Bir sahabî Resûlullah'a (s.a.v.) geldi ve:

"Ey Allâh'ın Resûlü! Şayet ben Allâh'tan başka ilah olmadığına, senin Allâh'ın resûlü olduğuna şehadet edersem; beş vakit namazı kılarsam; zekâtı verirsem; ramazan orucunu tutup gecelerini (teravih namazı kılarak) ihya edersem ne buyurursunuz, kimlerden olurum? dedi. Resûlullah (s.a.v):

"Kim bu hal üzere ölürse sıddîklardan ve şehitlerden olur." buyurdu. (Sahîh-i İbn-i Huzeyme)

Ebû Müslim'den rivayet edilmiştir.

Ebû Ümâme mescitte idi; yanına gittim ve şöyle dedim: Ey Ebû Ümâme! Senin Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu işittiğini duydum:

"Bir kimse güzelce abdest alsa; ellerini (dirseklerle beraber) yıkasa, yüzünü yıkasa, başını ve kulaklarını meshetse, ayaklarını yıkasa ve sonra farz bir namazı kılmak üzere ayağa kalksa, Allâhü Teâlâ o gün ayaklarının gittiği, ellerinin tuttuğu, kulaklarının işittiği, gözlerinin baktığı ve içinden geçirdiği kötülükleri bağışlar." Bu hadîs-i şerîf i rivayet eden Ebû Ümâme (r.a.) şöyle demiştir: Bu hadîs-i şerîf i Resûlullah'tan (s.a.v.) defalarca dinledim.

Bir kış mevsiminde Resûlullah (s.a.v) dışarı çıktı; yapraklar dökülmeye başlamıştı. Bir ağacın dalını eline alıp:

"Şu yapraklar dökülmeye başladı." buyurdu. Sonra:

"Ey Ebû Zer!" buyurdu.

"Buyurun, yâ Resûlallah!" dedim.

"Müslüman bir kul, Allâh'ın rızasını dileyerek namazını kıldığı zaman, günahları şu ağacın yaprakları gibi dökülür." buyurdu.