Bugünlerde hiç ağaçlar?n aras?nda dolaşt?n?z m?? Ayaklar?n?za kurumuş yapraklar, çürümüş kemik gibi dallar tak?ld? m?? Gözünüze eskimişliğin gri rengi, yitip gitmişliğin sarar?p solmuş biçimleri tak?ld? m?? Vakit ay?r?n kendinize ve ağaçlar?n aras?nda bir dolaş?n. Gözlerinizi kald?r?p, fakirleşip, ç?plaklaşm?ş ağaç dallar?nda dolaşt?r?n. Size neler söylüyorlar? Ne haberleri var size?
Şimdi de geride b?rakt?ğ?m?z o güzel bahar günlerini ve hemen ard? s?ra gelip geçen yaz günlerini hat?rlay?n. Bahçeler dağ?lm?ş, bağlar bozulmuş çoktan… Şimdi bağbozumu vakti. Meftun olduğumuz terütazelik gitmiş, yerini bozulmuşluğa, ölüme yak?nl?ğa b?rakt?. Daha dün yemyeşilken ağaçlar, bugün sapsar?, k?z?l, kahverengi.. Yeşil örtüler çoktan ç?kar?lm?ş, kuru kemiklere benzeyen ç?plak ağaç dallar? fakr içinde göğe uzan?yor. Zaman?n ilerlemesiyle her şey eskiyor, her yer toprağa yak?nlaş?yor. Aynen insan gibi..
Yürü ey bivefa hercâî güzel
Gönlüm o sevdadan vazgeldi geçti
Soldu aç?lmadan gonce-i emel,
Sonbahara erdik, yaz geldi geçti..
Böyle diyor R?za Tevfik Serzeniş’inde. Burada gerçi sevgiliyedir serzeniş… Peki ya insan?n en çok sevdiği, bel bağlad?ğ? kimdir? En vefas?z kimdir insana? Kim umulmad?k bir anda terkedip gider insan?? Elbet kendisi. ?nsan?n belki en sevdiği ve muhakkak en vefas?z? kendisi olmal?.
Hayat?m?z elimizden yavaş yavaş kaymadad?r. Biz fark?na varamay?z çoğunlukla. Bütün zamanlara ayağ?m?z? basabileceğimizi, bütün yar?nlar?n bizi beklediğini san?r?z. San?r?z ki, ebediyen dünyada kalacağ?z. Bu güzellik, bu gençlik, bu zindelik hep yan?m?zda kalacak, hep bizimle olacak, hiç ölmeyeceğiz diye biliriz. Ama, bir gün, günlerden bir gün, t?pk? bugün gibi bir bugün çocukluğunuzun cennetinden bir sevdiğinizin eksildiğini öğrenirsiniz. Dedenizin ölümünü haber al?rs?n?z. Çocukluğunuzun hercaî günlerinde yüzünüzü okşayan, her saç?n?z? okşay?şta sizi bilmediğiniz dünyaya ?s?nd?ran o cennet figürü ummad?ğ?n?z bir anda eksilivermiştir. Belki de uzun bir süredir; varl?ğ?n?n bile fark?nda olmadan yaşam?şs?n?zd?r. Aray?p sorma, özleyip görme arzunuz bile olmam?ş olabilir. Unuttuğunuzu bile unutmuş da olabilirsiniz. Vefas?zl?ğ?n?za bile vefas?zl?k edip, vefas?zl?ğ?n?zdan bihaber yaşam?şs?n?zd?r. Varl?ğ?n? hissetmediğiniz birinin eksikliğini de hissetmeyeceğinizi san?rs?n?z. Ama öyle değil işte! Vefas?zl?ğ?n?z yüzünüze bir yumruk gibi çarpar. Çocukluğunuza dönüş yapars?n?z; yaşad?ğ?n?z dedeli günleri hat?rlars?n?z. Dedenizle birlikte, çocukluğunuzun cennetsi günlerini de geride b?rakt?ğ?n?z? hat?rlars?n?z. Ve şimdi erişkin olup, çoluk çocuğa kar?ş?p hayat?n ortas?na dolu dolu yürürken, asl?nda nice zamanlar? tükettiğinizi farkedersiniz. Akl?n?za tam burada dağ?n?k bir bahçe gelir; bağbozumu düşer.
Bu hat?rlamayla anlars?n?z ki, her şey ve her insan fânidir; kendiliğinden vefal? değildir. En önce kendi varl?ğ?n?z kendinize vefa etmeden çekip gitmiştir. Hiç farketmediğiniz halde, varl?ğ?n?z eriyip gitmiş, solup eskimiştir. Bağ?n?z bozulmaya başlam?şt?r; hatta bozulmuştur hepten. Ne kadar baharlar varsa da sizi bekleyen, siz hep sonbahardas?n?z; belki de bu y?lki ilkbahar?n?z son bahar?n?z olacakt?r.
?nsan sürekli bağbozumu içindedir. Dünya ile olan bağlar?m?z bozulur. An gelir, dünya dolusu ama bir o kadar incecik bağlarla çevrili olduğumuzu farkederiz. Bütün bağl?l?klar?m?z, bütün bağlar?m?z bir andan diğerine kopmaya haz?rd?r. Bir varm?ş, bir yokmuş olur. Bir nefes gibi. Bir al?rs?n?z, bir verirsiniz… Sonra…
?nsan dünya ile bağlar?n? hep gevşek tutmal?. Ebediyen kalacakm?ş gibi değil; her an gidecekmiş gibi basmal? ayağ?n? yeryüzüne. Çünkü hiçbir an?n?z?n garantisi yoktur. Her an o an olabilir. Süreklilik diye bir şey yoktur. Bir andan diğerine geçmek kendi elimizde değildir. Peki bu halde ne yapmal? insan? Hangi bağla bağlanmal?? Nereye bağlanmal?? Nerde ve kimde vefa aramal?? Sorular uzar gider ve cevaplar gelir arkas?ndan.
Herşeyi kudret elinde tutan Kayyum’dan, herşeye hayat veren Muhyi’den medet ummal?. Yaln?z O’ndan, Tek Vefal?’dan, biz kendimizi unuttuğumuzda bile bizi unutmayan Vâfi’den vefa beklemeli, O’ndan beka ummal?y?z.
Her bağbozumunda, hakiki bağlar?m?za dönmeliyiz.

Semine Demirci