okullu yıılarımızdı.. tarif edemiyeceğimiz heyecanlarımız vardı... ilk bakmalar, ilk gülmeler... hani insan mutlu bir anında bir şeyler yer ama tam hazm edememiştir aslında sevinmekten... yeni dostlarla ilk lokmaların yenmeye başladığı zamandı.... fıtratlarımız müteheyyiç... vakitli vakitsiz şakalar yapardık mesela gece geç vakitte beyaza bürünüp birilerini korkutmak gibi... bazen bir öğle vaktinde yiyecek bir ekmeğimiz bile olmazdı bekle ki ayın yedisinde burslar yatırılsında menafi toplansın.. bazen de abilerin getirdiği eti gece saat 2 de pişirip kendimizce açlığımızı giderirdik çok zenginmişçesine.. yeni yerler keşf ederdik çoğu kişinin bilmediği kıyıda köşede kalmış aşıklar kıraathanesi gibi.. (sanki bizde aşıkmışız gibi) sıradan hallerimiz olurdu kırda piknık yapmak; yüzmek; çok sevmediğimiz ama sırf sinemaya gitmiş olmak için gittiğimiz filmler... sudan bahanelerle okumalardan kaçmalar... sonra herkesten farklı olarak gönüllü programlar talep ederdik... ve ömrümüzde numune-i imtisal olacak olan zamanlar geçirirdik Allah'ın bir lutfu olduğuna inanarak...