+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 3 ve 3

Konu: Fedakar Hizmet Eri

  1. #1
    Dost pervasız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    38

    Standart Fedakar Hizmet Eri


    Cenab-ı Hak Kur’an-ı Keriminde “Kaleme ve onun satıra dizdiklerine and olsun”(Kalem,1) demekle kaleme dikkati çekmiş ve nisyan ile malül insanın hayatında kalemin ne derece ehemmiyetli olduğunu ihsas etmiştir. Kalem ve yazdıkları hayırlı şeyler de, yıllar boyunca kutsal olarak addedilmişlerdir.
    Hüsrev Efendi’nin Bediüzzaman Hazretleri ile 1931 yılında Barla’da tanışmaları, Bediüzzaman Hazretlerinin “Yeni Said” dönemiyle beraber Risale-i Nur mecmualarının te’lif zamanına rastlaması, ve neşir vazifesinin Hüsrev Efendiye tevdi edilmesi aralarında acib bir mukarenetin varlığını gösteriyordu.
    Bu mukarenetin varlığını Bediüzzaman Hazretleri şu şekilde ifade etmiştir:

    “Risale-i Nur şakirdleri içinde Cenab-ı Hakk’ın nimetlerine mazhar bazı zâtlar, Hüsrev ve Re’fet gibi, iktiranı illetle iltibas etmişler, Üstadlarına fazla minnet gösteriyorlardı. Halbuki, Cenab-ı Hak onlara ders-i Kur’anîde verdiği nimet-i istifadeyi, ve üstadlarına ihsan ettiği nimet-i ifadeyi beraber kılmış, mukarenet vermiş. Onlar derler ki; eğer Üstadımız buraya gelmeseydi biz bu dersi alamazdık. .....diyordum ki; bunlar olmasaydı benim gibi yarım ümmi bir bîçare nasıl hizmet edecekti. Sonra anladım ki; sizlere kalem vasıtasıyla olan kudsî hizmetten sonra, bana da bu hizmete muvaffakiyet ihsan etmiş, birbirine iktiran etmiş. Birbirine illet olamaz. Ben size teşekkür değil, belki sizi tebrik ediyorum. Siz de bana minnettarlığa bedel dua ve beni tebrik ediniz.” Şualar-II, 338


    Bediüzzaman Hazretleri nerede olursa olsun, telif ettiği eserler yanındaki katiplerce hızlıca yazılır, bu müsveddeler bilahire Isparta’da bulunan Hüsrev Efendi’ye gönderilir. Hüsrev Efendi de bunları bıkmadan usanmadan defaatle yazar, her bir nüshayı, her bir risaleyi ‘nur postacıları’ vasıtasıyla memleketin dört bir tarafına ulaştırırdı. Hüsrev Efendi’nin bu neşir faaliyeti, Bediüzzaman Hazretlerinin telif hizmetini tamamlamakla, Nur Risaleleri muhtaç gönüllere ulaşıyordu.


    Fakat bu yakınlık ve iki nimetin bir arada bulunuşu, sadece hattatlıkla alakalı bir şey değildir. Çünki, Bediüzzaman Hazretlerinin etrafında hattatlıkta çok mesafe kat etmiş insanlar bulunmaktadır. Aşağıda da bahsedileceği üzere, Hüsrev Efendi bilahire o hattatların hepsine tefevvuk eylemesi ve onlardan on derece geçmesi ve onların da bunu tasdiki gösteriyor ki; mesele hattatlık değil, belki Hüsrev Efendi’nin kalemine kuvvet veren ihlası, samimiyeti, fedakarlığı ve Bediüzzaman Hazretlerinin “ben bir talebe arıyordum, O sen olsan gerek” demesi mucibince, üstadıyla aralarındaki manevi irtibattır.



    Yarı ümmi (yazısı zayıf) olan Bediüzzaman Hazretleri,

    “Risale-i Nur'a intisab eden bir zatın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır...” Kastamomu Lahikası, 19


    ve

    “...Risale-i Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'an'ı muhafaza etmek bir vazifesi iken...” Kastamomu Lahikası, 77


    diyerek nazarları hatt-ı Kur’an üzerine çekmiştir.

