Cenab-ı Hak,Sırat-i Müstakim üzere olmaya bizlere davet
Ediyor..
Haşyet duyan,hadiselere karşı muvazenesini bozmayan,
Acziyetinin idraki içinde olan,hayra harcamayı bilen,seher vakitlerinde her şeyden uzak,bir bağrı yanık mü’min
Olmamızı tavsiye ediyor…
Ve tüm bunların haliyle hallenerek takva örtüsüne bürünmek
Ve huzura kabulü beklemek…
İbrahim(a.s.) ın teslimiyet bahçesinden nadide bir gül koklamak.!
İşte saadet!
Saadet odur ki,kul,kul olduğunu bile.!
Hamzala (r.a.) ın “münafık oldum! “diye endişe edişinin her
Daim yüreğinde yankıladığını hissetmenin ve temkinli
Olmanın adıdır saadet!
Sevr’de kucağında Habibullah (s.a.v.) yatarken yılan deliğini topuğuyla kapatan vefakar dostun bir yılanın ısırmasıyla
Tüm zerrelerinde hissettiği sızıdır,adıdır saadet…
Uhud günü,muharebe dönüsü babasını arayan küçük kızın endişesine Nebevi bir rüzgarın yetişerek saçlarını okşamasıdır..
Yadigar-i Hamza’nın minik dudaklarının kıpırtısı olmaktır saadet…
Tebük’te kulağını yırtarak Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e
Küpesini getiriyor,infak ediyor bir kız çocuğu..
Onun kulağından akan kan kadar koyu ve sımsıcak bir
Muhabbetin yakıcı tadıdır saadet…
Varlık Nuru’nun biriciği Hazret Fatima’nın “miskine verdiği aş”ın
Saadetiyle doyması sonra tekrar orucuna başlamasıdır..
Ve bakarken minik Hasan ve Hüseyin’e…
Onların masum gözlerinde Cennetteki mekanını izlercesine
Buğulu gözlerle acıya tebessüm etmektir saadet…
Cenab-i Hak’ın “en-Nur”ismi şerifinin tecellisini irfani bir nazarla
Denizde oynasan yakamozlarda izlemektir..
O’nun Cemal tecellilerini ,Cemal’ini görme heyecanıyla
Seyre dalmaktır saadet…
Bir mürşid-i kamil’in gözünde pırıltı,dudağında bir gül kavisi gibi
İnce bir tebessüm,yüreğinde esen bir deniz meltemi olabilmektir
Saadet…
Ve, ALLAH (c.c.) layık olabilmek için dua etmektir nemli gözlerle
Saadet……………… İşte budur.....
çağın Aminesi
vesselam