+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 13

Konu: Işte Zübeyir Ağabey

  1. #1
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart Işte Zübeyir Ağabey

    Aziz, muhterem kardeşim,

    Madem ki İslâmın her derdine razı olduğunu bildiriyor­sun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle:

    Vazifen, dikenler arasından güller toplamaktır.

    Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak.

    Buna sevineceksin.

    Çöllere sürülürsen kanınla ağaç yetiştireceksin.

    Kutuplara sürülürsen ısınla seb­­ze yetiştireceksin.

    Yeşilliği sevmeyenler olacak, yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin.

    Karanlık zindanlara salarlarsa ışık, paslı vicdanları gö­rürsen ümit, imansız kalp­lere rastlarsan nur vereceksin.

    Sen verdiğin için suç olacak, sen getirdiğin için ceza gö­receksin, sen konuştuğun için mahkum olacaksın.

    Ve buna şükredeceksin.

    Anadan, yardan, serden geçeceksin.

    Candan, gönülden Kur'ân'a sarılacak­sın.

    Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın.

    Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep ede­ceksin.

    Kimse ile görüş­türmezlerse, mecnun olup çöllere dü­şeceksin.

    Leyla arar gibi Nur arayanları bula­caksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin.

    Makamlar, servetler verirlerse, nefsini unutacaksın.

    Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin.

    Önün­de demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin.

    Dağları toptan oymak gerekirse, iğne ile oyacaksın.

    Unutma! Nerede olursan ol, küfrün ve cehlin tâ temelini çürüteceksin.

    Bir gün Kur'ân etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin.

    Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ah­lâk­tan kale­ler di­keceksin.

    Kaleler fedâi ister, nasıl olsa sen de içinde fedâi ola­cak­sın.

    Bu mektubu okuyunca, Mesnevî'yi okuyan Yunus Emre gibi, "Uzun olmuş" di­ye­ceksin.

    "Onun gibi ben olsa idim, ete kemiğe büründüm, Yunus diye gö­rün­düm, derdim" dediği gibi, sen de "Ne lüzum vardı uzun uzun yazmaya, kısaca Kur'ân tale­besi olacaksın de­seydin yeterdi" diyeceksin.

    Haklısın, zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince, kılıçtan keskincedir.

    Her kişinin yolu değil, "er" kişinin yoludur.

    Seni bütün ruh u canımla kucaklar, gözlerinden öper, du­a­larına mukabele eder, Allah'ın rızası dairesinde buluş­mak üzere mektubuma son verirken, dalâlete düşen din kardeşlerimin kısa bir zamanda sizin gibi hidayete ermele­rini Ce­nâb-ı Vacibü'l-Vücud olan Hazret-i Allah'tan niyaz ederim. Âmin!

    Pür kusur kardeşiniz

    Zübeyir GÜNDÜZALP

  2. #2
    Pürheves Ararat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    191

    Standart

    Mekanı cennet olsun Abinin...

    Emeğinize sağlık .

  3. #3
    Gayyur Gunduzalp - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    76

    Standart

    Ruhu Şaad Olsun Zubeyir agabeyimizin... cok guzel yazmis. Bunu okudugumda zaten ben onun hizmet askina ve sevkine adeta hayran kalmistim... Rabbim hayatini hayatimiza rehber eyler insallah. Selametle.

    Ey nefsim! Tahkikî iman ilmini oku. Hakkı ve hakikatı öğren. Cahil kalma. Münevver ol. Aydın ol. Cahil insan, cahil bir genç, cahil bir kadın, ne kadar varlıklı da olsa yine fakirdir, geridedir, aşağıdadır. Okuyan erkek ve kadın, genç ve ihtiyar daima ileride, daima yükseklerdedir. Bütün fenalıkların, hayattaki bütün bedbahtlıkların vasıtası cehalettir. Bütün iyilik ve güzelliklerin, bütün saadet ve huzurun tek çaresi ilm-i iman bilgisiyle aydınlanmak ve nurlanmaktır.

    - Zübeyir Gündüzalp -


  4. #4
    Pürheves gündüzalp_58 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    176

    Standart

    Fe izâ azemte, fe tevekkel alallah (Âli İmran - 159) Ayetini öncesi ve sonrasıyla tefsir etmiş sanki Muhterem Ağabeyimiz. Allah Ondan ebeden razı olsun. Emriniz başım gözüm üstüne.

