Şimdi nereye gidecekler?



Prof. Dr. Mustafa ÜNALDI





Millete ait kurumlar sanki birilerinin mülküymüş gibi sahiplenilmeye çalışılırken, gerçekler bir bir ortaya çıkıyor ve o kaleler bir bir düşüyor. İşgalci pozisyonundakiler fevkalade rahatsızlar…



Gerçekleri kavrayan ve vicdanen rahatsız olanlar da zulüm, baskı ve yanlışlıklarla ilgili olarak itiraflara devam ediyorlar…

Bütün bu olanları mutlulukla seyrederken dışarıda da önemli gelişmeler oluyor…
Bu arada kendilerini imtiyazlı sayanlardan Türkiye’yi terk etmeye kalkanların, bu gelişmeler karşısında, işleri epeyce zora benziyor…

Değerli Fehmi KORU,Türkiye'deki gelişmelerden rahatsızlık duyanların Batı'da gidebileceği ülkeler de azalıyor mu, ne?” diyerek Avrupa ülkelerindeki gelişmelerin manzarasını da çizivermiş, “İşte bu olmadı!” başlıklı yazısında…

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Vatikan'a kadar gidip Papa 16. Benedict'ten 'onursal piskopos' (honorary canon) unvanı almış...”

İngiltere'nin kısa süre öncesine kadar başbakanlığını yapan Tony Blair devletin resmî mezhebi olan Anglikan Kilisesi'ne mensubiyetten uzaklaşmaktaydı; meğer o da Katolik Dini'ne geçmemiş mi?

İngiltere’nin şimdiki başbakanı ve solcu İşçi Partisi'nin lideri Gordon Brown, İskoç bir papazın oğlu. O da politikacılar arasında dindarlığıyla başı çekmekte…

Almanya'nın bayan şansölyesi Angela Merkel'in de 'papaz kızı' olduğunu unutmayalım.”
Daha “Onlar yüzde 70, biz yüzde 30'uz; kızımı da alıp gidiyorum” sözleri üzerine kopan tartışmayı geride bırakamamışken, birdenbire Sarkozy'nin Vatikan'a kadar giderek 'onursal piskopos' unvanını alma niyeti gazetelere yansıyıverince ne yapsın şimdi garibanlar!..

Fransa Cumhurbaşkanı, yalnız unvan almakla kalsa iyi, bir de ülkesindeki lâiklik anlayışından mutlu olmadığını açıklamış...

Kendisine 'onursal piskopos' unvanı verilen âyinin düzenlendiği Roma'daki St. John Lateran Kilisesi'nde yaptığı konuşmada, ülkesindeki lâikliği bir adım ileri götürüp 'pozitif lâiklik' aşamasına geçmekten söz etmiş…

Sarkozy bir de “Bir millet hayatını ve düşüncesini derinden etkileyen tarihinin ahlâkî, manevî ve dinî mirasını göz ardı ederse, kültürüne, tarihine, vatanına, sanata ve geleneklerine karşı suç işlemiş olur” demez mi!?.

Vah vah!..

Türkiye’de laikliği Fransız gavurluğu gibi takdim et, sonra da Fransız Cumhurbaşkanı’ndan bunları işit… Vah ki ne vah!..

Şimdi ne yapsın bizimkiler?!. Nerelere gitsinler?!. Umdukları bütün dağlara kar yağmış gibi!..

Sarkozy ayrıca, bireylerin din ve vicdan özgürlüğünün de aynen fikir ve ifade özgürlüğü gibi “dokunulmaz” olarak algılanması; devletin dine ve dinî yaşayışa müdahale etmemesinden de dem vurmuş…

Tut ki ölem!..

Ne yapsın şimdi biçareler?!.

Bari Amerika’ya gitseler, ama, orada da idareciler evangelist… (yani İncilciler) Amerikan ordusunda din subayları bile var!..

Zaten Sarkozy’nin ifade etmeye çalıştığı “pozitif laiklik” anlayışı da Amerikan tipi laiklik demek oluyor…

Vah ki ne vah!.. Acıdım zavallılara!..

Belki şöyle bir ifade durumu kurtarabilir: “Müslümanlık olmasın da varsın Hıristiyan olsunlar!.. Kur’an olmasın da varsın İncilci olsunlar!..

Ne denir?!.

Yine de yazık.

Yine de bizim ülkemizin insanları… Keşke kurtarabilseydik; ya da beraber yaşamaya ikna edebilseydik.

Kendimi suçlu gibi hissediyorum!..