Soru: "Evet, yüz adamın müdafaa edeceği bir hakikatı yalnız başıma müdafaaya mecbur olduğumdan,.." Üstad'ın talebeleri de müdafaa yapmış mıdır? Ne demek isteniyor?

Cevap: "Garip ve bana pek çok ağır gelen ve üç günde bir bardak ayran ve bir bardak sütten başka bir şey yedirmeyen grip hastalığının üçüncü gününde, füc'eten hatırıma ihtar edildi. Ben de o hatırayı teberrük için, mahkemedeki müdafaatımın bir mukaddemesi olarak yazdım. Şiddet ve kusur varsa, hastalığıma aittir. Evet, ancak yüz adamın müdafaa edeceği bir hakikatı yalnız başıma müdafaaya mecbur olduğumdan, taab-ı dimağî ve perişaniyete ve grip ve daha çok müz'iç ahval içinde, hakikati doğru olarak, olduğu gibi, bu kadar beyan edebildim."(1)

Bu paragraftaki yalnızlık vurgusunu iki şekilde anlamak mümkündür:

Birisi, İslam hakikatlerini bütün Müslümanların müdafaa etmesi gerekirken, o zamanda baskıcı rejimin sevki ile diğer meslek ve meşrep sahibi Müslümanlar ya sindirilmiş ya da susturulmuştur. Ayakta kalıp İslam’ı müdafa eden Üstad Hazretleri ve talebeleri olmuştur.

Üstad Hazretlerinin talebeleri de müdafaada bulunmuş, ancak onlar Üstad Hazretlerinin talebesi ve aynı meslekten olmasından dolayı bir sayılırlar.

İkincisi, bir mahkemede ve bir müdafaaya has bir ifade olabilir. Yani Üstad Hazretleri genelde yalnız ve tecrit içinde yaşadığı için, bir mahkemede yalnız müdafaa yapmak durumunda bırakılmış olabilir.

(1) bk. Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı

Sorularla Risale