+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 3 Sayfa var 1 2 3 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 23

Konu: Sihir, Büyü, Cin, Vesvese ve Nazara Karşi Okunacak Sure ve Dualar

  1. #1
    Gayyur hanzala61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    92

    Standart Sihir, Büyü, Cin, Vesvese ve Nazara Karşi Okunacak Sure ve Dualar

    7.FATİHA
    7.AYETEL KÜRSİ
    7.YASİN-İ ŞERİF
    7.KASIR SURESİNİN SON AYETİ(HÜ VALLAHÜLLEZİ DEN SONUNA KADAR)
    7.CİN SURESİ
    15.İHLAS
    41FELAK
    41.NAS
    21.KELİME-İ ŞAHADET
    35.EÜZÜ BESMELE
    7.LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM
    21.SALLİ VE BARİK DUALARI
    Bu okumalar akşamları yatmadan önce bir bardak suya ve üzerinize okuyup üfleyip suyu içip yatmalı.Bu tertibi 21 gün okuyanlar Allahın izniyle manevi hastalıklardankurtulur.
    (Evin içerisini ayda bir sirkeli su ile silemek evdeki olan nazarı,büyü ve cin musallatını ortadan kaldırır.)
    Ayda 1 kez sirkeli su ile yıkanmak kişinin üzerindeki manevi hastalıkları kaldırır.
    MEVLAM CÜMLEMİZE ŞİFA VERSİN
    Eğer Bir Gün Dünyaya Ait çok Büyük Bir Derdin Olursa Rabbine Dönüp Benim Çok Büyük Bir Derdim Var Deme,derdine Dönüp Benim çok Büyük Bir Rabbim Var De...

  2. #2
    Dost bukettt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    4

    Standart

    hanzala buyu ıle ılgılı yazdıklarınız ılgımı cektı banada bu konuda yardımcı olursanız sevınırım. kayınvalıdemın bana buyu yaptıgını hıssedıyorum. evımde huzursuzum. onun evınde sureklı oturdugum koltukta saplı bır dıkıs ıgnesı buldum. ayrıca corbamdanda cıvı cıkmıstı. altlı ustlu oturuyoruz evımdede bıseyler var hıssedıyorum ne yapmam gerekır ne olur yardım edın

  3. #3
    Gayyur hanzala61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    92

    Standart

    bu yazılanları uygularsanız inşallah şifasını görürsünüz
    Eğer Bir Gün Dünyaya Ait çok Büyük Bir Derdin Olursa Rabbine Dönüp Benim Çok Büyük Bir Derdim Var Deme,derdine Dönüp Benim çok Büyük Bir Rabbim Var De...

  4. #4
    Dost nurlaa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    2

    Standart

    kasır suresi diye bişiymi var?

  5. #5
    Ehil Üye Beste-i Rana - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2008
    Bulunduğu yer
    Doğanın Derinlikleri
    Mesajlar
    4.539

    Standart

    Alıntı nurlaa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    kasır suresi diye bişiymi var?
    Kardeşim, hanzala kardeşimizin demek istediği Haşr süresidir...




    Hest-i Nist-Nümâ



    "Müslümanın müslümana gülümsemesi sadakadır" sırrıyla espri yapıyorum...


    Hepimiz Cennette Kavuşalım...


  6. #6
    Dost nurlaa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    2

    Standart

    allah razı olsun

  7. #7
    Ehil Üye Beste-i Rana - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2008
    Bulunduğu yer
    Doğanın Derinlikleri
    Mesajlar
    4.539

    Standart

    Cümlemizden kardeşim...




    Hest-i Nist-Nümâ



    "Müslümanın müslümana gülümsemesi sadakadır" sırrıyla espri yapıyorum...


    Hepimiz Cennette Kavuşalım...


  8. #8
    Ehil Üye düğüm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Bulunduğu yer
    Altıncı Şehir
    Mesajlar
    1.007

    Standart


    Bugünkü adıyla büyü, geçmişteki adıyla sihir, tarihin derinliklerinden gelen söylentileriyle bazı kesimlerde halen baskısını sürdürmektedir.

    Kur'an-ı Kerim'de geçmişte sihir yapanlardan söz edilir.

    Hadislerde de sihir, büyük günahlardan sayılır.

    - Allah'a şirk koşmak, adam öldürmek, zina etmek, ana babaya saygısızlıkta bulunmak, sihir yapmak.. büyük günahlardandır, denir.

    Hatta İslam hukukunda, büyü ve sihir yaptığını iddia ederek insanları aldatmaya kalkışanlar, yakalanıp hapse atılması gerekir ki, sıkıntısı olan insanlar büyücü ve sihircilerin aldatmasına maruz kalmasınlar...

