçin aklınızı kullanmıyorsunuz?’ diye hitap eder. Akıl da ilimle gelişir. Siz de ilim için buraya geliyorsunuz. O zaman bu iki farzdan birini tercih etmeniz lazım. Ama bu kararın sorumluluğunu ben üzerime alamam.” Şunu söyleyeyim, bu kadar insanın haklarına aykırı bir karara karşı Allah’ın bir emrini yerine getirerek üniversiteye gitmemeleri bence çok şahsiyetli bir duruştur. Allah’ın emirlerini kulların emirlerine tercih etmektir. Dolayısıyla tebriğe şayan bir tavırdır.

    Profesörlüğü değil, Allah’ın kulu olmayı tercih ettim

    Türbanın da modası var mı?
    Yok. Ama kimisi içine bant takıyor, kimisi takmıyor. Benim alın şeklim takmayı gerektiriyor. Bazıları kare eşarp kullanıyor, ben dikdörtgen eşarp kullanıyorum. Bu herkesin kendi şahsi tercihi. Mesela ben çok renkli eşarp kullanıyorum. Allah güzeldir ve güzeli sever. Müslüman olmak demek pejmurdelik, sıradanlık demek değildir ki! Tam tersine Allah’ın izzetini en güzel şekilde temsil etmektir. Bir müslümanın son derece şık, bakımlı olması gerekir. Tabii, israfa kaçmadan... Mesela benim dolabım çok zengin değildir. Eğer yeni bir şey alırsam, kullanmadığımı hemen başkasına veririm. Ama kızımın dolabı öyle değil. Bakmaya utanıyorum. ’Hazal bunun hesabını nasıl vereceğiz?’ diyorum. 60-70 tane bluzu var. Müslüman’ın en hayırlısı ortada, vasat olanıdır. Yani hem şık, temiz, bakımlı olacaksınız, hem de müsrif olmayacaksınız. Benim dolabımda on taneden fazla elbisem yoktur. Çünkü fazlasına hakkım yok... Bazı şeylerin zekatını verememek korkusuna kapılıyorum. Mesela, yeni ev alacağım inşallah. Harem’de bir eve gittim. Kınalı’dan Dolmabahçe Sarayı’na kadar İstanbul ayaklarınızın altında. Baktım ve gözlerimi önüme eğdim. Dedim ki, ’Ben param yetse de bunu istemem.’ Ben bu güzelliğin zekatını veremem çünkü. Benim oraya her gün 40 misafir çağırmam lazım. Bunu başkalarıyla paylaşmam lazım. Bazı şeyler para meselesi de değil. İnsanlarla mutlaka paylaşmak mecburiyetindesiniz.

    Cip kullanan baş örtülü kadınlar beni çok rahatsız ediyor

    Sadece baş örterek Müslüman olunmuyor değil mi?
    Çok hassas, çok zor bir şey Müslüman olmak. Ben MÜSİAD’ın Yüksek İstişare Heyeti’ndeydim. Orada bir konuşma yaptım ve dedim ki, “Beni en çok rahatsız eden, cip direksiyonundaki başı örtülü hanımlar.” Niye dediler? “Bir Müslüman’ın bu kadar aç insanın olduğu, kadınların bir ay iğne oyası yapıp 60 milyon kazandığı bir ülkede, bilmem kaç milyarlık cipin tepesinde dolaşmaya hakkı yok... Bir insan olarak muhakkak bir araba alınabilir. Ama bir cip? Bir Müslüman’ın cipe yatıracak parası olmamalı. Parası o kadar çoksa, gitsin İstanbul’un fakir semtlerine, ara sokaklarda dolaşsın, bakkallardaki o ekmek borçları nedeniyle kabarmış olan hesapları ödesin” dedim. Ve emin olun, bunu duyan çok zengin bir işadamının hanımı, cipini satmış ve bakkal, bakkal dolaşıp yoksulların hesaplarını kapatmış. Müslümanlık bu kardeşim! Yani, “Vakko eşarp mı alayım, yoksa Versace mi?” tartışması değil.