    Rabbim cümlemizi tıpkı Zübeyir Ağabey gibi;
    - Başlangıçta söylediğinden taviz vermeden, büyük bir kararlılık ve azimle çalışan,
    - Yılmadan, usanmadan, korkmadan, dünya menfaatini maksat haline getirmeden gayret gösteren,
    - Hiçbir iş ve hizmetinde şahsını ön plana çıkararak Risale-i Nurlara ve Üstad'a perde olmadan Rıza-yı Barî'yi kazanmak için Üstadın'dan aldığı dersle hizmet eden,
    - Sırat-ı müstakimde giden, inanç, azim ve çalışkanlık timsali kullarından eylesin inşaallah. Amin.

    Haklısın, zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince, kılıçtan keskincedir. Her kişinin yolu değil, "er" kişinin yoludur. (Zübeyir GÜNDÜZALP)


    Allah'a dayan sa'ye sarıl hikmet râm ol.
    Yol varsa budur ancak bilmiyorum başka çıkar yol! (M.A.Ersoy)

    Ma'as-selam.

  5. #5
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Alıntı gündüzalp_58 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Fe izâ azemte, fe tevekkel alallah (Âli İmran - 159) Ayetini öncesi ve sonrasıyla tefsir etmiş sanki Muhterem Ağabeyimiz. Allah Ondan ebeden razı olsun. Emriniz başım gözüm üstüne.

    Rabbim cümlemizi tıpkı Zübeyir Ağabey gibi;
    - Başlangıçta söylediğinden taviz vermeden, büyük bir kararlılık ve azimle çalışan,
    - Yılmadan, usanmadan, korkmadan, dünya menfaatini maksat haline getirmeden gayret gösteren,
    - Hiçbir iş ve hizmetinde şahsını ön plana çıkararak Risale-i Nurlara ve Üstad'a perde olmadan Rıza-yı Barî'yi kazanmak için Üstadın'dan aldığı dersle hizmet eden,
    - Sırat-ı müstakimde giden, inanç, azim ve çalışkanlık timsali kullarından eylesin inşaallah. Amin.


    Haklısın, zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince, kılıçtan keskincedir. Her kişinin yolu değil, "er" kişinin yoludur. (Zübeyir GÜNDÜZALP)


    Allah'a dayan sa'ye sarıl hikmet râm ol.
    Yol varsa budur ancak bilmiyorum başka çıkar yol! (M.A.Ersoy)

    Ma'as-selam.
    Âmin elfü elfi âmin..





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  6. #6
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    Kafkas asıllı olan “Ziver Gündüzalp” 1920 Konya-Ermenek doğumludur. “Zübür’ümü kâinata değişmem” diyen Sevgili Üstad’ı, kâinata bedel bu talebesinin adını, “ZÜBEYR” olarak değiştirmişti. Konya postanesinde telgraf memuru iken, “Sabri Halıcı” ve “Rıfat Filizer” Ağabeyler vesilesiyle Nur’larla müşerref olmuştur. 1946 da ilk def’a Üstad’ı ziyaret etmiş, 1948 de 6 ay Afyon hapsinde “Üstad Hazretleri” ile beraber hapis yatmıştır. Afyon mahkemesi kendisini yanlışlıkla tahliye edince, Üstadından ayrılmamak için bu yanlış tahliyeyi düzelttirmiştir. Daha sonraları da kendisinin “Nur Talebesi” olduğunu ihbar ederek Üstad’ının yanında bulunabilme çarelerini aramıştır. 1971 yılında İstanbul’da vefat eden Zübeyr ağabey henüz 51 yaşında idi.


    ANKARA 1970


    Vefatlarından bir sene öncesi, yâni 1970 senesi idi. Bir Pazar günü, kaldığım “Tandoğon Mebusevler Dersanesi’nden” “Hacı Bayram Câmiî” yanındaki “27 numara” ya “Bayram Yüksel” Ağabeyimizin kaldığı Dersaneye, tek başıma ziyarete gitmiştim. Niyetim Bayram Ağabey’i görmekti. Baktım dersanede toplam yedi sekiz kişi belki var, belki de yok.


