+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Merhum Re’fet Barutçu

  1. #1
    Müdakkik Üye m_safiturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Mesajlar
    773

    Standart Merhum Re’fet Barutçu

    Üstad Hazretlerinin talebesi Emekli Yüzbaşı merhum Re’fet Barutçu



    Emekli Yüzbaşı Re’fet Ba-rutçu l886 senesinde İstan-bul-Beykoz'da dünyaya gel-mişti. Emeklilik günlerinde Beşiktaş-Dibekçi-Vişnezâde camiinde imamlık yapmıştı. Üstad Bediüzzaman'la bera-ber l935 Eskişehir, l943 De-nizli, l948 Afyon hapisha-nelerinde birlikte bulundu. l975 Şubat başlarında Anka-ra'da doksan yaşın eşiğinde vefat et. Karşıyaka mezarlı-ğında defnedildi.


    Re’fet Bey, Kur'ân ve imana hizmet etmeyi hayatının en büyük gayesi sayıyor, bu gayesini şöyle ifade ediyor-du:
    "Bugün Boğaziçinde, Kavak-larda oturan bir genç kendisi-ne Kur'an öğretmemi istese veya Üstadım Bediüz-zaman'ın bir küçük risalesini istese, her gün Beyazıd'tan oraya gider gelirim."

    Kendisi bu fikirlerini her zaman tatbik eden bir insandı. Bir çok masumların Kur'ân öğrenmesine çalışmıştı. Yine kendisi gibi aramızdan ebediyete intikal eden Dr. Sadullah Nutku'ya da ilk defa Nur Risalelerini veren kendisi idi. Dr. Nutku Beye verdiği Haşir Risalesini kendisine okutarak ve sık sık sual sorarak anlamasını ve nurlardan lezzet ve feyz almasını temin etmişti.

    Merhum Refet Barutçu üstad hazretleriyle ilk karşılaşmasını şöyle anlatıyor:

    "l92l'lerde idi sanıyorum, Beyazıt'ta Yüzbaşı Ziya Beyler beraber sahafları gezerken, Abdurrahman Nursi tarafından kaleme alınan pembe kaplı küçük bir kitap gördük. Bu kitabı merakla karıştırdık. Kitap Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatını anlatıyordu. İyice hatırlamıyorum, beş kuruş mu ne, verdim ve kitabı satın aldım. O akşam ilk işim bu kitabı okumak oldu. Kitabı okuyup bitirince büyük bir şahsiyetle, kurtarıcı bir ruhla karşı karşıya olduğumu hissettim. Bu hadiseden ne kadar sonra idi bilemiyorum. Yine Ziya Beyle Beyazıd civarına gitmiştik. Ziya bey Diyarbakırlı olduğu için Üstadı işitmiş ve görmek arzu ediyordu. Namaz vakti gimiştik; bizde namaz için camiye girdik. Namazdan sonra camide Kur'ân dinliyorduk, bu sırada kulağıma doğru eğilen Ziya Bey 'İşte. İşte...' diye birisini gösteriyordu. 'Kim?' deyince: 'İşte, işte Bediüzzaman' dedi. Gösterdiği tarafa baktım, heybetli bir zat diz üstü oturmuş, ellerini birbirine kavuşturmuş, başını eğmiş, huşu içinde okunan Kur'ân'ı dinliyordu. O oturuş, o dinleyiş, ne hâl idi anlayamadım. Hâlâ o tesir altındayım. O an, hayatımın en unutulmaz tatlı bir levhasıdır. Öyle bir dinleyişi vardı ki, saadet asrından gelen Kur'ân sadasını dinliyordu sanki...

    Bu hadiseden on yıl geçmişti. l930 yıllarında idi. Isparta'da şube reisi olan eniştemin yanında bulunuyordum. Medresede okumuş bilgili bir zat olan kütüphanedeki memurla âlimler mevzuunda görüşürken sözü Bediüzzaman'a getirdim. Memur arkadaş Bediüzzaman Hoca Efendi'nin Barla nahiyesinde olduğunu söyleyince heyecanlandım. 'Allah Allah ben o zatı mütareke yıllarından tanırım, hemen ziyaretine gideyim.' dedim. Ziyaretçileri Üstadla görüştüren Bekir Ağa diye bir zatı buldum. İki at temin etti. Barla'ya doğru yola çıktık. Bağ ve bahçelerden geçerek gidiyorduk. Yollarda köylüler bizim Barla'ya gittiğimizi anlıyor: 'Hoca'ya selam söyleyin' diye bağırıyorlardı. Saatler süren uzun bir at yolculuğundan sonra Barla'ya geldik. Hemen Üstadın evine indik. Bize Üstadın Paşa kayasına (Karakavak) gittiğini söylediler. Hemen ayağımızın tozu ile Paşa Kayasına gittik. Barla'ya yirmi dakikalık bir mesafede, bol suları, bahçeler arasındaki bu mevkide Üstad beyazlar içinde çay pişirmeye çalışıyordu. Hürmetle varıp ellerini öptük. Daha önce ziyaretine gitmeden l93l'de Isparta'dan kendisine mektup yazmıştım. Beyazıd'da ilk defa uzaktan gördüğümü ifade etmiştim. Bana gönderdiği cevabî mektubunda: 'Kardaşım, ben sizi tâ o zamanlarda talebeliğe kabul etmiştim.' diyor; ben mektupta askerliğimden hiç bahset-mediğim halde, bana 'Ben sende asker ruhu görüyorum' diyordu. İlk ziyaretim bu şekilde olmuştu."

    "Üstad namaz vakitlerini hiç geçirmez, vakit girince hemen namazını eda ederdi. Kendisi namaza dururken biz arkasında çok heyecan-lanırdık. Heybet ve huşû içinde huzura bir girişi vardı ki, tarifi mümkün değil, 'İlâhi Ya Rab! İlâhi Ya Rab! İlâhi Ya Rab! Allahu Ekber!' diyerek sarsılır ve haşyet içinde sallanarak, süratle namaza girerdi. Biz arkasında korkardık, ürperirdik.



    Yâni: Sakalımın beyazlanmakla parlaması seni korkutmasın. Zîra nûr-u mütecessim gibi dimağdan erimiş sakaldan mecra bulup kendini gösteren fikir ve edebin tebessümüdür.



    Bediüzzaman



    Muhakemat


  2. #2
    Müdakkik Üye Dürre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    967

    Standart

    ALLAH RAZI olsun...

    Seherlerde eser bâd-ı tecellî
    “Uyan ey gözlerim vakt-i seherde.
    “İnâyethah zidergâh-ı İlâhi
    “Seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı,
    “Uyan ey kalbim vakt-i fecirde,
    “Bikün tevbe, bicu gufran, zidergâh-ı İlâhî.


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Merhum Nazım Gökçek Abi...
    By gamze-i_dilruzum in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25.11.12, 22:55
  2. Cevaplar: 25
    Son Mesaj: 22.11.08, 19:52
  3. Merhum Turgut Özal İçin...
    By İsRa_ in forum Dualar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 20.04.08, 12:38
  4. Refet Barutçu
    By muntehab in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.01.07, 12:47

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0