+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Ahmed Husrev Efendi’nin Manevî Şahsiyeti

  1. #1
    Vefakar Üye Hamdım.Pişdim.Yandım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2008
    Mesajlar
    317

    Standart Ahmed Husrev Efendi’nin Manevî Şahsiyeti

    Ahmed Husrev Efendi’nin Manevî Şahsiyeti


    Milletlerarası Bediüzzaman ve Risalei Nur Sempozyumundan

    Bülend GÜNER

    Husrev Efendi, hizmeti asli yapısıyla devam ettirmiş, hiçbir siyâsî fitneye âlet etmemiştir. Nûr hizmetinin en önemli bir düstûru olan Hatt-ı Kuran’ı muhafaza ederek Bedîüzzaman Hazretlerinden sonra devamını sağlamıştır.
    Husrev Efendi, en büyük gâyesini, “i‘lâ-yı kelimetullâh” bilmiştir. Bu uğurda binlerce Saidler ve Husrevler yetiştirerek Risâle-i Nur hizmetini sağlam temellere oturtmuştur.
    Bu asil duruşuyla Nûr hizmetinin sâlimen bugünlere ulaşmasına vesîle olurken, Üstâdının O’nun hakkındaki kanaatini haklı çıkarmıştır.
    Bu tebliğimizde Risâle-i Nur hizmetinde müstesnâ bir yeri olan Ahmed Husrev Altınbaşak Hazretleri’nin şahsiyetini hulasa edeceğiz. Zira, Husrev Efendi’nin hayatı ve hizmeti iyi anlaşıldığında Risâle-i Nur hizmetinin hakkıyla anlaşılacağı kanaatindeyiz.
    O’nun hayatı Risâle-i Nur talebeleri için örnek bir hayattır. İhlas ve samimiyeti, sünnet-i seniyeye bağlılığı, zühd ve takvası, Üstadına hürmeti ve vefası, Risâle-i Nura sadakati, ileri görüşlülüğü, ilme iştiyakı ve ilmî nüfuzu, hilm ve şefkati, sabır ve cesareti, tevazuu ve edebi şahsiyeti ile tüm Nur Talebelerinin Bedîüzzaman Hazretleri’nden sonra Üstadı olmuştur.
    1. HUSREV EFENDİ’NİN KISA HAYATI
    Ahmed Husrev Efendi, m.1899 senesinde Isparta’nın Senirce Köyü’nde dünyaya geldi. Babası, Osmanlı Devleti’nin son dönem Isparta vâlilerinden Hacı Edhem Beyin torunu Mehmed Bey olup, annesi Ayşe Hanımefendi idi.
    “Yeşil Sarıklılar” nâmıyla bilinen ve Isparta eşrâfından olan baba tarafının şeceresi Hz. Ebûbekir’e (ra) dayanmakta; anne tarafı ise, yine asil bir sülâleye mensûb olarak evlâd-ı Resûl’den, Hz. Hüseyin’den (ra) gelmekte ve ecdadı “Hâfız-ı Kurrâlar” diye bilinmekte idi.
    Husrev efendi küçüklüğünden beri Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ve tazime düşkündü. Arkadaşları arasında Hızır lakabıyla anılırdı.
    Milli mücadelede esir düşerek Yunanistan’da iki yıl esârette kalmıştır. Memlekete döndükten sonra bir süre memurluk yapmış ve Barla’ya sürgün olarak gelen Hazret-i Üstâd’ı ziyaret ederek, bu ziyaretinden i‘tibâren onun ilk talebelerinden biri olarak hizmet-i Nûriyede Üstâdının hem dava arkadaşı, hem yardımcısı hem hizmetinin en önemli rüknü hem de katibi olarak yerini almıştır.
    Bedîüzzaman Hazretlerine 30 yıl talebelik yapmıştır. Üstadtan sonra onun hizmetinin varisi olarak Risâle-i Nur hizmetini devam ettirmiş ve 1977 yılında vefat etmiştir.
    2. RİSÂLE-İ NUR HİZMETİNDEKİ YERİ
    Husrev Efendi, Bedîüzzaman hazretleriyle tanışmasından sonra bir ay gibi kısa bir zamanda on dört tane risaleyi tevafuklu olarak yazmıştır. Ve Eskişehir, Denizli ve Afyon mahkeme ve hapis hayatlarında Üstadının yanında sadık bir dava arkadaşı olarak bulunmuştur.