    Baktım ortadaki salonda birkaç kişi kolları sıvalı ayaküstü sohbeti yapıyorlar. Bayram Ağabey dedi: “Ömer Kardeş bak Zübeyr ağabey, hiç görmüş müydün?” (İstanbulda okuyan Ağabeyim “Zübeyr ağabeyi” yi bana çok anlatmıştı. “Zübeyr ağabey”in “Afyon müdaafası”sına da hayrandım. Bu sebeplerden dolayı Zübeyr ağabeyi çok merak ediyordum.) “Bayram ağabey” in sözünden sonra, “Zübeyr ağabey”e tekrar baktım. O anda sanki “Üstad”ı görmüş gibi oldum. O kadar çok benziyordu ki, nutkum tutulmuş, öylece dona kalmıştım. Epey şeyler anlattığı halde hiç biri aklımda kalmadı. Sadece “Avrupa ve Amerikanın ahlâksızlıklarına karşı yalnız ancak Risâle-i Nur’un kal’a olabileceği” ifadeleri hülâseten zihnimde kalmıştı.


    Zübeyr ağabeyin vefatından sonra


    şâhidi olduğum bir kerâmeti


    Namazı beraber edâ ettikten sonra, Bayram Ağabey: “Zübeyr ağabey ile meşveret etmek isteyen varsa, Zübeyr ağabey yandaki odaya geçti, sırayla girin” dedi. Birden İçime bir ateş düştü, Zübeyr ağabey ile başbaşa kalıp konuşmak. Fakat aklıma bir türlü bir şey gelmiyordu. “Allahım ben ne konuşayım” diye kıvranırken, birden okulumuzda mescid olmadığını hatırladım. Hakikaten namazları olmayacak yerlerde kılıyor, zorlanıyorduk.


    Birkaç kişi Zübeyr ağabey ile görüşüp çıktıktan sonra, kapıyı tıkladım, içeri girdim. Zübeyr ağabey yerde diz çökmüş, başında takkesi takılı, önünde ellerini koyduğu bir rahle var. Selam verdim, kendimi tanıttım. Dedim ki: “Ağabey, okulumuzda mescid yok, Bilhassa ikindi namazlarını kılmakta zorlanıyoruz, ne yapmamız lâzım?” Ziyaretimin sun’iliğinden olacak herhâlde, namazları aksatıyoruz gibi bir mâna uyandırmıştım Zübeyr ağabey. Kaşlarını çattı, sağ elini şecaatle ileri doğru bir yay çizerek salladı “Kılacaksınız kardeşim! İmza toplayın idarecilerinizle görüşün, mescid açtırın, İnşaallah Allah sizi muvaffak edecektir” dedi, Bu mânada başka müjdeli şeyler de söyledi. Teşekkür edip dışarı çıktım.


    Hakikaten hiç aklımıza gelmiyordu idarecilerle görüşüp, mescid açtırmak. Halbuki idareciler müspet insanlardı, Fakat o tarihlerde üniversitelerde mescid açtırmak çok mühim ve zor bir hâdiseydi. Belki de başka okullarda hiç yoktu. Neyse bilhassa “Zübeyr ağabey”in hemşehrisi hocamız Konyalı Abdullah Nişancı Bey’in samîmi gayretleri ile revir’in yanında bir mescidimiz oldu.


    Okulda da öyle bir Nur hizmeti başladı ki, hem keyfiyetli, hem kemiyetli muazzam bir cemaat çıktı ortaya. O zaman okulda yatılı kalan Malatyalı; Bilal, Cumali, Hacı Mehmed gibi kardeşlerin çok büyük hizmetleri oldu. Hatta ekserî kardeşler motor bölümünde olduğundan o senelerde bölümler arası futbol turnuvası için “motor bölümü” takım çıkaramadı. Çünkü Bölümün çoğu Ehl-i Dersane oldu. Onların top oynayacak vakitleri de yoktu yani. Zübeyr ağabeyin “İnşaallah Allah sizi muvaffak edecektir” sözünü şahsen hiçbir zaman unutmuyor ve mânen kuvvet buluyordum.


    Teknik İlâhiyat fakültesi


    O tarihlerde anarşinin, boykot ve işgallerin üniversiteleri sardığı unutulmamalı.


    Cemaat o kadar büyüdü, o kadar bereketli hizmetler yaptı ki kardeşler; mescid yetmemeye başladı. Bir teşebbüsle daha yapılarak, yatılı talebelerin kaldığı koskoca “B” bloğun altının neredeyse câmi büyüklüğünde bir mescid oldu. Bilhassa Ramazan aylarında ve diğer günlerde dışarıdan ağabeyler geliyor, dersler yapıyorlardı. Bu işlerle alakalanan Ankaralılar bilirler, artık okulun adı halk arasında “Teknik İlâhiyat fakültesi” diye esprili olarak anılıyordu. Bu hizmetler Bayram Ağabey’in çok hoşuna gidiyor, kardeşlere iltifatlar ediyordu. Vefatına kadar da her görüşmemizde o ekibi sırayla sayar, hâla memnuniyetini belirtirdi. (Bilal, Cumâli, Yusuf, Necâti, Hacı Mehmet, Sandallı, Şükrü, İlhan, Hayri, Mustafa ...v.s.


