Bazen kızmakta var ya ..asabi bir damarın tuttuğu semli nemli anlarda..Huzursuz bir uyanış..bir baş kaldırışı da var asi ve sefil…

Neler oluyor diyemeden zilzal bir evkatta..Bir kaç şekli var hududu izah etmenin ..Bir kaç da adı var ölmenin..Kimi asıl kimi fasıl…

Ve bir kaçta ismi var gitmenin..çocukçası atta..adamcası yokluktur artık..Bir kaç yanı da var gömülmenin..ebedi istirahat gah..ve kuyu ve toprak..ve açılır bir menzil cinana canana..belli bir saat bilinmez bir maat işte…

Aniden bademciklerim şişiyor..Asude alık su diyor ani işler başa geldiğinde..Asu yıldızlarını toplamış birkaç aydır..neresi tutulduysa merhabaların nuzul nevazil inme geçiriyor sıhhati selamlar…Kızıyor insan bazen işte..Yine aniden hani bir sebepte yokken..Kağıtları buruşturmak yüzünü ekşitmek..canı bir şey istememek erken başlayan yolculuklar için bir poğaça ile yetinmek koca gün…

Nen var kuzum..nen var hadi söyle..Omuz üstü bir hal.. Halden anlayan bir şal rüzgâra emanet…

Soğuk bildiğin gibi bu aralar..dağıtsın efkarını diyorum zencefil yakılarıyla ..hafif ve sakin..hani alsın hırsını sessizlikten..hani ne geliyorsa ağzına söylesin zülf-ü yari incitmeden..Sitem mitem hak getire ..desin bir şeyler hani içinden ne geçiyorsa…Berduş alıyor sazı eline ver yansın ediyor bildiğine bilmediğine…Güya herkeste bir nebze anlar hardan nardan vardan yoktan ya hiçliği bir tutam kekik sanarak…Neyse;

Başına buyruk bedelsiz satılmışlık algısı alınganlığımın edasında..Alışılmışlıkta da bir firari sızı ..Söküğüne yitiğine yetimliği yetmezlikte var biraz…Urbası kırbası abası libası esvapları varsa bir yeri yırtılır ve yamanır giysilerin..bir yanı hep yamanır…

Bir iki, birkaç çaput, bir parça bez, bir dostluk serzeniş bir parça sitemkâr alâyiş nümayiş ve becayiş ile bir kalem şaşa...

Geç dersen geçerim alt geçitten..Çık dersen de çıkarım en yüksek yerine şahikaların…recmi nemci bir halde bulurum susarım anlayacağın..Koca bir kaya alır natıkhan vefayı tam ağzından vururum…Durumda öyle süt dökmüş kedi ..bir kazaya bir vebaya sebep olmuş gibi…

Yakmadan ama yanarak öyle su gibi aşarım taş duvar demeden…harareti yüksekçe bir kumistan bulur kurur yok olurum..Etim kemiğim sonunda zaten anasıra sır olacak kadar …Hem kemiyetten terkipli bir mürekkep..murakıp bir mevkufiyetle tevkif edilmiş uzaklığım şimdi…Keyfiyet-i aslım yolumu gözleyen aslımdır..ben sonsuz hasretim ona o bana bir vade bir inayet düşü…Va esefa va esafa…

Acısam kendime şöyle kanıma dokunsan bi..hani ağlayım..ben gedayım gedalar bilir…

Ulaşılmazlık adı Leyla olanların kârı..Ve Leyla’nın Tedai-yi efkârımecnun ya.. onunda adı var…Aşıkların taşladığı bir şöhretin sahibi..Hani biz yoğuz ya bizde sadece Leyla’nın adı var…

Doğrusu ne ki eğri görünenin.. bunu da gören bir köre közlemeli ki düzgün bir şey göstersin...Dönüyor kıvrılıyorum yollar gibi boylu boyunca uzanıp…Bilir misin en bildiğim beni bilmezim; Kaç şiir köşesi kaç lamba şişesi isindeyim...Meyveler veriyorum ağaçlar kadar ..ve benim da dallarım kollar..yamuk yumuk …Tatsız tuzsuz hani kalpsiz anlaşılmayan lezzetlerim vardır muhakkak..ham ve müşterisiz hem de beş parasız üstelik…

Olmadı..olamadı olmuyor,yutulmuyor ha deyince…Olmadı mı olmuyor la havle çekmeyince…

Yine yağmur yağıyor vel hasıl…Yine bulutlar var ..yine alaca zaman akşam üstü..ve üşüyor insan ister istemez..Yokuşlarda öyle aynı..Ve ıslanıyor sokaklar ve sokakların sakladığı adımlar..Gölge yine var..ister gör ister görme…Yine kaçıyor korkular..Yine çekiç sesleri duyuluyor komşunun evinden..Yine kimi lastik kimi odun kimi kömür kimi ömür yakıyor..kıt kanaat yaşıyor kimileri..Kimileri birkaç kedi besliyor..Kimileri bir şey istese de besleyemiyor..büyüyünce gidiyor yarenler..Erenler bir mart günü gittiği gibi…

Göçüyor bazen öksürüğümü bile tutup sadrımın kervanları.. çıngırak sesleriyle hatıralar dört köşe…heyulasını tutuşturdum itinanın..yanıyor ahşap ahşap…

Didiniyorum kendimin kendimle didiştikleriyle.. süpürge ettiğim eninlerimle beraber engin bir doğuşun yolunu gözleyip….

Bazen bütün perdeleri ışıklara kapatıp ..ardından da hazan makamlı namsız bir güfte yazıp usulca zamanın kulağına üflemekte var ya..sonrada miskin miskin uyumak sabahsız bir güne vasıl…..



Dinle kalbimin sağır Sultanı dinle;



Artık bülbüller şaduman değil bu bahçede..

Ak gül mor gül al gül derken mevsimi geçmiş…

Hayale benzemiş çeşm-i yardan damlayan damlalar..

Onu da bir garip rüzgâr silmiş gitmiş…

Bikes biçare natuvan şimdi yağmurlar benim için..

Harabe-i gönlüm de bizar………………









m_safiturk