    Hatta esas itibariyle hatt-ı Kur’andan bahseden on sekizinci Lem’a isminde bir risale neşretmesi, Risale-i Nur için yazının ne kadar mühim olduğunu ifade etmekte, ve Hüsrev Efendiyi yazı meselesinin merkezine oturtmasıyla, Onun kaleminin Risale-i Nur hizmetinde, ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermektedir. [Onsekizinci Lem’a; Hazret-i Ali(ra)’ın Peygamber Efendimizden(asm) aldığı dersle yazdığı, asrımızdaki Kur’anın hakikatlerine taarruz edilmesi ve temel taşı olan harflerinin tebdiline işaret buyurduğu, Kur’an harflerinin muhafazasını ders verdiği ve muhafaza edenleri alkışladığı “Ercüze” isimli eserinin, şerhi hükmündedir.]


    Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Efendi’nin kaleminden çok defalar bahsetmekte, hatta kaleminin Risale-i Nur noktasında öyle yüksek bir dereceye geldiğini ifade etmektedir ki; onun kaleminden

    “Hüsrev kerametli kalemiyle...” Barla Lahikası, 336
    “Kur’anın altun bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî...” Kastamonu Lahikası, 6
    “Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyanın ve Risale-i Nurun hazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî...” Kastamomu Lahikası, 84


    diyerek bahsetmektedir.


    O Risale-i Nurun hayatına girdikçe, Risale-i Nur da onun hayatına giriyordu. Artık O, “gül fabrikası gülistanlarını ve merhum bedevi bülbüllerini konuşturan” (Kastamomu Lahikası, 258) bir Hüsrev’di. Üstadının

    “Risale-i Nurun hakiki şakirdleri, hizmet-i imaniyeyi her şeyin fevkinde görür, kutbiyet de verilse ihlas için hizmetkarlığı tercih eder.” Kastamomu Lahikası, 251


    sözüne emirber bir nefer edasıyla, daha ilk karşılaşmalarından itibaren ‘sadakte ve bilhakkı natakte’ diyerek, oldukça kabarık olan mal varlıklarının kendi hissesine düşenini satıp, hizmeti için harcamıştı.

    Hüsrev Efendi, maddi ağırlıklarını hizmetinin hizmetçisi yaptığı gibi, elinde kalan tek ve en büyük sermayesi olan hayatını da Allah’ın rızasını kazanmak yolunda, üstadının ve hizmetinin eline vermiştir. “Gül nur kahramanı” Hüsrev Efendi sarsılmaz bir metanet, kırılmaz bir şevk ve yorulmaz bir bedenle yazmış, yazmış ve yazmıştır. Kur’anın hakikatlerini her yere ulaştırmıştır.


    Dünyaya kendisini bağlayacak ağırlıklarından kurtulduğu gibi, nefis ve enaniyetini de bir köşeye koyabilmiş,

    “Yazdığı Kur’anı fotoğrafla tab’ını kabul etmeyerek, binler cazibedar Kur’anlar kendi hattı ile alem-i İslam’da intişarıyla, kutbiyet derecesinde bir mertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlası muhafaza ve hazz-ı nefisden teberri etmiştir.” Kastamomu Lahikası, 261


    Allah için, üstadına ayine ve hizmet eri olmanın dışında hiçbir şey yapmamıştır.
    O, sadece Allah ve Allah’ın dinine Risale-i Nurla hizmet etmek için vardır dünyada. Her şeyini vakfetmiştir. Bir süvari edasıyla kullandığı kalemi, maddeye mukabil maneviyatı ve gönülleri fethe başlamış

    “Hüsrev’in tevafuklu yazıları, hususen yaldızlı Mucizat-ı Ahmediye (asm) nüshası ... buralarda tatlı, hem çok fütühatı var. İnşallah o mübarek kalemlerin daha çok fütühatı olacak.” Kastamomu Lahikası, 16


    duası mucibince, bütün Anadolu’yu fethetmiş ve bütün Anadolu’da “gül-i Muhammedî (asm) bahçesini yetiştirmiştir.” (Kastamomu Lahikası, 85) “Risale-i Nur Kur’anın bir mucize-i manevisi olduğu gibi, Hüsrev’in kalemi de, Risale-i Nurun pek kuvvetli bir kerameti” (Kastamomu Lahikası, 85) olmuştur.



    Kerameti, kalemiyle zahir Hüsrev Efendi, Bediüzzaman Hazretlerinin de ifadesiyle

    “Peygamber (asm)’ın manevi elini, kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve rıza-yı Nebeviye’ye mazhar olmuştur.” (Şualar, 517)


    Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Efendi’ye Risale-i Nur noktasında olan itimadını

    “Hüsrevin daima kerametli, isabetli ve çok yüksek fikri, her vakit Kur’an hizmetinde kıymettardır(Kastamomu Lahikası, 52-68)



    “Hüsrev münasib görmediği kısmı ta’dil, tebdil, ıslah edebilir” (Şualar, 596)


    cümleleriyle dile getirerek, eserlerinin üzerinde Hüsrev Efendiye tasarruf yetkisi bile vermiş ve bu yetkiyi bir ikinci şahsa daha vermemiştir.