    Bu sebeple bizler büyücü ve sihircilerin iddialarına itibar etmiyoruz.

    Çünkü büyü ve sihir ilmi günümüze kadar gelmemiş, tarihin derinliklerinde o güne mahsus ilim olarak kaybolup gitmiştir. Böyle bir bilginin yokluğu sebebiyledir ki, bugün hiçbir büyücü çıkıp da:

    - Elimdeki bilgi ve bulgular kesindir, dilediğim kimseyi büyü ile perişan ederim, dilediğimi de kurtarır, iyi ederim!? diyemez. Allah hiçbir kuluna böyle kesin bir salahiyet vermemiştir.

    Daha açık ifadesiyle büyücüler ne bir karı kocanın arasını açabilirler ne de birini ötekine vazgeçilmez halde âşık yapabilirler. Yani ne sevdirebilir ne de nefret ettirebilirler. Bu gibi duygusal durumlar, tarafların kendi istek ve iradeleriyle sağlayacakları kazanımlarıdır. Birileri büyüyle sevdirip, büyüyle nefret ettiremez...

    Şayet böyle kesin bir büyü bilgisi mevcut olsaydı, sıhhatli kitaplarda yazılı olacak, yazılı olan bilgiyi de okuma yazması olan herkes okuyup bilecek, kıyıda köşede kırsal bölgelerde geçim vasıtası yapanların şahıslarına mahsus özel bir bilgi haline gelmeyecekti...

    Buna rağmen bazı semtlerde büyü yaptığı, yahut da bozduğu iddia edilen kimseler görülmektedir. Akla, mantığa ters düşen büyü yapma, bozma çareleri de ileri sürmekteler.

    - Şu kadar domuz yağı; şu kadar keçiboynuzu, falan mezardan şu kadar toprak.. gibi gizemli isteklerle çaresizleri etkilemeye çalışmaktalar.

    Kesin olan odur ki, para ortadan kalksın ne büyü yapan kalır meydanda ne de büyü çözen...






    İnsanlar neden yine de büyücünün peşine düşerler?

    Söylentilere, bir çözüm olabilir ümidiyle bakarlar da ondan...



    Halbuki, bu gibi konularda esas olan, en önce büyücüye gitmeye sebep olan rahatsızlığa doğru teşhis koymak!..

    Olabilir ki, büyü sanılan sıkıntının mahiyetinde ne büyü ne de sihir vardır. Olay ya bir sinirsel rahatsızlıktır. Yani doktor işidir. Yahut da tarafların kendi anlayışsız tutumlarıyla meydana getirdikleri sinir zayıflatıcı gerginlikleri, kırıcı, incitici davranışlarıdır!..


    Büyü sandıkları rahatsızlıklarını kendi davranışları meydana getirmiştir. Öyle ise bunu çözecek olan da yine kendi davranışlarıdır... Tutumlarını düzeltmeleri, rahatsızlık sebebi anlayışsızlıklarından vazgeçmeleri... Yani önce saygı, hemen arkasından da sevgi ihtiyacının karşılanması...


    Ne var ki, kimse kendi kusuruna, hatasına bakmamakta, ille de yakınlarından birinin büyü yaptığını düşünüp suçu onların üzerine yıkmayı kolay bir çıkış yolu olarak görmekteler.


    İnceleseniz ya beyin hanıma karşı ya da hanımın beye karşı rahatsızlık meydana getirecek ihmal ve tepkisellikleri.. gibi davranışları söz konusudur olayın kökünde.

    Ama kimse böyle bir davranış düzeltmesine taraftar değil, suçu büyücülere yükleme kolaylığı varken...

    Bununla beraber, böyle ihtimallerde manevi çare büsbütün de yok sayılmaz. Kur'an-ı Kerim'in son iki (Felak ve Nas) sûreleri ile birlikte bilinen tüm duaları rahatsızlığı duyan da, yakınları da okuyabilirler. Bunları ille de başkaları değil, kendileri okurlarsa daha gönülden dua etmiş, şifa dilemiş olurlar. Çünkü üzüntüyü kendileri yaşıyorlar, duayı da kendileri yapmalılar.

    Bu konuda sözün özü olarak denilebilir ki: Önce büyücüye değil ilgili psikolog ve sinir doktoruna durumu anlatıp gerekli ilaçları alarak sinirler kuvvetlendirilmelidir.

    Ayrıca sıkıntı sebebi olan kendi tepkili tutumlarını da gözden geçirmeli, gerginlik meydana getiren davranışlarını (Felak ve Nas) sûrelerini de okuyarak terk etmeli, geçmişi unutup geleceğe yeniden bir beyaz sayfa açmalılar...

    Göreceklerdir ki, büyüyü de kendileri yapmakta, büyüyü bozan ilaç da kendilerinde bulunmaktadır.