    Telif edilen eserler Husrev Efendi’nin kontrolünde, Nûr talebeleri vâsıtasıyla elle yazmak ve teksîr makinesiyle çoğaltmak suretiyle memleketin her köşesine sevk ediliyordu. Anadolu’daki Nûr talebelerinin yazdıkları mektublar da O’nun vâsıtasıyla Üstâd’a ulaştırılıyordu.
    Bu hizmetlerini gören ve kendisine son derece bağlı olan talebesinin onun için hayatını feda etmek istemesine şöyle cevap verir. “Risâle-i Nur’un kahramanı Husrev, benim bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî ve ciddî istiyor. Ben de derim: Te’lif zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. Senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre faideli ise, hayatın dahi hizmet-i Nuriyede benim bu azablı hayatımdan o derece faidelidir. Eğer benim elimden gelseydi, hayatımdan ve sıhhatimden size memnuniyetle verirdim.” buyurmaktadır.
    Husrev Efendi’ye Üstadı Gül Fabrikası” ünvanını vermiş ve O’nu şu sözlerle övmüştür.
    “Husrev’in dâimâ kerâmetli, isâbetli ve fâideli ve çok yüksek fikri, her vakit Kur’ân hizmetinde kıymetdardır.” Ve “Husrev gibi bir Nur kahramanından benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevîsinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiç bir cihetle gücenmemek elzemdir.”diyerek kendisinden sonraki hayrulhalefine talebeleri için işarette bulunmuştur.
    3. ÜSTÂDININ TA‘RÎFİYLE HUSREV EFENDİ
    Derin bir nazara ve yüksek bir ferasete sahip olan Üstâd Bedîüzzamanın, Husrev Efendi’nin yüksek kemalatını gösteren şu sözleri
    Ben da‘vâ eder ve isbat ederim ki, bu soğukta soğuk muâmele gören ve millete ve vatana zararlı tevehhüm edilen ve vücutça hastalıklı bulunan Husrev (Sellemallâhü Teâlâ- Allah ona selâmet versin), Türk milletinin ma‘nevî büyük bir kahramanı ve bu vatanın bir halâskârıdır ve Türk milleti onun ile iftihâr edecek bir hâlis fedâkârıdır. Ve sırr-ı ihlâsa tam mazhar olduğundan benlik ve riyâkârlık ve şöhretperestlik bulunmaması cihetiyle, çok hizmet-i vataniye ve milliyesinden bir ikisini beyân etmek zamanı geldi.
    Bu zât müstesnâ ve şirin kalemiyle nûrlardan altı yüz risâleye yakın yazmış ve vatanın her tarafına neşrederek komünist perdesi altında dehşetli ifsâda çalışan anarşistliği kırdı ve tecâvüzünü durdurdu ve bu mübârek vatanı ve bu kahraman milleti o zehirden kurtarmak için te’sîrli tiryâkları her tarafa yetiştirdi. Türk gençlerini ve nesl-i âtîyi büyük bir tehlikeden kurtarmaya vesîle oldu...”
    İşte bu hizmetlerinden ve Allah katındaki makbuliyetinden dolayıdır ki Üstad Bedîüzzaman “Husrev münâsib görmediği kısmı ta‘dîl, tebdîl, ıslah edebilir” diyerek hiçbir talebesine vermediği eserlerine müdâhale etme yetkisini Husrev Efendi’ye vermiştir.
    4. HUSREV EFENDİ’NİN TEVÂFUKLU KUR’ÂN HİZMETİ
    Husrev Efendi’nin başka büyük bir hizmeti de İslâm târihinde bir ilk olan Tevâfuklu Kur’ân-ı Kerîm’i yazmasıdır. 1932’de başladığı bu mukaddes hizmetine ömrünün sonlarına kadar devam etmiş, kırkyıl süren bu hizmetinde dokuz mushaf yazmıştır.
    Hâfız, hattat, Arapça muallimi olan dokuz Nûr Talebesi içinde bu şerefli hizmet Husrev Efendi’ye nasîb olmuştur. Bedîüzzaman Hazretleri bu müjdeyi “Tevâfuk Husrev’in tarzında var. Onun için Husrev’in bir mahareti varsa tevâfuku bozmamış…” cümlesiyle bildirmiş ve diğer talebeler de “Evet bizden geçti, biz O’na yetişemiyoruz, dediler. Demek Husrev’in kalemi, Kur’ân-ı Mu’ciz’ül Beyân’ın ve Risâle-i Nûr’un mu’cizevârî kerâmetleri ve hârikalarıdır.” diyerek Husrev Efendi’yi tebrîk etmişlerdir.
