Kumdan kalelerim..Karton evlerim..Ve en nahif rüzgarda tarumar şehirlerim…Geceler ürperir sokaklarında..Hayattan alamet fukara…Düşmeden kalkamaz yanlarımın ağırlıkları…Bir sokak lambasının direğinden seyrediyorum ülkemi…Masaldan istila edilmiş…

Sürgün anlaşılmazlığın ittiği…Ve kalebendim…Uzamış ve sürünen gölgemle ayrılıkçı direniş…Ezan mesafesinde dursam bari…Kulağımdan o yadigar sadalar kaçmasalar…Şimdi açılsın bu dar gedikler bu çıkmazlar…El sallamasın terkimde terkemde duranlar…Başımda toplanmasın tabibler…bu devasız zannımı kendim neştere yatıracağım…Olmazsa bir devası bir kapamalık lahza lazım bir vakit teneşirlik…

Uğultular geliyor..şefkatin kadınları ağlıyor…Eşarplarını ardan sarmışlar..Uzamış elleri duaya dokunamazlar mahrem yarama…Göz yaşı sunarlar…Bu firakın diktiği bayrak altında hayli açıktayım…Huzurunda emanetine tahkir yapamam…Bir esbab bulup canını çıkarayım…Diyeyim şu felek ipimi çekti…Şu zaman harabezar eyledi beni… Şu dizlerimi “uf” yapan başım önümde koşmalarım…

Şu denk geldiğim taşlar hatalarım…Sekmelerim…Göze geleyim sözden azade…Nazara karar kılmış bir eşikteyim..Uykum ölümün küçük kardeşi…Bu sefer başka beşikteyim…

Şimdi bu bu sağa sola ileri geri lerzeniş bir hacmi hacimlemek için..İçinde olduğumu içime almak için…Her söz divitini manaya bandığında genz-i bir tıraklık olduğunda reşhalar bağrındakilerle inikas eder yansır…Burası durduğum yer senin bekleyemediğin…

Yağmurdan ellerimi verdim bir güzel çocuğa…Bir de bitik bir çiçek..belki onun kalbinde ki masum gerçektir..El mübarekat denilen sırça…

Zilzali…Karşı karşıya gelmiş…Alemler..Dünyaları havi kara delikler…Bir kamet-i nur’a belinden bağlanmak kemer beste-i edeple…Bu dem ol demdir ki ;açık kapılı bir yoldan mi’racını bulmaktır…Yutulacak olanları yutup…Ve yaşararak yeşererek…Bir namus zarfında mazrufluk…

Seratan aliliyetin zuhuru acılanınca şifaya kariptir…Sancısız hiçbir tasaffi na mümkün…Kıyamet mahşer için…Kış bahar…Sonsuzluk için bu vedalar…

Efkarın bir evveli vaki bir sicile işlemesi…Kalbin bir sonraya aşk deyişi…Vicdanın o aşkta bir denge-i letafette acz işleyişi..fakrın bir ganiden gına isteyişi…İntisabın şerefinin tefekküre lebbeyk söyleyişi..Şevk denilen bir Burak ile zorlanan yokuşlar…

İnsancıklık..Hayalden inmek bazen…bazen bir otçuk kadar sesiz durmak…Bazen bir ufka bulanıp, tan yeri kızıllığında müjdeci seher olmak …Belki tebeddül edesi bir fanilikte ;”ya baki entel baki” “ya baki entel baki” deyip bir mülk-ü bekaya ram olmak…

Dediği gibi Bedi sultanın;”Madem sen var ve bakisin,fena ve adem bize ne yaparsa yapsın”ehemmiyeti yok…

m………………….