+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 12

Konu: "Türkiye'nin En Büyük Sorunu Hürriyet Gazetesi'dir"

  1. #1
    Vefakar Üye zahid - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Bulunduğu yer
    lüleburgaz
    Yaş
    41
    Mesajlar
    329

    Standart "Türkiye'nin En Büyük Sorunu Hürriyet Gazetesi'dir"

    Bugün yazarı Nuh Gönültaş, "Türkiye'nin en büyük sorunu Hürriyet Gazetesi'dir" görüşünde ısrarlı. Bu görüşünü daha önce de kaleme alan Gönültaş, bugün bir kez daha tekrarladı ve gerekçelerini şöyle açıkladı:




    Daha önce bir kere daha yazdım. Şimdi gene yazıyorum: Türkiye'nin en büyük sorunu Hürriyet Gazetesi'dir. Başbakan kendilerine çıkıştı ya, hemen tehdit başladı: "Suud Kralı'nın hediyeleri neydi, nerede" vs.

    Yazarlarından birisi aynı gün "Nerede Kralın hediyeleri" diye sorarken, öteki "Cumhurbaşkanı açıklayacak, büyük ihtimalle kayıtlıdır" diye yazıyor.Arkasından bir şey çıkmayacağı belli olduğu için mi acaba böyle ikircikli davranılıyor? Bu mu elinizde hükümete ve Cumhurbaşkanına karşı kullanacağınız koz. Grubun hiç de radikal olmayan Radikal'i hemen de "Namaz kılınan okul" manşeti atmış. Bir tek imam eksikmiş. Öğrenciler ders öncesi beraber namaz kılıyorlarmış.

    Yok yok, içtikleri şaraptan bunların kimyası bozulmamış da başbakan kimyası bozulmuş! Beş yılda 10 kat büyüyenlerin bünyesi sağlam oluyor da Başbakan'ın kimyası bozuluyor. Tabii sağlıklı büyüme değil bu, obezite...
    Obezlik. Sizin zamanınızda beş yılda 10 kat büyüdüler, yoldan çekilin, engel olmayın, 2. beş yılda 20 kat daha büyüsünler. Kendilerini birinci güç görüp, ülkede hükümetler devirip, hükümetler kurdursunlar. Hoşlanmadıkları bakanı azlettirsinler. Her zaman her yerde kendileri 1. sınıf olsun, diğerleri mümkünse hiç olmasın. "Kirli Gazetecilik" başlığına niçin kızıyorsunuz ki. Hani "Vakit Gazetesi yazdıkça siz zengin oluyordunuz". Bu söz size ait değil mi? Peki şimdi niye savunmaya geçiyorsunuz ki!

    1948 yılında "Hürriyet" adıyla yayın hayatına atılan bu gazete bazen aba altından sopa göstererek, bazense alenen her türlü hürriyetin karşısında karşısında durmaktadır. Özgürlük satan gazetemizin amiral gemisi kaptanı da demokrasi istiyormuş gibi yaparak totaliter olanı savunmakta, modernite yanlısıymış gibi görünerek statükoculuğun en babasını yapmaktadır. Herkesi eleştirirken, kendisini eleştirilmez sanmakta, eleştirdiği insanları "Niye eleştiriye katlanamıyorsunuz" diyerek sigaya çekerken, kendisini eleştirenleri yok etmeye çalışmaktadır.

    Bu ikircikli, güvensiz, nabza göre şerbet veren, durumu kurtarmaya yönelik, her devrin adamı tavrını ne yazık ki bütün gazeteye yaymayı başarabilmiştir. Gazetesindeki çok renkliliği öldürmüştür. Buradaki çok renklilik olsa olsa "haki"nin varyasyonları olabilir ki buna da tek tonda kakofoni denebilir. Çünkü baktığınızda aslında bütün köşecileri aynı köşeyi dönmektedir. Bu anlamda büyük bir tek seslilik olduğunu söylemek mümkündür. Gazetesinde "Neden bir tane bile başörtülü çalışanı olmadığını" açıklayamaz mesela.

    "Hürriyet Türkiye'dir" falan diye reklâmlarda attırmak elbette basit bir göz boyacılığından başka bir şey değildir. Kendisini Medya Partisinin değişmez lideri olduğuna o kadar inandırmıştır ki, iktidar mücadelesinde "eleştirileri hazmedememekle suçladığı" Başbakan'la aynı safta durduğunun farkına varamamaktadır. Tıpkı 40 yıldır koltuğunu bırakmayan bazı küçük sendika liderleri gibi yayın yönetmenliği koltuğuna sıkı sıkıya yapışmıştır. Neredeyse gazetesiyle aynı yaşta olduğu için belki de Hürriyet'i tek yumurta ikizi sanmaktadır. Belki bu yüzden hem Hürriyet'in hem de kendisinin sonsuza kadar yaşayacağını, kurdukları menfaat düzeninin de ilelebet yaşayacağını düşünmektedir. ...

    Ve nokta: Hürriyet işte bu yüzden, bu soğuk savaş döneminde kalmış anlayış ve onu bu şekilde yöneten yayın yönetmeni yüzünden Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu durum bir gün yayın grubu sahibinin de canını acıttığında kendisine yol verilecektir. Bugün mağdur ettiği yüz binlerce insan için vicdanında hiç gözyaşı dökmeyen Medya Partisi Lideri, belki o zaman Emin Çölaşan gibi anılarını yazıp timsah gözyaşları dökecektir.

    ngonultas@bugun.com.tr

    (Bugün)
    Yol vardır; it izi gibi,yol vardır;arkadan gelenler "şehrah"der gider..