    Ahmet Şahin

    LÜTFEN DİKKETLİCE OKUYALIM AĞBEYLER...

    ...

    kainatı değiştiren simyanın peşindeyim

    ...

    ...nazarım simyamdır...

    ...


  9. #9
    Ehil Üye Beste-i Rana - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2008
    Bulunduğu yer
    Doğanın Derinlikleri
    Mesajlar
    4.539

    Standart

    Bakara(*) Sûresi 102 - Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.




    Hest-i Nist-Nümâ



    "Müslümanın müslümana gülümsemesi sadakadır" sırrıyla espri yapıyorum...


    Hepimiz Cennette Kavuşalım...


  10. #10
    Ehil Üye Beste-i Rana - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2008
    Bulunduğu yer
    Doğanın Derinlikleri
    Mesajlar
    4.539

    Standart

    Alıntı Hüve-l Ahsen Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bakara(*) Sûresi 102 - Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.
    Ayetin tefsirinin bir kısmı:

    102- Süleyman'ın mülkü, yani Süleyman Peygamber'in hükümet ve devleti aleyhine Şeytanların takip ettiği şeytanlıklara ve Şeytanların okuya geldikleri efsun ve efsanelere uydular ve onun arkasına düştüler. "Tilv, tilâvet" iki mânâya gelir. Birisi takip etmek, izlemek, bir şeyin arkasına düşmek ki, önceki "tâli" tabirleri bu mânâyadır. Diğeri, satır satır okumak demektir ki, bunun içinde bir önceki mânâ da vardır. Burada ikisi ile de tefsir edilmiştir. Önceki mânâ daha kapsamlı olduğundan ve ikincisine de uygun düşeceğinden daha fazla tercihe şayandır.
    Bu şeytanlar nasıl şeytanlardı ve takip ettikleri şeyler nelerdi? Bunlar hem cin şeytanı ve kötü ruhlar denilen gizli şeytanlara, hem de insan şeytanlarına şamildir. Zira gizli şeytanların eserleri de insan şeytanları üzerinde meydana gelir ve zahirdeki insan şeytanları, o kötü ruhlardan aldıkları, onlardan öğrendikleri şeytanlıklarla işlerini çevirirler. Tefsircilerden birçoğunun rivayetlerine göre: Süleyman (a.s.)ın mülkünde fitne zuhur edip, hükümetini yitirdiği zaman, insan ve cin şeytanları pek azıtmış, dinsizlik çok ileri gitmişti. Fitneyi çıkaran ve daha sonra Süleyman (a.s.)'a mağlup düşen ve onun emrine girip, hükmüne tabi olan bu şeytanlar "Sad Sûresi"nde, "bennâ', ğavvâs ve âherîn" (Sad, 38/37-38) namiyle üç ayrı sınıf olarak gösterilmiştir. (Anılan âyetlerin tefsirine bkz.) Demek ki, bunlar içinde birtakım desiseci sanatkarlar da vardı. İşte vahiy kaynağından uzak olan bu şeytanlar, meydana gelen ve gelecek olan olaylar hakkında kulak hırsızlığı ile birtakım bilgiler edinirler ve bu bilgilerin her birine yüzlerce yalan ve pislik karıştırarak gizli gizli yaymaya çalışırlardı. Bu işlere alet etmek için kahinleri seçerler ve onlara çeşitli telkinlerde bulunurlardı. Bu cinlerin bazı haberleri doğru çıktıkça kahinler bunlara güvenir, ancak onlar bunun yanında binlerce yalan dolan da yayarlardı. Derken bu kahinler, bu bilgileri kaleme aldılar, bu konularda kitaplar yazdılar. Cin çağırma, sihir yoluyla gönül çelme hakkında türlü türlü sihir ve efsun (büyü) kitapları meydana getirdiler. Bu arada geçmiş ve gelecek olaylar hakkında habere benzer efsaneler, masallar, yalanlar ve dolanlar yaydılar. Tarih olayları ve gerçekleri tahrif olunarak, halkın duygu ve düşüncelerini yanlış yollara sevk edecek hurafeler yayınlanır ve bunlar arasına bazı bilimsel gerçekler ve hikmetli sözler karıştırılarak, konular çok kötü bir şekilde istismar edilirdi. Bu suretle cinler gaybı biliyor diye birtakım kanaatlar genellik kazanmıştı. Bu şeytanların yalan ve dolanları yüzünden fitne çıkmıştı. Hz. Süleyman'ın hükümdarlığı ve devleti bir müddet elinden çıkmıştı. Nihayet Allah'ın izni ve yardımıyla Süleyman Aleyhisselâm bunlara galip geldi ve üstünlük sağladı, hepsini hükmü altına alıp, tam anlamıyla kendisine bağlı olarak birtakım hizmetlerde kullandı ve o zaman bütün bu