+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Sol Yanım...

  1. #1
    Garip_Maznun
    Guest Garip_Maznun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Sol Yanım...

    Merhaba anne,
    Yine ben geldim.
    Merak etme okuldan çıktım da geldim.
    Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
    Ali, "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder."
    demişti de onun için söylüyorum.
    Geçen hafta öğretmen, sağ elimde sarımsak, sol elimde
    soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.
    Ben biliyorum artık anne, sağım neresi, solum neresi
    Ağrıyan yanımın neresi olduğunu.
    Şimdi iyi biliyorum anne.
    Hani geçen geldiğimde:
    Şuram acıyor işte, şuram demiştim de
    Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
    Bak şimdi söylüyorum. Şuram işte,
    Sol yanım çok acıyor anne.
    Hem de her gün acıyor anne her gün.

    Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
    Elinden tutup okula getirdi.
    Yakası da danteldi.
    Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
    Ben de ağladım,
    Ağladım hiç de utanmadım.
    Öğretmen ne oldu dedi?
    Düştüm, dizim çok acıyor dedim.
    Yalan söyledim anne.
    Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.

    Bugün ben de saçım örülsün istedim.
    Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
    Dantel yaka istedim.
    Babam; "Ben bilmem ki kızım." dedi.
    Bari okula sen götür dedim.
    "Kızım, iş..." dedi.
    Ben de bana ne dedim, ağladım.
    "Kızım, ekmek" dedi babam.
    Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
    Ha, bi de sol yanım yine çok acıdı anne.

    Herkesin çorapları bembeyaz,
    benimkiler gri gibi.
    Zeynep, "Annem, beyazlara renkli çamaşır
    katmadan yıkıyormuş" dedi.
    Babam hepsini birlikte yıkıyor.
    Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
    Uffff, babam, her gün domates
    peynir koyuyor beslenmeme.
    Üzülmesin diye söylemiyorum ama
    Arkadaşlarım her gün kurabiye,
    börek, pasta getiriyor.
    Biliyorum babam pasta yapmasını
    bilmez anne.

    Hava kararıyor, ben gideyim anne.
    Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
    Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
    Kim bozuyor toprağını,
    Çiçeklerini kim koparıyor?
    İzin verme anne,
    Ne olur toprağına el sürdürme!
    Eve gidince aklıma geliyor bi de
    bunun için ağlıyorum anne.
    Bak, kavanoz yanımda,
    toprağından bir avuç daha alayım.
    Biliyor musun anne?
    Her gelişimde aldığım topraklarını
    Şu kavanozda biriktirdim.
    Üzerine de resmini yapıştırıp
    başucuma koydum.

    Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
    Kimseye söyleme ama anne
    Bazen de konuşuyorum onunla.
    Ne yapayım seni çok özlüyorum
    anne.
    Ha unutmadan,
    Öğretmen yarın anneyi anlatan
    bir yazı yazacaksınız dedi.
    Ben babama yazdıracağım.
    Öğretmen anlarsa çok kızar ama
    bana ne kızarsa kızsın.
    Ben seni hiç görmedim ki neyi,
    nasıl anlatacağım anne.

    Senin adın geçince sol yanım
    acıyor anne.
    Hiç bir şey yutamıyorum.
    Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
    Kağıda da böyle yazamam ya anne.
    Ben gidiyorum anne,
    Toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
    Mutlaka gel anne,
    Sen rüyama gelmeyince
    Sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
    Sol yanım acıyor anne.
    İşte tam şurası,
    Sol yanım çok acıyor anne
    .

    Bedirhan Gökçe...

    SELAM VE DUA İLE...

