<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0 <TR>
<T>
<TR>
<TD width="100%" height=85>
Lübnan'a asker!
Bu konuda çok þey söylendi, söyleniyor. Karþý çýkanlar var, gönderilsin diyenler var. “Bu iþi yöneticiler daha iyi bilir, onlar karar versin” diyenler var.
Bir konuda bu denli çeþitli fikirlerin olmasý demokrasi açýsýndan saðlýklý bir yapýmýzýn olduðunu gösteriyor. Demek ki, ülke için önemli meselelerde, hatta hayatî meselelerde toplumumuz hisleri ile deðil aklý ile hareket ediyor.
1 Mart tezkeresinde de ayný süreç yaþanmýþtý. Þiddetli yazýlar yazýlmýþ, fikirler serdedilmiþti. Bir kýsmýna göre göndermenin cinayet, diðer kýsma göre göndermemenin cinayet olduðu söylenmiþti. Ama sonuçta saðduyu hâkim olmuþ, doðru olan yapýlmýþtý.
Ümit ediyoruz ki, yine saðduyu hâkim olur ve ülkemizin yüksek çýkarlarý düþünülür ve toplumun hissiyatýna tercüman olunur.
Olayý özetlersek: Bir tarafta, iki askerinin rehin alýnmasýný bahane ederek güney Lübnan’ý 34 gün boyunca bombalayýp yerle bir eden, insan yaþýyor mu, canlý var mý bakmadan taþ üstünde taþ býrakmayan, bebekleri öldüren, kadýnlarýn, kýzlarýn, yaþlýlarýn enkaz altýnda can vermesinden hiçbir þekilde etkilenmeyen, hatta bu saldýrýlardan sonra “Bari özür dile” diyenlere küçücük bir özür dilemeyi çok bulan, pervasýz bir tutum içerisinde bulunan Ýsrail var.
Diðer tarafta ise; caný yanan, evi yýkýlan, çoluk çocuðu telef olan, uðradýklarý zulüm karþýsýnda dehþete kapýlmýþ,—köþeye sýkýþmýþ bir keçinin hayatý pahasýna aslana saldýrmasý gibi—saldýrmak için sadece fýrsat bekleyen, ama hiçbir zaman bu fýrsatý yakalayamayacak olan mazlûm bir toplum var.
Peki! Uluslar arasý güç oraya niçin gidecek?
Þunun için! Caný yanmýþ, dibe vurmuþ, her þeyini kaybetmiþ insanlarýn güçsüz, kuvvetsiz, ölçüsüz plansýz tepkisinden gerçek saldýrganlarý kurtarmaya, biraz daha güçlenmesine imkân tanýmaya, gidiyor. Zavallý(!) 34 gün boyunca gece gündüz saldýrdý durdu, yoruldu, bitap düþtü. Çoluk çocuk, yaþlý genç binlerce insaný öldürdü, bunu yaparken büyük efor sarf etti, hem bedenen yoruldu hem ruhen, mazlum insanlarý öldürmenin verdiði ruhî rahatsýzlýktan bitap düþtü, bu durumda biraz nefes almasý lâzým, biraz toparlanmasý lâzým, tâ ki yeni saldýrýlarda bulunabilsin, yeniden ama daha güçlü ve daha zalimane saldýrabilsin. Ýþte, uluslar arasý güç ona bunu saðlayacak.
Sadece Ortadoðu’da deðil bütün dünyada ipler ABD’nin, dolayýsýyle Ýsrail’in elinde olduðunu herkes biliyor. O sebepledir ki, meydana gelen olaylarý en dikkatli araþtýrmacýlar bile yorumlamakta aciz kalýyor. Planlar, tuzaklar, hile ve entrikalar o kadar girift ki, yardým etmek isteyen ülkeler dahi oraya gitmekten çekiniyor. Ýsrail, açýktan “Bize düþman olanlar gelmesin” diyebiliyor, barýþ gücü diye gönderilecek ekibe baþkanlýk edecek ülkeyi seçiyor. Önce, Fransa olsun dedi, sonra baktý Fransa’nýn göndereceði asker sayýsý yetersiz bu defa Ýtalya olsun diyor, Ýtalya ise, Ýsrail’e herkes gibi güvenemediðinden ateþkes garantisi istiyor. Bu karmaþada Türkiye de gündemde, liderlik için Türkiye’nin de ismi geçiyor.
Türkiye bu iþi üstlenirse n’olur? Olacaðý þudur: Öncelikle bütün dünyanýn ittifak ettiði zalimane saldýrýlarýn manevî vebalini üstlenmiþ olur. Kendi dininden olan insanlarýn karþýsýna geçip savaþma riskini almýþ olur. Ýslâm ülkeleri, bilhassa Arap devletleri ile ipleri biraz daha germiþ olur, devletlerle olmasa bile toplumlarýn güvenini kaybeder. Bunun sonucunda da henüz geliþmeye baþlamýþ ticarî iliþkilerde bilhassa Arap sermayesinin ülkemize yönelmesinde ciddî azalmalar olur. Bir de (bana göre en önemlisi budur) Ýsrail gibi dünyada meydana gelen her türlü hile ve dolabýn kaynaðý bir devletle siyaset sahnesinde dans etmeyi öðrenir(!). Bunun faturasý ise danstan sonra anlaþýlacaktýr. </TD></TR>
<TR>
<TD>
Nurettin HAYAT
26.08.2006 </TD></TR></T></TABLE>
<CENTER>
<TABLE width="100%">
<T>
<TR>
<TD>
</TD></TR></T></TABLE></CENTER>