  2. #2
    Ehil Üye osmanoğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Uşak
    Mesajlar
    1.856

    Standart

    Sayın Gönültaş'ı bütün samimiyetimle alkışlıyorum. Yazıyı okudum; ama aslında okumaya bile gerek yok. O başlık var ya, ellerimiz patlayana kadar alkışlasak yeridir!.
    "Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz." Âl-i İmrân Sûresi: 3:53.

  3. #3
    Vefakar Üye sitem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    306

    Standart




    Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet!

    HASAN KARAKAYA

    Merhum Nasreddin Hoca "damdan düştüğü" zaman; yak?nlar?, "hemen bir hekim çağ?ral?m" demiş... "Hay?r" demiş merhum Hoca; "Bana hekim değil, damdan düşen birini çağ?r?n!"...

    Niye "hekim" değil de "damdan düşen biri"ni istemiş Hoca?.. Zira, "çektiği s?k?nt?lar?" ve "yaşad?ğ? ac?lar?" en iyi bilecek olan, "damdan düşen biri"dir!.. Evet, çağr?lacak kişi "yaşayan biri" olmal?d?r ki, merhum Nasreddin Hoca'n?n "ac? içinde k?vranmas?"n?n sebeplerini anlayabilsin, bir "tavsiye"de bulunabilsin, bir "çare" söyleyebilsin.

    Yaz?ya bu hikaye ile girdim ki, "yaz?n?n başl?ğ?" ile neyi kasdettiğim daha iyi anlaş?ls?n... Öncelikle söyleyeyim, yaz?n?n başl?ğ? bana ait değil... Yani, "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazlar?" ifadesi, benim buluşum değil.. Bu başl?k, 19 Ocak 2008 tarihli Radikal'deki Perihan Mağden'in yaz?s?ndan al?nm?şt?r...

    Niye Perihan Mağden?.. Çünkü Perihan Mağden, herhangi biri değildir... Bu yaz? "herhangi bir gazetede" yay?nlanm?ş değildir... Bu yaz?; "Bir Ayd?n Doğan gazetesi olan Radikal"de yay?nlanm?şt?r... Yani, Perihan Mağden, "içeriden biri"dir!.. Yani, "bilen biri"dir!.. Evet, Perihan Mağden, "Ayd?n Doğan Grubu'nda çal?şan biri"dir!..
    Dolay?s?yla, Hürriyet'i, "en iyi bilenlerden biri"dir!..
    ?şte bu yüzden, "içe dair" sarfettiği bir söz, herkes için "son derece önemli"dir!..

    D?NK C?NAYET? VE HÜRR?YET!

    Ne diyor Perihan Mağden?.. "Damdan düşen biri" olarak, "ac? içinde k?vranan biri" olarak diyor ki;

    "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazlar?!"

    Sadece bu kadar m??..
    Bu söz, "öylesine" sarfedilmiş bir söz mü?..

    Yani, Hürriyet, nas?l bir "hedef yarat?yor" ve nas?l bir "hedef gösteriyor" ki, böyle bir suçlamaya maruz kal?yor?.

    Perihan Mağden, boşa kürek sallamad?ğ?n? şu ifadelerle ortaya koyuyor:

    "Ermeni Soyk?r?m? 'sözde'dir. Tersini söyleyen hedeftir. Bu millet Soy'a k?ymaz. Boy'a k?yar. Bak?n Dink Cinayeti... Sözde Hrant'?n öldürülmesi, geride kalan bir-iki avuç şah?sa, onlar neyse art?k; tan?m için kullan?lan her kelime bir aşağ?lamaya/hakarete dönüştürülüyor.
    Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazlar? taraf?ndan, "Hayat?n?z pamuk ipliğine bağl?" mesaj?n? da vermiştir."

    Herhalde anlad?n?z... Perihan Mağden, "biraz kapal?" olarak ifade etse de, "Hrant Dink'in Hürriyet taraf?ndan hedef gösterildiğini" iddia ediyor!..

    Yani, Hürriyetçiler, önce "hedef yarat?yor"(!)lar,
    Sonra da "hedef gösteriyor"lar!..
    Ondan sonra?..

    Ondan sonra, iş "tetikçi"lere, iş "kurşun"lara kal?yor!..

    ELE VER?R TALKINI, KEND? YUTAR SALKIMI!

    Lütfen dikkat!.. Bunu yazan, bir "Radikal yazar?"d?r!..
    Radikal de; "bir Ayd?n Doğan gazetesi"dir!..

    Düşünebiliyor musunuz; Ayd?n Doğan'?n gazetelerinden biri, bir başka Ayd?n Doğan gazetesini, evet Hürriyet'i, "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" olmakla suçluyor!..
    Ne entreresand?r ki;

    O gazete, yani Hürriyet, "ele verir talk?n?, kendi yutar salk?m?" misali, gazetem Vakit'e üç gündür "sürmanşet"lerden sald?r?yor!.. Bizim, "din istismarc?s?" olduğumuzu, "hedef gösterdiğimizi" filân iddia ediyorlar!..

    Dedik ya;
    "Ele veriyorlar talk?n?, kendileri yutuyor salk?m?!"

    "Porno yay?n yapmaktan sab?kal?" bir patronun, "tescilli pornocu" olarak kay?tlara geçen birinin, kalk?p da, bize "ahlâk dersi" vermesinin değerlendirmesini sizlerin takdirine b?rak?yorum!..

    Bak?n, Hürriyet'in, bir "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" gibi faaliyet gösterdiğini söyleyen "biz" değiliz...

    Bunu söyleyen "kendi içlerinden biri!"

    Ne yani; Hürriyet'in "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" olduğunu "d?ştan" biri olarak “biz” mi daha iyi biliriz, yoksa "içeriden biri" mi?.. Elbette "içeriden biri" olarak Perihan Mağden daha iyi bilir!..

    BUNLAR, ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN ESER?!