    Benim aklımdan Zübeyr ağabeyin sözleri hiç çıkmıyordu. Âdeta bu hizmetlerde Zübeyr ağabeyin tasarrufu vardı. Vefatından önce muvaffakiyet müjdelerini vermişti. (Şimdi, bu notları yazdığım 30 küsur sene sonra da bu okuldaki hizmetlerin birinciliği koruduğunu kardeşler söylüyorlar)


    Zübeyr ağabey tam bir edep ve ahlak timsâli idi. Derslerde takkeyle oturur, namaz kılar ibâdet eder gibi huşû içinde ders dinlerdi. Daha önceleri, Fâtihayı okuduktan, sonra ellerimizi yüzümüze sürerdik. Ben ilk defa Zübeyr ağabeyde Fâtihanın tamamını elleri dua şeklinde açık okurken gördüm, dikkatimi çekmişti.


    Risale-i Nurdan Zübeyr ağabeyle alakalı tespitler


    ...Hakikî fedakâr Zübeyr, en lüzumlu ve hizmete şiddet-i ihtiyacım zamanında buraya imdadıma geldi. Yoksa Isparta’dan o sistemde birisini isteyecektim (Emirdağ L.2. 15)


    * * *


    Zübeyr bana merhum birâderzâdem Abdurrahman yerine ve Ceylan merhum birâderzâdem Fuat bedeline verimiş diye mânevî ihtar aldım. Said Nursi (Şualar 535)


    * * *


    Şimdi mânevi evlatlarım, fedakâr hizmetkârlarım olan Zübeyr, Ceylan, Sungur, Bayram, Hüsnü, Abdullah, Mustafa gibi ve has ve hâlis Nur’un kahramanları olan Hüsrev ve Nazîf, Tâhiri, Mustafa Gül gibi zatların nezaretinde o düsturumun muhafaza edilmesini vasiyet ediyorum. Said Nursi (Emirdağ L.2. 217)


    * * *


    Zübeyr’in mahkemede okuduğu müdafası gibi, parlak methiyesi inşâallah onları takdir ve tahsine sevketmiş ki, taaccüple kararnamede yazmışlar. (Şuâlar 444)


    ***


    Eyüp Ekmekçi ağabeyin Zübeyr ağabeyden


    naklettiği bazı hâtıralar ve tespitler


    · Kardeşim bir hâtıra anlatıldığı zaman Risale-i Nur’dan yerini bulun.


    · Bir gün Üstad’ın yanında birinin gıybetini yaptım. Birden Üstad’ın yüz şekli değişti, rahatsız oldu. Yarım saat sonra beni çağırdı: “Zübeyr söyle bakalım bu gıybeti yapmanı kim söyledi sana? Söyle söyle kızmayacağım, masonlar mı söyledi, yoksa başkalarımı kim söyledi sana bu gıybeti yap diye? Bak artık ben o kardeşime yaptığım duayı kestim, artık ona dua etmiyorum..” Üstad bana öyle bir ders verdi ki artık hiç gıybet edebilir miyim!.. (Bu hatırayı Abdulvahid Mutkan ağabey Zübeyr ağabeyin 31. vefat yıldönümü vesilesiyle Eyüp ağabeyin yanında anlattı, O’da duyduğunu söyledi ve tasdik etti. 02.04.2002 Basmane)


    · Üstadımızın kapısından muâllimler ve subaylar dönmemiştir.


    · Mesleğimiz cihâd-ı mânevî olduğundan; muvaffak olanlar tecrübelerini yazsalar havadis-i nûriye hükmüne geçer.


    · Çocuklar “veli-yi nâsihten” ziyade, güzel örneklere muhtaçtırlar.


    · Üstad Hazretleri bir gün ders yaparken bir âyet geldi: “Şimdi siz istersiniz ki bu âyetin meâlini vereyim. Versem âyete hürmetsizlik olur, çünki çok külli mânalar meâlle verilemez. Tefsirini versem zaten uzun olur...”


