Gazel


Derd-i mihnetir beladır adı aşk
Bir marazdır ibtilâdır adı aşk


Andadır râz-ı adem sırr-ı vucûd
H
îçdir yokdur bekâdır adı aşk


Eylemekdir kenduyi mahz-ı recâ
Cümleden kat'-ı recadır adı aşk


Cân u cânândan müberrâ muttasıl
Bir bilinmez müdde'âdır adı aşk


Şimdi Gâlib bir şeh-i âlî-cenâb
Gönlümüzle âşinâdır adı aşk


- Şeyh Gâlib -

Sebk-i Hindi bizde Nailî, İsmetî, Neşatî ve Fehim gibi şarilerin önderliğinde XVII. yüzyılda başlamıştı. Ama onun en büyük temsilcisi, kendi ruhundaki harikuladeliği de sanatına eklediği için Şeyh Gâlib olmuştur. Tasavvuf muhitlerinin adamı olması ve daha çocukluğundan itibaren bu dünyayı iyi tanıması, ona İlahî aşkın bütün tecelli ve televvünlerinin şiirde derin hayallere dönüştürülebilmesini öğretmişti. Şiirlerindeki İlahi Aşk, yüzeyde bir süs olmaktan ziyade derinlerde bir yerdeki entelektüel kriz boyutunda yer ediniyordu. Onun için Gâlib Dede'nin beyitlerindeki derinlikli anlamlar kolay anlaşılamaz, hayalleri kolay çözülemez. Sanki o, okuyucuyu bir uçurumun kenarına getirip bırakıveren sihirbazlar gibidir. Oradan atlamak veya geri dönmek konusunda tereddüt yaşanır. Atladığınız vakit de yere mi çakılacaksınız; yoksa kanatlanıp ötelere mi varacaksınız bilemezsiniz. Zincirleme isim tamlamaları arasına sıkıştırdığı mazmunları her zaman bulmak kolay olmayabilir. Zarif kelimelerinin altında tüllenen hayallere ulaşmak da öyle… Sembolizminin boyutları henüz tam anlamıyla çözülmüş değildir. Büyüklüğü de zaten biraz bu gizemine dayanır. Daha kendi çağından itibaren etkilediği birçok sanatçı ve şair, onun semboller dünyası içinden yeni yeni kaknusler uçurmuşlar, günümüze kadar da kanat şakırtıları devam etmiştir. Şüphesiz onun mumdan gemileri, daha nice yüzyıllar boyunca engin ateş denizlerinden geçip gideceklerdir.
İskender Pala Şeyh Gâlib