    Zaten, "çok iyi biliyor" olmal? ki; 17 Ocak 2008 tarihli ve Ertuğrul Özkök'ü hedef alan "Şövalye" başl?kl? yaz?s?nda da şunlar? yazm?ş:

    "Hrant Dink'in öldürülmesinde dahi, Amiral Bilmemnesi olduğu gazetenin manşetleriyle/köpürtmeleriyle/hedef işaretlemeleriyle dahli var. (Yazd?m defalarca)
    Orhan Pamuk Düşmanl?ğ?/Hedef Olmas? nerdeyse tamamen senin eserin.
    En kötü milliyetçiliğin (iyisi de olmaz, o ayr?) bizatihi kabartma tozu sensin.
    Kraldan çok kralc?, Askeriye'den daha Askeriyecisin.

    Türkiye'de yanl?ş giden bir sürü şey, ayağ?m?za/ruhumuza dolanan bir sürü alg? bozukluğu, bizzat senin eserin... Seninle: Özkök, ilgili kanaatlerim, okuduğundan da feci! Şimdi kalk?p Kutsal Eş'in kutsall?ğ? benden sorulur numaralar?na yatma. Gülünç olma."

    Görüyor musunuz;

    Yine "Hrant Dink'in öldürülmesi", yine Hürriyet ve yine "hedef gösterme" suçlamas?!..
    Bu defa, çok daha aç?k yaz?yor Perihan Mağden!..

    "Hrant Dink'in öldürülmesi"nde ve "Orhan Pamuk'un hedef olmas?"nda, "Hürriyet'in manşetleri"nin, "Hürriyet'in köpürtmeleri"nin, "Hürriyet'in hedef işaretlemeleri"nin dahli olduğunu yaz?yor!.

    Nerede yaz?yor bunlar??..
    Radikal gazetesinde!..
    Unutmay?n; Radikal t?pk? Hürriyet gibi;
    "Ayd?n Doğan gazeteleri"nden biridir!..

    ?şte böyle bir gazetede, sadece Hürriyet'i değil, Hürriyet'in Genel Yay?n Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ü de hedef al?yor ve diyor ki;

    "Kraldan çok kralc?"s?n!..
    "Askeriye'den daha Askeriyeci"sin!.
    Türkiye'de "yanl?ş" giden her şey "senin eserin!"
    "Sen, bir Statüko Yağc?s?"s?n!..
    "Alâmet-i farikan, sağ gösterip, sol vurmak"t?r!..
    "Her nevi hakiki demokratlar?n düşman?s?n!.."

    Daha nice suçlama!..

    ?zninizle, yeniden hat?rlatay?m:

    Bunlar? yazan han?m; "içeriden biri"dir!.. "Bilen biri"dir!.. "Yaşayan biri"dir!..

    Dolay?s?yla, yukar?dan beri aktard?ğ?m s?fatlar?n, "damdan düşen biri"ne ait olduğunu lütfen gözden ?rak tutmay?n!..

    BU, HEDEF GÖSTERME DEĞ?L M??

    Sizler, Perihan Mağden'in, Hürriyet ve Ertuğrul Özkök için yazd?klar?n? düşünmeye devam ederken, ben, gazetem Vakit'e s?vanmak istenen bir çamuru, "aidiyeti cihetiyle" sahiplerine iade etmek istiyorum.

    Efendim; malûmlar?n?z olduğu üzre, "derin ve karanl?k eller" taraf?ndan işlenen/işletilen "Dan?ştay Cinayeti" dolay?s?yla gazetem Vakit; ağ?r eleştirilere, yoğun sald?r?lara maruz kald?...

    "Hedef göstermekle" suçland?k..

    Uzun uzad?ya yazmak yerine, sadece şu kadar?n? söyleyeyim:

    "Çiğ yemedik ki, karn?m?z ağr?s?n!"
    "Yaram?z yok ki, gocunal?m!"

    O cinayetin "hangi mihraklar" taraf?ndan işlendiği/işletildiği; san?yorum, dünkü "derin gözalt?lar"?n ard?ndan daha net olarak ç?kacakt?r ortaya!..

    "Vakit'in bu taraklarda bezinin olmad?ğ?" ve "kimlerin, nas?l bir yap?lanma içinde" olduklar? bir defa daha ortaya ç?kacakt?r...

    Evet, "Dan?ştay sald?r?s?"nda Vakit'in hiçbir dahli olmad?ğ? görülecektir!..

    Ama Hürriyet'in "hedef yaratt?ğ?(!)" veya "hedef gösterdiği" tek olay, Perihan Mağden'in sözünü ettiği, öldürülen Hrant Dink veya Orhan Pamuk değildir!..

    Hürriyet, "?şte olay savc?" diyerek, 7 Mart 2006 tarihinde Van Cumhuriyet Savc?s? Ferhat Sar?kaya'y? da hedef göstermiştir!..

    Ki, o savc?; evet "can?ndan" olmam?şt?r!.. Ama, "görevinden" olmuştur!.. "?stikbalinden" olmuştur!..

    Bugün, "işsiz-güçsüz, s?radan bir insan"d?r!..

    Onun "açl?ğa mahkûm" olmas?nda "Hürriyet'in kendisini hedef almas?"n?n hiç mi rolü yoktur?..

    Durumu, kamuoyunun takdirine b?rak?yorum!..

    ŞEVKET KAZAN'A B?R Ç?FT SÖZ

    Bu vesileyle, say?n Şevket Kazan'?n aç?klamalar? konusunda da bir çift söz söylemek istiyorum...

    Ama, öncelikle şunu bilmenizi istiyorum:
    Bu gazetede, ç?kt?ğ? ilk günden beri yaz? yaz?yorum...
    Bugüne kadar hiçbir yaz?ma "müdahale" olmad?...
    Hiçbir yaz?ma "sansür" uygulanmad?...

