+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: ÖSS Tekrar İki Aşamalı Oluyor

  1. #1
    Pürheves HEVAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    sevmediğim bir yer
    Yaş
    36
    Mesajlar
    174

    Standart ÖSS Tekrar İki Aşamalı Oluyor

    ÖSS 2010 yılında değişecek. YÖK'ün üzerinde çalıştığı yeni sistemin detayları da belli olmaya başladı. İki aşamalı sınav sistemi yeniden gündemde


    İlk aşamada eleme, ikinci aşamada yerleştirme yapılacak. Adaylar alan testlerine ayrı ayrı günlerde girecek. Sınavda klasik sorular da olacak. 2009 yılı için ise alan dışı tercihlerde kullanılan katsayının yükseltilmesi da gündemde.

    ÖSYM Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın "sistemin en acil problemi budur. Bu çocuklara üniversitede yer bulmak zorundayız" açıklamasından 4 ay sonra ÖSS'nin yeniden değiştirilmesi için hareke geçildi.

    Yusuf Ziya Özcan'ın da katıldığı YÖK Genel Kurulu'nda hazırlanan rapor ele alındı. Rapora göre köklü değişiklikler 2010 yılında yapılacak.
    İki aşamalı sınav modeline dönülmesi öngörülüyor. ÖSS eleme amaçlı olacak. Öğrencilere lise bilgilerini ölçen genel kültür soruları sorulacak. ÖSS'de barajı aşanlar ikinci sınava girmeye hak kazanacak.
    İkinci basamak sınavı ise yerleştirme amaçlı yapılacak ve sisteme ilişkin yenilikler bu noktada hayata geçirilecek. Sınav tek güne sığdırılmayacak. Öğrenciler matematik, fen, sosyal bilgiler gibi alan testlerine, ayrı ayrı günlerde girecek. Ama soru sayıları artırılacak.
    Yıllardır tartışılan klasik soru uygulaması da yeni sistemle hayata geçirilecek. Öğrenciler test tekniğiyle hazırlanmış soruların yanında fikir yürütmeyi sağlayacak açık uçlu sorularla da karşı karşıya kalacak.
    Bir de bu yılki ÖSS'de yapılacak değişikler var. Ama bu değişiklikler sınava yetişmesi için küçük çaplı tutuldu.
    2009 ÖSS'de alan dışı tercih için kullanılan katsayının yükseltilmesi gündemde.
    Mevcut uygulamada alan dışı tercihte bulunanların puanı 0. 3 katsayısı ile çarpılıyor. YÖK, bu rakamı 0. 5 veya 0. 6'ya yükseltmeyi hedefliyor. Böylece meslek liseleri ile imam hatiplerin katsayı sorununun da çözülebileceği belirtiliyor.
    Meslek lisesi mezunlarının tanınan 2 yıllık ön lisans programlarına sınavsız geçiş hakkının da kaldırılması gündemde. Yapılacak yasal düzenleme ile ön lisans programlarına girişin ÖSS puanı ile olması sağlanacak.
    Öngörülen değişikliklerin 29 Ocak'ta yapılacak YÖK Genel Kurulu'nda karara bağlanması bekleniyor.

    alıntı
    Bana, 'Sen şuna buna niçin sataştın?' diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!(Tarihçe-i Hayat - Isparta Hayatı )

  2. #2
    Ehil Üye muhibbülkurra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2007
    Mesajlar
    4.304

