Kalabalık ama sevdadan yoksun,biraz da masumiyetten uzak caddelerin hızına ayak uydurmaya çalışıyorum inadına.Kaçmak mı gerek dersin yüreğim,yoksa kalıp bu şehirde hasretlere tanıklık etmek mi düşer bize?!..


Ama şimdi gidiyorum.Belki bu şehirden ,belki senden geçiyorum.Belki de kanayan yarama tuz basıp gidiyorum hesapsızca.Sanki üzerime üzerime gelen vapurların kulaklarımda çınlayan o sesleri yankı buluyor bedenimde.Gitmeyi göze bile alamazken bu gönül,şimdi kalmaya bile yanaşmıyor...



Caddeler...

Gecenin bitmeyen sükutuna ilerliyorum şimdi caddelerde.Şehirden yükselen feryatlar beliriyor her köşesinde,duyuyorum.Bir duyurabilseydim ben de feryadımı...Ses,soluk kesilse de caddelerde,kırgın bakışlı martılara anlatabilseydim ben de derdimi...Ama gidiyorum...Geride baıraktığım paslı her sokak lambasını ve tebessüm eden her bir çehreyi koyup ardımda...



Hala sevdaya adanmış yürekler varsa şayet bu şehirde,seni onlara emanet ediyorum.Şimdi bir bir geride bıraktığım o koyu caddelerin ardından,tutsağı olduğum masmavi denizimin yanına varıyorum;yapayalnız.En derin uykusunda şimdi bu şehir,belki de en muzdarip rüyasında.Uykusuzluğun sinesine atılmaya hazır gözlerimden,bir parça ateş düşüyor yanaklarıma.



Gidiyorum...

Kısacık cümlelerimin son satırında gitmeye gidiyorum sadece.Güzele,sevdaya,umuda...ve diğerlerine dair sadece bir öykü bırakıp ardımda,yollarımın en dönülmez,en bitap köşesinden el sallıyorum sana.Buruk bir yanım...Kaç kişi işitiyor bu sessiz vedayı,kaç kişi daha elindeki son izmariti de yere bırakıp,öylece dönüp bakıyor ardına?!.bilinmez!!!



Ama işte gidiyorum...”Kal”demeye mecali kalmayan yüreğimden son bir sözcük bekliyorum.Oysa nafile,yorgun kelimelerim...Alın artık,size kalsın bu mavi şehir...Size kalsın ayrılıklar,sizin olsun herşey.Sonra tüm gurbet şarkılarını da bırakıyorum ardımda.

İşte...Gidiyorum..

Döner miyim bir daha?

Bir muamma!..

Ama bu gidiş artık benimle müsemma.

Masmavi sevdamı da alıp yanıma,işte gidiyorum...