    Ama, itiraf edeyim, "Şevket Kazan" konusunda, Genel Yay?n Koordinatörümüz Mustafa Karahasanoğlu, yaz? yazmam? ve "gerçekleri bütün ç?plakl?ğ? ile aç?klamam?" engelledi... "Yazma" dedi... "Biz" dedi, "Müslüman'a karş? müşfik, kâfire karş? şedit olmaya devam edeceğiz!"

    ?şte bu yüzden, çok aç?k yazam?yorum...

    Yoksa, say?n Şevket Kazan da gayet iyi biliyor ki;
    "Kendisi, o sözleri söylemiştir!."
    "Söz, ağ?zdan ç?km?şt?r!"

    Ağ?zdan ç?kan söz, "namludan ç?kan kurşun" gibidir ve asla geri dönmez!..
    Bugün kalk?p da, "Hürriyet'in sürmanşeti"nden "Vakit beni kand?rd?" demek, Şevket Kazan'? kurtarmaz!..

    Onu büyütmez de!..

    Tabii, Vakit'i de küçültmez!..

    Çünkü, biz biliyoruz ki;

    "Kirli gazetecilik" başl?ğ?, bizim değerlendirmemiz bile olsa, "o başl?ğa kaynakl?k eden ifadeler" say?n Şevket Kazan'?n ağz?ndan ç?km?şt?r ve "bantta kay?tl?"d?r!..

    Gerekirse, bir gün biz de "Al sana Cüneyt" misali "satmas?n?" bilir ve "bant kay?tlar?"n? aç?klar?z!..
    Şimdilik, bu kadar?n? söylüyorum...

    Hürriyet’in sald?r?lar? konusunda da, "Kazan’la görüşmenin içeriği" konusunda da!..
    Son olarak, bir defa daha diyorum ki;

    Hiç kimse "Vakit'e çamur atmaya" kalkmas?n!..

    Bize çamur atmaya yeltenenler, ilk önce "kendi paçalar?na" baks?nlar!..

    Bizim "söyleyecek" çok sözümüz var!..

    Ve ayr?ca;

    Bir söz söylediğimizde de, arkas?nda dururuz!..

    Bir "bedel" ödenecekse, onu da öderiz!..


    ?stismar ne, istismarc? kim?

    Hani bir adam gece uyurken, "b?y?k"lar?n?n üzerinden "fare" geçmiş de, hemen b?y?klar?n? kaz?tm?ş ya... Niye kestirdiğini soranlara da, "yol olur diye korktum" demiş ya, bu da böyle bir şey!..

    Hürriyet, 3 gündür, hem de "sürmanşet"inden Vakit'e sald?r?yor!.. Ayd?n Doğan; bir "patron" gibi değil, bir "muhabir" veya "köşe yazar?" ve hatta "sayfa yazar?" gibi, habire Vakit'e sald?r?yor, Hürriyet de bunu "sürmanşet"ten sunuyor!..

    Söze girerken, "din istismarc?s? Vakit" diyorlar ki; bunu "önemsememekle" birlikte, "farelerin yol etmesi"nden çekindiğimiz için, kestirip atmak istiyoruz...

    Biz "din istismarc?s?" değiliz!.. Çünkü, "istismar etmek" demek, "öyle olmad?ğ? halde, öyle görünmek" demektir!..

    Şükürler olsun ki; bizler "din"e inan?yor ve "?slâm'?n emir ve yasaklar?"n? hayat?m?za tatbik etmeye, yani "yaşamaya" çal?ş?yoruz!.. "?nanan ve inand?ğ?n? yaşayan" birine "istismarc?" demek; ancak ve ancak; "kişi, başkalar?n? da kendisi gibi bilirmiş" sözüyle aç?klanabilir!..
    Biz, kimin "istismarc?" olduğunu gayet iyi biliyoruz...

    "Sözde Demokrat" olup da, "özde yasakç? ve cuntac?" olanlar?n, başkalar?n? "istismarc?l?k"la suçlamaya hakk? olmasa gerek!..

    "Yol olmas?n" diye, aç?klayal?m dedik!..

  4. #4
    Vefakar Üye emaneten - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    445

    Standart Garez Yok Gercekler Ortada

    BİR HÜRRİYET ELEŞTİRİSİ DE BENDEN



    LAİKLİĞİ LAİKÇİLERDEN KİM KORUYACAK?


    Tam yazıyı bağladım, noktasını virgülünü gözden geçirirken, -eksik olmasın- bir okuyucunun e-mektubunda tavsiye ettiği linke göz atınca, özene bezene tamamladığım yazı, hukuk tâbiriyle "kadük" oldu. Haber şu:
    Eksik olmasın, Hürriyet gazetesi, eğitim sayfasında, okullarımızda laikliğin nasıl on para edildiğini ispat eden iki haber yayınlamış: İlkini pek ehemmiyetli bulmuyorum, mâlum terâne; İstanbul'da bir lisenin zemin katında mescid var mı yok mu tartışması üzerine. Haberin en büyük delili, on beş metrekarelik daracık bir odada namaz kılan öğrencilerin fotoğrafı. Belli ki fotoğraf, bu gibi konulara karşı hassas bir yurttaşımızca yiğitçe, "arka cenah"tan çekilmiş.
    Geçiyorum asıl eğlendirici habere: Başlık, "Takkeli logoya soruşturma". Âleme ibret olsun diye Hürriyet gazetesinin habere koyduğu spot metnini aynen iktibas ediyorum: "Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü'nün resmi internet sitesi olan 'http://mersin.meb.gov.tr' adresli sitenin Hizmet İçi Eğitim bölümünde yer alan hareketli logoda, kravatlı, başında takke bulunan öğretmenin, küçük kız çocuğuna okumayı öğretirken elinin Arapça kitap okur gibi sağdan sola doğru hareket ettirmesi dikkat çekince, geceyarısı kaldırıldı." (Türkçe hatalarını düzeltmedim.)