    · Bir sayfayı lûgatla 45 dakikada okuyordum... Sonra Üstad bunu tashih etti: “Kardeşim külliyatı bir defa oku, bir kere daha oku, üçüncüde luğata bak” dedi.


    · 40 sene evvel 1962 de Üstadımızın boy resminin altına “dinsizlerin plânlarını alt üst eden adam” diye yazan bir gazeteyi, Galata köprüsünün başında Zübeyr ağabey göğsünde tuttu halka gösterdi. Bu hâdisenin tek şâhidi benim. Sonradan bu hâdise “Zübeyr ağabey Galata köprüsünde gazete sattı” diye ilan edildi. Doğrusu budur


    · Ben bir gün çocuklara biraz sertçe davranmışım. Zübeyr ağabey hemen îkaz etti: “Bu çocuklara sert davranma, biz irşad’ı Risale-i Nur’a bırakmışız. İmtizaç, şefkat, müsamaha lâzım.”


    · Sabah ve akşam namazlarından sonra eller ters çevrilerek okunan “ecirna” duası: Yedi defa “ecirna” okunduktan sonra hemen son dua kısmına geçilebilir. Sâir kısımlar Tâhiri ağabey tarafından ezkâr niyetiyle ilave edilmiştir. Üstad Hazretleri tasvip etmiştir. Sungur ağabeyden böyle duymuşum.


    · Merhum Zübeyir Ağabey, sohbetlerinin ekserisini sonunda: “Kardeşim konuştuklarımızın Risale-i Nurdan yerini bulun” derdi. Demek Zübeyir Ağabeyden nakledilen mes’eleler, sözler, Risale-i Nur me’hazına uygun değilse yanlıştır veya te’vil-i fasit olabilir. Maalesef çok vak’alar cereyan etmiştir. Halen çok galat ve yanlışlar var.


    Ömer Özcan

  7. #7
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    ZÜBEYİR GÜNDÜZALP AĞABEYİN İSTİĞNASI


    Zübeyir ağabey Nazilli’de üç ay kadar kaldı. Hizmet Rehberi’ni hazırladı. Zübeyir ağabey çok takvaydı. Kimsenin katiyen bir lokma bir şeyini almazdı.


    O zaman benim durumum maddi olarak iyileşmişti. Bir kere Zübeyir ağabeyi İstasyona yakın bir yerde yakaladım. Yanımda 150 lira vardı. O zaman 150 lira çok para idi.


    “Zübeyir ağabey, bunu hizmette kullanmak üzere size vermek istiyorum. Siz bunu hizmette kullanın” dedim.


    Oooo kardaşım sen bu parayı layık olanlara ver” dedi, almadı..


    Yine bir gün Yeni Sinema’nın sokağından aşağı inip gider. Elinde uzun bir konserve kutusu.. “Zübeyir ağabeyim” dedim, “ne olur benim hatırımı kırmayın. Bu akşam çorbayı beraber içelim”


    Kardaşım” dedi “bende üç dört tane hastalık var. Bak benim yiyeceğim bunun içinde” dedi. Pirinç lapası yapmış yazık. “Ben bundan başka bir şey yedim mi hasta olurum” dedi. Maksat, yemeyecek yani. Çok hassas bir insandı..

  8. #8
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    ZÜBEYİR AĞABEYİN İSTİĞNASINA BİR ÖRNEK


    Berber Hüseyin ağabey anlatıyor; “Zübeyir ağabeyi Pamukören’e davet etmişlerdi. İstasyon meydanına geldik. Dolmuş oradan kalkıyordu. Bana dedi ki; “Hüseyin kardeş, al şu elli kuruşu, yarım kilo bisküvi al, gel “


    Aldım geldim. Dolmuşa bindik. Bir avuç bana verdi, “ye” dedi. Kendi de yemeye başladı. “aman kardeşim, bizim köylüler misafirperverdir. Hemen yemek korlar, oturma. Biz akşam namazını kılacağız. Hemen varır varmaz, akşam namazı olur” dedi.


    Vardık, orda Teyp Tahir ağabey, rahmetli Köteli Mehmed abi bizden evvel gelmişler. Orda bekleyip durular.


    Biz de hemen Akşam namazını kıldık “Aman yemeye buyurun” dediler. Zübeyir ağabey; “Hayır, olmaz. Biz yedik de geldik” dedi. “Bir daha yeyin” dediler. “Olmaz, bizim karnımız doydu” dedi. Yalan değil, bisküviyi yedik yani..

