+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: Temel Yılmaz Abiyi Uğurlarken

  1. #1
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart Temel Yılmaz Abiyi Uğurlarken




    Temel abiyi uğurlarken


    Gökler ağlar mı ki gerçekten?
    Niye ağlar, ağlarsa gökler ve nasıl ağlardı.
    Rabbim, zulmetmiş ve zulümlerinden dolayı gazaba uğramış olanların ardından “Gök ve yer ağlamaz” (Duhan/29) diyordu.
    Ama sen giderken gök ağlıyor,
    Yer, o suları taşımaktan bizardı

    Cumartesiyi pazara bağlayan gece, geç saatlerde eve geldim.
    Yatağa girerken, içimi tuhaf bir sıkıntı sardı…
    Fazla uzun sürmedi.
    Ve sonra gökler boşaldı. Ah u figan ediyordu sanki gökler. Sel olup dökülüyordu yeryüzüne yaşlar… Damlalar ah u fizârdı.
    Ve yağmurun kalplerde yankılanan derin bir feryadı vardı.
    Uykum kaçtı.
    Çıkıp teras kapısından Çamlıca tepelerine baktım, ağlıyorlardı…
    Sabahın ilk ışıklarına kadar, ne ben uykuya dalabildim, ne o beni sardı…
    Beni uyutmayan bir şey vardı…

    O damlaların muttarit sesinde…
    Ve ta uzaklardan… Maveradan veya ‘o yer’den
    Gecenin nağmeleri serpiliyordu…
    Ufka ermişti sanki sular
    Vec içinde sema ediyorlardı.
    Sonra bir Anka sesi duydum…
    Ardında katar katar turnalar vardı…

    Kanatlarında ışıklar saçıp
    Kaf dağına uçuyorlardı…
    İçimde bir yerde bir ‘sela’
    Gökten melekler zemzem taşıyorlardı…
    Yola dökülmüş mübarek bir kanı
    İtina ile yıkıyorlardı…
    Sabahtı ve gökler hal ağlıyordu.
    Bir ses duyuldu:
    Bir elinde kandil, diğer elinde şefkat tutan bir er...
    Hakka yürüyordu.

    * * *

    Ve Eyüp’te bir musalla taşı. Üzerinde o vardı.
    ‘Nasıl bilirdiniz’ diye sordu ‘Nur’ yüzlü bir genç:
    Binlerce can, yüz binlerce avaz olup haykırdı:
    -İyi biliriz!
    Allahım! Bir gidenin ardından bu ne güzel ikrardı.
    -İyi biliriz!

    Temel ağabey, işte böyle uğurlandı.
    Elbette yüreklerde hüzün vardı ammma.
    O ne yaptığını bilen rabbine kararlı adımlarla giden bir kahramandı.

    Selam sana aziz dostu.
    Emin olabilirsin ardından çok ağlayanın vardı.
    Sen bir Hak dostuydun eminim
    Çünkü ardından yerler ve gökler ağlıyorlardı.
    O ne güzel rahmet ne güzel uğurlamaktı...

    Mehmet Ali Bulut
    http://www.risalehaber.com/yazar_3263_509_Temel-abiyi-ugurlarken.html
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  2. #2
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart Güle güle git ağabey, Üstadın refîk olsun

    Temel Ağabey


    Temel gitti temelli,
    Bu dünyada yok artık,
    O’nun Nurlu yolunda,
    Yürüttüğü çok artık.


    Dersten eve dönerken,
    Asıl evine gitti,
    Can ayrıldı bedenden,
    Asıl yerine gitti.


    Rahmetini bol etti,
    Yerden, gökten, Yaradan,
    Onu mağfiret etti.
    Rahmetiyle donatan.


    Cömertliği dillerde,
    Destan olmuş veriyor,
    Ne verdiyse eliyle,
    Ardı-sıra geliyor.


    Sadaka-i cariye,
    Defterin açık kalsın,
    Azîm hizmetlerinden,
    Ahali ibret alsın.


    Şühedâ mertebesi,
    Herkese nasip değil,
    Hakkın takdiri buysa,
    Buna elden ne gelir.


    Diliyoruz Allah’tan,
    Rahmetini bol etsin,
    Geriye kalan NESLİ,
    O’nun yolundan gitsin.


