Konu: Bu Ayıp Laf, Edilecek Laf mıdır?

Biz ki, “Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al..” şeklinde 'babalar gibi' bir söz söylemiş bir ülkenin ahfadıyız.

Ama buna karşılık, “Beş parmağın beşi de birbirine benzemez..” diyerek 'beşibiryerde' bir laf da söylemiş bir memleketin evladıyız.

Kaldı ki biz “İyilik yap denize at..” diyerek iyi bir söz de söylemiş iken, “Merhametten maraz doğar..” demek suretiyle merhametsizlere iyilik de yapan bir ulusun mahdumlarıyız.

Açıkçası ben “büluğ” evresinden yani aklımın “baliğ” olmasından beri şunu “tebellüğ” etmeye çalışıyorum, o da şu “tutarlılık” meselesidir.

Türkiye'de acayip bir kesim var ki bu kesim “kargaşa” kavramını bilmediği gibi, kavram kargaşasının aktörlüğünü üstlenmeyi de marifet saymaktan yüksünmüyor..

Önceki gün Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik haklı olarak yakınıyordu ve diyordu ki:

“Hükümetimizin muhafazakarlığından yola çıkılarak özellikle dini konularda muhalefet geliştirilmesi artık kabak tadı vermeye başladı..”

Hatta geçenlerde Engin Ardıç mealen dedi ki:

“Bazı gazeteler ön sayfalarında auuu diye ney çalar, iç sayfalarında başını bağlayan kadınlara küfür ettirir..”

Evet, bu hep böyle olmuştur; çünkü bazı yazarların kişiliği narsisizm hastalığıyla malul olduğundan, bu hastalık kendini bazen oportünizm bazen de kronik hezeyan şeklinde açığa vuruyor.

Örneğin biri çıkıp diyor ki: “Yeni sivil anayasa halkoyuna sunulursa % 92 oranında oy alabilir mi? Ama 1982 anayasası bu oranda bir oy aldı.. Demek ki…”

Yazar “demek ki..” demiyor elbette; ama yazar diğer satırları kaleme aldığına göre “Demek ki 82 anayasası her hal ve şartta iyi anayasadır, çünkü yüksek oranda oy almıştır..” demiş oluyor.

Eh dediğim gibi burası Türkiye'dir; fikr-i sabitliğin tutarlılık, tutarsızlığın pragmatizm, dayatmanın uzlaşma, uzlaşmanın taviz, tavizin ise teslimiyet olarak nitelendirildiği eksantrik bir ülkedir.

Jakobenizmi cumhuriyetçilik, ırkçılığı milliyetçilik, popülizmi halkçılık, ihtilalciliği inkılapçılık, dini sosyal yaşamdan soyutlamayı laiklik olarak adlandırır, “Bunların tanımını iyi yapalım..” diyenleri de yobaz ve liboş olarak sıfatlandırırız.

Bir yeni kavram duyduğumuzda o kavramı eğip büker, büktükten sonra halat haline getirir ve bu halatı yağlayıp boyunlara geçirmeyi “devrimcilik” zannederiz.

Örneğin Şerif Mardin iyi ki “mahalle baskısı” diye bir laf ortaya attı..

Bazıları hemen bu kavramın üstüne atladı, atlarken de sek sek oynayan çocuklar gibi “şenlendi”, peşinden de “sobe” demeyi ihmal etmedi. Sanki Türkiye'de mahalle deyince sadece muhafazakar mahalleler varmış gibi sadece bu mahallelerin baskısını teşrih masasına yatırırız.

Ama “Ayol şekerim, 22 Temmuz'dan sonra kendimi yabancılaşmış hissediyorum..” diyen başka “mahal”lerin mahut insanlarının baskısını görmek bile istemeyiz.

Nazlı Ilıcak Sultanbeyli'de mi oturuyor ki mahalle baskısına maruz kalıp başörtülülerin de okuma hakkını savunuyor?

Ya da Mehmet Barlas, Beykoz-Otağtepe'de oturmasına rağmen 28 Şubat'ta gazetesinden niye kovuldu?

Emre Aköz'ün “döpiyes baskısı” dediği o “tazyik”, Şerif Mardin'in “mahalle baskısı” dediği olgudan daha mı az önemli ve daha mı az problemlidir?

Bir başka vahamet de şu: Aldığı eleştiriler neticesinde “mahallesinin baskısına” boyun eğen Tarhan Erdem saçma sapan bir laf etti ve dedi ki:

“Başörtüsü yasağı kalkarsa üniversitelerde iki yıl içinde bir tane başı açık göremezsiniz..”

Bazı “demokrat” kalemler, güya Erdem'e karşı çıktılar ve dediler ki:

“Hayır, yasak kalkarsa başörtülülerin sayısında artma değil azalma olur. Yani tehlike olmaz, o yüzden yasak kalkmalıdır..”

Oysa liberal demokrat bir insan çıkıp şunu diyebilmelidir:

“Yasak kalkmalıdır; kalktığı zaman başörtülülerin sayısında artış olacaksa bile yasak kalkmalıdır..”

Yani siz değil miydiniz zina yasağına karşı gelen?

Bu yasağa karşı çıkarken zinanın azalacağını düşündüğünüz için mi karşı çıkıyordunuz?

Zinanın artacağını bilseydiniz zina yasağını savunacak mıydınız?

“Namus kafada..” ise şayet, o kafanızdan namuslu bir cevap çıkmasını bekliyorum!

alıntıdır

Ya bu nas?l bir yaz? böyle. Ellerine sağl?k yazan?n, sana da teşekkürler, bize ilettiğin için. Kimin yaz?s?d?r? Takip etmek isterim bu yazar?.
Engin Ard?ç ve Mehmet Altan'? çok severim ama bu uslup da bana yabanc? gelmedi.

yok ikisi de değil.yazar?n ad?n? sana vermeye çal?ş?r?m.ama haber vakti adl? bir siteden al?nt?lad?m.oradan bulabilirsin.