BİR KAÇ HATIRA
Senirkentli Ali İhsan Tola ağabey anlatıyor: “Hazret-i Üstadı, bir kaç kişi ile ilk def’a ziyarete gidiyordum. O sırada İmam-ı Gazali’nin İhya’sını okuyordum. Üstadın yanına vardığımızda arkadaşlar, benim için “Bu İhya’yı okuyor!” dediler. Üstad, o zaman çoraplarını çıkararak diz üstüne geldi ve dedi ki: “Ben, İmam-ı Gazali’nin yanında bu çorab da olamam. Fakat onlar da bu zamanda olsalardı, vallahi de billahi de imana hizmet edeceklerdi.”
Akdeniz Üni. son sınıfta güller ve nurlar diyarına yaptığımız gezide, Senirkent ilçesinde Orman Işl. eski müdürü Üstad (RA) hazretlerinin talebelerinden Ali Ihsan TOLA Abiden dinlediğim bir hatırasını hatırlattı...
Ayrıca Mevlana Celalettin Rumi (RA) HAzretlerinin bir kerametinin de aynen bu olaya benzer bir özelliği vardı, öncelikle Mevlana Celalettin Rumi Hazretlerinin (RA) kerameti hatırladığım kadarıyla şöyleydi:
Mevlana Hazretleri (RA) bir gün Şeyhi Şems-i Tebrizi (RA) ile bir havuzun başında otururken okuduğu (elde yazılmış) eserler elinden kayarak suyun içine düşüyor, Mevlana Hazretleri kitapların mürekkeblerinin dağılmasıyla bozulacağından telaşa düşüyor.
Şems-i Tebrizi (RA) Hazretleri ise gayet sakin bir şekilde Besmele çekerek kitabı suyun içerisinden çıkarmış, kitapda hiç bir bozulma işareti olmadığı gibi mürekkebleri de dağılmamış ve ıslanmamış olduğunu orada bulunan insanlar görmüşler. Mevlana Celalettin Rumi (RA) ve Şems-i Tebrizi (RA) Hazretlerinin bir kerametini talebeleri müşahede etmişler....
(not:Bu yazılarımı dün akşam dinlediğim radyo prog.göre farklı sitelerde yazdığım bilgiler düzeltilmiştir. Sudan çıkaran Şems-i Tebrizi (RA) dır.)
Üstad (RA) Hazretleri Barla'da bulunur iken sık sık Çam Dağına çıkar, bu zamanlarda kendisiyle görüşmek isteyen gelirse Ali Ihsan Tola Abimiz de gelenleri Çam Dağına götürürmüş.
Üstad (RA) Hz.leri Çam dağında iken bir Mevlevi kardeşimiz görüşmek için Barlaya geldiğinde Ali Ihsan Abi bu kardeşimizi alarak Çam dağına kestirme yollardan götürmüş. Mevlevi kardeşimiz giderken Şems-i Tebrizi (RA) HZ. lerinin bu kerametini anlatmış. Çam Dağı na vardıktan sonra Üstad (RA) Hz. ile görüşmüşler, ayrılırken Üstad (RA) Ali Ihsan Abiye giderken şu yoldan gidin diye tembihlemiş..
Ali Ihsan Abi ile Mevlevi kardeşimiz o yoldan inerlerken önünde küçük bir havuzu bulunan bir çeşmenin yanında su içmişler ve dinlenmişler. Tam bu sırada Mevlevi kardeşimiz suyun içine düşmüş, can havliyle sudan çıkarken üstü başı kir ve su içinde olduğunu ..düşünürken bir bakmış ki hiç bir yerinde ıslaklık yok, tertemiz su içine düşmemiş gibi çıkmış. Mevlevi kardeşimiz bunun Üstad (RA) Hazretlerinin bir kerameti olduğunu anlayarak Üstad (RA) hakkında düşündüğü olumsuz düşüncelerden sıyrılmış...
Bu hatırayı bizzatihi yaşayan Ali Ihsan Abimiz bizlere anlatırken inanın tekrar yaşıyor gibiydi..
Ali İhsan TOLA, Orman Mühendisliğini bitirmiş ve Bediüzzaman Hz.lerinin ziyaretine gitmiş. Namazdan sonra “İşarat-ül İ’caz”’dan ders okunuyor. Herkesin elinde bu kitaptan var. Biri okuyor, diğerleri takip ediyor. Ali İhsan Bey de takip ederken bilmediği bir kelime görünce durmuş. Acaba bu kelime nedir diye düşünüyor. Bediüzzaman Hz.leri gözlüğünü çıkarıp demiş:
“Yeni gelen, takılma,devam et...”
Ali İhsan Bey utanmış, okunan yeri bulmuş, okuyana tabi olmuş. Ama yine bilmediği bir kelimeye rastgelince yine: "Acaba bu kelime nedir?" diye düşünüyor. Bediüzzaman Hz.leri yine gözlüğünü çıkarıp demiş:
“Yeni gelen, takılma,devam et...”
Bu durum birkaç defa olunca Bediüzzaman Hz.leri dersi bitirip demiş:
“Misafiri mutfağa götürün.”
Ali İhsan Bey mutfağa girince Üstadın hizmetinde bulunan abiler kahvaltılık ne malzeme varsa hepsini birden önüne yığmışlar. Kocaman bir ekmek, büyükçe bir tabak peynir, büyükçe bir tabak zeytin... Ali İhsan abi anlamış ki; “bunların hepsini ben birden yiyemem. Azar-azar, öğün halinde yiyebilirim. Birden hepsi bitmez...” Risale-i Nurda böyledir diye anlamış. vanasyanur