    Güle-güle git ağabey,
    Üstadın refîk olsun,
    Kabrin içi pür-nur,
    Resulün şefîk olsun.


    Eyüp Otman
    http://www.risalehaber.com/54278_Gule-gule-git-agabey,-Ustadin-refîk-olsun.html
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  3. #3
    Ehil Üye Medresetü'zZehra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Bulunduğu yer
    Eskişehir
    Yaş
    35
    Mesajlar
    1.934

    Standart

    Abimize rahmet diliyorum..Makamı Cennet olsun inş.
    Hüsn-ü Aşk...



    Gayr-ı Meşru Bir Muhabbetin Neticesi Merhametsiz Bir Adavettir.


  4. #4
    Ehil Üye tazarru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Yaş
    36
    Mesajlar
    1.371

    Standart

    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun, Efendimiz sav ve Üstadımız kendisine refik olsun inş.
    " Ey Rabbim,
    Kuran'ı kalbimin baharı,sıkıntı ve gamlarımın atılma vesilesi kılmanı Senden niyaz ediyorum."




    O, “ben Senin Rabbin değil miyim?” dedi. Sen “Evet” dedin. “Evet” demenin şükrü nedir, bilir misin? Çok bela çekmektir. Bilir misin bela çekmenin sırrı nedir? Yani fakr u fena dergahındaki halkaya katılmaktır...

  5. #5
    Ehil Üye _MerHeM_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Alem-i şehadet
    Mesajlar
    2.225

    Standart



    Mehmet Paksu'nun dilinin damağının kuruduğu an
    28 Ekim 2008 Salı : 08:47 Can kardeşi Temel Yılmaz'ı elim bir trafik kazasında kaybeden Moral FM programcısı, Gazeteci Mehmet Paksu, bu acısını satırlara şu ifadelerler döktü:
    Mehmet Paksu'nun yazısı...
    Ölüm haberini alınca...
    Hiç kimsenin bu gerçekten kaçması, yakasını kurtarması mümkün değil. Kendi ölümümüzü son nefesimizi verince yaşarız, ama hiç beklemediğimiz bir saatte bir yakınımızın ölüm haberini alınca ne yaparız Böyle bir habere ilk tepkimiz nasıl olur?


    Ne deriz, neler söyleriz, nasıl karşılarız? Gerçekten zor anlardır, sıkıntılı saniyelerdir, insanın dilinin damağının kuruduğu zamanlardır. Hiç hazırlıklı değilsiniz, hiç beklemiyordunuz, aklınızın köşesinden bile geçmiyordu. Bilinen şekliyle ilk tepki, insanın bir "şok" yaşamasıdır. Bir an için kendinizi boşlukta hissetmenizdir, belli belirsiz birtakım sözler söylemenizdir.


    Çünkü canınızdır, ciğerinizdir, en yakın arkadaşınızdır, dostunuz, ahbabınızdır. Herkesin bu esnada mutlaka söyleyeceği, ister istemez dilinden dökülecek bazı ifadeler vardır. Fakat iş ciddiye binince insanın tutumu çok farklı oluyor. Sanki ölüm hiç semtine uğramayacakmış, hiç yanından, yöresinden geçmeyecekmiş, hiç böyle bir haberle karşılaşmayacakmış gibi geliyor.


    Pazar günü sabaha karşı çok yakın bir arkadaşımın, çeyrek asırdır neredeyse her gün görüştüğümüz bir can kardeşimin "Hakka yürüdüğünü" duyunca, birden irkildim. Şu cep telefonları her zaman normal vakitte çalar, yardımınıza koşar, en olmadık zamanda işe yarar da, gecenin bir yarısında neden çalar ki? Çalmaya çalar da, neden acı acı öter ki? Çünkü bu saatte hiç kimse mutlu ve sevinçli bir haber beklemez de ondan mıdır?


    Pek bilmiyorum, ama bu zamana kadar gecenin eskiyen bir saatinde hiç kimse beni sevinçli bir haber uyandırmadı. Uyku sersemliğiyle arayana baktım, çok tanıdık bir arkadaş, sık görüştüğümüz bir dost. "Eyvah!" dedim, "mutlaka bu bir ölüm haberidir, olsa olsa yaşlı veya hasta olan bir tanıdıktır."