    Standart

    Ahmet DURSUN
    Eğitimsiz eğitim yahut ihanetin bir başka boyutu



    Düşünen, sorgulayan bir toplumdan yoksun olmayı arzulayan ve böyle bir toplumdan korkan bir sistem hangi düşüncenin ürünüdür ve nasıl bir yapılanmanın peşindedir? Böyle bir toplumu arzulayan sistemler genellikle tabuların, ideolojik yaklaşımların hakim olduğu otoriter sistemlerdir. Kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün her alanda boy gösterdiği bu sistemler kendi insanlarının huzuru ve refahıyla ilgilenmezler, kendi kalkınmışlıklarını ülkelerinin kalkınmışlığından önde tutarlar.
    Ülkemiz açısından bunun en tipik örneğini, meslek liseleri için üniversiteye girişte uygulanan katsayı engelinde görmüştük. Bu ülke, on yıl boyunca kendi yavrularını yiyen bir canavar görüntüsü sergilemekten utanmadı, kendisini elli-yüzyıl boyunca ilerilere taşıyacak nesillerini yitirdi, küstürdü, düşünen-üreten bir toplumun oluşmasını her nasılsa engelledi. YÖK’ün bu engeli kaldırması sadece var olan bir zulmün sona erdirilmesi anlamına gelmektedir; zira eğitim sistemimizin iflasını her fırsatta ilan eden yapısal bozukluk devam etmektedir.
    Bu iflası ortaya koyan en önemli göstergelerden biri gençlerin kabusu haline gelen ÖSS ve benzeri sınavlardır. Bu sistemin kendi nesillerini nasıl öz değerlerinden kopardığı ve ruhundan uzaklaştırdığı da ayrıca sorgulanması gereken bir diğer önemli meseledir.
    Bu seneki sınav sonuçları ülkemizin geleceği açısından pek çok muammayı içinde barındırmaktadır. Sonuçlar ülkemizin geleceğini belirleyecek olan bugünün gençliğinin ne denli temel bilgilerden yoksun olduğunu ortaya koymaktadır. Yaklaşık bir buçuk milyon öğrencinin katıldığı imtihanda 700 bin öğrenci hiç bir fen sorusuna cevap verememiş, yine binlerce öğrencinin puanının hesaplanmasına gerek görülmemiştir. Daha somut verilerle ortaya konulacak olursa sistemin kendi iflasını nasıl belgelediği görülecektir:
    İmtihanın ilk bölümünde müfredattan dört ayrı alanın her birinden 30 sorunun sorulduğu testlerin ortalaması şöyle olmuştur: Türkçe: 14,1, Sosyal Bilimler: 11,4, Matematik: 9,0, Fen Bilimleri: 4,0 olarak gerçekleşmiştir. İstatistikler Türkiye genelinde başarı puanının geçen yıla göre 4 puan azaldığını ortaya koymaktadır. Puanı hesaplanmaya değer görülmeyen, 180 sorudan hiçbirine doğru cevap veremeyen öğrenciler, genele isnad etmeyen bir istisna olarak değerlendirilse bile, dört yıllık bir lise eğitimin nasıl oluyor da böyle öğrencileri mezun edebildiği sorusunu sormayı engelleyemiyor. Bugün 20-22 dersten sorumlu olarak liseden mezun olmuş, diplomasını alabilmek için yıllarca sorumluluk sınavlarıyla uğraşan binlerce öğrencinin varlığını düşününce bu sorular da normal geliyor insana. Normal olmayan şudur ki, hiçbir soru çözemeyecek seviyedeki gençleri (katsayı korkusuyla meslek liselerinden uzaklaştırarak) yıllarca sıralara mahkûm edip liseden sözümona mezun etmenin bu ülkenin geleceğine olan katkısıdır. Mesela, Türkçe sorularına hiç cevap vermeyen on binlerce öğrenci nasıl okuyor, okuduğunu nasıl anlıyor; yüzbinlerce öğrencinin fen sorularına cevap veremediği bir sistem nasıl bunları mezun edip üniversite kapısını açıyor, bu öğrenciler gittikleri üniversitelerde nasıl bilim üretecekler, içinde bulundukları toplumu nasıl anlayıp nasıl bu topluma katkıda bulunacaklar? Geçmişte üç yıl olan eğitim sürecinin dört yıla çıkarılması problemleri çözmemiş; aksine katlamıştır. Üç yıllık eğitimin ne eksikleri görüldü de eğitim dört yıla çıkarıldı sorusunun cevabı da bu sonuçlarla ortaya konulmuş oldu. Sistem, problemlerin en kısa yoldan en çağdaş şekilde çözülmesini arzulamıyor; aksine problemi daha karmaşık hale getirerek adeta çözümsüzlüğü öneriyor.
    Birçok uzman, bugünkü toplumsal sorunların, içinde çıkılmaz problemlerin ve artan şiddet kültürünün sınav sonuçlarına doğrudan etki yaptığını düşünmektedir. Bu doğru bir tespit olmakla birlikte meselenin temel problemine işaret etmemektedir. O problemin özünde; düşünemeyen, sorgulamayan bir toplum modeli meydana getirme arzusu içindeki iç dünyası bozuk totoliter ruhun yattığını belirtmiştik.
    Meselenin üniversite boyutu da farklı problemleri içermektedir. Ortaöğretimdeki başarısızlığı yeni açılan ve alt yapısı yetersiz üniversitelerle çözme girişimleri birkaç bin genci “yaşasın, üniversiteyi kazandım” diye sevindirmekten öteye geçmeyecek, üniversite mezunu niteliksiz işsizlerin artmasından başka işe yaramayacatır. Artırılan kontenjanlar ile üniversitede okuyamayacak, aslında liseden bile mezun edilmemesi gereken, çok sayıda öğrencinin yetersizliğini doğrudan üniversitelere yıkmak ihanetin farklı bir boyutudur. Katsayı adaletsizliğiyle meslek liselerinin canına okuyan sistemin günah çıkarma girişimleri onun günahını katlamaktan başka işe yaramıyor.

