DUA ile ZİKİR ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki mekanizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı?...
"EN GÜÇLÜ SİLAH" olarak sana bağışlanmış DUA mekânizmasını biliyor musun?...
Fakîr, garîb, nîce kişiler DUA ve ZİKİR ile nîce ZALİM SULTANLARI helâk ettiler!.
Nîce yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve ZİKİR ile eriştiler!..
Nîce, dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler, hep kurtuluşu, selâmeti DUA ve ZİKİR'de buldular!..
Bil ki dostum...
SENDE, dünyanın en güçlü silâhı olan DUA ve ZİKİR cihâzı mevcûttur.
BEYNİNDEKİ, GÖNLÜNDEKİ bu en güçlü silâhı kullanmasını öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve ölümötesi yaşamın tüm güzelliklerine erişebilirsin!..
Ya da, DUA ve ZİKİR mekânizmasını kullanmaz, paslandırıp, bir kenara terkedersin, ki bunun cezasını da sonsuza dek çekersin!..
Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekânizmadır bu!.. Hîbedir!..
DUA ve ZİKİR için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi aracı koymak zorunda da değilsin!..
İster, bu kitaptan yararlan; ister gönlünden geldiği gibi yönel!.. Ama kesinlikle, kendindeki, bu dünyanın en kıymetli cihâzı olan DUA ve ZİKİR cihâzını kullanmasını öğren.
Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek.
"DUA MÜ'MİNİN SİLAHIDIR", diyor Rasûlullah Muhammed Mustafa aleyhi's-selâm. Ve gene, şöyle başka bir açıklama getiriyor "DUA" konusuna:
"DUA İBADETİN ÖZÜDÜR"
Bu hadîs-i şerîf'in hemen arkasından şu âyet-i kerîmeyi hatırlıyalım:
"CİNNİ VE İNSANLARI YALNIZCA KULLUK ETMELERİ İÇİN YARATTIM"
En basit anlamıyla kulluk, dua ve zikirdir!.
En geniş anlamıyla kulluk, birimin, varoluş gayesinin gereğini yerine getirmesidir..
"Eğer kulum, bana ellerini kaldırır da dua ederse, ben o elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim."
Evet, bu bir Hadîsi Kudsî.
Bu konudaki bir başka Hadîs-i Kudsî de şöyle:
"Ey âdem oğlu, dua senden icabet benden; istiğfar senden, bağışlamak benden; tövbe senden, kabul etmek benden; şükür senden, fazlasıyla vermek benden; sabır senden, yardım benden... Ne istedin ki benden sana vermedim."
İşte bu Hadîsi Kudsîyi destekleyen Ayet-i Kerîme:
"BANA DUA EDİN, İCABET EDEYİM"
Bu konuya açıklık getiren diğer bir hadîs-i kudsî de şudur:
"Ben, kulumun zannı üzereyim. Artık dilediği gibi düşünsün!.."
Yani siz dua ederken, o duanızın kesinlikle kabul göreceğini düşünürseniz, biliniz ki mutlaka isteğiniz meydana gelecektir!..
Nitekim, bu açıdan olaya bakıldığı içindir ki, önde gelen evliyâullahdan İmamı Rabbanî Ahmed Faruk Serhendî şöyle demiştir:
"Bir şeyi istemek, ona nâil olmak demektir; Zirâ Allâhu Teâlâ kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez."
Esasen dua etmek söz konusu olduğunda, bir şey isteyeceğimizde hemen şu âyet-i kerîmeyi hatırlamamız gerekmektedir:
"ALLAH İSTEMEDİKÇE SİZ İSTEYEMEZSİNİZ !."
- Peki, biz dua ettiğimiz zaman, kabul olur mu?..
Yani, sizde ortaya çıkan bu istek, gerçekte Allâh istemiş olduğu için sizde ortaya çıkmaktadır!.. Eğer, Allâh istememiş olsaydı, siz dahi o şeyi isteyemezdiniz...
(1KULUDA UNUTMAYIN DUANIZDA)
(AHMET HULİSİ DUA VE ZİKİR KİTABINDAN)