Bir şeyler boşalıyor bardaktan boşanırcasına..Koşumlarını yitirmiş düşler de var..Rahvan adımlarıyla aheste bir şeylerde..usulca yaklaşan ve sessizce ayrılan…Vurgun yemiş derinliklerde…İçinde bir kibrit başı aydınlığı olan kuyularda...
Arzular rengarenk sayfalarıyla..toz pembe emelleriyle bir masalı yazıyor…her şeyin içindesin ve her şey senin dışında adeta..Bilmediğin ait olmadığın bir yerdesin mesela;bir gecelik konaklayacak kadar paran var ..Bir kaç öğün yemeklik maişetin..Şehrin ışıklarının ve vitrinlerinin sana hoş geldin demediği zamanlarda var..Caddeler bilenlerini hep aynı giden ve gelenlerini buluşma noktalarına taşıdığı tanıdıklıkta var..Bu varlar içinde geçmişten bir ip çekip..senin aşina olduğun bir esrarla, türbe başında kendini o menzillere bağlarsın… Fatiha kadar hayattar onun kadar nurlu bir fatihada sen bırakırsın fatihana öylece bakarsın…
Kimseler seni bilmez…Akıntı kuvvetli..Eşya bütün sağırlığı ve direnişiyle hayallerini geri püskürtür..Zavallılık nedir anlarsın..Anladıkça da onurlu bir gerçeği kınında sıyırıp sen zavallı olamazsın…
Hariçte uzaklık sebebi olan şeyler hayalde yakınlık sebebidir demiş bedi..İnsan kendi sürüsünü ararken..Bir çok el kervanına da uğruyor..Ellerin ayakların bir olması dilin terennümünün aynı haceti çıkarması bir şeyi değiştirmiyor..Ölünce mesela insanın kendi kıyameti kopuyor…Mesela bir musibet gelse başını çarpsan..bir birine bakan aynalarında geçmiş ve gelecek birden kırılıyor…Gerçeğinin ta kendisini sana sarılmış bulursun..Bir kelimelik mecalinle ya yalnızlığına yanacak..Ya Allah’ım..!diyeceksin…
Ve felek her şeyi ile yoluna devam edecek..Yine gemiler limandan ayrılacak..Okyanus balıkları yine yüzecekler..Bir kurbağa derede ötecek..Bir yıldız doğacak..Biri kaybolacak hiç biz görmeden..Cırcır böcekleri leylin aksanında işini yapacak…bir şeyler bütün bütün hayattan çekilirken bir şeyler yeni yumurtadan çıkacaklar…Göz yaşları ne kadar çok olsa da sel olmayacaklar…İnsanların çoğu kendine ağladığı kadar başkalarına ağlamayacaklar..Beyaz patiskasın varakasıyla ayrılan yolcu..yangınını sağladığı iftirakıyla..hayatın geri kalana bıraktığı ciddi beklentisi yaşamanın çekiciliğiyle izli bir kabartı olacak sadece..Sonra o da bir resme ve özleme dönecek..Belki o bile değil…var mıydı ?yok muydu ?olacak..Alışacaksın ve alışılacaksın…
Aynı yolun yolcuları ömür peronunda..Dünyanın haydi çık deyişini beklerken.. Devir ve deveranında hayat vadenin şavkını tutmuş bir başka menzile çekerken..İnsan ve boncukları..Mukavva metanetinde kuvveti..ve güçsüzlük gerçeği…İnsan bir aziz misafir bir vakur seyyah ..bir şuurlu mümessil..bir münevver iştiyak olsa..olsa da sükunet bulsa keşki…
Madem bu süslü yelpaze bir esintiyle gözümüzün önünden çekilecek..madem biz o manzarada düşeceğiz…Elinde kalmış son çekirdeği toprakla buluştur…Ne kadar hükümsüzlüğü hüküm olmuşluğun varsa buruştur…Yazılmış çizilmişsin..kendini kendi sayfanla kavuştur..Diyorum kendi kendime…
Yağmurda başladı..Rahmet ihtiyacın lisanındaki hararete mevsimsiz..kanı çekiliyor sokakların…kaldırımlar yüzünü yıkıyor…Koltuğunda ekmeğiyle..Ve kalbinde Rabbani bir haysiyet huzmesiyle hayat vadisinin günlüğünden mağmur;kiremitlerden akmış bir baba evine dönüyor…dakikaları sıkmış parmakları yorgun..bir çizgi daha adı dün…
Yeter ki başınız dik olsun yeter ki siz gülün………………………
m_safitürk