    Babasının gören gözü oldu

    Annesi kendi deyimiyle Çalıkuşları’ndan biri... Yani Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayatını Anadolu’yu eğitmeye adamış idealist Türk kadınlarından... Tarih-coğrafya öğretmeni Fevziye Hanım... Babası, bu topraklardan beslenmiş, Türkiye’yi kendi dinamikleriyle anlamaya çalışan bir düşünür... Sosyolog Cemil Meriç... 38 yaşında gözlerini kaybetmiş, ama sonra daha da iyi görmeye başlamış. Çünkü sosyoloji sadece okuduğunuz teorilerle hayatı anlamak değil, halkın gönül gözüyle de görebilmeyi gerektirir... Cemil Meriç, gönül gözüyle görmüş, kızı onun gören gözü olmuş... Ümit Meriç gazeteleri, kitapları okumuş, o dinlemiş... Sonra o söylemiş, kızı yazmış... “Bu Ülke”, “Bir Dünyanın Eşiğinde”, “Jurnal”, “Mağaradakiler” ve daha pek çok eser böyle ortaya çıkmış...

    Gardırop Müslümanlığı icat ettik

    Keşke bütün Müslüman hanımlar sizin gibi düşünse...
    Maalesef hep şekil... Gardırop Atatürkçülüğü gibi, gardırop Müslümanlığı icat ettik. Nasıl ki, Atatürkçülüğü kıyafete indirgeyen bir Atatürkçü kesim varsa, İslamiyeti de kıyafet üzerinden tartışan bir islami kesim var. Bizim bu şekilleri kırıp ruha nüfuz etmemiz lazım. Allah’ın kulu olduğumuzu, ölümlü olduğumuzu idrak etmemiz, bütün mahlûkata şevkat, sevgi ve saygı duymamız lazım. Bakın kainatı da ne kadar kötü kullandık. Biz bu dünyaya layık olamadık. Şu susuzluk bize verilen ceza değil mi? Hangi dünyevi sistem global ısınmanın sonunu getirebilecek?

    Göle, sosyolojinin imparatoriçesi

    Nilüfer Göle, ’Türban banalleşecek diye bekliyorum“ diyor. Katılıyor musunuz?
    Bu Nilüfer Göle’nin bakış açısı. Kendisini çok da severim, sayarım. Dünya sosyoloji imparatoriçesi diye, ’Dualar ve Aminler’ kitabımı imzalayıp gönderdim. Ama o reelden bahsediyor ve bir sosyoloğun söyleyeceği şeyleri söylüyor. Bense idealden bahsediyorum. Ben o aşamaları geçtim. Sosyoloji profesörlüğünü geçmişte bıraktım. Şu anda bütün meselelere Allah’ın kulu olarak bakıyorum. Dolayısıyla sosyolojik bakış açısı bana çok basit, çok kısır, çok dünyevi geliyor.

    Peki türban serbest olursa daha az takılır diyebilir miyiz?
    Diyebiliriz. Belki sıhhatli olanı da odur. Takan herkes kendi karar verdiği için takar. Ve daha da ciddiyetle takar. Çünkü bu bir iddiadır. ‘Ben yalan söylemem, ben zina yapmam, ben hırsızlık yapmam, ben fakirlere yardım ederim’ demektir.