    Üstad Bedîüzzaman Husrev Efendinin yazdığı Kur’anı ehl-i kalb ve ehl-i hakikate göstermiş kendisiyle beraber bu zatlar bu Kur’ân’ın ilâhi inayetle yazıldığını tasdik etmişlerdir.
    5. ÜSTÂD’IN VEFATINDAN SONRA RİSÂLE-İ NÛR HİZMETİ
    Üstâd Bedîüzzaman Hazretleri’nin vefatından sonra, Husrev Efendi, Risâle-i Nûr hizmetine sadâkatle sâhib çıkmıştır.
    Onun aslî çizgisinden aslâ sapmamıştır. Hizmetin düstûrlarına göre yaşamış ve hizmet-i nûriyenin ruhu olan sünnet-i seniyeye ittibâı ve bid‘alara muhâlefeti esas maksad yapmıştır.
    Husrev Efendi, hizmeti asli yapısıyla devam ettirmiş, hiçbir siyâsî fitneye âlet etmemiştir. Nûr hizmetinin en önemli bir düstûru olan Hatt-ı Kuran’ı muhafaza ederek Bedîüzzaman Hazretlerinden sonra devamını sağlamıştır.
    Husrev Efendi, en büyük gāyesini, “i‘lâ-yı kelimetullâh” bilmiştir. Bu uğurda binlerce Saidler ve Husrevler yetiştirerek Risâle-i Nur hizmetini sağlam temellere oturtmuştur.
    Bu asil duruşuyla Nûr hizmetinin sâlimen bugünlere ulaşmasına vesîle olurken, Üstâdının O’nun hakkındaki kanaatini haklı çıkarmıştır. (“Sırr-ı ihlâsa tam mazhar olduğundan benlik ve riyâkârlık ve şöhretperestlik bulunmaması cihetiyle… benim yerimde ve Nûr’un şahs-ı ma‘nevîsinin çok ehemmiyetli bir mümessili”)
    Bedîüzzaman Hazretleri’nin vefatından sonra, Isparta, Eskişehir, Bursa, Bergama ve Buca Cezâevlerinde çileli hayatı devam etmiş ve İman hizmeti için her sıkıntıya göğüs germiştir.
    Hapisten çıktıktan sonra, talebeleri ile birlikte İstanbul’da Hayrât Vakfı’nı kurmuş ve yazmış olduğu tevafuklu Kur’ân-ı Kerîm hizmetiyle meşgul iken 1977 yılında Ramazan-ı Şerif’te vefat etmiş ve Isparta’ya defn edilmiştir. Rahmetullâhi aleyh.
    Husrev Efendi, bütün himmetini ümmet-i Muhammed’in îmânının selâmeti uğruna sarf etmiştir. Bu hizmetlerini, hayatlarının en mühim vazîfesi telakkî etmiş, ailesinden kalan büyük servetini hizmetine fedâ ederek dünyaya kıymet vermemiş mümtâz bir insandır.
    Husrev Altınbaşak, Üstâdının dünyadaki vazîfe-i uhreviyesinin kuvvetli bir medârı ve tam yerine geçen hayrulhalefi ve Risâle-i Nûr eczâlarının en emîn sâhibi ve muhâfızı olmuştur
    Cenâb-ı Hakk’dan niyâz ediyoruz ki, bizleri de Üstâdımız Bedîüzzaman Said Nûrsî Hazretleri’nin ve Husrev Efendi’nin ve emsâli büyük zâtların sırrına mazhar ederek bunlara hakîkî varis eylesin. Âmîn.



    Risale-i Nur'a intisap eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, "Risale-i Nur talebesi" ünvanını alır.

    B.Said NURSİ


  2. #2
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    Allah razi olsun kardeş

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 22.08.12, 11:44
  2. Tevâfuk, Husrev’in Tarzındadır
    By Hamdım.Pişdim.Yandım in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 17
    Son Mesaj: 03.03.09, 15:27
  3. Nurun Manevi Avukati Ahmed Feyzi Kul
    By ŞİMŞEK MUSTAFA in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.10.08, 19:10
  4. Üstadın Ahmed Husrev Efendi Hakkındaki Sözleri
    By elmaskalem in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 73
    Son Mesaj: 05.03.08, 21:36

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0