    Hüsrev Efendi’nin Risale-i Nur için varlığının lüzumiyetini en iyi bilen Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Efendi’ye karşı olacak davranışların ve takınılacak tavrın çerçevesini şu satırlarla çizmiştir.

    Gizli düşmanlarımız iki plânı takib ediyorlar. Biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki; Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir.” (Şualar, 540)


    Risale-i Nur gibi manevi tiryaklar, ilaçlar hazinesi bir eserin ve müellifinin hizmetinde sabrı, şevki ve mahviyetiyle mühim bir yer tutan Hüsrev Efendi hakkında Bediüzzaman Hazretleri, son nokta olarak şu ifadelerini serd etmiştir. Söz Bediüzzaman Hazretlerinin:

    “Hüsrev gibi bir nur kahramanından, benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir(gayet lüzumludur).” (Şualar, 527)


    Bediüzzaman Hazretlerinin ‘benim yerimde’ tabirinden de anlaşılacağı üzere, zaten “çoktandır aradığı hayr-ül halef’ine” bu şekilde işaret etmektedir.



    Bana hizmet eden Ali geldi, dedi: Ben rüyamda gördüm ki, sen Hüsrev’le beraber Peygamber (a.s.m)’ nin elini öptün. Birden bir mektup aldım ki, Hüsrev’in hattıyla yazılan Asa-yı Musa Mecmuasını Kabr-i Muhammedî (a.s.m) üzerinde hacılar görmüşler. Demek benim bedelime Peygamber (a.s.m)’ın manevî elini, Hüsrev kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve Rıza-yı Nebeviyeye mazhar olmuş. (Şualar, 517)

    Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım.



    Mazi ve istikbali râyiha-i tayyibesiyle muattar edecek bir gül fabrikası (hüsrev) semâdan bizim imdadımıza gönderilmiş ve benim arkamda kuvvetü'z-zahr olarak duruyor ve mütemadiyen çalışıyorlar diye mesrur oluyorum. Yüz binler Elhamdülillâh!


    Hüsrev gibi bir nur kahramanından, benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir.



    Bediüzzaman Said Nursi



  2. #2
    Vefakar Üye Hamdım.Pişdim.Yandım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    317

    Standart

    Alıntı pervasız Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster




    Bana hizmet eden Ali geldi, dedi: Ben rüyamda gördüm ki, sen Hüsrev’le beraber Peygamber (a.s.m)’ nin elini öptün. Birden bir mektup aldım ki, Hüsrev’in hattıyla yazılan Asa-yı Musa Mecmuasını Kabr-i Muhammedî (a.s.m) üzerinde hacılar görmüşler. Demek benim bedelime Peygamber (a.s.m)’ın manevî elini, Hüsrev kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve Rıza-yı Nebeviyeye mazhar olmuş. (Şualar, 517)

    harika Allah razı olsun



    Risale-i Nur'a intisap eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, "Risale-i Nur talebesi" ünvanını alır.

    B.Said NURSİ


  3. #3
    Dost pervasız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    38

    Standart

    Allah sizden razı olsun

    Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım.



    Mazi ve istikbali râyiha-i tayyibesiyle muattar edecek bir gül fabrikası (hüsrev) semâdan bizim imdadımıza gönderilmiş ve benim arkamda kuvvetü'z-zahr olarak duruyor ve mütemadiyen çalışıyorlar diye mesrur oluyorum. Yüz binler Elhamdülillâh!


    Hüsrev gibi bir nur kahramanından, benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir.



    Bediüzzaman Said Nursi



+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Fedakâr Anne ve Kızları
    By turabuakdamululema in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 22.07.11, 00:48
  2. Mânevî Evlâdım, Fedakâr Hizmetkârım Zübeyir
    By 1kul in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 02.04.09, 19:41
  3. Bediuzzamanin Omur Boyu Gosterdigi Fedakar Ahlak
    By yakaza in forum Bediüzzaman'ın Hayatı (Eski, Yeni ve Üçüncü Said Dönemleri)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.09.08, 16:55
  4. Fedakar Kardeşler
    By umut46 in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 31
    Son Mesaj: 18.10.07, 16:09
  5. Sağlam İrade Timsali Bir Büyük Fedakar
    By elff in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.08.06, 23:17

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0