    28.07.2009

    Kâinat mescid-i kebîrinde, Kur’ân, kâinatı okuyor. Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zebân edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup, Haktan gelip, Hak diyen ve hakikati gösteren ve nurânî hikmeti neşreden odur.
    Kur’ân’a ve imana ait herşey kıymetlidir; zâhiren ne kadar küçük olursa olsun kıymetçe büyüktür. Evet, saadet-i ebediyeye yardım eden, küçük değildir.

  3. #3
    Ehil Üye muhibbülkurra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2007
    Mesajlar
    4.304

    Standart

    Kazım GÜLEÇYÜZ
    Eğitim nereye?


    YÖK’ün katsayı kararıyla ilgili tartışmalar sürerken, 3. Ergenekon iddinamesinde isminin yer alıp almayacağı merak konusu olan Sabih Kanadoğlu’nun “Danıştay iptal eder” açıklamasına karşı, Danıştay’ın daha evvel katsayı meselesinde YÖK’ün yetkili olduğunu vurgulayan kararlar verdiği hatırlatılıyor.
    Olabilir. Ama o kararların verildiği ortamla şimdiki durum arasında çok önemli bir fark var:
    O zamanlar YÖK, Gürüz veya Teziç gibi başkanlar ve aynı zihniyeti paylaştıkları üyelerle çok katı bir 28 Şubat çizgisinde yer alıyordu. Ama şimdi başkan da, üyelerin çoğu da AKP iktidarıyla paralel görüşlere sahip olmakla eleştiriliyor.
    (AKP 28 Şubat’ın neresinde; ayrı bir bahis.)
    Onun için, Danıştay katsayıyı artık yetki yönüyle değil, Tansel Çölaşan’ın işaretini verdiği “Tevhid-i Tedrisata aykırılık” iddiasıyla ele alır. Bu iddianın, akan suları durduran “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez anayasa maddeleri” ile de perçinlenmesi sürpriz olmaz.
    Tabiî, böyle bir durum, son olarak HSYK krizinin, zaten ciddî şekilde sarsılmış olan “yargıya güven”deki erozyona Danıştay cenahından da yeni ve tarihî katkılar sağlayarak, köklü ve kapsamlı bir yargı reformunun kaçınılmazlığı gerçeğini daha kalın çizgilerle kamuoyuna gösterir.
    Ve orada da, bu reformu hâlâ sürüncemede tutan siyasî iradenin anlaşılmaz tavrı sorgulanır.
    Bunlar, katsayı tartışmasında yaşanan seyrin yargı ve siyaset boyutlarındaki bazı yansımaları.
    Bu hengâme içinde arada kaynayıp giden ise, konunun özünü ve esasını oluşturan eğitim meselesi. Siyasetin yargıya ve yargının siyasete müdahalesini çok tartışıyoruz ve bu tartışmalardan henüz sağlıklı bir netice çıkarabilmiş değiliz. Öyle olunca da, günübirlik siyasetin ve siyasallaşmış yargının eğitime yönelik müdahalelerinin çocuklarımız ve istikbalimiz üzerindeki tahripkâr tesirlerini konuşmaya bir türlü sıra gelmiyor
    Oysa, esas tartışılması gereken mesele o.