    Ama yok, hiç beklemediğim birisi, ölümünü hiç düşünemeyeceğim bir can dostu. Ağzımdan çıkan ilk kelime nedir, bilmiyorum, ama "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" dediğimi hatırlıyorum. "O'ndan geldik, tekrar O'na döneceğiz." O anda birden bildiklerim, okuduklarım, yazıp çizdiklerim, anlatıp durduklarım, sohbetlerde rahatça misallerle söz ettiğim şeyler toplu halde zihnime doluştular.


    Omüthiş gerçekle karşı karşıyaydım. Ne ölüm benim elimdeydi, ne de kimin öleceğini belirlemek benim bilgim altındaydı. Hayatı kim verdiyse, hayatı ölümle değiştirecek de O'ydu. Hayatı kim yarattıysa, ölümü ve ölüm arkası hayatı yaratacak da O idi. "Acaba" dedim kendi kendime, "yaşadığım bu hayat mı gerçek hayat, ölümle başlayan hayat mı? Adım gibi bildiğime, kendi varlığımdan daha kesin ve keskin inandığıma göre ölümün arkasından açılan hayat daha kesin ve kat'iydi.


    Ölüm haberini aldığım arkadaşım da en az benim kadar inandığına göre, bu aldığım habere alışmam, kabullenmem gerekiyordu. Cenazenin baştan sona bütün işlemlerinde, merasimlerinde bulundum, namazını kıldırdım, elimle kabre uzattım. O şiddetli rahmet sağanağı altında çamurun içine bıraktım, fakat kendi kendime şaşırıp duruyordum.


    Neden ağlamamıştım, neden içimi boşaltamamıştım. Aradan iki gün geçti, hakkında radyoda konuşmaya, ölüm yazısını yazmaya başlayınca, bütün kanallar boşandı. Demek ki, benden önce bulut ağlamaya başlamıştı. O kesilince sıra bana gelmişti. Dedim ki, en sonunda: "Ey Temel Abi! Sevgili Temel Yılmaz! Benim Hacı Temel'im" gittiğin yeri bundan sonra daha çok özleyeceğim."
    Bugün

    Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

    Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.

    Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.


  6. #6
    Ehil Üye ŞİMŞEK MUSTAFA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Bulunduğu yer
    AYDIN
    Mesajlar
    1.598

    Standart

    Allah Rahmet Etsin

  7. #7
    Ehil Üye Medresetü'zZehra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Bulunduğu yer
    Eskişehir
    Yaş
    35
    Mesajlar
    1.934

    Standart

    Alıntı _MerHeM_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


    Mehmet Paksu'nun dilinin damağının kuruduğu an
    28 Ekim 2008 Salı : 08:47 Can kardeşi Temel Yılmaz'ı elim bir trafik kazasında kaybeden Moral FM programcısı, Gazeteci Mehmet Paksu, bu acısını satırlara şu ifadelerler döktü:
    Mehmet Paksu'nun yazısı...
    Ölüm haberini alınca...
    Hiç kimsenin bu gerçekten kaçması, yakasını kurtarması mümkün değil. Kendi ölümümüzü son nefesimizi verince yaşarız, ama hiç beklemediğimiz bir saatte bir yakınımızın ölüm haberini alınca ne yaparız Böyle bir habere ilk tepkimiz nasıl olur?


    Ne deriz, neler söyleriz, nasıl karşılarız? Gerçekten zor anlardır, sıkıntılı saniyelerdir, insanın dilinin damağının kuruduğu zamanlardır. Hiç hazırlıklı değilsiniz, hiç beklemiyordunuz, aklınızın köşesinden bile geçmiyordu. Bilinen şekliyle ilk tepki, insanın bir "şok" yaşamasıdır. Bir an için kendinizi boşlukta hissetmenizdir, belli belirsiz birtakım sözler söylemenizdir.


    Çünkü canınızdır, ciğerinizdir, en yakın arkadaşınızdır, dostunuz, ahbabınızdır. Herkesin bu esnada mutlaka söyleyeceği, ister istemez dilinden dökülecek bazı ifadeler vardır. Fakat iş ciddiye binince insanın tutumu çok farklı oluyor. Sanki ölüm hiç semtine uğramayacakmış, hiç yanından, yöresinden geçmeyecekmiş, hiç böyle bir haberle karşılaşmayacakmış gibi geliyor.


