Geceye konmuş yed-i beyza…Dört başı mağmur…Harman esvedi…umuda mavi hatıra…Süveydası donuk kalbimin…O’na ilişmesem yapamam…teline tınlamasam çalmaz…Bakarsın tutmuş elinde akıl renginde bir hissi bulaştırmış söyleyeceğine..Bazı mana da sekte ..ifade alil ve telaşlı…
Ben seviyorum kıble ve keşişlemeden esen rüzgârları… Boranları da… Çalı toplayan çatı uçuranları… Yıldızlara bakanları… Bulutlara dalıp onlarla gidenleri… İçini didik didik edenleri… Eskimişlerini tamire verenleri…
Bizi de sardı ..Hepimizi…Evcileyin bu hane-i enfuside…Konuklarımız kışın çocukları…Kimsecikler yok…Katreler dokumada…Tatlı bir ahenk duama dokunmada…Bayırlar namı diğer yokuşlar…Yıldızlar geçici ayrılıkta.:Şahaplar manevi…delip geçiyor aczimizi…gedik ler içinde sermayem…Memluk malikiyetinin safra sancısı…Taşlısından ağırca…
Çocukluk tercihinin cız’lık denemeleri…her yer ateş…Mutedil temenni nedir diyorum..Hikmetli teennidir diyor…hayalden kaçırıp hayali bir hakikatin altına gizliyor…peşindeyim peşine yakın…Koymasam aşıma suyuma bulaştırmasam anlamam…Ondan tutuşmamış bir ocakta ısınamam…Bazı temaşa perver,şefkati acul salar..bir yazığı katık ederler.Kıyamam…Melül bir kabul bulurum gücenmeden…Hangi zan ne zaman lazım olur bilinmez…Hüsn den yana hep olası muteber…
Sadece sadelik…Duru ve renksiz…Bu kadar gözümün içinde bu kadar ukbaya yakın..Ukba yakından yakın biçimde…İstekler uzun çizgi…Gerçek kader oklarına talim…Aynı O’nun dediği gibi…Ve O’nun dediğini diyen gibi..Emeller ne kadar uzun ömür ne kadar kısa…Hicap en gerekçe…Elmasla kömür ..sıdk ile cehil ayrılsın…Varsın bu ayna-i alem parlasın…Varsın nurlanacaksa alev harlasın…
Bir zirve kurup bir ulaşılmaza koşup…Havf’dan bir sallanış bulup eyvah diyemem..Korkarım herkes gibi korkudan…bir şeyler doldurduğum bir valizim olsun..Kıyamdan varisim..alnım çatına yerleşmiş bir iz…Lisanımda ikrar-ı cehri…Bir buketle ben atayım kuru yaş bir şeyleri olan…Çatlamış bir sadanın sesiyle “Ente Rabbi enel Abd” desem..olmaz mı?Hafi bir anış bulsam vefamda duyulmaz mı?Dilsizliğim elsiz kalsa bir dest-i kerem ulaşıp tutmaz mı?
İftihar-ı lütufkarım..efendilerin efendisi…”Kulum beni nasıl tanırsa onunla öyle muamelede bulunurum emretmişsin”hicran-ı marifetim sana ayan… Al aşikârımı merhametinin cemil cezbine ulaştır beni…
Ayaz dinlence şimdi…En gizli hatıralar ihatada…kollarımı açıyorum tek tekerli sürüyorum ömrümün aşirelerini…” Bir dakika vücud-u münevver, milyon sene vücud-u ebtere müreccahtır”demiş bedi’
Sadakte bi hakkı natakte diyorum…
m……………………..