    Logoda kravatlı öğretmen dedikleri, hayli esmer (öztürkçe söylemek lazımsa, "siyahsal" bir çocuk; hâliyle "siyahsal" olduğu için siyah saçları da başında takke gibi duruyor. Flash player animasyonu olduğu sandığım bu küçük figürde, yaş itibariyle bacak kadar görünen bu öğretmen, kitap okuyan sarışın kız öğrencinin omzu üzerinden kitaba parmağını uzatıyor ve (sıkı durunuz) parmağını Arapça kitap okur gibi sağdan sola hareket ettiriyor (muş).


    Yani? Yani Arapça bir metin öğretiyor sarışın çocuğa. Nerede? Milli Eğitim'in resmi sitesinde. Sitenin neresinde? Hizmet içi eğitim bölümünde. Üstelik bu irticâ logosu bir seneden beri sitenin o köşesinde kendi kendine oynayıp durmaktaymış. Kim bilir bir sene zarfında kaç kişi o logoyu görüp baştan çıkarak irticâi eylemlere bilenmiş, kim bilir kaç masum Milli Eğitim mensubu, sitenin hizmet içi eğitim sekmesini tıklayarak Cumhuriyet'in ve laik nizamın köklerine zarar vermiştir? Al sana haber; bir Hürriyet klasiği!
    Muhabir arkadaşlar, değerli haber editörleri, yayın müdürleri; fikrî, sendikal veya kariyer meseleleri yüzünden birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan sevgili birtakım Milli Eğitim mensupları, ey azizler.. yapmayınız, etmeyiniz. Lütfen biraz ciddi olunuz: Nesnelere, şekillere, harf ve rakamlara, sembollere ilk bakışta görünmeyen derin anlamlar yükleyerek "bir ok attım kebab oldu" vezninden saçmalıklar üreten Bâtınî-Hurûfî yorumcuları taklitten vazgeçiniz. (Dün hangi gazetede gördüm; bir fotoğrafçı kelebek kanatları üzerinde araştırma yaparak A'dan Z'ye ve 1'den 9'a kadar bütün Latin alfabesinin aslında kelebek kanatlarına nakşedilmiş olduğunu ileri sürmekte? El mânâ?)
    Biliyor musunuz, bir ara böyle şeyleri komik buluyor, dalgamızı geçiyorduk ama bu yapılan mizahın ötesinde bir şey; milletin mantığını sakatlıyor, gölgesinden mânâ çıkaran vehham ve hastalıklı bir hâlete sürüklüyorsunuz. Yapmayınız, bir ülkede laik bilince, laiklik bilincine, seküler dünya görüşüne böyle hizmet edilmez. Alın size haberin altına eklenmiş okuyucu yorumu (gazete sorumluluk kabul etmiyor ama yorum kısımlarında atış serbest!) Bakın okuyucunun biri haberinizi okuduktan sonra ne anlamış: "Her yerden saldırıyorlar. Şeriatdan ve bunları destekleyenlerden nefret ediyorum. Şeriatı getirin de rahatlayın. Amacınız ne peki, merak ediyorum. Şeriat gelse ülke namuslu mu olacak? Dinden vs'den kime yarar gelmiş? Yapacaksan git dinini evde camide yaşa!" (Bu perişan metnin noktalama işaretlerini ve imlâsını ben düzelttim!)
    Yaz kızım AK Parti'ye oradan iki puan! Türkçe anlamıyorsunuz; peki, İngilizce olsun: "Do you understand me?"

    23 Ocak 2008, Çarşamba
    AHMET TURAN ALKAN

    ne attan düşmedik yiğit ne de

    sürçmedik at vardır...


  5. #5
    Yasaklı Üye Cennetâsâ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    5.827

    Standart

    Hedef Yaratma
    hasan beye hiç yak?şmama?ş bu.
    aysel han?m? görsek de desek..

  6. #6
    Ehil Üye Ebu Hasan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    42
    Mesajlar
    3.049

    Standart

    Alıntı sitem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster



    Yazıya bu hikaye ile girdim ki, "yazının başlığı" ile neyi kasdettiğim daha iyi anlaşılsın... Öncelikle söyleyeyim, yazının başlığı bana ait değil... Yani, "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazları" ifadesi, benim buluşum değil.. Bu başlık, 19 Ocak 2008 tarihli Radikal'deki Perihan Mağden'in yazısından alınmıştır...
    Alıntı nazende Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    hasan beye hiç yakışmamaış bu.
    aysel hanımı görsek de desek..
    .
    Vücudunu mucidine feda et.Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın.Mesnevi-i Nuriye sahife 101


  7. #7
    Ehil Üye aşur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    1.446

    Standart

    Nuh Gönültaş'? gönülden tebrik ediyorum. Gerçekten çok doğru bir teşhiste bulunmuş. Hürriyet, en büyük sorun misyon olma özelliğinin hakk?n? veriyor.
    GÖNÜL SARAYLARINDA SEVGİ HÜKÜMDAR OLSUN.
    ADALET ORDA VEZİR, HİKMET İSE YAR OLSUN

    AKM

  8. #8
    Vefakar Üye sitem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    306

    Standart

    OKUMA , OKUTMA !



    İslam dinini karalamak amacı ile kurulan ve yayın yapan hürrriyet gazetesinin Turgut Özal 'a yaptığı oyunları bugünde yapıyor. İşte Turgut Özal 'ın Cumhurbaşkanı seçimi öncesi manşetleri...
    Bakın halkı nasıl dine-dindara karşı kışkırtıyor !!












    'Ramazan'da alkol dayağı...

