Bu sevdaya kış düş ! tü…

Bu sevda kış-a düş! tü....


Yüreğimin en sessiz haliyle sana sesleniyorum… Sen yine sağır ve dilsiz’i oynuyorsun… Bense suskunluğuma sığınıyorum… Oysa gözlerimde seni taşıyorum. Kimseler bilmiyor. Bazen bir ilkbahar oluyorsun bazen eylül… Ama en çok eylül de kalıyorsun… Ve ben en çok eylülü seviyorum…

Yalnızlığımda, düşlerimde, gecemde, gündüzüm de hep sen varsın… Tutsak mı ettim sana kendimi. Oysa ben bıraktım. Evet, ben bıraktım her şeyi… Sen benden elini çektiğin an…

Ayrılık rüzgârları esiyor… Bak eylül de geçti ekim deyiz… Ekim de geçecek kasım a döneceğiz. Mevsimleri takip ediyor sevdamız… Eylülde yapraklarımız döküldü… Ekim de kuruyor artık… Kasım da hiçbir şey kalmayacak demek ki… Sonra kar gelecek. Ayaz gelecek ve sen bunlardan sığınmak için yüreğime geleceksin… Ama yüreğim eylül de kalacak hep baharını bekleyecek… Bak yağmur yağıyor sevdamızın üstüne. Kapa şemsiyeyi… Rahmete kavuşsun bu sevda…

Ayaklarıma takılıyor sağır ve dilsiz oluşun… Çığlık çığlığa susuşumla bir değil binlerce kez öldüm… Damarlarımdan çekiliyorsun… Kış geliyor… Ayrılık rüzgârı esiyor… Ve yağmurla raks ediyorlar…

Evet…

Bu sevdaya kış düş ! tü…