    Onbinlerce sıfır, yüzbinlerce baraj altı
    ÖSS sonuçları açıklanırken ortaya çıkan iki husus, eğitim alanındaki durumun ciddiyet ve vahametini gözler önüne seren iki önemli işaret.
    Bunlardan biri, 30 bin adayın sıfır puan alması. Evvelki ÖSS’lerde de bazan daha yüksek rakamlarla var olan bu durum, bu sene başvuruların bir miktar azalmasına bağlı olarak nisbeten daha “düşük” bir sayı ile ortaya çıktı. Bu hali önce “ortaöğretimdeki zaafiyet”e bağlayan YÖK Başkanı daha sonra “Tam da öyle değilmiş” gibisinden sathî açıklamalarla konuyu geçiştirmeye çalıştı.
    “Sıfır çeken” on binler, işin bir ciheti.
    Diğer bir ciheti ise, ÖSS’den çıkan ham puanların ortaya koyduğu genel seviyenin düşüklüğü karşısında, “çare” olarak barajın yirmi puan indirilmesi. Bizzat YÖK Başkanının açıkladığına göre, eğer bu indirim yapılmasaymış, önceki barajı aşıp da tercih yapabilecek durumdaki aday sayısı çok daha düşük sayılarda kalacakmış.
    Peki, masa başı yapılan böyle oran değişiklikleriyle, gerçek anlamda başarı düzeyi yükselmiş mi oluyor, yoksa sıfır puanlara ilâveten genel düzeydeki düşüklüğü de gizleyip örtbas etmeyi amaçlayan yeni bir gözboyama mı sergileniyor?
    Gerçek şu ki, eğitim sistemimiz çok bozuk.
    Genel anlamdaki seviye ve kalite düşüklüğü, anaokullarından her çeşit liseye kadar bütün ortaöğretim kurumlarının ortak problemi. Bir zamanların gözde okulları olan Anadolu liseleri dahil, tüm devlet okulları ciddî gerileme içinde.
    Çocuklar, en temel alanlarda bilgi altyapısından ve bununla bağlantılı olarak tefekkür, muhakeme melekesinden uzak ve mahrum şekilde “yetişiyor” ve sonuçta ya sıfır çekiyor, ya da meselâ yüzde 60’ı fen sorularını cevapsız bırakıyor.
    Bu tablo, övünülerek açıklanan iddialı müfredat reformlarının gerçekte ne denli kof olduğunu, sistemin çocukları ya hedefsiz, işe yaramaz bireyler veya potansiyel suçlu kişiler haline getirmek üzere öğütmeye devam ettiğini gösteriyor.

    28.07.2009

    Kâinat mescid-i kebîrinde, Kur’ân, kâinatı okuyor. Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zebân edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup, Haktan gelip, Hak diyen ve hakikati gösteren ve nurânî hikmeti neşreden odur.
    Kur’ân’a ve imana ait herşey kıymetlidir; zâhiren ne kadar küçük olursa olsun kıymetçe büyüktür. Evet, saadet-i ebediyeye yardım eden, küçük değildir.

  4. #4
    Ehil Üye muhibbülkurra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2007
    Mesajlar
    4.304

    Standart

    Faruk ÇAKIR
    Kat kat yanlış


    Meslek liselerinin üniversiteye girişinin önündeki ‘katsayı engeli’ şimdilik sona ermiş görünüyor. YÖK, yerinde bir karar alarak bilhassa imam hatip lisesi öğrencilerini mağdur eden uygulamayı sona erdirdi. Aslında bu adıma sevinmek lâzım, ama hiç akla ve hayâle gelmeyen ‘yanlış’lara imza atıldığını daha önce de çok defa gördüğümüz için ‘yoğurdu üfleyerek yemek’ durumundayız.
    Açıkçası, elimizde bir delil olmadığı halde YÖK’ün aldığı bu doğru kararı ‘yüksek mahkeme’lerin iptal etmesinden endişe ediyoruz. Bu sebeple, meslek lisesinde okuyan ya da mezun olanlara “Gözünüz aydın” demeyi bile ertelemiş durumdayız.
    YÖK’ün aldığı bu karar, çok doğru olmakla beraber aynı zamanda bir o kadar da geç kalmış bir karardır. ‘Katsayı’ uygulaması, alındığı gün yanlıştı ve o günden beri bu uygulamaya itiraz ettik. 10 yıl süren bu ‘keyfî’ uygulama sadece imam hatip lisesi mezunlarını değil, bütün meslek lisesi öğrenci ve muzunlarını mağdur etti. Bu uygulamanın bir yanlış yönü de, adeta ‘maç devam ederken’ oyunun kurallarının değiştirilmesiydi. Düşünün, ‘üniversiteye giremesem de bir mesleğim olsun’ diye karar veren ve bu niyetle herhangi bir meslek lisesine kaydolan öğrenci, iki ya da üçüncü sınıftayken kuralların değişmesiyle karşılaşıyor. Biraz insafı olan, önce bu kararı alır, sonra da o tarihten sonra meslek lisesini tercih edenlere uygular! Ama 28 Şubat sürecinin uygulayıcıları için insaf ve iz’andan bahsetmek ne mümkün? “Ben yaptım oldu” anlayışıyla Türkiye’ye 10 yıl kaybettirdiler.
    Yeni uygulama hayata geçer ve meslek lisesi mezunları başarılı olduktan sonra arzu ettikleri bölümlere girmeye başlarsa bile ‘iş tamam’ olmuş olmayacak. Hakikî adalet için, geçmiş yıllardaki keyfî uygulama sebebiyle mağdur olanlara da hakları mutlaka iade edilmelidir. Aslında YÖK’ün yeni kararı ile yapılan, bir hakkın teslim edilmesidir, ortada bir ‘lüfuf’ yoktur. Bu bakımdan, yanlıştan dönenlere teşekkür ederiz; ama bu kararı bir lütuf olarak da görmediğimizi ifade etmek isteriz.
    Belki de yüzbinlerce kişiyi mağdur eden ‘katsayı’ uygulamasının sona erdiğini kabul edersek, sıranın diğer yasaklara geldiği söylenebilir. Nasıl ki ‘katsayı’ uygulaması basit bir kararla sona erdi, arzu edilirse; yürürlükteki hiç bir kanuna dayanmayan ‘keyfî başörtüsü yasağı’ da bu şekilde sona erdirilebilir. Hiç kimse, “Yok, bu yasağı kaldırmak katsayı uygulaması gibi kolay olmaz” demesin. Samimî olarak istenirse ve elbette ‘bedel ödemek’ de göze alınırsa başörtüsü yasağı da bir anda, bir kararla ve belki de karar almadan, bir uygulama ile sona erebilir.
    Başörtüsü yasağı, ‘katsayı’ uygulamasından daha feci, daha yaralayıcı ve daha fazla haksızlık barındıran bir uygulama. Pek çok defa ifade edildiği üzere bir ‘cesur rektör’ bu yasağı uygulama ile sona erdirebilir. Nasıl ki bazı özel üniversitelerde kısmen serbestlik var ve kıyamet de kopmuyor. Aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde de başka üniversitelere nisbetle biraz daha ‘insanî’ bir uygulama var. O halde bu kanunsuz yasak istenirse bir anda, basit bir uygulama ile, daha doğrusu “yasağı uygulamamak ile” sona erebilir ve ermelidir.
    ‘Katsayı’ uggulaması ‘yanlış’ idi; başörtüsü yasağı ise ‘kat kat yanlış’tır. Ne de olsa bir gün bu ‘anlamlı yasak’ da sona erecek. O halde o gün bu gün olsun!