    Bazı gezetelerde dün "Ramazan'da içki dayağı' başlıklarıyla verilen haberlerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. 'Sahur vakti içki içtikleri için dayak yedikleri' belirtilen gençlerin, aslında bara birlikte geldikleri arkadaşları tarafından dövüldükleri polis soruşturmasıyla anlaşıldı. Böylece, medya, sezonun ilk 'oruç dayağı haberinden' eli boş döndü. Söz konusu gazete haberlerinde, 'iki gencin Ramazan'ın ilk günü sahur vakti alkol aldıkları gerekçesiyle Ankara'nın göbeğinde tekme tokat dövüldükleri' iddiası yer almıştı. Ayrıca, yerde yatan biri bayan diğeri erkek iki arkadaşın fotoğraflarına yer verilmişti. Ancak olayın aslının böyle olmadığı ortaya çıktı. Buna göre, sadece kavga olayı doğruydu. Kavganın taraflarını da içeren ayrıntılar ise gerçeği yansıtmıyordu.
    Her şey, Çankaya Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin tahkikatı sonrası bir kaç saat içinde gün ışığına çıktı. Emniyet bilgilerine göre, Ankara'da barların ve kulüplerin yoğun olarak yer aldığı Konur Sokak'ta bir bara gelen 6 kişilik grup gece geç saatlere kadar eğlendi. Aşırı alkol alan gençler bir süre sonra hem kulübü karıştırdılar hem de ilk belirlemelere göre hesap yüzünden birbirleriyle tartışmaya başladılar. Gençler ardından kendi aralarındaki sorunu sokağa taşıdılar. Kulüp sahipleri tarafından dışarı çıkarılan gençler sokak ortasında birbirleriye çevreyi rahatsız edecek şekilde tartışmaya başladılar. Tartışmanın alevlenmesiyle tekme tokat kavga etmeye başlayan grup ardından ikiye bölündü. 4 erkek, biri kız iki gence vurmaya başladı. İki genç alkolün de etkisiyle oldukları yere yığıldılar. Haberlerde fotoğrafları yer alan iki genç diğer arkadaşlarından ilk belirlemelere göre hesap yüzünden dayak yediler. Ardından bir evin bahçesine girerek kurtuldular.
    Kavganın meydana geldiği sokakta özel bir işyerinde gece nöbetinde bulunan özel güvenlik görevlisi Şeref S. olayla ilgili gördüklerini polise anlattı. İfadesinde olayın her anını gördüğünü aktaran Şeref S.'nin anlattıklarına göre 6 kişi aynı anda bardan birbirlerine bağırarak çıktı ve bir süre sonra 4 kişi, biri kız diğeri erkek iki kişiyi karşılarına alarak tartışmaya başladı. Birbirlerini küfürler etmeye başlayan iki grup ardından kavga etmeye başladı. Vatandaşların bağırması üzerine diğer 4 kişi arkadaşlarını bırakarak kaçtı. Dayak yiyen gençlerin, olayla ilgili olarak kimseden şikayetçi olmamaları da dikkat çekti. (Zaman:25.09.06)




    Hürriyet'in İmam asparagası

    Sağlık-Sen Zonguldak Şubesi Başkanı Semih Durmuş,''Sağlık Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde 14 yıl görev yapan ve imam olduğu iddia edilen Selahattin Çolak hakkında yazılan haberler gerçeği yansıtmamaktadır'' dedi...''Elbette haber yapılacak, ama doğruları yazmak gerekir. Zonguldak İl Sağlık Müdür Yardımcısı olan Selahattin Çolak, görevini 15 aydır vekalaten, son 3 aydır da asaleten yürütmektedir. Haberde konu vurgulanırken, sanki arkadaşımız herhangi bir camide imamlık yaparken kolundan tutulup bu göreve getirilmiş gibi bir hava yaratılmıştır. 10 yıldır imamlık yaptığı asla doğru değildir...Vekaleten yürüttüğü görevi süresince müdürlüğün gelirini 200 bin YTL'den 1 milyon YTL'ye çıkararak çalışkanlığını kanıtlayan bu kişinin takdir edilmesi gerekirken, çirkin saldırının tercih edilmesini esefle kınıyor, takdiri halkımızın vicdanına sunuyoruz.''

    Tarikatçı iddiası doğru değil herkes gibi tatil yapıyoruz

    Şile’nin Kızılcaköy İskele mevkiinde tatil yapan bir grup tatilcinin çadırları jandarma tarafından kaldırıldı. Bir gazetede ‘Rufailer yaz kampında’ şeklinde yer alan haber üzerine Şile Jandarması ve zabıta bölgeye giderek çadırları söktürdü.İstanbul’un yaz sıcağından kaçarak denize girmek için Şile sahillerine kamp kuran bir grup Sultanbeyli sakininin çadırları tarikatçılık suçlamasıyla söküldü. Çadırların sahibi olduğunu söyleyen Ömer Çağıl, haziran ayında kurduğu çadırlarda akrabaları ile mahallelerindeki komşularını ağırladıklarını söyledi. Çağıl, “Bu çevrede yüzlerce çadır var. Bizim de beş çadırımız vardı. Bizler muhafazakar insanlar olduğumuz için kadınlar ayrı yerde biz ayrı yerde denize giriyoruz. Kimsenin de denize girmesine engel olmuyoruz.” diye konuştu. Hazine arazisine çadır kurmak için kimseden izin alınması gerekmediğine dikkat çeken Çağıl, “Buraları ele geçirmek isteyenler bizim varlığımızdan rahatsız olup şikayet etti.” dedi. ‘Gece toplu namaz kılıyorlar’ eleştirilerini gülünç bulduklarını belirten kamp sakinleri, “Yatsı namazını cemaatle kılıyorduk. Namaz kılmak ne zamandan beri suç?” diye sordu. Şile Belediye Başkan Vekili Uygun Denizci ise ilçenin 100 km’lik bir sahil şeridine sahip olduğunu belirterek, “Bu sahillerde yüzlerce çadır kampı bulunuyor.” dedi. Kamp yerlerinin denetimleri dışında olduğunu belirten Denizci, şunları söyledi: “20 yıldır buralarda kamplar kurulur. Hazine’nin arazisine bilgimiz dışında kurulmuş kamplardır. Kimsenin görüşünü, fikrini sorma yetkimiz yok.” 25.08.2006