    Kızımın başı açık ama ört diyemem

    Ümit Meriç, “Başı açık diye hiç kimseyi yargılayamam. Herkes takdiri neyse öyle yaşar” diyor ve ekliyor: “18 yaşındaki kızım Hazal’ın da başı açık. Bu zamana kadar ört demedim. Demem de... Kimse bana ‘başını ört’ demedi. Bu kararı kendim aldım. Çünkü bu karar kul ile Allah arasında. Bizzat insanın kendisi tarafından alınmalı.”
    Aşk bizi terbiye ederdi. Ne oldu da, biz aşkı nefsimizi terbiye eden bir basamak olmaktan çıkardık. "

  2. #2
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Alıntı s. nuriye Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    Kızımın başı açık ama ört diyemem

    Ümit Meriç, “Başı açık diye hiç kimseyi yargılayamam. Herkes takdiri neyse öyle yaşar” diyor ve ekliyor: “18 yaşındaki kızım Hazal’ın da başı açık. Bu zamana kadar ört demedim. Demem de... Kimse bana ‘başını ört’ demedi. Bu kararı kendim aldım. Çünkü bu karar kul ile Allah arasında. Bizzat insanın kendisi tarafından alınmalı.”
    Herşey de öyledir. Şartlarına uygun ve aksul amel yapmayacak tebliğler bizden, cüz-i iradeyi kullanıp kulluğu tercih etmek kuldan..Din bir imtihandır.Akla kapı açılır . İrade elden alınmaz...

  3. #3
    Gayyur Re$ha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2007
    Bulunduğu yer
    ist ank
    Mesajlar
    118

    Standart

    Alıntı acizizfakiriz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Herşey de öyledir. Şartlarına uygun ve aksul amel yapmayacak tebliğler bizden, cüz-i iradeyi kullanıp kulluğu tercih etmek kuldan..Din bir imtihandır.Akla kapı açılır . İrade elden alınmaz...

    Abi bence küçüklükten itibaren islami giyime alıştırılması gerekiyordu ama Ümit meriç 30 yaşında doğru yolu bulmuş biri acaba o zaman kızı kaç yaşındaydı.. Eğer çok küçükse müdahale etmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
    sevmek çay gibidir, sevilmekse şeker
    şakird dediğin çayı şekersiz de içer

  4. #4
    Gayyur MESS - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    ISTANBUL - TÜRKİYE
    Yaş
    51
    Mesajlar
    94

    Standart

    ALINTI:
    ---------

    Cip kullanan baş örtülü kadınlar beni çok rahatsız ediyor

    Sadece baş örterek Müslüman olunmuyor değil mi?
    Çok hassas, çok zor bir şey Müslüman olmak. Ben MÜSİAD’ın Yüksek İstişare Heyeti’ndeydim. Orada bir konuşma yaptım ve dedim ki, “Beni en çok rahatsız eden, cip direksiyonundaki başı örtülü hanımlar.” Niye dediler? “Bir Müslüman’ın bu kadar aç insanın olduğu, kadınların bir ay iğne oyası yapıp 60 milyon kazandığı bir ülkede, bilmem kaç milyarlık cipin tepesinde dolaşmaya hakkı yok... Bir insan olarak muhakkak bir araba alınabilir. Ama bir cip? Bir Müslüman’ın cipe yatıracak parası olmamalı. Parası o kadar çoksa, gitsin İstanbul’un fakir semtlerine, ara sokaklarda dolaşsın, bakkallardaki o ekmek borçları nedeniyle kabarmış olan hesapları ödesin” dedim. Ve emin olun, bunu duyan çok zengin bir işadamının hanımı, cipini satmış ve bakkal, bakkal dolaşıp yoksulların hesaplarını kapatmış. Müslümanlık bu kardeşim! Yani, “Vakko eşarp mı alayım, yoksa Versace mi?” tartışması değil.

    YAZININ geneli okunmaya değer güzel ancak yukardakı alıntı
    yapılan kısma katılmam mümkün değil...

    Cipe binen bir insanın fakir fukaraya yardım yapmadıgı ne
    malum ? Bence bu bir ölçü olamaz. İslam dininde yada sünnette
    buna muhalif bir şey varsa o zaman amenna itirazımız yok.

    Ama aksi durumda cipe binipde zekatını verende fakir fukaraya
    gözetleyende vardır mutlaka. Yada en kötü ihtimalle o cipe
    binebilecek parayı belkide sahibi oldugu şirketten kazanmıştır.
    Bu şirketinde de mutlaka bir sürü insan çalışıp çoluk çocuguna
    ekmek götürüyordur...