  9. #9
    Vefakar Üye HÜCCET - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    389

    Standart

    Sahabe misal yaşayan Kur'an ve İman Hizmetinin Hadimine selam olsun .Rabbim makamını ali eylesin (amin).


    "Yağmur duasına çıksaydık dostlar
    Bulutlar yarılır hava açardı
    Şimdi ne ihtimal nede imkan var
    Göğe hükmetmkten kolay ne vardı?
    Yağmur duasına çıksaydık dostlar

    Ben geldim geleli açmadı gökler
    Ya ben bulutları anlamıyorum
    Ya bulutlar benden bir şeyler bekler
    Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
    Ben geldim geleli açmadı gökler "
    S.Karakoç



  10. #10
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    TEHECCÜD İÇİN NEFİSLE MÜCADELE

    25.05.2003 tarihinde görüştüğümüz Abdülvahid Mutkan bey’in anlattığı şu hadise nefisle mücadele etmenin hiç de kolay olmadığını anlatıyor: “Sungur ağabey , Zübeyir ağabeyden naklediyor: Üstadımız: “Ben teheccüd namazına kalkmak için 20 sene nefsimle mücadele ettim” demiş.

    “AĞZINDAN NE ÇIKARSA”
    “Cevahir Kadrini cevher fürüşan olmayan bilmez” diyor Alvar İmamı. 26.05.2003’te işyerinde ziyaret ettiğimiz Zübeyir Gündüzalp ağabeyin çok yakınında bulunma bahtiyarlığına ermiş Ömer Çiçek ağabey anlatıyor: “İstanbul’a ilk geldiğimde Mehmed Fırıncı bey bana şöyle demişti: “Kardeşim, biz Zübeyir abiden istifade edemedik, yazamadık, not alamadık. Sen ağzından ne çıkarsa yaz”dedi. Bunu hiç unutamam.”


    TAHİRİ MUTLU VE ZÜBEYİR GÜNDÜZALP
    Ömer Çiçek ağabey Tahiri ağabeyin şöyle dediğini nakletti: “Zübeyir ne derse Üstaddandır. Üstad demek Zübeyir demek, Zübeyir demek üstad demektir.” Ömer abi daha sonra da şu enfes hatırayı anlattı: “Tevruz Apartmanındayız Bir deprem oldu. Bir müddet sonra geçti. Depremden sonra kahvaltıya oturduk. Tahiri ağabey bütün içtenliğiyle şöyle dedi. “İnşaallah Zübeyir efendi bizi orada (ahirette) kurtaracak.” Bu sözlerinde çok samimiydi.

    Zübeyir ağabey aynı samimiyet ve içtenlikle şöyle dedi: “İnşaallah Tahiri ağabey bizi orada bırakmasın. Eline yapışacağız, bizi bırakmayacak.”

    KARA SEVDA
    “Dava adamının hususi hayatı yoktur.” İşte böyle bir dava adamının sözleri...Ömer bey anlatıyor: “Zübeyir ağabeyin vefatından bir-iki ay evvel Doktor Mehmed akay abi ziyarete gelmişti. Ayrılırken Zübeyir ağabey kapıya kadar uğurladı ve elini onun sırtına koyup. “Akay kardeş! Risale-i Nur’un tab’ı ve neşri, medrese-i nuriyelerin açılması ve devamı, tevafuklu Kur’an’ın neşri, talebe lahikalarının neşri benim kara sevdam olmuş. Bu hastalığın da ilacı var mı? kardeşim”

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Nurun Fedaisi Zübeyir Ağabey...
    By ŞİMŞEK MUSTAFA in forum Klip, Video, Film ve Animasyon
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 17.11.08, 23:04
  2. Zübeyir Ağabey'in Vefat Yıl Dönümü/2 Nisan
    By insirah in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 9
    Son Mesaj: 13.04.08, 19:17
  3. Zübeyir Ağabey'in Notlarından-Dindar Kadınlarımız
    By SeRDeNGeCTi in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 03.01.08, 19:52
  4. Zübeyir Ağabey'in Gazeteye Bakışı
    By aşur in forum Risale-i Nur Talebeliği
    Cevaplar: 19
    Son Mesaj: 09.05.07, 15:38
  5. Zübeyir Ağabey'in Bir Demeci:)
    By Ehl-i telvin in forum Bediüzzaman'ın Talebeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.12.06, 07:54

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0