    ‘İşkenceci patronun şeyhlikle ilgisi yok’

    Meryem Sak isimli çalışanına işkence eden işadamı Mustafa Hüseyin Kıvrık’ın ‘şeyh’likle bir ilgisinin olmadığı belirtildi. Kıvrık’ın, Andora isimli şirketinin muhasebe işlerine bakan firmada çalışan Osman Göçer, ismi kaynak gösterilerek yapılan ‘İşkenceci patron şeyhmiş’ haberlerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Benim öyle bir ifadem olmadı.” dedi. Antalya’da 2 ay boyunca işkenceye maruz kalan Meryem Sak’ın hastanedeki tedavisi sürüyor. Genel cerrah uzmanı Operatör Doktor Musa Akşit, Meryem’in olayları hatırladıkça içine kapanmaya başladığını söyledi. Akşit, genç kızın iyileşme süresi boyunca yapacağı konuşmaların sağlıklı olmayacağı gerekçesiyle dışarıyla konuşmasının yasaklandığını bildirdi.Sak’a işkence yaptığı belirtilen işadamı Kıvrık’ın şeyh olduğuna ilişkin gazetelerde yer alan haberler üzerine açıklama yapan muhasebeci Osman Göçer, kullanmadığı ifadelerin kendi ağzından çıkmış gibi yazıldığını iddia etti. Çalıştığı muhasebe bürosunun mükellefleri arasında Andora adlı şirketin de yer aldığını söyleyen Göçer, “Bu kişinin şeyhlikle bir ilgisi olduğunu görmedim, şahit de olmadım. Hürriyet’ten gelen arkadaşlara böyle bir beyanım olmadı. Ağzımdan çıkmayan ifadeler kullanılmış. O kişiyi sadece mükellef olarak tanıdığımı beyan ettim.” diye konuştu. Meryem Sak’a 2 ay boyunca işkence yapan Mustafa Kırık’ın, ifadesinde evinden kaçtığı için elini bağladığını, defalarca uyardığını, kendini dinlemediğini ve bundan dolayı da sinirlenerek dövdüğünü söylediği belirtildi. Meryem Sak'ın ölmesi halinde bütün sorumluluğu erkek kardeşinin üstleneceği öğrenildi. (Zaman :25.08.2006 )


    Hürriyet’in fotoğraf yalanı BELGELENDİ

    Hürriyet gazetesinin, Zeynep Bingöl isimli hekimin, “mesai saatinde başını örttüğünü” iddia ettiği haberde kullandığı fotoğrafın başkasına ait olduğu ortaya çıktı.Hürriyet gazetesinin, Zeynep Bingöl isimli hekimin, mesai saatinde başını örttüğünü iddia ettiği haberde kullanılan fotoğrafın başkasına ait olduğu ortaya çıktı. Yalan haber, “doğrulatmak” için “delil” olarak gazeteye basılan fotoğraftaki kişinin Dr. Zeynep Bingöl olmadığı; gazetenin dünkü sayısındaki tekzip ile doğrulandı.VALİLİK İNCELEDİ: FOTOĞRAFTAKİ KİŞİ O DEĞİL Hürriyet’in dün 25. sayfasında yer alan tekzip metninde, gazetenin 2 Ocak 2006 günü yayımlanan sayısında “Doktorun Türban Israrı” başlıklı haberin yalan olduğu yer aldı...Hürriyet’in haberi üzerine Erzurum Valiliği tarafından yapılan incelemede, haberde kullanılan beyaz önlüklü ve başörtülü bayan fotoğrafının Dr. Zeynep Bingöl’e ait olmadığı tespit edildi. Valiliğin hazırladığı tekzip metni, gazetenin dünkü sayısında mahkeme kararı gereği yayınlandı.Gazetenin beyaz önlüklü olarak bastığı ikinci fotoğraftaki kişinin de kendisi olmadığının altını çizen Dr. Zeynep Bingöl, “Artık herkes beyaz önlük giyiyor. Beni başörtülü olarak beyaz önlükle fotoğraflayamayınca, beyaz önlüklü bir başörtülü bayanın fotoğrafını benim fotoğrafım diye yayımlamışlar. Daha sonra haberi yazan gazeteci özür dilemeye geldi. Ona, fotoğraftaki kişiyi tanıyıp tanımadığını sordum. Tanımadığını söyledi” diye konuştu ( 14.06.06 )