    Olamaz mı ? Toplumda başı açık olan insan cipe biniyorsa
    başı kapalı olanda biner. Söz yine dolandı geldi: Eşi açık olan
    biri Cumhurbaşkanı olabiliyorsa, eşi kapalı olanda olur

    Beni esas rahatsız eden ( bayan kardeşler kızmasın ama )
    bayanların toplum içinde arac kullanması özellıkle Istanbul
    gibi büyükşehirlerde

    Markette tekerlekli araba kullanmaya benzemıyor bu



    DAVASI OLMAYAN ADAM

    ADAM DEĞİLDİR


  5. #5
    Gayyur s. nuriye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    97

    Standart

    Beni esas rahatsız eden ( bayan kardeşler kızmasın ama )
    bayanların toplum içinde arac kullanması özellıkle Istanbul
    gibi büyükşehirlerde

    Markette tekerlekli araba kullanmaya benzemıyor bu
    İşte tipik erkek mantığı..!! Ya abi siz bu kadınların trafikte ne kötülüğünü gördünüz,kadınlar son derece dikkatli araba kullanıyo bence. bütün kazaların sebebi erkeler hala kadınları suçluyorsunuz...
    Aşk bizi terbiye ederdi. Ne oldu da, biz aşkı nefsimizi terbiye eden bir basamak olmaktan çıkardık. "

  6. #6
    Gayyur MESS - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    ISTANBUL - TÜRKİYE
    Yaş
    51
    Mesajlar
    94

    Standart

    Alıntı s. nuriye Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    İşte tipik erkek mantığı..!! Ya abi siz bu kadınların trafikte ne kötülüğünü gördünüz,kadınlar son derece dikkatli araba kullanıyo bence. bütün kazaların sebebi erkeler hala kadınları suçluyorsunuz...
    Arkadasım senden özür dilerim. Lütfen kızma ama sana bir kaç misal vereceğim.
    Ben mesleğim gereği her gün yollardayım. İlk önce onu belirteyim. Her gün
    havalımanı ıle turistik oteller arasında sürekli gidip geliyorum.

    Geçenlerde olan bır olayı anlatayım. 1-2 hafta kadar oldu. E-5 den
    Sultanahmet tarafına gıdıyorduk. Kocaman halk otobüsü. Arkadan bır bayan
    geldi ve tam bizim önümüzden kırıp saga dönmek istedi. Söför hemen fren
    yaptı. Eger fren yapmasaydı bayan arabasıyla bırlıkte otobüsün altına girecekti.

    Bayanın normalde hızını kesip arkamızdan sag yola girmesı lazımdı. Trafik
    kurallarına göre doğru olanda buydu. Bir aracı soldan sollayıp hemen önünden
    saga dönerseniz kazaya sebebıyet verirsiniz.

    Böyle bir durumda 100 tane bay söför bu hatayı yapmaz

    İşin daha ilginç durumu: Bayan, otobüs söförünü suçlu çıkardı ve LAN lı
    konusmaya başladı

    Yinede bayan kardeşleri kırdıysam özür dilerim. Kimseyı rencıde etmek
    değildi niyetim, hakkınız helal edin...



    DAVASI OLMAYAN ADAM

    ADAM DEĞİLDİR


  7. 28.08.07 16:28


  8. #7
    Ehil Üye tevhid - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    .....
    Mesajlar
    1.097

    Standart

    abi tmm bi yerde hakl?s?n düşünücede anne evlad?ndan sorumludur madem kendisi inanm?ş örtünmüş k?z?n? kars?s?na al?p konuşmas? laz?m bence 18 yas?na kaadr hiç mi denmez yani örtün diye.. ona diyen olmam?s o yuzden bu kadar gec kalm?ş belki de ne olursa bi annenin dini konularda evlad?n? uyarmas? laz?m.. sonra hidayeti verip vermemk tabiki Cenab? hakk?n işidir ama önce ebeynlerin görevlerini yapmas? gerektiğine inan?yorum..