  2. #2
    Garip_Maznun
    Guest Garip_Maznun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Merhaba Anne...
    Ne zamandır sana gelemedim anne.
    Çimenlerine dokunup, uzunca sohbet edemedim seninle.
    Çok uzun oldu biliyorum. İşlerden zaman bulup gelemiyorum demek ar geliyor bana.
    Çünkü sen bütün işlerine rağmen bize zaman ayırırdın. Senin işin bizdik Anne.
    Ağrı’da babam öğretmendi, ama sen başındaki örtünle tam bir Anadolu kadınıydın.
    Biz hayvancılık da yapardık değimli anne. Peynirimiz, yoğurdumuz senin güzel ellerinle hazırlanırdı hep. Birde merhametli yanın vardı; pişirdiği sıcak ekmeği, yaptığı her şeyi komşusuyla paylaşan.
    Geçenlerde bir köye konuk olmuştum, saçta ekmek yapıyordu kadınlar. Seni hatırladım, yerdeki fırınımızda (tandırda) ekmek yaparken. Birde babamı, sımsıcak ekmeğe taze tereyağı doğrayıp yerken.
    Gözlerim buğulandı, derin bir iç çektiğimde yanaklarımdan süzülen yaşlarımı kızım siliyordu Anne…
    Tüm bunları sen yapıyordun. Bunca yoğun işin arasında 8 çocuğa dokunmak için de zaman ayırıyordun.
    Akşam olup da yorgun ve bitkin düştüğünde yatağa, bu defa da biz yoruyorduk seni. Erken gelen sana sokulur, öpe koklaya dinlerdi anlattığın hikayeyi. Yer bulamayan üstüne uzanırdı. Yanakların kıpkırmızı kesilirdi öpülmekten, tüm yorgunluğuna rağmen yüzünden tebessümün hiç eksik olmazdı senin.
    Hatırlıyorum, hep kızını benden çok seviyorsun diye sitem ederdim. Sende ellerini gösterip, bak oğlum bunların hepsi ayrı ayrı, ama kessen hepsinden aynı acıyı duyarsın deyip yanağımı okşardın.
    Biliyor musun! Geçenlerde Sena ve Harun kavga etmişlerdi, kime haklısın desem homurdanıyordu. Tıpkı benim sana söylediğim gibi, kızım da bana söylüyordu “Oğlunu daha çok seviyorsun” diye. Kızmayı unutup kahkahalar attım delirmiş gibi…
    Bütün çocuklar hep aynı şeyi mi düşünür Anne..
    Bize masal anlatmanı isterdik. Biraz anlatır, yorgunluktan uykuya dalardın.
    Ama biz öper, mıncıklar seni uyandırırdık. Tüm yorgunluğuna rağmen hiç kızdığını görmedim yüreği sevgiyle bezeli annem.
    Hani bizi uyutmak için anlattığın masallar vardı ya; bizim çocuklar da o masallarla büyüdü bilesin. Ama kurbağayı öpüp, onu eski haline döndüren prenses vardı ya, şimdiki çocuklar bizim gibi inanmıyor anne. Ama biz sana inanmıştık…
    Onlara annemi resimlerde gösterebildim sadece. Tarihin sarı sayfalarındaki hikaye kahramanları gibi anlatabildim seni. Babaannelerinin toprağın altında neden yattığını anlamadılar uzunca zaman.
    Bir kitapta okumuştum diyordu ki; “İnsan sevgiyle yaşar!” Şimdi daha iyi anlıyorum sevginin gücünü anne...
    Hani gecenin bir vakti, uykunun en güzel yerinde ağlayıp seni kaldırdığımda altımı temizleyip, pak ve temiz sütünden içirerek karnımı doyururdun. Sevgiyle kucaklayıp yanağıma bir buse kondururdun. Ben rahat uyuduğumda ancak sen derin bir uykuya dalabilirdin.
    Tüm bunları yaptıran şeyin sevgi olduğunu anladığımda sen yoktun anne.
    Sevgiyle bakınca her şeyin ne kadar da güzel olduğunu öğrendiğimde sen çok uzaklardaydın Anne.
    Babamdan sonra seni de kaybetmek ürküttü bizi. Hayatta yapayalnız kaldık…
    Hayatın acımasızlığı birden kuşatmıştı etrafımızı. Siz göçüp gittiğinizde çok küçüktük hepimiz. Yalnızlık ne demektir hayat öğretti bize. Zaten öyle değil mi? Hayatı yaşarken öğrenmiştik biz de…
    Bunları seni üzmek için söylemiyorum anne. Sen üzülme sakın! Ne zamandır kimseyle konuşmadım, içimde biriken hezeyanlarım bunlar.
    Bir gün İslam’la tanıştık! İslam’ın habercisi Hz. Muhammed’le…
    O da yetimmiş bizim gibi. O da yanında her Anne dediğinde çocuklar, üzülür kederlenirmiş.
    O da herkes babasına koşup sarıldığında, boynunu büküp bir köşede sessizce ağlarmış. Oğlu öldüğünde gözlerinden yaşlar akınca ashabı; “Sen de mi üzülürsün ya Rasulallah!’” demişti. Bunun üzerine alemlere rahmet Peygamber şöyle söylemişti pak ve temiz ashabına “Yürek mahzun, gözler yaşlı. Ama isyan yok.”
    Bende asla isyan etmedim, ama çok ağladım senin için anne. Çünkü çok özlüyorum seni Anne!
    Seni her özlediğimde, alemlere rahmet peygamber annesini özlediğinde ne yapardı acaba diyordum. O da ıssız yerlere kaçar, gizlice ağlar mıydı benim gibi…
    Geçenlerde bir mecliste yine bir Nasrettin hoca fıkrası anlattılar. Önceleri çok gülmüştüm bu fıkraya, ama sonra ne kadar da anlamlı bir kıssadan hisse olduğunu fark ettim.
    Damdan düşünce, “Seni hastaneye yetiştirelim hoca efendi,” diyen komşularına, “Bana damdan düşeni çağırın” demiş.
    Biliyor musun! Biz de bizim gibi damdan düşen bir Peygamberin varlığını öğrendik, onu taa yüreğimizde hissettik anne.
    Bizim gibi yetimdi ve bizim hissettiklerimizi önce o yaşamıştı tüm varlığı ile. O da tüm yetimlerin sevgi açlığını doyuran bir tek şeyden söz ediyordu; “Yetimin başını okşayın” diyerek…
    Yıllarca ensem çok üşüdü… senin dokunuşlarını çok özledi anne.
    Bize inanılmaz bir yaşam kaynağı oldu Hz.Peygamber. Her gece ağalarken yanımda olduğunu düşünüp teselli bulurdum. Sanki görünmez bir güç her gece bizi ziyarete geliyor, yanağımızı okşuyor, sırtımıza dokunup güven veriyordu. İslam ve Hz.Muhammed hayatımıza büyük bir anlam kattı anne…
    Hani bize bir şey öğretmiştin, insan öldükten sonra arkasında bıraktığı üç şey ona ya sevap ya da günah yazılmasına sebep olur diye. Bu üç şeyden biri de hayırlı evlattı..
    Allah biliyor ki Anne! Yaptığım her anlamlı şeyin sana da hayır olarak yazılmasını niyaz ediyorum dualarımda. Kalan ömrümde çok daha fazla ve çok daha hayırlı işler yapmak için gayret ediyorum… sana daha çok sevap yollayabilmek için…
    Dedim ya, seni çok özledim anne. Sana geldiğimde anlatacak o kadar çok şey var ki!
    Sana gelip şöyle bir toprağını karıştırmak ve koklamak istiyorum; çünkü kokunu çok özledim Anne!

