kimse yokmu boğuluyorum artık bu dünyadan ağır geliyor taşıyamıyorum du edin
Printable View
kimse yokmu boğuluyorum artık bu dünyadan ağır geliyor taşıyamıyorum du edin
ne demek kimse yok mu elbette var kardeşimmm..hoş geldinnnnnnnnn...madem Allah var her şey varr...mademmm ona inanıyoruzzz....kederi at safayı bul demişlerrr..hoş geldin kardeşimmmm...
Allah sıkıntını gidersin...
sana yardım etsin.
AMİN.
ÜÇÜNCÜ NOKTA
İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir. http://www.risaleinurenstitusu.org/t...sozl1/b966.gif -2- der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyrân eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emânet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder, sonra saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir. Yoksa, tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker.
Demek, İmân tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktizâ eder. Fakat, yanlış anlama! Tevekkül, esbâbı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbâbı dest-i kudretin perdesi bilip riâyet ederek; esbâba teşebbüs ise, bir nevi duâ-i fiilî telâkkî ederek; müsebbebâtı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibârettir.
-2- Allah'a tevekkül ettim. ( Hûd Sûresi: 56.)
Tevekkül eden ve etmeyenin misâlleri, şu hikâyeye benzer:
Vaktiyle iki adam, hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup, nezâret eder; diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor.
Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et."
O dedi: "Yok, ben bırakmayacağım. Belki zâyi olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhâfaza edeceğim."
Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyâde iyi muhâfaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem, gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremeyecek. Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divânedir diye seni tard edecek, ya 'Hâindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihzâ ediyor, hapis edilsin' diye emredecektir. Hem, herkese maskara olursun. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyâyı ve zilleti gösteren tasannuun ile, kendini halka mudhike yaptın; herkes sana gülüyor" denildikten sonra, o bîçarenin aklı başına geldi, yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh! Allah senden râzı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum" dedi.
İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekâvet-i uhreviyeden ve tazyikât-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.
-----
Allahü teala sıkıntılarını tez zamanda izale etsin inşallah..
Bazen benimde böle hisslerim oluyor..
ama rehberimizin her konuya ışık tuttuğu gibi..bu sıkıntımızada
Dost istersen Allah yeter. Evet, O dost ise herşey dosttur.
Yârân istersen Kur'ân yeter. Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.
Düşman istersen nefis yeter. Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.
Yedinci meselenize bir sekizinciyi ben ilâve ediyorum. Şöyle ki:
Bir iki gün evvel bir hâfız, Sûre-i Yusuf'tan bir aşir, tâ http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b641.gif * e kadar okudu. Birden âni bir nükte kalbe geldi. Kur'ân'a ve imana ait herşey kıymetlidir; zâhiren ne kadar küçük olursa olsun kıymetçe büyüktür. Evet, saadet-i ebediyeye yardım eden, küçük değildir. Öyleyse, "Şu küçük bir nüktedir; şu izaha ve ehemmiyete değmez" denilmez. Elbette şu çeşit mesâilde en birinci talebe ve muhatap olan ve nüket-i Kur'âniyeyi takdir eden İbrahim Hulûsi, o nükteyi işitmek ister. Öyleyse dinle:
En güzel bir kıssanın güzel bir nüktesidir. Ahsenü'l-kasas olan kıssa-i Yusuf Aleyhisselâmın hâtimesini haber veren http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b641.gif âyetinin ulvî ve lâtîf ve müjdeli ve i'câzkârâne bir nüktesi şudur ki:
Sair ferahlı ve saadetli kıssaların âhirindeki zeval ve firak haberlerinin acıları ve elemi, kıssadan alınan hayalî lezzeti acılaştırıyor, kırıyor. Bahusus kemâl-i ferah ve saadet içinde bulunduğunu ihbar ettiği hengâmda mevtini ve firakını haber vermek daha elîmdir; dinleyenlere eyvah dedirtir. Halbuki şu âyet, kıssa-i Yusuf'un en parlak kısmı ki, Aziz-i Mısır olması, peder ve validesiyle görüşmesi, kardeşleriyle sevişip tanışması olan, dünyada en büyük saadetli ve ferahlı bir hengâmda, Hazret-i Yusuf'un mevtini şöyle bir surette haber veriyor ve diyor ki:
Şu ferahlı ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete mazhar olmak için, Hazret-i Yusuf kendisini Cenâb-ı Haktan vefatını istedi ve vefat etti, o saadete mazhar oldu.
yanlış anlamayın size vefatınızı isteyin demiyorum..firasetinize itimaden..:)
dünya işleri için; ne üzülmeye değer ne de sevinmeye..
üzünmtülerin / derdin dünyevi ise çok da ehemmiyet verme "BU DA GEÇER YA HU" de, sabret..
lakin uhrevi ise sıkıntıların, bir seccadeye kapaklan ve afvın için ağla, sızla.. rahatlarsın..
allah sıkıntılarını def' u ref' eylesin.. amin.
hani_melic kardeşim şu zamanda bazı sıkıntılara karşı Eyyub sabrı göstermemiz lazım.Nitekim bizimde başımıza büyük sıkıntılar zorlu imtihanlar geliyor.Allah hepimizi zorbaların zalimliği ile sınamıyormu?Gün geliyor parasal buhranlar geçirioruz bazan dostlarımızla imtihan oluyoruz.canımızdan çok sevdiklerimizle bir bakmışsın ki düşman olmuşuz vs... İnşallah bizim asıl yurdumuz dünya olmadığı için ebedi bir cennet için bu sıkıntılara göğüs germeye değmez mi?
Bel ki bizler sana yüzlerce km. uzaktayız.Emin ol şirket-i maneviye düsturunca binlerce kardeşin senin yanında.Sıkıldığın an burada bize içini açarsın.
"Dua, dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep Yoncalınmış
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu
Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş
Karanlığında nur, yeniden doğuş.
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir."
her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır sabrını doğru yerde kullan inşallah rabbim sıkıntılarını gidersin
Hiç kendinizi yanlız hissetiğiniz oldumu ben öyle hissediyorum kapana sıkışmış gibi çıkış yokmuş gibi yanlız olmadığımı bile bile bilmek yetmiyor bazen ben sadece O na kavuşmak istiyorum sade ce O nu ama istemek yetmiyor tek başına yürunmüyor bu yollar birinin elinden tutması gerekiyor.. Seni anlayan biri