    Sus gönlüm!.


    Bir elif miktari sus.Az kaldi bahara

    Sus gönlüm!.

    Sebepler var edilinceye kadar.Bahaneler olusuncaya,birbirimizin

    nasibi oluncaya kadar sus...


  9. #8
    Ehil Üye tevhid - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Bulunduğu yer
    .....
    Mesajlar
    1.097

    Standart

    Mesela ben çok renkli eşarp kullan?yorum. Allah güzeldir ve güzeli sever. Müslüman olmak demek pejmurdelik, s?radanl?k demek değildir ki! Tam tersine Allah’?n izzetini en güzel şekilde temsil etmektir. Bir müslüman?n son derece ş?k, bak?ml? olmas? gerekir.


    bi de buraya tak?ld?m ben..müslüman dediğin tmm s?k olur pejmürde gezmez ortal?kta ama testtürün amac? da zinetleri setretmektir. son derece s?k olup gökkusag? gibi esarplar örtüp ben burday?m ben müslüman?m demenn de bi manas? yok bence..hem cip kullanan bayanlar? tasvip etmediğini sölemiş MESS abiye kat?l?yorum ne belli onun zekat?n? vermediği?? kimse bilemezki bunu hem yukardaki mant?ga göre cip de kullan?p müslümanl?ga(!) yak?s?r sekilde son derece s?k gözükmesi laz?m o halde..bilmiorum kendi içinde çelişen bi yaz? gibi geldi bana..

    Sus gönlüm!.


    Bir elif miktari sus.Az kaldi bahara

    Sus gönlüm!.

    Sebepler var edilinceye kadar.Bahaneler olusuncaya,birbirimizin

    nasibi oluncaya kadar sus...


  10. #9
    Ehil Üye Müellif-e - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Zindan-ı dünya'da bir garib yolcu
    Mesajlar
    4.073

    Standart

    Ümit Meriç Bediüzzaman Hazretlerine karş? son derece hürmetkar bir baban?n k?z?d?r.Öyle bir insan?n bu yaştan ve de öyle bir mevkiyi elde ettikten sonra Alah'?n kulu olmay? tercih ederek bir çok güzel hasletlerin sahibi olarak Yabanc? ülkelerde de ?slam? tebliğ etmesi takdire şayand?r zann?mca! Şu an bir çok ailenin yeni yetişen k?zlar? tesettürlü değil ki!..O bulun duğu makam? terk ederek inanc?n? yaşamaya gayret gösterirken ,inanc?n? yaşayan aileler ise k?zlar?n?n yüksek mevkilere ç?kabilmesi için farz olan başörtüsünden taviz verdiriyorlar.Hem Atalar?m?z?n bir sözü var bir insan?n baş?ndan ise sonu güzel olsun.

  11. #10
    Vefakar Üye Özgürlük - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    denizli
    Mesajlar
    427

    Standart

    teşekkür ederim kardeşim ibret verici bir konuyu bizimle paylaştığınız için..

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Yalnızca "La İlahe İllallah" Demek Yeterli midir? "Muhammedür Resulullah" Demeden?
    By ZÜMRÜT in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 25.04.17, 14:15
  2. "Ene" ve "Zerre"den İbaret Bir "Elif" Bir "Nokta"dır.
    By Ene-Zerre in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 29
    Son Mesaj: 21.04.17, 21:29
  3. Hayatıyla bir "Elif" yazar, "Vav" vuslatıyla yürür, yüreği "Hu" okur..
    By gamze-i_dilruzum in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21.04.17, 21:28
  4. Dinde harec yoktur. (Dinde zorluk, sıkıntı yoktur.)
    By fanidünya... in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.02.14, 09:26

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0