    Pazar günü sabaha karşı çok yakın bir arkadaşımın, çeyrek asırdır neredeyse her gün görüştüğümüz bir can kardeşimin "Hakka yürüdüğünü" duyunca, birden irkildim. Şu cep telefonları her zaman normal vakitte çalar, yardımınıza koşar, en olmadık zamanda işe yarar da, gecenin bir yarısında neden çalar ki? Çalmaya çalar da, neden acı acı öter ki? Çünkü bu saatte hiç kimse mutlu ve sevinçli bir haber beklemez de ondan mıdır?


    Pek bilmiyorum, ama bu zamana kadar gecenin eskiyen bir saatinde hiç kimse beni sevinçli bir haber uyandırmadı. Uyku sersemliğiyle arayana baktım, çok tanıdık bir arkadaş, sık görüştüğümüz bir dost. "Eyvah!" dedim, "mutlaka bu bir ölüm haberidir, olsa olsa yaşlı veya hasta olan bir tanıdıktır."


    Ama yok, hiç beklemediğim birisi, ölümünü hiç düşünemeyeceğim bir can dostu. Ağzımdan çıkan ilk kelime nedir, bilmiyorum, ama "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" dediğimi hatırlıyorum. "O'ndan geldik, tekrar O'na döneceğiz." O anda birden bildiklerim, okuduklarım, yazıp çizdiklerim, anlatıp durduklarım, sohbetlerde rahatça misallerle söz ettiğim şeyler toplu halde zihnime doluştular.


    Omüthiş gerçekle karşı karşıyaydım. Ne ölüm benim elimdeydi, ne de kimin öleceğini belirlemek benim bilgim altındaydı. Hayatı kim verdiyse, hayatı ölümle değiştirecek de O'ydu. Hayatı kim yarattıysa, ölümü ve ölüm arkası hayatı yaratacak da O idi. "Acaba" dedim kendi kendime, "yaşadığım bu hayat mı gerçek hayat, ölümle başlayan hayat mı? Adım gibi bildiğime, kendi varlığımdan daha kesin ve keskin inandığıma göre ölümün arkasından açılan hayat daha kesin ve kat'iydi.


    Ölüm haberini aldığım arkadaşım da en az benim kadar inandığına göre, bu aldığım habere alışmam, kabullenmem gerekiyordu. Cenazenin baştan sona bütün işlemlerinde, merasimlerinde bulundum, namazını kıldırdım, elimle kabre uzattım. O şiddetli rahmet sağanağı altında çamurun içine bıraktım, fakat kendi kendime şaşırıp duruyordum.


    Neden ağlamamıştım, neden içimi boşaltamamıştım. Aradan iki gün geçti, hakkında radyoda konuşmaya, ölüm yazısını yazmaya başlayınca, bütün kanallar boşandı. Demek ki, benden önce bulut ağlamaya başlamıştı. O kesilince sıra bana gelmişti. Dedim ki, en sonunda: "Ey Temel Abi! Sevgili Temel Yılmaz! Benim Hacı Temel'im" gittiğin yeri bundan sonra daha çok özleyeceğim."

    Bugün

    Yazıdan çok etkilendim..Arkada ne güzel dostluklar bırakmış merhum abimiz..Allah Kabrini Nur, mekanını Cennet eylesin.Amin.
    Hüsn-ü Aşk...



    Gayr-ı Meşru Bir Muhabbetin Neticesi Merhametsiz Bir Adavettir.


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Sırada Yılmaz Güney Var
    By KeKe in forum Gündem
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 12.01.09, 23:25
  2. Cem Yılmaz Şakirt Versiyonu
    By nurender in forum Mizah
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 10.09.08, 12:16
  3. Zafer Yılmaz, Perdeler
    By UmmaN in forum Kitap, Dergi, Albüm Tanıtımları ve E-Kitap Paylaşımları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.04.08, 07:24
  4. Yılmaz Erdoğan: Sana Bakmak....
    By canan** in forum Klip, Video, Film ve Animasyon
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 03.03.08, 17:52
  5. Cem Yılmaz İncileri
    By x??x in forum Mizah
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 02.09.06, 07:52

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0