    Alıntı...

    SELAM VE DUA İLE...

  3. #3
    Vefakar Üye keşannur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2008
    Bulunduğu yer
    Yüreğinin götürdüğü yerde...
    Yaş
    29
    Mesajlar
    319

    Standart

    Gerçekten bu çok güzel

  4. #4
    Garip_Maznun
    Guest Garip_Maznun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    EyvaALLAH...ALLAH(c.c.)razı olsun kardeşim...SELAM VE DUA İLE...

  5. #5
    Garip_Maznun
    Guest Garip_Maznun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Adı Güldü...

    Adı Gül'dü
    Gülleri severdi en çok
    Güldü mü güller açardı gül yüzünde
    Güllerle bölüşürdü yalnızlığını
    Hep gül beklerdi sevdiğinden
    Bir de 'gül mevsimini' takvimlerden
    Bir gül kokusuna
    Bir de 'gül reçeline' dayanamazdı
    Hep güller kurutmuştu
    Hayatının en hazin sayfalarında
    Hep gülerek büyütmüştü sevdasını
    Ve her sabah
    Bir gül gibi bırakırdı tebessümünü sofraya
    Tıpkı sımsıcak bir ekmek gibi
    Ahşap bir evin avlusunda
    Mis kokulu gülleri derlerdi
    Ve bütün sırlarını sadece güllere söylerdi
    Ne zaman bir haksızlık görse
    Kanayan bir gül gibi
    Ahh bu dünyada
    Gülü gülle tartsalar derdi

    Ne okur ne yazardı
    Ağlasa gülleri sular
    Gülse gülleri okşardı
    Ama ne zaman içli bir şarkı duysa
    Güllere bakar uzun uzun dalardı

    İşte öyle bir çiçekti
    Şiirimin ucunda gülden bir kalemdi
    İşte o kadın
    Benim annemdi.

    Bir bilseniz
    Ne güller yeşertti hayatın dikenlerinden
    Dökerek gözyaşını
    Ve şimdi
    O güller süslüyor onun mezar taşını...


    Ahmet Selçuk İlkan


    SELAM VE DUA İLE...


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Bir Yanım Hüzün ..
    By vacar in forum Edebiyat
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 12.11.14, 12:45
  2. Cevaplar: 17
    Son Mesaj: 28.09.13, 18:52
  3. kalbim sana söylüyorum, diğer "yanım" sen anla!
    By BiRDüNYaUMuT in forum Edebiyat
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.05.13, 20:56
  4. Sol Yanım Çok Acıyor Anne....
    By sessizciglik in forum Şiirler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 13.05.12, 14:38

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Var
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0