    28.07.2009

    E-Posta: cakir@yeniasya.com.tr

    Kâinat mescid-i kebîrinde, Kur’ân, kâinatı okuyor. Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zebân edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup, Haktan gelip, Hak diyen ve hakikati gösteren ve nurânî hikmeti neşreden odur.
    Kur’ân’a ve imana ait herşey kıymetlidir; zâhiren ne kadar küçük olursa olsun kıymetçe büyüktür. Evet, saadet-i ebediyeye yardım eden, küçük değildir.

  5. #5
    Müdakkik Üye !bR@h!M - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2006
    Bulunduğu yer
    Orta dünya'da ayrıkvadi
    Mesajlar
    748

    Standart

    Sistem çok karışıyor Allah bu yıl giren kardeşlerimize yardım etsin.Ama katsayı adaletsizliğinin kaldırılması tabi ki sevindirici bir durum.
    Bana sen niçin şuna buna sataştın diyorlar farkında değilim.Karşımda müthiş bir yangın var,alevleri göklere yükseliyor içinde evladım yanıyor,imanım tutuşmuş yanıyor.O yangını söndürmeye,imanımı kurtarmaya koşuyorum.Yolda biri beni kösteklemek istemişte ayağım ona çarpmış,ne ehemmiyeti var?O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi?Dar düşünceler,dar görüşler...

    BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

  6. #6
    Müdakkik Üye nuRNK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Mesajlar
    610

    Standart

    Alıntı !bR@h!M Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Sistem çok karışıyor Allah bu yıl giren kardeşlerimize yardım etsin.Ama katsayı adaletsizliğinin kaldırılması tabi ki sevindirici bir durum.
    katsayı meselesi ve okul puanının etkisinin azalması sevindirici...
    ama istediğin mesleğe göre yapmak zorunda olduğun dersler....tabi ki mühendis olacaksam fizik daha iyi bilmem lazım ama şuan üniversitelerde sıradan bi fizikçi bile matematiği olsun fiziği olsun çok süpper bilior...o sınava girse tekrar; çok ii yapar inşaAllah ve çok daha ii bi üniversiteye geçer...daha çok ve zor rakibimiz var anlaşılan....

    Bir nokta-i kemale şitab üzre kâinat,

    Ol noktaya teveccüh ile yükselir hayat.

    Kahriyyât



+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Tekrar Tekrar Okumak !
    By yozgati in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.09.14, 18:29
  2. Msn'mi Tekrar Yükleyemiyorum...
    By Medresetü'zZehra in forum Bilgisayar ve İnternet Sorunları
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 25.12.09, 04:52
  3. Nurlar Tekrar Tekrar Olsun Diye...
    By EZCÜMLE in forum Risale-i Nur Talebeliği
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.02.07, 22:42

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0