    Hürrİyet'İn İrtİca balonu

    Reklam yorumlarıyla tanınan Prof. Ali Atıf Bir, imzasız bir e-postayı köşesine alınca, Hürriyet de iddiayı "üniversitede 31 Mart vakası" diye haber yaptı. Ancak iddiaları bizzat dekan yalanladı.İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi kantininde "kız öğrencilerin zorla başının kapattırılarak Kur'an dinlettirildiğine" ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.Hürriyet yazarı Prof. Ali Atıf Bir, önceki gün köşesinde, bir imzasız e-posta mesajına yer verdi. Mesajda, "İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde bir grup öğrenci, diğer öğrencileri kantine kapattı ve zorla Kur'an dinlettiler. Başı açık kızların başlarını da zorla örttürdüler. Dekanlık müdahale etti ama öğrencileri çıkaramadı, polis müdahale etti. Okula korku içinde gitmek istemiyoruz" denildiğini yazan Bir, olayı yorumladı ve bu tür olayları düzenleyenlerin okuldan atılması gerektiğini yazdı. Hürriyet gazetesi de dün, aynı imzasız elektronik postaya dayanarak bir haber yayınladı ve Bir'in zaman vermemesine rağmen, "olayın 31 Mart Vak'ası nın yıldönümü nedeniyle yapıldığı"nı yazdı. Gazete, fakültenin öğrenci temsilcisi olan Selim Akduman adlı öğrenciyi de hedef gösterdi. KESİNLİKLE YALAN :Yeni Şafak'ın sorularını cevaplayan Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Yusuf Avcı, "Biz öyle bir duyum almadık. Zorla Kur'an dinletildiği yolunda duyum da almadık" diyerek yaşananları şöyle anlattı: "Kantinde bir kişi birkaç kişiye Kur'an okumuş, diğerleri de dinlemiş. Olay sadece 5 dakika kadar sürmüş. Müdahaleye gerek kalmadan dağıldılar. Diğer öğrencilere zorla başını kapattırma ya da zorla Kur'an dinletme gibi bir olay kesinlikle yok" dedi. Avcı, konuyla ilgili soruşturmanın da sürdüğünü söyledi.DAVA AÇACAĞIM :Haberlerde hedef gösterilen Selim Akduman adlı öğrenci de, yazara ve gazeteye tekzip göndereceğini ve tazminat davası açacağını söyledi. Akduman, "Kantine girdiğimde biri sessizce Kur'an okuyordu. Öğrenci Temsilcisi olduğum için, kantinde bunu yapmalarının doğru olmadığını söyledim ve dağılmalarını istedim. Dağıldılar" dedi. Aynı kantinde daha önce başka öğrencilerin de Karl Marks'ın kitabını okuduğunu anlatan Akduman, o öğrencilere de müdahale ettiğini söyledi. ( Yeni Şafak :18.04.2006 )

    İFTİRAYI ATAN ÖĞRENCİ TKP’Lİ ÇIKTI

    Olayın,Hürriyet yazarı Ali Atıf Bir’e mektup gönderilmesiyle gündeme geldiğini ifade eden Selim Akduman, iftira dolu mektubu gönderen öğrencinin, Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) fakülte sorumlusu T.B olduğunu söyledi...BİZE İFTİRA ATAN KOMÜNİSTLER, HER TÜRLÜ İLLEGAL FAALİYETTE BULUNUYOR : Selim Akduman, kendilerine iftira atarak, Hürriyet’te kendisini hedef gösteren, hakkında soruşturma açılmasına yol açan komünist öğrencilerin, okulda her türlü illegal faaliyetlerde bulunduklarını söyledi. Akduman, “Komünist öğrenciler, iki hafta önce okulun kantininde toplu bir şekilde Karl Marks’ın ‘Das Kapital’ini okudular. Okulun her yanına illegal, dinimize ve kanunlara aykırı afişler asıyorlar. Yani bunlar sürekli illegal çalışan bir grup. Bunların amacı; bizim fakültedeki temsilciliğimizi kaldırmak” diye konuştu. ( Vakit :18.04.2006)



    Hürriyet : 20.12.2003 :
    "Mini etekli kızı yaktılar " :Fransa'da satanist ve uyuşturucu bölgesindeki adi bir cinayeti mini etek yüzünden işlenmiş " dinsel bağnazlık " gibi sunarlar.Fransa savcısı ve Fransa kadın kuruluşları bile olayları " cinsel taciz ve istismar kurbanı ..." olarak duyururlar .



    Kartelciler iki kişiyi Palandökene götürdü, çarşaf girdirip kayak yaptırdı.


  9. #9
    Yasaklı Üye yatağanlı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    1.014

    Standart

    Adamlar ne olduklar?n? hiç saklam?yorlar,- yinede onlar? tan?makta neden zorlan?yoruz veya onlar?n yapt?klar?n? nas?l da hoş görebiliyoruz hayret!..Bunlara bağl? televizyonlar?n karş?s?nda nas?l millet oturup keyf ediyor? değil mi?
    Onlara muhalefet etmeden kurtuluş mu bekleniyor?

  10. #10
    Ehil Üye aşur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Mesajlar
    1.446

    Standart

    Erol Simavi, Hürriyet Gazetesini ç?kar?rken '' ben Babiali'de fikri katledeceğim. Yaz?ya göre resim değil, resme göre yaz? bulan bir gazete ç?karacağ?m'' demişti. dediğini de yapt?. Düşünceye, fikre çok büyük zarar verdi. Ama Risale-i Nur'u herhalde hesablamad?. Planlar? Nurlar bozdu. Yoksa hep süfli şeyler düşünen bir toplum ortaya ç?kacakt?. Tahribatlar? gene de çok büyük.
    GÖNÜL SARAYLARINDA SEVGİ HÜKÜMDAR OLSUN.
    ADALET ORDA VEZİR, HİKMET İSE YAR OLSUN

    AKM

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. "Ene" ve "Zerre"den İbaret Bir "Elif" Bir "Nokta"dır.
    By Ene-Zerre in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 29
    Son Mesaj: 21.04.17, 20:29
  2. Hayatıyla bir "Elif" yazar, "Vav" vuslatıyla yürür, yüreği "Hu" okur..
    By gamze-i_dilruzum in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21.04.17, 20:28
  3. Türkiye'nin En Büyük Sorunu Nedir?
    By SeRDeNGeCTi in forum Anketler
    Cevaplar: 233
    Son Mesaj: 30.12.09, 13:43
  4. En Büyük Saatte "Allah" Yazacak
    By kayhan1 in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 09.08.07, 17:09
  5. Cevaplar: 18
    Son Mesaj: 13.03.07, 15:48

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0