
Bülbülün Güle Sevgisi Ne Zaman Başladı
İbrahim aleyhisselamın, Nemrud tarafından ateşe atıldığını, ehli ve vahşi hayvanlar dahi, Allah Tealanın ihsan ettiği bir his ile idrak etmiş oldukları için, onlar da ağlamakta, feryad etmektedirler.
İşte bülbül ağlıyor. Ve ortasının gülistan oluşundan bihaber,(haberi yok) etrafı hala kor ve alev halindeki büyük ateşe doğru koşuyor. Cenab-ı Hakk, Cebrail aleyhisselama emrediyor:
*** Ya Cebrail koş, Nemrudun ateşine doğru uçan bülbülü tut, ne istiyor, sor.
Hazret-i Cibril yetişiyor, ateşe varmak üzere olan bülbülü tutuyor ve soruyor:
*** Küçük kuş, burada işin ne? Bülbül ağlayarak cevap veriyor:
*** ((((Allahın Halilini ateşe attılar; madem ki ben onu kurtarmaya kadir değilim, bari ben de onunla beraber yanayım, diyorum)))). Cebrail aleyhisselam bülbüle:
*** Gel, diyor ve İlahı tecelliyi ona gösteriyor... Bülbül şimdi ne yapsın?.. Feryadı dinmiştir. Sevincinden mesttir. Dili tutulmuştur. Kıyamete kadar böyle kalabilir. Cenab-ı Hakk Hazret-i Cibrile yine emir veriyor:
*** Bülbüle söyle: Benden ne dilerse, şimdi dilesin.
*** İste bülbül, Rabbinden, ne isteyeceksen iste!.. Bülbül dile geliyor:
*** Ben, diyor, kendimi bildim bileli, Rabbimin zikri ile meşgulüm. İşittim ki, Rabbimin bin bir güzel ismi varmış; ama ben, yalnız yüz birini biliyorum. Diğer dokuz yüzünü de öğrenmek isterim.
Bülbülün dileği, derhal kabul edilmiş, bilmediği Esma-i Hüsnayı da hemen öğrenivermiştir. Ve şimdi bülbülün vazifesi var: Hazret-i Cibril bülbülü alıyor; narın, nur olduğu yere, Hazret-i İbrahimin bulunduğu gülistana koyuyor ve ona ırmağın kenarındaki gül ağacını göstererek;
*** Bülbül, senin yerin burası, diyor.
Bülbül, güle konmuştur. Ötüyor... ötüyor... ötüyor...
***İşte bülbülün güle muhabbeti böyle başlar.
Şimdi o, her seher vakti konacak bir gül dalı bulur, öter, öter, öter...
Baygın düşünceye kadar...
((((Bülbülün seher vaktindeki bu hali, gafiller uyurken, uyanık aşıklarla beraber, binbir Esma-i Hüsnayı tesbih edişidir.)))
((((***Eğer siz; seher vakti, bülbül ile beraber uyanmış da secdede iseniz, onun sizi zikirde geçmeğe çalıştığını duyarsınız.***)))
Yok, eğer o sizden daha evvel uyanmış, pencerenizin önündeki güle konmuş ötüyor da; siz onun nağmeleriyle uyandı iseniz, biliniz ki o, sizin kalbinizdeki gaflet külünü eşelemekte, oraya kendisinin küçücük kalbindeki büyük aşk ateşinden bir kıvılcım sıçratarak, ruhunuzu tutuşturmak istemektedir.
Alıntı