kitapları toplatarak tahtının altında bir mahzene kapattı. Hz. Süleyman'ın vefatından bir müddet sonra hakikati bilen âlimler de kalmayınca şeytanlardan insan suretinde birisi çıkıp "Ey insanlar! Bilmiş olunuz ki, Süleyman b. Davut, bir peygamber değil de bir sihirbaz idi, cinleri, şeytanları, rüzgarları hep sihirle büyüler ve kullanırdı. O neye erdi ise hep sihir bilgisi sayesinde erdi. İnanmazsanız, sakladığı kitaplarını bulur, anlarsınız." dedi, o kitapların saklı olduğu yeri gösterdi. Orayı açtılar, gerçekten de birçok kitap çıkardılar. O kitaplar sihir ve efsane kitapları idi. Bunun üzerine "Süleyman sihirbaz imiş, hükümetini sihir ile idare edermiş." diye yalan ve iftiralar yayılmaya başladı.
    Diğer bazı müfessirlerin rivayetine göre, bu kitaplar Hz. Süleyman'ın vefatından sonra hazırlanıp oraya konmuş, birçoğunun üzerine Asaf b. Berhiya'nın ismi yazılmış ve onun eseriymiş gibi sahte imzalar atılmış, hile ve desise ile çoğaltılıp yayınlanmış "Süleyman'ın hükümranlığı aleyhine şeytanların uydurup ortaya sürdükleri şeylerin ardına düştüler." âyeti bütün bu şeytanlıklara işaret etmektedir. Zaten Mısır'dan beri İsrailoğulları arasında sihir ve hokkabazlık bilinirdi. Fakat durum bu sefer bambaşka bir renk almıştı: Bir taraftan siyasî ve ictimaî entrikalarla Süleyman (a.s.)'ın devleti aleyhine işletilmiş, diğer taraftan onun dünyayı hükmü altına alışı, bu sihir ilmi sayesinde gerçekleşmiştir diyerek, yine onun namına iftira edilerek sihir teşvik edilmeye çalışılmıştır. O derece ki, daha sonra gelen İsrailoğulları, ona bir peygamber değil de çok iyi sihirbaz olan bir hükümdar gözüyle bakarlarmış. Bundan dolayıdır ki, İsrailoğulları özellikle devletlerini kaybettikten sonra, diğer milletler arasında gizli yollarla bu çeşit yayınları teşvik ve terviç etmekten ve hüner şeklinde sihirbazlıkla meşgul olmaktan geri kalmıyorlardı. Ne zaman ki, Tevrat'ın haber verdiği şekilde bekledikleri son peygamber Hz. Muhammed gelip, Tevrat'ın aslındaki bilgi ve ilkeleri söz konusu etti, o zaman dönüp kendisiyle mücadeleye tutuştular. "Nübüvvet yoluyla buna itiraz edemeyiz, bununla başa çıkamayız, biz ne yapsak Cebrail kendisine haber veriyor." dediler ve Cebrail'e düşman oldular. Tevrat'ı da büsbütün arkalarına atarak sihir ve iftira yoluna saptılar, bu şeytancıl eserlere uymak suretiyle, "Süleyman, Muhammed'in dediği gibi bir peygamber değildi, sihirbaz bir hükümdardı, fakat yaptığı sihirleri mucize gibi gösterirdi." diye ona iftiralar ettiler. Buna göre Hz. Süleyman'ın -haşâ- kâfir olması lazım geliyordu. Çünkü sihrin bu derecesinin küfür olduğunda şüphe yoktur. Halbuki Süleyman kâfir değildi, fakat önce ve sonra ona sihirbaz diyen o şeytanlar kâfir oldular, ki insanlara sihir öğretiyor, sihir tâlim ederek yoldan çıkarıyorlardı. Âyetin bu kısmı, sihir öğretmenin küfür olduğunu göstermektedir.

    Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri




    Hest-i Nist-Nümâ



    "Müslümanın müslümana gülümsemesi sadakadır" sırrıyla espri yapıyorum...


    Hepimiz Cennette Kavuşalım...


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Risale Okumadan Evvel Okunacak Dualar
    By hasretdenizi in forum Dualar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 04.08.16, 13:24
  2. Büyü Ve Cinlere Karşi
    By hanzala61 in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.10.08, 18:38
  3. Nazara Uğrayan Kimse
    By hanzala61 in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.10.08, 00:32
  4. Bediuzzaman'dan Dualar,Bediüzzaman'ca Dualar...
    By seyyah_salih in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 30
    Son Mesaj: 21.08.08, 14:27
  5. Sabah-akşam Okunacak Dualar
    By hanzala61 in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.07.08, 15:57

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0